Daktilo 1984Daktilo 1984
    • Hakkımızda
    • İletişim
    • E-Bültene Abone Ol
    Facebook Twitter Instagram Telegram
    Twitter Facebook YouTube Instagram WhatsApp
    Daktilo 1984Daktilo 1984
    Destek Ol Abone Ol
    • İZLE
      • Çavuşesku’nun Termometresi
      • Varsayılan Ekonomi
      • 2’li Görüş
      • İki Savaş Bir Yazar
      • Yakın Tarih
      • Mayhoş Muhabbetler
      • Tümünü Gör
    • OKU
      • Yazılar
      • Röportajlar
      • Çeviriler
      • Asterisk2050
      • Yazarlar
    • DİNLE
      • Çerçeve
      • Zedcast
      • Tuhaf Zamanların İzinde
      • SenSensizsin
      • Tümünü Gör
    • D84 FYI
      • Hariçten Gazel
      • Avrupa Gündemi
      • ABD Gündemi
      • Altüst
    • D84 INTELLIGENCE
      • Kitap Yorum
      • Göç Sorunu
      • Başkanlık Sistemi Projesi
      • Devlet Kapasitesi Liberteryenizmi
      • Herkes için Siyaset Bilimi
      • Yapay Zeka
    Daktilo 1984Daktilo 1984
    Anasayfa » Twitter’da Bir Hayalet Dolaşıyor: Sovyet Toplu Konutları
    Yazılar

    Twitter’da Bir Hayalet Dolaşıyor: Sovyet Toplu Konutları

    Barış Uzun23 Eylül 20236 dk Okuma Süresi
    Paylaş
    Twitter Facebook LinkedIn Email WhatsApp

    [voiserPlayer]

    Twitter’da (X) epeydir gözlemlediğim tuhaf bir fenomen var. Kendini ekseriyetle “liberteryen” olarak tanımlayan muhtelif hesaplar, nedendir bilinmez, yersiz ve bağlamsız şekilde ama sürekli olarak bazı görseller eşliğinde Sovyet toplu konutlarının ne kadar çirkin, yaşamak için ne kadar elverişsiz olduğunu paylaşıp duruyorlar.

    Elbette burada amaç, 1950’ler ve 70’ler arasında sadece Sovyetler Birliği’nde değil tüm dünyada yükselen bir trend olan brütalist mimarinin estetik eleştirisi değil. Âdeta bir histeri nöbetinde gibi kasılmalar, istihzalar, küfür ve hakaretler eşliğinde yapılan bu paylaşımların gayesi, brütalist stilin donuk ve “insanlık dışı” hissettiren görünümünü imgesel düzlemde sosyalizm fikriyle özdeşleştirmek ve böylece muhataplarında, olgulara dayanan yorucu akıl yürütmelere başvurmaksızın, kestirme yoldan “sosyalizm insanlık dışı bir sistemdir” kanaatini yaymak.

    Bildiğim kadarıyla Türkiye’de ve dünyada gümbür gümbür yaklaşmakta olan bir “komünizm tehlikesi” yok. Hâl böyleyken bu yersiz ve bağlamsız şekilde yayılan “anti sovyetik tweet salgını”nın sebeplerini belki sorumlularının psikolojik durumlarında aramak gerekir. Fakat dimağlarının hangi marazdan muzdarip olduğunu araştırmak ne benim işim ne de ilgi alanıma giriyor. Fakat madem ki esas hedefe koyulan sosyalizm fikri ve özelde de Sovyet sosyalizmi, bu konuda sağlıklı bir bakış açısı geliştirmek adına birkaç kelam edebileceğimi düşünüyorum.

    Sovyetler Hangi Koşullarda Ortaya Çıktı?

    Sovyetler Birliği’nin harabeleri üzerinde kurulduğu Çarlık Rusya’sı, Petersburg gibi bir iki Batı kentinde sanayi kapitalizmi serpiliyor olmakla birlikte, ekonomisi ağırlıklı olarak tarımsal üretime dayanan, hâkim mülkiyet ilişkilerinin ve bunu yansıtan hukuki yapının hâlâ feodal düzenini sürdürdüğü, siyasal rejimi ise demokratik standartlara yakınsaması bakımından Osmanlı İmparatorluğu’ndan bile geride bir ülkeydi. Öyle ki 20. yy’ın başında Osmanlı iyi kötü bir meşrutiyet geleneğine sahipken, 1905 devrimine kadar Çarlık Rusya’sında anayasal monarşiyi uzaktan bile andıran hiçbir gelişme yoktur.

    Devrimin tazyiki ile hayata geçirilen devlet Duma’sı ise Çar’ın mutlak otoritesini paylaşmak şöyle dursun, sadece bir danışma meclisi düzeyindeydi. Kısacası Çarlık Rusya’sı, ne halklarının ve kurumlarının demokratik birikimi, ne de hâkim mülkiyet düzeni ve birikim modeli açısından sosyalizmin kuruluşu için elverişli bir arazi teşkil ediyordu. İdeal olarak sosyalizm için vasıflı, eğitimli bir nüfus, demokrasiye ve liberal değerlere aşinalık, gelişkin bir teknoloji ve her şeyden önemlisi de -devasa paylaşım sorunları olsa da- kapitalist birikim modelinin ortaya çıkardığı hatırı sayılır bir toplumsal zenginlik gerekir.

    Bu nokta çok önemlidir: Ne Marx ne Engels ne Lenin ne de Bolşevik devriminin eli kalem tutan hiçbir önderi, sosyalizmin yoksulluk koşullarında inşa edilebileceğini iddia etmiştir. Nedeni çok basit: Eğer ortada çok az zenginlik varsa bunu herkesin yararına olacak biçimde yeniden düzenleyemezsiniz. Ancak, zamanın cilvesi odur ki tarihin ilk sosyalist devletinin doğumu, ileri düzeyde sanayileşmiş bir Batı ülkesinde değil, Çarlık Rusya’sında gerçekleşmektedir.

    Elbette tüm bu değinilen noktalar yine de (prensip olarak) yoksunluk koşullarında sosyalizmin kuruluşunun imkânsız olduğu anlamına gelmez. Bu daha ziyade, sosyalizmi inşa etmek iddiasına sahip olan iradenin öncelikle çok düşük düzeyli bir ekonomiyi inşa etmek gibi yıpratıcı ve sinir bozucu bir görevle karşı karşıya olduğunu ve bunun da muhtemelen pek demokratik olmayan yöntemlerle hayata geçirileceğini gösterir.

    Dahası bu görev, gerek uzmanlık gerekse altyapı desteği gibi farklı ülkelere dağılmış olan ekonomik ve teknolojik gelişmenin küresel kaynaklarına ulaşmayı, yani bir uluslararası desteği gerektirir. Ekim Devrimi’ni takip eden bir iki yıl içinde başta Lenin olmak üzere Bolşevik liderlerin endişeli bir bekleyiş içinde dikkatlerini Almanya’dan gelecek bir devrim haberine yönlendirmelerinin esas sebebi de budur.

    Velhasıl, kısaca tasvir etmek gerekirse, Bolşeviklerin içinde bulundukları hâl şu şekildedir: Devrim Batılı ordularca kuşatılmıştır, ekonomi çökmüştür, kentler açlık tehlikesi altındadır ve bir yandan da kanlı bir iç savaş başlamıştır. Çoğu öldürülmüş yorgun bir işçi sınıfı, yetersiz sivil kurumlar, hiç olmayan bir demokrasi geleneği ve güç bela elde ettiği mahsulünü kentleri doyurmak için vermek istemeyen düşman bir köylülük de cabası…

    Sonuç olarak bu koşullar altında Bolşevikler, kentleri fakirlik ve açlıktan kırılan savaş yorgunu bir halkı süngü zoruyla sanayileşmeye ve modernleşmeye taşımak zorunda kalmıştır. Stalin, 1931 yılı 2 Şubat’ındaki “Ekonomik İdarecilerin Görevleri” başlıklı konuşmasında bu gerçeği çok acı bir biçimde ifadeleştirir: “Bizler gelişmiş ülkelerin 50 ya da 100 yıl gerisindeyiz ve bunu 5 yıl içinde düzeltmeliyiz. Ya bunu yaparız ya da bizi yok ederler.”

    Sovyetleri Eleştirmenin Ölçüsü

    Eğer maksat her ne pahasına olursa olsun Soğuk Savaş yıllarından arta kalan anti-komünist histerinin hayatiyetini beylik laflarla sürdürmek değil de tarihsel koşulları ve oluşturdukları bağlamı dikkate alarak gerçeğe yaklaşmaya çalışmaksa, bugün “Stalinizm” olarak adlandırılan olguyu, yukarıda saydığımız koşulların doğal bir sonucu olarak görmemiz gerekir. Üstelik bu bakımdan Çin, Vietnam, Küba ve Kore gibi diğer örnekler de tarihsel olarak aynı koşulları paylaşmaktadır. Uzun yıllar sömürgeci bir yönetim altında yaşamış olan bu ülkelerin halkları, sosyalizmin kuruluşu açısından lazım gelen kültürel ve iktisadi unsurların hemen hepsinden yoksundu. Öte yandan, insanlık tarihine yönelik hakkaniyetli bir bakış şunu teslim edecektir ki özel çıkarın yönlendirdiği kapitalist sistemin dünyanın bazı kesimlerine (Avrupa) getirdiği refahın insani maliyeti, Stalin ve Mao dönemlerindeki kadar, hatta onlardan daha sarsıcı olmuştur.

    Engels’in henüz Marx ile tanışmadan önce kaleme aldığı İngiltere’de Emekçi Sınıfların Durumu adlı yapıtı bize İngiltere’de sanayi kapitalizminin, madenlerde ve fabrikalarda ölesiye çalıştırılıp yaşadıkları ahırdan bozma evlerde ve kanalizasyonsuz sokaklarda 15’ini göremeden hayata gözlerini yuman çocukların cesetleri üzerinde yükseldiğini yürek dağlayan bir biçimde anlatır. Mike Davis’in Üzerinde Güneş Batmayan Katliam adlı çağdaş çalışması ise kapitalizmin yarattığı insani maliyetin “Üçüncü Dünya”ya uzanan başka bir manzarasını sunar: Tropikal kuşaktaki Etiyopya, Çin ve Brezilya gibi ülkelerin Londra Merkezli Dünya Ekonomisi içine zorla eklemlenmesinin bedelinin, büyük veba salgınından beri görülmemiş bir insani trajedi olduğunu anlarız. Yaklaşık 50 milyon insan kuraklık, açlık ve salgınlarla, serbest pazar ilahlarının kanlı sunağında kurban edilir.

    Kuruluş aşamalarındaki bütün insani maliyetlere rağmen, sosyalist sistemin kendine has başarıları olduğu yadsınamaz. Modern dönemde sanayisini sömürge kaynakları ve çocuk işçiliği üzerine kuran Avrupa’da, örgütlü işçi sınıfının ve sosyalist sistemin basıncı altında sosyal devlet olgusu hayata geçer. Sovyetler Birliği ve Çin, bütün olumsuz koşullara rağmen, halklarını iktisadi gerilikten alıp modern sanayi toplumları haline getirirler. Tam istihdam, ucuz ulaşım, kültür, parasız eğitim ve sağlık hizmetleri de bu başarılar arasında sayılabilir. Ayrıca bu başarılar arasında, başta bu yazıya vesile olan o çirkin Sovyet toplu konutları da vardır.

    Sovyetler Birliği, konut hakkını anayasal güvence altına alan tarihteki ilk devletti ve Sovyet yurttaşları bu konutlara, herhangi bir bedel ödemeksizin, brüt ücretlerinden yapılan son derece cüzi bir kesinti karşılığında sahip oluyordu. Elbette bunu cazip bulup bulmamanız, toplumsal kompozisyonda nerede durduğunuzla da yakından ilgilidir. Deneyimlerimiz ve hayatımızı ne şekilde kazandığımız, neyi arzu edilebilir olarak gördüğümüzü ciddi düzeyde belirler.

    Harold J. Laski, Politikaya Giriş adlı yapıtında, “zengin insanlar mutluluğu sağlama konusunda mülkiyetin gücünü hafife alırlar” derken bu olguya işaret eder. Eğer kiranızı bile ödeyemeyecek durumda zar zor geçinen biriyseniz, yani mülksüz bir emekçiyseniz, muhtemelen sizin için genel çıkarın özel çıkarın önünde tutulduğu ve konut hakkınızın güvence altına alındığı bir düzen gayet arzu edilebilir bir şeydir. 

    Bu arada, yukarıda sayılanları başaran ülkenin, rejiminin henüz konsolide olmadığı yıllarda kanlı bir iç savaş yaşarken Batılı ordularla da çarpışmak zorunda kaldığı, kıtlıkla mücadele ettiği, içeride ve dışarıda tüm düşmanlarını yenip 15-20 yıllık bir süre içinde, yani müthiş bir hızla, sanayileşmede Batılı ülkeleri yakaladığı ve ardından İkinci Dünya Savaşı’nda tekrar işgale uğrayıp yaklaşık 20 milyon yurttaşını bu savaşta kaybettiği ve ekonomik altyapısının ciddi zarar görüp silahlanmak için olağanüstü kaynaklar harcadığı göz önünde bulundurulmalıdır.

    Yine de bu kadar uzun bir tarihsel muhasebe yapmaya zahmet edemeyecek olanların, kirasını ödeyemediği için intihar eden insanların olduğu, ev sahibi-kiracı anlaşmazlıklarının cinayetlere yol açtığı bir ülkede, Sovyet toplu konutlarının brütalist stilini eleştirmenin ne kadar iyi niyet barındırdığını düşünmelerini öneririm.

    L2 Sosyoloji Tarih
    Paylaş Twitter Facebook LinkedIn Email WhatsApp
    Önceki İçerikMülteci Statüsü ve Cenevre Sözleşmesi
    Sonraki İçerik Dizi Yorum: Six Feet Under (2001-2005)

    Diğer İçerikler

    Yazılar

    Yatırım mı Sömürü mü?: ABD ve Ukrayna Arasında Tartışmalı Maden Anlaşması

    14 Mayıs 2025 Cem Özen
    Yazılar

    Abdülhamid ve Sherlock Holmes

    12 Mayıs 2025 Umut Dağıstan
    D84 INTELLIGENCE

    Turkey and Israel: Intense Geopolitical Rivalry from the Mediterranean to Central Asia

    8 Mayıs 2025 Reza Talebi

    Yorumlar kapalı.

    Güncel İçerikler

    Yatırım mı Sömürü mü?: ABD ve Ukrayna Arasında Tartışmalı Maden Anlaşması

    14 Mayıs 2025 Yazılar Cem Özen

    Dünya Gündemi: Trump’ın Körfez Turu, ABD-Çin Ticaret Savaşlarında Geçici Ateşkes

    13 Mayıs 2025 Bültenler Bahadır Çelebi

    Abdülhamid ve Sherlock Holmes

    12 Mayıs 2025 Yazılar Umut Dağıstan

    ABD Gündemi: Trump’ın İlk 100 Günü, Sol Muhalefet Meydanlarda, Kamuda Tasfiyeler, Mineral Anlaşması

    10 Mayıs 2025 Bültenler Emrullah Özdemir

    E-Bültene Abone Olun

    Güncel içeriklerden ilk siz haberdar olun




    Archives

    • Mayıs 2025
    • Nisan 2025
    • Mart 2025
    • Şubat 2025
    • Ocak 2025
    • Aralık 2024
    • Kasım 2024
    • Ekim 2024
    • Eylül 2024
    • Ağustos 2024
    • Temmuz 2024
    • Haziran 2024
    • Mayıs 2024
    • Nisan 2024
    • Mart 2024
    • Şubat 2024
    • Ocak 2024
    • Aralık 2023
    • Kasım 2023
    • Ekim 2023
    • Eylül 2023
    • Ağustos 2023
    • Temmuz 2023
    • Haziran 2023
    • Mayıs 2023
    • Nisan 2023
    • Mart 2023
    • Şubat 2023
    • Ocak 2023
    • Aralık 2022
    • Kasım 2022
    • Ekim 2022
    • Eylül 2022
    • Ağustos 2022
    • Temmuz 2022
    • Haziran 2022
    • Mayıs 2022
    • Nisan 2022
    • Mart 2022
    • Şubat 2022
    • Ocak 2022
    • Aralık 2021
    • Kasım 2021
    • Ekim 2021
    • Eylül 2021
    • Ağustos 2021
    • Temmuz 2021
    • Haziran 2021
    • Mayıs 2021
    • Nisan 2021
    • Mart 2021
    • Şubat 2021
    • Ocak 2021
    • Aralık 2020
    • Kasım 2020
    • Ekim 2020
    • Eylül 2020
    • Ağustos 2020
    • Temmuz 2020
    • Haziran 2020
    • Mayıs 2020
    • Nisan 2020
    • Mart 2020
    • Şubat 2020
    • Ocak 2020
    • Aralık 2019
    • Kasım 2019
    • Ekim 2019
    • Eylül 2019
    • Ağustos 2019
    • Temmuz 2019
    • Haziran 2019
    • Mayıs 2019
    • Nisan 2019
    • Mart 2019

    Categories

    • Asterisk2050
    • Bültenler
    • Çeviriler
    • D84 INTELLIGENCE
    • EN
    • Forum
    • Özetler
    • Podcast
    • Röportajlar
    • Uncategorized
    • Videolar
    • Yazılar
    Konular
    • Siyaset
    • Ekonomi
    • Dünya
    • Tarih
    • Kültür Sanat
    • Spor
    • Rapor
    • Gezi
    İçerik
    • Yazılar
    • Podcast
    • Forum
    • Röportajlar
    • Çeviriler
    • Özetler
    • Bültenler
    • D84 INTELLIGENCE
    Konular
    • Siyaset
    • Ekonomi
    • Dünya
    • Tarih
    • Kültür Sanat
    • Spor
    • Rapor
    • Gezi
    Sosyal Medya
    • Twitter
    • Facebook
    • Instagram
    • Youtube
    • LinkedIn
    • Apple Podcast
    • Spotify Podcast
    • Whatsapp Kanalı
    Kurumsal
    • Anasayfa
    • Hakkımızda
    • İletişim
    • Yazarlar
    • İçerik Sağlayıcılar
    • Yayın İlkeleri ve Yazım Kuralları
    © 2025 DAKTİLO1984
    • KVKK Politikası
    • Çerez Politikası
    • Aydınlatma Metni
    • Açık Rıza Beyanı

    Arama kelimesini girin ve Enter'a tıklayın. İptal etmek için Esc'ye tıklayın.

    Çerezler

    Sitemizde mevzuata uygun şekilde çerez kullanılmaktadır.

    Fonksiyonel Her zaman aktif
    Sitenin çalışması için ihtiyaç duyulan çerezlerdir
    Preferences
    The technical storage or access is necessary for the legitimate purpose of storing preferences that are not requested by the subscriber or user.
    İstatistik
    Daha iyi bir kullanıcı deneyimi sağlamak için kullanılan çerezlerdir The technical storage or access that is used exclusively for anonymous statistical purposes. Without a subpoena, voluntary compliance on the part of your Internet Service Provider, or additional records from a third party, information stored or retrieved for this purpose alone cannot usually be used to identify you.
    Pazarlama
    Size daha uygun içeriklerin iletilmesi için kullanılan çerezlerdir
    Seçenekleri yönet Hizmetleri yönetin {vendor_count} satıcılarını yönetin Bu amaçlar hakkında daha fazla bilgi edinin
    Seçenekler
    {title} {title} {title}