[voiserPlayer]
Kılıçdaroğlu’ndan Cambridge Analytica uyarısı ve internette olası seçim manipülasyonu.
Kılıçdaroğlu’nun tweet’inde sözü edilen seçime yönelik manipülasyon teknikleri ne anlama geliyor?
Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı ve Millet İttifakı’nın Cumhurbaşkanı Adayı Kemal Kılıçdaroğlu 2 Mayıs’ta, gece yarısı paylaştığı bir tweet ile İletişim Başkanı Fahrettin Altun ve ekibine “Cambridge Analytica’cılık oynamak sizin kapasitesinizi aşar” diyerek seçimlerde sosyal medya platformlarının iktidardaki Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) tarafından manipülasyona uğrayabileceği uyarısı yaptı.
Kılıçdaroğlu’nun Altun ve ekibine “anlaşmaya çalıştığınız dark web dünyası, sizi yabancı istihbaratın eline düşürür” uyarısında da bulundu.
Bu video üzerine açıklama yapan CHP’li kaynaklar, Kılıçdaroğlu’nun “dark web” üzerinden sahte görüntü ve ses kaydıyla hedef alınacağını söyledi.
Gerçekten de 3 Mayıs itibarıyla Kılıçdaroğlu’nu hedef alan manipülatif videolar, reklam içeriği olarak Youtube’da yer almaya başladı.
Siber güvenlikle ilgili en son gelişmede ise 3 Mayıs gecesi, CHP’nin internet sitesi yurt dışına kapatıldı.
Peki bütün bunlar ne anlama geliyor olabilir? Bunlar için Kılıçdaroğlu’nun ve CHP’li kaynakların belirttiği endişelerle ilgili bir hafıza tazelemekte yarar var.
Cambridge Analytica Nedir ve Ne Yaptı?
Kılıçdaroğlu’nun tweet’inde dikkat çektiği ve artık faal olmayan Cambridge Analytica şirketi, seçmenleri manipüle etmek amacıyla kişisel verileri toplayan ve Donald Trump ekibi ile ilişkili olduğu ortaya çıkan bir veri analizi firmasıydı.
Firma, 2016 yılında ABD Başkanlık Seçimleri ve Brexit referandumu sırasında seçmen davranışlarını etkileme girişimleriyle ün kazandı. Ancak aslında en az 18 ülkede seçimlerde manipulatif rol oynadığı düşünülüyor.
Cambridge Analytica, 2015 yılında Facebook’a yerleştirdiği harici bir uygulamayla 87 milyondan fazla Facebook kullanıcısının verilerini elde etti. Veriler yaklaşık 270.000 kişi tarafından yapılan bir kişilik testinden toplanmış ve bu kişilerin arkadaşlarının profillerine de erişilmişti.
Toplanan bilgiler arasında siyasi kampanyalar için psikolojik profiller oluşturmak üzere kullanılan kullanıcıların konumları ve beğendikleri sayfalar da yer alıyordu. Bu bilgiler ise mikrohedefleme adı verilen bir yöntemle seçimlerdeki siyasi reklam kampanyaları sırasında her kişiye özel geliştirilen reklamlar aracılığıyla seçmenlerde farklı algı oluşturmak için kullanıldı. Bu algının seçimleri etkilediği düşünülüyor.
Facebook, Cambridge’in harici uygulamasıyla kişisel verilerin ihlaline izin verdiği için 2019 yılında Federal Ticaret Komisyonu (FTC) tarafından 5 milyar dolar para cezasına çarptırıldı. Bu şimdiye kadar veri ihlali için verilmiş en büyük ceza olarak kabul ediliyor.
Peki Türkiye’de durum nedir? Endişelenmeli miyiz?
Skandal sonrası Facebook bu konudaki politikalarını değiştirdi. Ayrıca 14 Mayıs seçimleri için de önlemler aldığını Türkiye’den Doğruluk Payı ve Teyit’in de olduğu 90’ın üzerinde bağımsız üçüncü taraf haber doğrulama kuruluşuyla çalıştığını duyurdu.
Derin mi, Karanlık mı?
Kılıçdaroğlu’nun tartışmasıyla gündeme gelen diğer kavramlar ise Deep Web (Derin Ağ) ve Dark Web (Karanlık Ağ) oldu.
Deep Web; internetin, Google, Yahoo veya Bing gibi standart arama motorları tarafından indekslenmeyen web sayfaları ve kaynaklardan oluşan kısmına verilen ad. Bunlar, veritabanları, intranetler, şifre korumalı siteler ve çevrimiçi bankacılık platformları gibi içerikleri kapsıyor. Bu sitelerin çoğu, içeriği görüntülemek için giriş kimlik bilgilerine ihtiyaç duyuyor. Örneğin, Gmail ve Yahoo Mail gibi e-posta hizmetleri ve Netflix gibi abonelik tabanlı siteler derin ağın bir parçası.
Dark Web ise derin ağın bilinçli olarak gizlenmiş ve örneğin Tor tarayıcısı gibi özel yazılımlar gerektiren bir alt kümesidir. Karanlık ağ; uyuşturucu kaçakçılığı, yasa dışı silah ticareti, sahte para değişimi ve diğer suç işlemleri gibi yasa dışı faaliyetlere ev sahipliği yapmasıyla bilinir.
Karanlık ağda faaliyet gösteren önemli örneklerinden biri olarak 2013 yılında FBI tarafından kapatılan uyuşturucu sitesi Silk Road verilebilir. Geride bıraktığımız haftada ise 18 ülke polis teşkilatının yıllar süren ortak çalışması sonrası faaliyetlerini karanlık ağda yürüten bir çeteden 228 kişinin yakalanması hatırlanabilir.
Kılıçdaroğlu’nun kastettiği anlaşmanın tam olarak ne olduğunu bilmesek de elbette deep web’de çalışan örgütlerden kullanıcıların kişisel bilgileri satın alınıp, bunlar Cambridge Analytica tarzı bir manipülasyon için kullanılabilir. Bunun için unutulmaz bir örnek, 2015 yılında evlilik dışı ilişkiler için kullanılan online tanışma sitesi Ashley Madison’ın hacklenmesi ve kullanıcı bilgilerinin sızdırılarak karanlık ağda yayınlanmasıydı.
Kılıçdaroğlu’nun duyum aldığı girişimler, muhalefetin iletişim kanallarını ya da altyapısını hackleyerek hassas bilgiler elde etmek gibi daha agresif taktikleri de içeriyor olabilir. CHP’nin 3 Mayıs’ta yurt dışına kapattığını açıkladığı sayfasında, “Yurt dışından gelebilecek siber saldırılardan korunmak için sistemlerimizi 15.05.2023 23:59’a kadar geçici olarak yurt dışına kapattık. Seçimden sonra görüşürüz” açıklaması yer aldı.
Deepfake’ler Hayatımıza Tam Anlamıyla Girmedi
Peki, yapay zeka liderlerin söylemedikleri şeyleri söylemiş gibi görünmelerini sağlamak için kullanılabilir mi?
Yapay Zeka ve derin öğrenme teknolojisini kullanarak bir kişinin yüzünü, hareketlerini ve sesini gerçekçi görünen video görüntüleriyle manipüle etmek veya oluşturmak için kullanılan
Deepfake videoları yaratmak mümkün.
Örneğin, 2019 yılında Deepfake’in seçimlerde manipülasyon için kullanabileceği tehlikesine dikkat çekmek amacıyla Birleşik Krallık genel seçim kampanyası sırasında, İngiltere Başbakanı Boris Johnson’ın politik rakibi Jeremy Corbyn’i destekler gibi görünen bir video oluşturuldu.
Son günlerde gerçekten de AKP propagandası yapan hesaplar, popüler videolara verdikleri reklamlarla Kılıçdaroğlu ve PKK yöneticilerini aynı videoda birleştirdi. Videolarda PKK yöneticileri konuşurken Kılıçdaroğlu’nun seçim şarkısı “Sana Söz” çalıyor. Ancak bu videolar var olan görüntüleri birleştirerek elde edilmiş olan Shallowfake videolar.
Ayrıca, bir videonun Deepfake olup olmadığını belirleyecek teknoloji henüz gelişmemiş olsa da 2020 ABD Başkanlık seçimleri de dahil olmak üzere korkulduğu gibi Deepfake videoların dolaşıma girdiği bir seçim kampanyası olmadı.
Fakat son günlerdeki manipülatif videoların dolaştığı YouTube ve Google, henüz 14 Mayıs Türkiye seçimleri özelinde nasıl bir takip sistemi geliştirdiklerini açıklamadı.
Derin Anti-Demokrasi Ağı
Seçime dokuz gün kala internette manipülasyona karşı tetikte olmak çok önemli. Ancak seçim güvenliğine ilişkin çok önemli başka sorunları da hatırlamak gerekiyor.
Örneğin, 6 Şubat depremleri sonrası depremzedelere dağıtılmayan çadırların hesabını soran gazeteciler, sahte haber yapmaktan tutuklandı. Ancak manipülatif videoları yapanlardan hesap soran yok.
25 Nisan’dan bu yana gerçekleşen operasyonlarda Kürt şehirlerinde çalışan yedi gazeteci tutuklandı, onlarca kişi gözaltına alındı. Seçimin son haftasında bu sayılar artabilir.
Basının ağır baskı altında olduğu ve yargıdaki atama sisteminin uluslararası kurumlarca eleştirildiği Türkiye’de Darkweb veya mikro hedefleme gibi operasyonlar olmaksızın dahi adil ve şeffaf bir seçim sürecinden geçtiğimizi söylemek ne yazık ki mümkün değil.