[voiserPlayer]
2023 Güzel Gelsin
Yeni bir yıla girmek üzereyiz, 2023 herkese huzur, mutluluk ve sağlık getirsin. Yeni seneyi karşılamaya hazırlanırken en büyük arzularımızın başında 2023’ün memlekete demokrasi, özgürlük ve adalet getirmesi geliyor. Evet, bir toplumsal dönüşüm meydana gelmeden her şey sihirli değnekle çözülüvermeyecek ama bu dönüşüm için lazım gelen siyasi kurum ve siyasal sistem değişikliğinde bir eşik aşılmış olacak.
2016’dan Beri…
2016 Senesinden bu yana yazılarla, programlarla, partilerle ortak çalışmalarla, doğrudan siyasi parti içindeki görevlilerle, sivil toplum alanındaki çalışmalarla bu iktidara karşı mücadele ediyorum. Bu iktidarla ve bu iktidarın dayattığı ideolojiyle, bu iktidarın dayattığı Yeni Türkiye’yle mücadele ediyorum. Kusurlu demokrasiden, hibrit rejime ve 14 Aralık 2022 kararıyla birlikte de resmen rekabetçi otoriterliğe geçişe karşı mücadele ediyorum. Bunu bir vatandaşlık vazifesi olarak görüyorum.
Endişeliyim, Endişeliyiz
Bu kapsamda tüm muhalif aktörlerin ortak bir irade koyması gerektiği hususunu yazılarla, programlarla savunan ve bugün altılı masa olarak anılan ortaklığın oluşmasının gerekliliği konusunda masada bulunan tüm partilere kurmaylar hatta kimilerinde liderler düzeyinde bireysel diyalog kurarak süreci destekleyen, kuruluşunun ardından davet edildikçe çalışmalarına destek veren bir Türkiye Cumhuriyeti genci olarak bugün endişeliyim. Sadece benim değil, milyonlarca vatandaşın endişeli olduğunu biliyorum.
Eğri Oturup Doğru Konuşalım
İşte bu yüzden daha geç kalınmış, duyarlı eşik geçilmiş değilken eğri oturup doğru konuşalım diyorum. Bu yazıyı bunun için kaleme alıyorum. Altılı masadaki tüm liderlere, kurmaylara, altılı masanın çalışma sürecine dahil olan tüm paydaşlara ulaşması umuduyla kaleme alıyorum. Konuşmamız gereken, gözden geçirmemiz gereken meseleler var. Bu geribildirimleri sağlamadan, muhasebe ve eleştiri yapmadan demokrasiye yeniden dönüş için sağlıklı, sürdürülebilir ve işlevsel bir sürecin inşa edilebileceğine inanmıyorum.
Konuşmak Zorundayız
Bugün altılı masanın hataları var ve bu hataları konuşmak mecburiyetindeyiz, bu hataları konuşmak demek masanın varlığını yıkmaya yönelik bir girişimde bulunmak demek değil; bu hataları konuşmak demek iktidarı desteklemek demek değil. Bu hatalar doğru zeminde, doğru dille ve doğru bağlam içerisinde samimi eleştirilere döküldüğü takdirde buradan yalnızca altılı masanın birlikteliğini güçlendirecek sentezler doğar, bu sentezler filizlenmenin pekiştiricisi olur. Bu çerçevede beş başlıkta altılı masaya samimi ve yapıcı eleştirilerimi paylaşacağım.
Diyalog ve İletişim Stratejisi
Altılı masada birbirinden farklı partiler, birbirinden farklı görüşler uzlaşmak için bulunuyor, bu fevkalade kıymetli. Burada bir aynılaşmanın mecburiyetinden bahsetmiyorum ve fakat aynılaşmamanın alternatifi dağınık bir görüntü vermek değildir diyorum. Altılı masanın aktörleri yer yer orta yerde atışıyor, birbirlerini üstü açık ya da kapalı yeriyor ve bundan da kötüsü ortak görüş beyanının hayati olduğu konularda birbirinden farklı perdeden sesler yükseliyor. Ortak bir dil, tutarlı bir söylem işletilemiyor. Bunlar ittifakın seçmen nezdindeki mobilizasyonunu zedeleyecek meseleler, bunlar güven motifiyle hareket eden seçmenleri itecek meseleler. Liderlerin televizyondan birbirlerine ayar vermeye kalkması öyle geçilecek bir mesele değil.
Seçimi Belirleyecek Olanlar
Oy alınması beklenen seçmen grubu özellikle birkaç seçimdir AKP’ye oy vermiş, genellikle ailesi AKP seçmeni olan, güvenlik, istikrar gibi temalar etrafında parti aidiyeti sıkı tutulmuş ama ekonomik gelişmeler, hukuksuzluklar, patronaj vb. gelişmelerle aidiyeti gevşemiş kendilerini milliyetçi-muhafazakar olarak tanımlayan, genellikle düşük-orta sosyoekonomik düzeye mensup banliyö yerleşimlerindeki seçmenler. Seçimin istikbalini belirleyecek olan seçmen koalisyonu bu seçmenlerden, gençlerden ve Kürt seçmenlerden oluşuyor. Bu koalisyonu azami düzeyde bir arada tutan ve sandığa taşıyan ittifak seçimin galibi olacak. Ve bu seçmen koalisyonunu oluşturmak için güvenlik, istikrar temaları, kararlı lider profilleri ve tutarlı bir söylem önemli bir mesele.
Harekete Geçmek ve Çözüm Önerisi Sunmak
Diğer mühim başlık en başından beri söylediğim gibi harekete geçmek ve çözüm önerisi sunmak. Harekete geçmekten kastım sahalara inip miting yapmak olarak algılanmasın lütfen. Mitingin giderek demodeleştiği bu dönemde kastım, altılı masanın çözüm önerilerini anlaşılabilir bir dille kamuoyuna ilan etmesi. Kamuoyu araştırmalarında baskın şekilde görülen hayati sorunların, kampanyanın gidişatını etkileme potansiyeline sahip olan sorunların, sözgelimi ekonomi gibi, sözgelimi sığınmacıların akıbeti gibi, sözgelimi EYT gibi, sözgelimi tarım gibi konulara ilişkin somut, anlaşılabilir, tutarlı bir şekilde kamuoyuna altı partinin temsilcilerinden müteşekkil heyetler tarafından ilan edilmesi. Bu ilanların ardından da altı partinin, şemsiye tema kabul edilecek çözüm önerileriyle çelişmeyecek şekilde kendi kurumsal kampanyalarını çeşitlendirmeleri.
Cumhurbaşkanı Adayı Meselesi
Evet, biliyorum bu ittifak diğer taraftaki gibi teslimiyet üzerine bina edilmiş değil ve bu altı parti içinde de aynı seçmen gruplarının oyuna talip olanlar, birbiriyle anlaşılabilir bir rekabet içinde olanlar var. Var ama bunun sınırlılıkları belirlenmeli ve aynılaşmayla dağınıklık arasındaki o denge bulunmalı. Bir diğer önemli mesele Cumhurbaşkanı adayı meselesi. Her lider adaylığı düşünebilir, siyaset bir iddia işidir ve iddialı olmak, bir hedefe sahip olmak öyle korkulacak şeyler değildir ama bu sürüncemenin artık sona ermesi icap ediyor. Cumhurbaşkanı adayını açıklamamanın iktidarı bocalattığı iddiasına karşın bu tartışmanın kamuoyuna açık kanallar üzerinden sürdürülüyor olması da muhalefetin tabanını aşındırıyor artık. Bunu görmek gerekiyor.
Seçmeni ve Toplumu Sürece Entegre Etmek
Adayın hangi kriterleri karşılaması gerektiği, aday belirlemenin hangi metotla yapılacağı, aday belirlemede sürecin nasıl işletileceği gibi konular hala bilinmiyor, aday halen bilinmiyor ama bitmeyen bir tartışma aylardır muhalefetin alternatif üretme kapasitesini dibe çöktürüyor. Adayı önemsizleştirme eğiliminin de tehlikeli olduğu kanaatini taşıyorum. 6 Mayıs ve 14 Aralık hadiselerinin ardından nasıl bir yapıya karşı seçime gidildiğinin farkında olmak mecburiyetindeyiz. Adaylık niyeti ya da önerisi olan bunu masaya gerekçeleriyle bildirmeli, bu karar akademisyenlerin, sivil toplum temsilcilerinin ve seçmen gruplarının da en azından asgari düzeyde temsil edileceği istişarelerle belirlenmeli. Kampanyanın hangi konular çerçevesinde yükseleceği, nasıl bir kampanya izleneceği de bu yöntemle kararlaştırılmalı. Seçmeni ve toplumu sürece entegre edememenin nasıl sonuçlara sebebiyet verebileceği de tipolojik olarak en doğru kesişimi sunmasa da Macaristan üzerinden okunabilmeli.
Ahlakçılık Tülü Ardında
Bir başka mevzu da seçimi ahlaki bir sınırlılık içine sokmak için verilen üstün çaba. Evet, bu seçim sadece yürütme ve yasamanın yürütücülerinin belirlenmesinden öte derin anlamları içeriyor. Ayrıca muhalefetin birlikteliğini sadece bir seçim ittifakı olarak değil, ülkeyi geniş kapsamıyla düze çıkaracak bir konsensüs olarak görmesi de kıymetli. Ve fakat yazılıp çizilen, menzil olarak işaretlenen hiçbir şey ama hiçbir şey seçimi kazanmadan yapılamayacak. Bu yüzden etik bir gelecek tahayyülünün tüm süreci kuşatır bir tüle dönüşmeye başlaması, siyasetin ve seçimin doğasıyla bağdaşmayacak bir söylemi ve işleyişi dikta etmeye başladı. Eşgüdüm Kurulu gibi, yönetmeyecek cumhurbaşkanı adayı gibi zannımca hayli garip vaatleri karşımıza getirmeye başladı. Toplumun beklentilerinden uzaklaşan bir masayı karşımıza getirmeye başladı. Masanın seçim kazanmaktan çok ahlak ödevini genişletmek misyonu varmışçasına davranması, masanın süreci okumasını ve gelişmeleri doğru değerlendirmesini engelleyecektir, hatta engellemeye başladı bile.
Dar Elit Mi Doğuyor?
Sıradaki konu sancılı. Belki de en tehlikelisi. Bu husus bugün fazlaca tartışılmıyor olsa da bence düşünüldüğünden tehlikeli. Muhalefet partileri içinde bulunan ya da kurdukları kişisel ilişkilerle muhalefet partileriyle hareket eden belli şahıslar ve belli gruplar daha seçimi kazanmadan, daha iktidar değişmeden kabuklaşmaya, yerini sağlamlaştırmaya ve post-AKP statükosunu inşaya başladı. Bir başka deyişle muhalefet, dar elitini olması gerekenden çok daha erken oluşturmaya başladı.
Bugün altılı masaya ilişkin en ufak eleştiriyi yapanların iktidar destekçiliğiyle etiketlenmeye başladığını, bir adayı değil de öbürünü tercih ettiğini dillendirenlerin yandaş trol ilan edildiğini, altılı masadaki aktörlerin kutsanmaya başladığını görmeye başlıyoruz. Aydınlık Türkiye’yi imleyen bir ahlaki tül ve bu tülün ardında olanlara ilişkin eleştiride bulunan herkesin bu yüce birlikteliğe karşı gelip, neredeyse sürece ihanetle itham edilmesi… Şimdi küçük örneklerini gördüğümüz bu davranış örüntüsü, bu söz edimi, geleceğe dair endişe duymamız gereken en mühim konulardan biri. Öyle ki demokrasi dışı her rejimin inşasında ve kurumsallaşmasında siyasi otorite etrafında kümelenen ayrıcalıklı bir dar elit vardır ve bu dar elit belli ödüllendirmelerle çarkın içinde tutulur; çarkın genişlemesi hoş karşılanmaz. Bu dar elitin inşası için liderlerin tabulaştırılmasını mı istersiniz, masanın kutsanmasını mı istersiniz, gizli AKP’li ilan edilmek mi isterseniz, olmayan yok.
Yapmayın, bugün fedakarlık zamanı. Biliyorum AKP tarafından örselendiniz, örselendik. Muhalefette olmanın yıpratıcılığına maruz bırakıldınız, belki de haksızlıklara uğradınız, dövüldünüz.
Dövüldünüz, dövüldük ama bugün dem rövanşı almak için köşe kapma demi değil, bu iktidarın kazasız belasız uğurlanması ve Türkiye’nin yeniden normalleştirilmesi için fedakarlıkta bulunma günü.
Buradaki kastım, iktidarda olma moral üstünlüğünü ve bunun belli avantajlarını hukuk çerçevesinde kullanmamak değil; buradaki kastım kemik kemik batan bir ağın oluşmaması gerekliliği.
Bu tehlikenin liderler tarafından görülmesi, liderler tarafından gerekli rötuşların yapılması gerekiyor.
Post-AKP statükosunun inşası için sürecin liderler tarafından yanlış okunmasına, parıldayan alternatif siyasi figürlerin ışığının söndürülmesine ve efektif kampanyanın inşasında zafiyetlere isteyerek ya da istemeyerek sebebiyet verirsek, sürece katkı sunmaya çalışanları alanımız daralmasın diye dirseklersek, bunun vebali hem bizler için hem de bu toplum için ağır olur.
Bugün entelektüel olma çabasında bir genç olarak nasıl altılı masayı desteklemeyi bir sorumluluk olarak görüyorsam ve elden geleni yapıyorsam, eleştirilmesi gereken hususları eleştirmeyi de günün sorumluluğu olarak görüyorum.
Halen elimizdeki en büyük umudun altılı masa olduğuna inanıyorum, halen altı liderin sağduyusuna güveniyorum. Halen kazanacağımızı düşünüyorum, kazanacağımıza inanmak istiyorum. Bunu istediğim için bu yapıcı eleştirileri, sürece karınca kararınca katkı sunması için paylaşmaya çalışıyorum.
Bu şartlarda AKP’nin bir seçim daha kazanamayacağını ama muhalefetin seçimi kaybedebileceğini düşündüğüm, bu ihtimali düşündükçe içim daraldığı için yazıyorum bunları.
Hoş gel 2023, hoş gel…
Sağlık, sevgi, aşk, huzur ve bereket getir.
AKP’siz Türkiye’yi getir 2023.
Eski Türkiye’yi geri getir.
Lütfen geri getir.
Ferah, mavi, mor bir yaz getir.
Bir yaz barıştığımız.
Getir o yazı, getir…