Rusya’nın Ukrayna işgali dördüncü yılında.
Amerikan Başkanı Trump, seçilmeden önce defalarca kez, savaşı bir günde bitireceğini ilan etmişti. Ancak Başkanlıktaki 100. gününü doldurduğunda Trump henüz tarafları bir ateşkese imza attırmayı başaramadı. Trump, muhalefette kaldığı dört yıl boyunca kendi kitlesini mobilize etmek için bir hikaye dünyası yarattı. Kendisi de bunun etkisinde kalmış olacak ki o dönemki tezleri uygulamaya çalışıyor fakat başarılı olamıyor. Ukrayna konusundaki yanlış ve manipülatif yaklaşımları şimdi kendisine engel oluyor.
100 gün 0 imza
Trump muhalefette kaldığı dört yıl boyunca, Biden yönetimini pek çok yönden eleştirdi. Rusya’nın Ukrayna’yı işgali sırasında da bir hikaye geliştirdi. Bu hikayeye göre Ukrayna Rusya’yı yenemezdi. Dolayısıyla boşuna savaşıyordu. Zelensky denen kişi Beyaz Saray’a gelip paraları toplayıp gidiyordu. Neden Ukrayna’ya yardım ediyorduk? Amerika’nın bundan çıkarı neydi?
ABD’nin dünya hakimiyetiyle, uluslararası ilişkilerle ve güç dengeleriyle ilgisi olmayan bu hikayeler örgüsü, Trump’ın kendi kitlesini mobilize etmek için kullanıldı. Kendisine yandaş medya, troll’ler ve artık küresel bir fenomen olan “internet kanaat önderleri” ile bu dış politika söylemini şekillendirdi.
Seçim yaklaştığında ise artık Trump ve tabanı için Zelensky bir nefret figürüne dönmüş, Ukrayna Amerikalıların parasını cebe indiren ülke haline gelmiş ve savaş Amerika’nın derdi olmaktan çıkmıştı. Trump’ın dünyasına göre Avrupalılar kendini korumalıydı ve ABD, Rusya ile iyi ilişkiler geliştirmeliydi.
Trump seçimi kazandıktan sonra Ukrayna’ya yüklenmeye başladı. Zelensky’ye Oval Ofis’te daha önceden hazırlandığı belli olan bir senaryoyu hayata geçirdi ve onu kamuoyu önünde küçük düşürmeye çalıştı. Ayrıca daha önce Zelensky tarafından Ukrayna’ya güvenlik garantisi olsun diye önerilen maden anlaşmasını tamamen bir sömürge anlaşmasına çevirerek Ukrayna’ya dayattı.
Buna karşın ABD’nin bu hamleleri Rusya’yı iştahlandırdı ve Rusya saldırılarını oldukça yoğunlaştırdı. Özellikle istihbarat paylaşımının askıya alınmasından sonra Ukrayna’nın Rusya toprağı olan Kursk bölgesinde işgal ettiği yerlerin önemli bölümü Rusya tarafından geri alındı. Ukrayna sahada oldukça zor durumda kaldı.
Trump’tan cesaret alan Rusya, anlaşmaya imza atmaktan da geri durdu. Trump yönetimi zaten Rusya’nın istediği tüm kartları onun önüne sunduğu için durma ihtiyacı hissetmedi. Örneğin, ABD Savunma Bakanı olan ve yarattığı skandallar ile Cumhuriyetçilerin bile tepkisini çeken Pete Hegseth, daha görüşmeler başlamadan Ukrayna’nın NATO üyesi olamayacağını söyledi. Bu, Rusya’nın zaten müzakerelerde talep edeceği bir şeydi ve ABD tarafı karşılığında hiçbir şey almadan bu kartı Rusya’ya teslim etmiş oldu.
Yeniden başa dönmek: Rusya Ukrayna’yı neden işgal etti?
Rusya, Ukrayna’yı Batı’ya karşı bir gövde gösterisi olması için ve Avrupa’ya baskı kurmak amacıyla işgal etti. Temel amacı, Ukrayna’da hükümeti devirip yerine Rusya yanlısı bir kukla yönetimi kurmaktı. Böylece askeri olarak Batı baskı altına alınacak ve güç dengesini lehine çevirecekti. Eğer başarılı olsaydı şüphesiz bugün Rusya’nın Polonya ve Baltık ülkelerine yapacağı tacizi konuşuyor olacaktık.
Batı’nın Ukrayna’yı desteklemesinin ise iki ana nedeni bulunuyor. Bunlardan birincisi işgal yoluyla ilhak kuralını, yani aslında dünya düzenini korumak istemeleri. İkincisi ise Rusya’ya karşı kendilerini korumak istemeleri. Bundan dolayı savaşın başından beri ABD ve Avrupa ülkeleri Ukrayna’ya yardım yağdırdı.
Yani tüm bu savaş bir sınır çatışması değil küresel güç dengesini ve Batı’nın güvenlik mimarisini ilgilendiren temel bir konu. Bu gerçek anlaşılmadan soruna bir çözüm getirmek imkansız.
Trump yönetimi bu yönüyle de çuvallamış durumda. Ukrayna’ya öne sürülen şartlar Ukrayna’nın kabul edemeyeceği kadar ağır ve anlamsız. Örneğin zaten kaybettiği yerleri bir garanti almadan teslim edecek ise neden maden anlaşmasını imzalıyor? Trump diplomatik gerçeklerden uzaklaşmış durumda. Amerikan desteği kesilirse Ukrayna’nın savaşamayacağını düşünüyor. Elbette Amerikan desteği kritik ama Ukrayna kendi silahlarının %40’ını kendisi üretiyor ayrıca Avrupa’nın yardımı Amerika’dan çok daha yüksek. Amerikan yönetimi savaşın başından şubat 2025’e kadar 114.6 milyar dolar yardımda bulunurken Avrupa ülkeleri ise 137.9 milyar dolar yardım gönderdi.
“350 milyar dolar yardım ettik” sözünün gerçek olmaması Trump’ın konuya ne kadar uzak olduğunu bize anlatıyor.
Basına sızdırılan plana göre Amerika Kırım’ın ilhakını resmi olarak, Rus işgali altındaki diğer bölgeleri de de facto olarak tanıyacak. Ukrayna NATO üyesi olamayacak (ama AB üyeliğinin önü açık). Ukrayna maden anlaşmasını imzalayacak. Rusya’ya ABD yaptırımları kalkacak. Avrupa ülkeleri barış gücü konumlandırabilecek, ABD ise buna yanaşmıyor. Bunun yanında net bir ABD güvenlik garantisi bulunmuyor.
Olmayacak barışa “amin” demek
Tamamen Putin’in kazandığını aldığı, Ukrayna’nın ise işgalin devamı dışında bir şey kazanmadığı bir durum Zelensky’nin önüne kondu. Zelensky özellikle Kırım’ın resmi olarak Rusya ilhakı tanımlamasına sert tepki gösterdi. Şaşırtıcı olmayan bir şekilde Trump da ona karşılık verdi.
Burada diplomasi açısından mantıksız olan konu, Ukrayna’nın bu anlaşmayı kabul etmesinin mümkün olmaması. Kartları masaya koyduğunuzda denklemde bir sorun var ve Trump yönetimi bunu çok da umursamıyor. Bu durum Trump’ın bu konuda ne kadar kendi hayal dünyasında olduğunu da bize anlatıyor.
Trump kendi uydurduğu yalanlara inanan ve sahadaki gerçekleri bilmeyen birisi. Ukrayna cephede başarılı şekilde mücadele ediyor ve Rusya’nın ilerlemesi oldukça azaldı. Avrupa ülkeleri Ukrayna’nın arkasında, Rusya ise hem ekonomik hem de askeri açıdan çok da parlak gözükmüyor. Rusya’nın savaş kapasitesi ciddi dış destekle ayakta kalıyor. Rusya’nın kullandığı kamikaze dronlarının çoğu İran menşeili, topçu mühimmatlarının ise önemli kısmı Kuzey Kore kaynaklı. Çin, doğrudan silah sağlamasa da Rusya’yı dolaylı yoldan finanse ediyor. Belarus ise tamamen Rusya’nın güdümünde her türlü desteği veriyor.
Ukrayna tarafı haklı olarak Rusya’nın bu ateşkesi/anlaşmayı bir sonraki saldırıya hazırlanmak için zaman kazanma çabası olarak görüyor. Bunun için net bir güvenlik garantisi arayışı içerisinde. Yani Rusya tekrar saldırdığı zaman ABD ve diğer ülkelerin bunu engelleyeceği bir model istiyorlar. Rusya’nın geçmişte yaptıklarına bakıldığında bundan doğal bir şey de olamaz.
Trump yönetimi sahadaki gerçekler yerine kendi propaganda makinesine inandığı için 1 günde bitiririm dediği savaş 100 gündür devam ediyor ve (bana kalırsa) imzaya yakın değiliz. İmza atılsa bile işlemeyen bir ateşkes olacaktır; aynen İsrail ve Hamas arasındaki ateşkes gibi…
Trump yönetimi ya bulunduğu pozisyonu terk ederek daha gerçekçi (ve Ukrayna lehine) bir zemine kayacak ya da aradan çekilerek kendi prestijini zedeleyecek.
Stimson Doktrini, Budapeşte Memorandumu ve 2018 Kırım Deklerasyonu’nun Trump yönetimi tarafından toptan reddedilmesi, uluslararası hukuk ve ABD’nin dünya hakimiyeti için de büyük bir zedelenme yaratacaktır.
Konu Trump olduğu için siyaset mantığı işlemiyor. Bunun cevabını da gazeteciler, akademisyenler ya da analistler değil, psikologlar ya da aile çevresi verebilir.