Daktilo 1984Daktilo 1984
    • Hakkımızda
    • İletişim
    • E-Bültene Abone Ol
    Facebook Twitter Instagram Telegram
    Twitter Facebook YouTube Instagram WhatsApp
    Daktilo 1984Daktilo 1984
    Destek Ol Abone Ol
    • İZLE
      • Çavuşesku’nun Termometresi
      • Varsayılan Ekonomi
      • 2’li Görüş
      • İki Savaş Bir Yazar
      • Yakın Tarih
      • Mayhoş Muhabbetler
      • Tümünü Gör
    • OKU
      • Yazılar
      • Röportajlar
      • Çeviriler
      • Asterisk2050
      • Yazarlar
    • DİNLE
      • Çerçeve
      • Zedcast
      • Tuhaf Zamanların İzinde
      • SenSensizsin
      • Tümünü Gör
    • D84 FYI
      • Hariçten Gazel
      • Avrupa Gündemi
      • ABD Gündemi
      • Altüst
    • D84 INTELLIGENCE
      • Kitap Yorum
      • Göç Sorunu
      • Başkanlık Sistemi Projesi
      • Devlet Kapasitesi Liberteryenizmi
      • Herkes için Siyaset Bilimi
      • Yapay Zeka
    Daktilo 1984Daktilo 1984
    Anasayfa » Türkiye’nin Hukuk Problemi
    Yazılar

    Türkiye’nin Hukuk Problemi

    Haldun Barış12 Mart 20245 dk Okuma Süresi
    Paylaş
    Twitter Facebook LinkedIn Email WhatsApp

    Geçtiğimiz günlerde Türkiye’de ünlü bir forum sitesinde yabancı yatırımcıların hukuki güvenliği önemsemedikleri yönünde bir başlık açılmış ve başlığa bu durumu destekleyen pek çok gönderi girilmişti.

    Bu başlıktaki düşüncede iki temel problemin bulunduğunu ifade etmek gerekiyor. İlki, hukuki güvenliğin yatırım ile ilişkilendirilmesi; ikincisi ise yatırım için hukuki güvenliğin gerekmediği.

    Öncelikle hukuk; hava, su, ekmek gibi temel bir ihtiyaçtır. Bir devletten adaleti alırsanız geriye zulüm kalır. Bir toplumdan hukuk düzenini alırsanız geriye kaos ve vahşi bir tabiat kalır. İnsanoğlunun en büyük icadı hukuki bir düzen tesis edebilmesidir ve hatta denilebilir ki dünyanın 8. harikası Roma Antlaşmalar Hukuku’dur. Dolayısıyla hukuki güvenlik her şeyden evvel bir toplumun fertleri için gereklidir.

    Hukuksuz bir ülkeye gelen yatırımlarsa çok azdır. Bu tür ülkelere gelen yatırımlar genellikle “dolaylı yatırımdır.” Hukuki düzenin tesis edilmediği ve evrensel standartlara sahip olmayan ülkelerin kendi vatandaşları dahi paralarını ülkelerinde tutmaz. Örneğin, Rusya’da ülke dışına döviz çıkarmak oldukça sıkı kurallara bağlı olmasına rağmen iş insanları çeşitli yollarla paralarını ülke dışına çıkarmak için uğraşmaktadırlar.

    Hukuki düzenin tesis edilmediği veya yetersiz olduğu ülkelerde yabancı yatırımcılar sözleşmelere genellikle uluslararası tahkim şartı koyarlar ve Dünya Bankası gibi çeşitli kuruluşların “ticaret dışı risk” (yerel parayı dövize çevirememe, döviz çıkaramama, mülkiyet hakları ihlali vb.) (örneğin MIGA) sigortalarından yararlanırlar.

    Ancak küçük ve orta ölçekli yatırımcılar için bu yöntemler çözüm değildir. Örneğin, geçtiğimiz günlerde Türkiye’de kiraladığı residence sahibiyle “kira” sorunları yaşayan, arazi alırken emlakçı tarafından dolandırılan, soğan ticareti için anlaşmışken soğanların Dubai’ye gideceğini öğrenince fiyatı 2 katına çıkaran satıcıyla sözleşmesini fesheden, Türkiye’deki ortağıyla pek çok hukuki sorun yaşayan yabancı bir müvekkilim “artık Türkiye’de yatırım yapmak istemiyorum” diye bir serzenişte bulundu. Bu durum ülkemiz adına oldukça üzücüdür.

    Ne yazık ki Türkiye büyük bir toplumsal çürüme ile karşı karşıyadır ve hukuk düzeni her geçen gün aşınmaktadır. Bir hukukçu olarak bu tespiti siyasi çerçeveden bağımsız olarak yapıyorum. Söylemek istediğim şey, hukukun kendi içerisinde yetersiz kalıp hukuk düzenini tesis etme konusunda gittikçe daha da acizleşmesi sorunudur. Türkiye’de siyasi davalar demokratik ülkelere göre daha fazladır, ancak 3. dünya ülkeleri seviyesinde de değildir ve asıl sorunlar ise çok ses çıkaran, sosyal medyada gündem olan vakaların ötesindeki sorunlardır.

    Türkiye’de Hukukun Sorunları

    Bu sorunların en önemlisi bana göre yargılama süreleridir. Bir kira davası ortalama 2-3 yıl sürmekte, bir alacak davası ise ortalama 1.5-2 yıl sürmektedir. Bir ceza yargılamasında da farklı sürelerden bahsetmek mümkün değildir. Oysa yargılamaların dijitalleşmesi, celse sayılarının azaltılması (örneğin bilirkişi raporu ve itiraz dönemleri tamamıyla yazılı yapılarak hakimlerin iş yükü azaltılabilir) gibi basit birkaç yenilik ile bu sorunlarda ilerleme kaydedilebilir. Belli sınırın altındaki hukuk yargılamaları da celsesiz veya tek celse usulü benimsenerek sonuçlandırılabilir.

    Diğer yandan Türkiye’de büyük bir faiz problemi vardır. Hükmedilen faizler böylesi bir enflasyonist dönemde insanları borçlarını ödememeye itmektedir. Bu küçümsenecek bir sorun asla değildir; basit ama en aktif ticari ilişkilerin çökmesi ve hatta bazı kriminal olayların başlaması sonuçlarını doğurabilir.

    Bir başka temel sorun ise infaz yasasıdır. Onarıcı adaletin adalet duygusunu aşındırması kabul edilemez. Türkiye’de cezaların değil ama bu cezaların infazının caydırıcılığı kalmamıştır. İnsanları uzun süre cezaevine koyup “kayıp insan” haline getirmeyi savunmuyorum, bunun ekonomik yükünün de farkındayım. Ancak teorideki parlak “rehabilitasyon yöntemlerinin” pratikte büyük problemlere yol açtığı açıkça ortadadır. Ülkemizde insanlar artık güvenlik problemi yaşamaktadır. Çözümü ise infaz sürecinin caydırıcılığından geçmektedir. Örneğin, görülmektedir ki “açık cezaevi” dediğimiz müessese Türkiye’ye uygun bir müessese değildir.

    Bir diğer sorun ise Türkiye’nin bir göç politikası olmadığı gibi “göç ve göçmen mevzuatının” da problemli olmasıdır. En nahif ifadeyle Türkiye’de göç ve göçmen mevzuatını kim nasıl istiyorsa öyle yorumlamakta, idarenin tutumları neredeyse keyfiyete evrilmektedir. Elbette bu alanda idareye geniş bir takdir yetkisi verilmesi gerekir, ancak bu takdir yetkisinin sınırları belirlenmeli ve “objektif” ölçekler ortaya konulmalıdır. Göç mevzuatı ve MÖHUK acilen reform gereken alanlardandır. (Diğer yandan yeri gelmişken vatandaşlık alımlarında veya oturma izinlerinde, tıpkı Portekiz’de ve diğer pek çok ülkede olduğu gibi, “A2” seviyesinde Türkçe bilme şartı memurun inisiyatifine bırakılmamalı ve “sınav” yapılmalı önerisine de burada yer vermiş olmak isterim.)

    Bir başka önemli sorun ise kira sorunu ve davalarıdır. Uzun uzadıya pek çok yerde yazıldığı için burada malumu ilam etmeyeceğim. Kirada %25 sınırı kaldırılmalı ve menfaat dengesi sağlanmalıdır.

    Genel Değerlendirme

    Değerli okur, bir yazıda Türkiye’nin tüm hukuki problemlerini ele almak elbetteki mümkün değildir. Ancak bu ülkenin insanlarının tarım-gıda sektöründeki yasalar sayesinde “zehir” yiyebildiklerini, KVKK adlı yasa sayesinde verilerimize dair gösterişli bir güvenlik dışında gerçek neredeyse hiçbir tedbir alınmadığını, vergilerin ise neredeyse %60’ları bulduğunu da vurgulamak gerekir.

    Yabancı dil bilen veya yabancı bir ülkede eğitim alan hukukçu sayısının çok az olduğunu, kaymakamların ve pek çok bürokratın yabancı ülkede eğitim alması sağlanırken hakim-savcılara bu tarz bir eğitim verilmediğini, avukatların staj dönemlerinde ise ne bir ücret ne de gerçek bir eğitim alabildiklerini de ifade etmem gerekir. Hatta yazıdaki tonu biraz daha yükselteyim. Rahatlıkla iddia edebilirim ki pek çok yargı mensubu “düzenli olarak” kitap okumamaktadır.

    Az evvel ifade ettiğim gibi bu yazıyı sonlandırabilmek pek de mümkün değil. Yazdıkça yazabilir ve uzun uzadıya maddeler sıralayabilirim. Henüz 2.5 yılını dolduran genç bir avukat olarak insanların yargıya bu denli güvensiz olmalarını ne yazık ki anlayabiliyorum ve bu durum beni üzüyor. Bütün bunları yazarak söylemek istediğim husus ise şudur: Türkiye’nin kapsamlı bir hukuk ve yargı reformuna ihtiyaç vardır.

    Son olarak, en önemli sorunlarımızdan bir diğerine değinip yazımı siz değerli okurları daha fazla yormadan sonlandırmak istiyorum: Türkiye’nin asıl ve en büyük sorunlarından bir diğeri ise “anayasa” sorunudur. Bakınız, bunu da siyasi bir çerçeveden söylemiyorum. Halihazırda var olan sistem tartışmalarını bir kenara bırakacak olursak, mevzuatın bir türlü uyum sağlayamadığı, pratikte büyük problemlere yol açan bir anayasa metni mevcuttur. Bürokratik yapı, kurumsal hafıza, idarenin yetkileri ne yazık ki karmakarışık bir hale bürünmüş ve sürekli sorunlar çıkarabilecek hale gelmiştir.

    Bunun en yakın örneği 8 Kasım 2023 tarihli ve E.2023/97, K.2023/192 sayılı AYM kararıdır. Anayasa metninde kamu tüzel kişiliği “kanunla veya cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle kurulur” denmiş ve eski anayasadaki “kanunun açıkça verdiği yetkiye dayanılarak” ifadesi çıkarılmıştır. Böylece idare kamu tüzel kişiliği kuramaz hale getirilmiştir. Kemal Gözler hocanın ilgili karar hakkında kendi web sitesinde yayınladığı makale okunursa talihsizliğin boyutları daha da net anlaşılabilir. Bu karar dahi -diğer pek çok sorunun da gösterdiği gibi- yürürlükteki anayasanın ne yazık ki ciddi ve acil bir reforma ihtiyacı olduğunu göstermektedir.

    Hukuk R1
    Paylaş Twitter Facebook LinkedIn Email WhatsApp
    Önceki İçerikGazeteci Bir Kadının Siyaset Macerası: Gamzegül Kızılcık Aykanat
    Sonraki İçerik Sema Tanin’in Hikayesi: Siyasete Nasıl Yanlışlıkla Dahil Oldum?

    Diğer İçerikler

    Yazılar

    Yeni Anayasa Yeni Türkiye Demek Değil

    30 Mayıs 2025 Armağan Öztürk
    Yazılar

    Komünizmin Rıza Nur’u: Aclan Sayılgan

    28 Mayıs 2025 Kadir Serkan Selçuk
    Yazılar

    Krizler Çağında Umut Ekmek: Gençler Gıdanın Geleceğini Geri Alıyor

    26 Mayıs 2025 Elif Menderes

    Yorumlar kapalı.

    Güncel İçerikler

    Yeni Anayasa Yeni Türkiye Demek Değil

    30 Mayıs 2025 Yazılar Armağan Öztürk

    Komünizmin Rıza Nur’u: Aclan Sayılgan

    28 Mayıs 2025 Yazılar Kadir Serkan Selçuk

    Dünya Gündemi: ABD-AB Gümrük Müzakereleri, Rusya’dan Ukrayna’ya Yeni Hava Saldırısı, Venezuela Seçimleri

    27 Mayıs 2025 Bültenler Bahadır Çelebi

    Krizler Çağında Umut Ekmek: Gençler Gıdanın Geleceğini Geri Alıyor

    26 Mayıs 2025 Yazılar Elif Menderes

    E-Bültene Abone Olun

    Güncel içeriklerden ilk siz haberdar olun




    Archives

    • Mayıs 2025
    • Nisan 2025
    • Mart 2025
    • Şubat 2025
    • Ocak 2025
    • Aralık 2024
    • Kasım 2024
    • Ekim 2024
    • Eylül 2024
    • Ağustos 2024
    • Temmuz 2024
    • Haziran 2024
    • Mayıs 2024
    • Nisan 2024
    • Mart 2024
    • Şubat 2024
    • Ocak 2024
    • Aralık 2023
    • Kasım 2023
    • Ekim 2023
    • Eylül 2023
    • Ağustos 2023
    • Temmuz 2023
    • Haziran 2023
    • Mayıs 2023
    • Nisan 2023
    • Mart 2023
    • Şubat 2023
    • Ocak 2023
    • Aralık 2022
    • Kasım 2022
    • Ekim 2022
    • Eylül 2022
    • Ağustos 2022
    • Temmuz 2022
    • Haziran 2022
    • Mayıs 2022
    • Nisan 2022
    • Mart 2022
    • Şubat 2022
    • Ocak 2022
    • Aralık 2021
    • Kasım 2021
    • Ekim 2021
    • Eylül 2021
    • Ağustos 2021
    • Temmuz 2021
    • Haziran 2021
    • Mayıs 2021
    • Nisan 2021
    • Mart 2021
    • Şubat 2021
    • Ocak 2021
    • Aralık 2020
    • Kasım 2020
    • Ekim 2020
    • Eylül 2020
    • Ağustos 2020
    • Temmuz 2020
    • Haziran 2020
    • Mayıs 2020
    • Nisan 2020
    • Mart 2020
    • Şubat 2020
    • Ocak 2020
    • Aralık 2019
    • Kasım 2019
    • Ekim 2019
    • Eylül 2019
    • Ağustos 2019
    • Temmuz 2019
    • Haziran 2019
    • Mayıs 2019
    • Nisan 2019
    • Mart 2019

    Categories

    • Asterisk2050
    • Bültenler
    • Çeviriler
    • D84 INTELLIGENCE
    • EN
    • Forum
    • Özetler
    • Podcast
    • Röportajlar
    • Uncategorized
    • Videolar
    • Yazılar
    Konular
    • Siyaset
    • Ekonomi
    • Dünya
    • Tarih
    • Kültür Sanat
    • Spor
    • Rapor
    • Gezi
    İçerik
    • Yazılar
    • Podcast
    • Forum
    • Röportajlar
    • Çeviriler
    • Özetler
    • Bültenler
    • D84 INTELLIGENCE
    Konular
    • Siyaset
    • Ekonomi
    • Dünya
    • Tarih
    • Kültür Sanat
    • Spor
    • Rapor
    • Gezi
    Sosyal Medya
    • Twitter
    • Facebook
    • Instagram
    • Youtube
    • LinkedIn
    • Apple Podcast
    • Spotify Podcast
    • Whatsapp Kanalı
    Kurumsal
    • Anasayfa
    • Hakkımızda
    • İletişim
    • Yazarlar
    • İçerik Sağlayıcılar
    • Yayın İlkeleri ve Yazım Kuralları
    © 2025 DAKTİLO1984
    • KVKK Politikası
    • Çerez Politikası
    • Aydınlatma Metni
    • Açık Rıza Beyanı

    Arama kelimesini girin ve Enter'a tıklayın. İptal etmek için Esc'ye tıklayın.

    Çerezler

    Sitemizde mevzuata uygun şekilde çerez kullanılmaktadır.

    Fonksiyonel Her zaman aktif
    Sitenin çalışması için ihtiyaç duyulan çerezlerdir
    Preferences
    The technical storage or access is necessary for the legitimate purpose of storing preferences that are not requested by the subscriber or user.
    İstatistik
    Daha iyi bir kullanıcı deneyimi sağlamak için kullanılan çerezlerdir The technical storage or access that is used exclusively for anonymous statistical purposes. Without a subpoena, voluntary compliance on the part of your Internet Service Provider, or additional records from a third party, information stored or retrieved for this purpose alone cannot usually be used to identify you.
    Pazarlama
    Size daha uygun içeriklerin iletilmesi için kullanılan çerezlerdir
    Seçenekleri yönet Hizmetleri yönetin {vendor_count} satıcılarını yönetin Bu amaçlar hakkında daha fazla bilgi edinin
    Seçenekler
    {title} {title} {title}