Daktilo 1984Daktilo 1984
    • Hakkımızda
    • İletişim
    • E-Bültene Abone Ol
    Facebook Twitter Instagram Telegram
    Twitter Facebook YouTube Instagram WhatsApp
    Daktilo 1984Daktilo 1984
    Destek Ol Abone Ol
    • İZLE
      • Çavuşesku’nun Termometresi
      • Varsayılan Ekonomi
      • 2’li Görüş
      • İki Savaş Bir Yazar
      • Yakın Tarih
      • Mayhoş Muhabbetler
      • Tümünü Gör
    • OKU
      • Yazılar
      • Röportajlar
      • Çeviriler
      • Asterisk2050
      • Yazarlar
    • DİNLE
      • Çerçeve
      • Zedcast
      • Tuhaf Zamanların İzinde
      • SenSensizsin
      • Tümünü Gör
    • D84 FYI
      • Hariçten Gazel
      • Avrupa Gündemi
      • ABD Gündemi
      • Altüst
    • D84 INTELLIGENCE
      • Kitap Yorum
      • Göç Sorunu
      • Başkanlık Sistemi Projesi
      • Devlet Kapasitesi Liberteryenizmi
      • Herkes için Siyaset Bilimi
      • Yapay Zeka
    Daktilo 1984Daktilo 1984
    Anasayfa » Mezhepçilik Ne Değildir?
    Yazılar

    Mezhepçilik Ne Değildir?

    Ömer Faruk Topal3 Eylül 20195 dk Okuma Süresi
    Paylaş
    Twitter Facebook LinkedIn Email WhatsApp

    [voiserPlayer]

    2006 yılında El Kaide Irak’ın Samarra şehrinde yer alan 10. ve 11. Şii İmamları Ali el-Hadi ve Hasan el-Askeri’nin türbelerine bombalı saldırı düzenleyince Irak büyük bir kaosun içine sürüklendi. Amerikan işgalinden sonra gittikçe artan mezhepsel gerilim bu saldırıyla birlikte açık bir iç savaş haline geldi. Irak’ta çakan mezhepçilik kıvılcımı zamanla bütün coğrafyaya yayıldı ve Suriye’de zirveye ulaştı. Kısacası mezhepçilik Orta Doğu’nun temel gündem maddelerinden biri oldu.

    Orta Doğu’yu önce ABD-Sovyetler mücadelesi, sonra İsrail-Filistin çatışması, daha sonra da petrol üzerinden tanıyan dünya kamuoyu, başlarda bu yeni fenomeni anlamakta güçlük çekti. Çeşitli kaynaklarda bu meseleyi tarif eden yazılarda dikkatimi çeken ortak bir nokta vardı: Neredeyse hepsi meseleyi Hz. Muhammed’in ölümünden hemen sonra başlatıyor, Peygamber’in ölümünden sonra devletin başına kimin geçeceğine dair anlaşmazlıktan dolayı Sünnilerin ve Şiilerin birbirine düşman olduğunu anlatıyordu.

    İyi ama bu tartışma 1400 yıl önce oldu. Bunun günümüzde yaşananlar üzerinde bu kadar çok etkisi olabilir mi? Orta Doğu’da insanlar 1400 yıl önceki bir meseleden ötürü birbirini öldürüyor olabilir mi?

    Müslümanların tarihini bir noktada donduran, Müslümanları asla değişmeyen bir grup olarak dondurulmuş bir tarihe hapseden bu yaklaşım sağlıklı bir mezhepçilik tanımı yapamıyor. Bu sebeple de mevcut sorunlara çözüm önerileri getiremiyor. Her şeyden önce mezhep ve mezhepçilik birbirinden farklıdır. Mezhepler bir çatışmanın değil, tam tersine uzlaşmanın sonucudur. Mezhepçilik ise dini olmaktan çok siyasi bir meseledir. Şimdi, mezhepçiliğin ne olduğunu Irak özelinde bazı örnekler üzerinden anlamaya çalışalım.

    Irak’ın yetiştirdiği en büyük beyinlerden Ali el-Verdi’nin de dediği gibi mezhepçilik ile şehirleşme arasında doğrusal bir ilişki vardır ve Irak’ta Osmanlı’nın son döneminde artan şehirleşme mezhepçiliğin yükselişine sebep olmuştur. Kırsal kesimde yaşayanların ya da göçebelerin inanç sistemleri şehirdekilerden daha farklı olur. Şehirdeki İslam kırsaldaki İslam’dan daha kurumsal, daha ritüelistiktir ve sınırları daha belirgindir. Örneğin Bedevi bir Sünni ile Bedevi bir Şii arasındaki farklar şehirde yaşayan Şii ve Sünniler arasındaki farklardan çok ama çok daha azdır. Göçebeler ibadet etmek için bir mabede ihtiyaç duymaz, ama şehirdekiler camiler, medreseler, türbeler inşa eder. Zamanla bu yapıların etrafında kümelenmeler olur ve farklı gruplar arasındaki ayrım belirgin hale gelir. Bu sebeple özellikle Tanzimat’tan sonra yaşanan şehirleşme Irak’ta mezhepçiliğin yükselmesine yol açmıştır.[1]

    Osmanlı döneminde yaşanan bir başka gelişme daha mezhepçiliği büyük oranda etkilemiştir. Pek çok insan Osmanlı’nın Irak’ı İran istilasından koruduğunu ve tamamen Şiileşmesine mâni olduğunu düşünür. Elbette Osmanlı İran’ın Irak üzerinde hâkimiyet kurmasını engellemiştir ancak Irak en çok Osmanlı döneminde Şiileşmiştir. Bunun nedeni Osmanlı’nın göçebe aşiretleri yerleşik hayata geçirmek istemesidir.

    19. yüzyılda Osmanlı’nın temel politikalarından biri göçebelerin yerleşik hayata geçirilmesidir. Çünkü göçebenin kontrolü zordur; vergi toplayamazsın, askere alamazsın. Üstelik çoğu aşiret İran ve Osmanlı toprakları arasında mevsimsel göçler yapıyor ve iki devlet arasındaki sınırı tanımıyordu. Oysa Osmanlı için sınır güvenliği hayati bir meseleydi. Bu sebeple başta Mithat Paşa olmak üzere Irak’taki Osmanlı idarecileri Bedevilerin yerleşik hayata geçirilmesi için yoğun çaba gösterdi. Bu çabalar sonuç verdi ve göçebe nüfusu büyük oranda azaldı. Ancak bu değişim göçebelikten yerleşik hayata geçenler için büyük bir travma demekti. Binlerce yıldır yaşadıkları hayatı bırakacaklar, geleneklerini terk edecekler ve başka insanlar olacaklardı. Bu travma Osmanlı idaresine karşı bir tepkiye yol açmış ve zaten keskin inançları olmayan bu insanlar Şiiliğe yönelmişti. Irak’a ilgi duyan herkesin yakından tanıdığı Hanna Batatu’nun dediği gibi Şiiliğin hükümet karşıtı söylemi, acı dolu hikâyeleri, Hüseyin’in şahsında belirginleşen zulme karşı oluş bu insanların Şiiliğe dönüşünü hızlandırmıştı.[2] Üstelik bunu test etmek çok da zor değil. Aynı aşiretin iki kolundan göçebe kalanlar Sünni olmuşken yerleşik hayata geçenler Şiileşmiştir.[3] Irak böyle aşiretlerle doludur.

    Bir su kanalı mezhepçiliği etkiler mi? Evet, etkiler. Osmanlı’nın yukarıda bahsettiğim göçebeleri yerleşik hayata geçirebilmesi için onları tarım yapabilecekleri bir araziye yerleştirmesi gerekiyordu. Bunun için de yeni tarım arazileri gerekiyordu, çünkü mevcut arazilerde zaten insanlar asırlardır tarımla iştigal ediyordu. Bunun için Osmanlı su kanalları açarak kıraç arazileri tarım yapılabilir hale getirdi. Hatta bu kanallardan o kadar çok su çekildi ki Fırat’ın Hille şehrinden geçen kolu kurudu. Ancak bu yeni arazilerin çoğu (coğrafi şartlardan dolayı) Necef civarındaydı. Yani dini akideleri kuvvetli olmayan, yerleşik hayata geçmekten ötürü travma yaşayan aşiretler bir de Necef’teki Şii ulemanın ve misyonerlik faaliyetlerinin etkisine açılıyordu. Bunun sonucunu tahmin edebilirsiniz.

    Biraz günümüze gelelim. Petrolün pek çok meselede olduğu gibi mezhepçilik üzerinde de ciddi etkisi oldu. Irak petrol satıp zenginleştikçe hem bir şehirli orta sınıf hem de bir işçi sınıfı oluştu. Köyden kente büyük bir göç yaşandı ve yoğun nüfusa sahip banliyöler kuruldu. Örneğin Bağdat’ın meşhur banliyösü Sadr City bu dönemde önemli bir toplumsal merkez oldu. Zenginleşen devlet, siyasi aktivizmin önünü kesmeye çalışıyor, şehir hayatına alışan ve hayatından memnun olmayan fakirler ise daha fazlasını istiyordu. Bu gerilim banliyöleri mezhepsel sembolizmin merkezi haline getirdi.[4]

    ABD’nin Irak’ı işgalinden sonra yaşananlar bir mezhep savaşı değildi. Baas rejiminin yıkılmasından sonra Irak’ta devlet sahipsiz kaldı. Sonrasında yaşananlar devletin sahibinin kim olacağına karar verme mücadelesiydi. Bu mücadelenin mezhep söylemi ile yürütülmesi gerçekten bir mezhep savaşı olduğu anlamına gelmez. Asıl mesele insanların Şii ve Sünni olmaları değil devlete kimin sahip olacağıydı. Bu nokta anlaşılmadan yapılacak her yorum meseleyi ıskalamak olacaktır.

    Size mezhepçiliği doğuran bazı dünyevi meselelerden bahsettim. Yerleşik hayata geçme, şehirleşme, kırdan kente göç, petrol, hatta su kanalları bile mezhepçiliği etkilerken bunları görmezden gelip sadece dini farklılıklara odaklanmak çatışmayı şiddetlendirmekten başka bir işe yaramayacaktır.

    Eğer mezhepçilik üzerine okuduğunuz bir yazı meseleyi Hz. Muhammed’in ölümünden başlatıyorsa muhtemelen vaktinizi boşa harcıyorsunuz.


    [1] Ali al-Wardi, Lamahat Ijtima’iyya min Tarikh al-Iraq al-Hadeeth (Baghdad: Amir, 1371), 17.

    [2] Hanna Batatu, “Iraq’s Underground Movements” MERIP Repots, no.102 (1982): 4.

    [3] Yitzhak Nakash, “The Conversion of Iraq’s Tribes to Shiism,” International Journal of Middle East Studies 26, no.3 (1994): 444.

    [4] Thom Workman, The Social Origins of the Iran-Iraq War (Boulder and London: Lynne Rienner, 1994), 97-101.

    Siyaset
    Paylaş Twitter Facebook LinkedIn Email WhatsApp
    Önceki İçerikİlkan Dalkuç ile Türkiye Siyaseti – 4
    Sonraki İçerik Rusya’da Oligarklar Nasıl Oligark Oldu?

    Diğer İçerikler

    Röportajlar

    Fesih Kararı ve Türkiye’de Siyasetin Yönü | Burak Bilgehan Özpek Fesih Kararını Değerlendirdi

    19 Mayıs 2025 Daktilo1984
    Röportajlar

    Türkiye’de Gazetecilik | TGS’den Basın Özgürlüğü Raporu: İlyas Coşkun ve Ülkü Şahin ile Söyleşi

    18 Mayıs 2025 Gökhan Korkmaz
    Yazılar

    Post-PKK Düzeni ve Türk Siyasetinde Muhtemel Değişiklikler

    16 Mayıs 2025 Armağan Öztürk

    Yorumlar kapalı.

    Güncel İçerikler

    Fesih Kararı ve Türkiye’de Siyasetin Yönü | Burak Bilgehan Özpek Fesih Kararını Değerlendirdi

    19 Mayıs 2025 Röportajlar Daktilo1984

    Türkiye’de Gazetecilik | TGS’den Basın Özgürlüğü Raporu: İlyas Coşkun ve Ülkü Şahin ile Söyleşi

    18 Mayıs 2025 Röportajlar Gökhan Korkmaz

    Post-PKK Düzeni ve Türk Siyasetinde Muhtemel Değişiklikler

    16 Mayıs 2025 Yazılar Armağan Öztürk

    Transformation of the Sovereign in Liberal Democracy and Criticism of Liberalism from Schmitt’s Perspective

    16 Mayıs 2025 D84 INTELLIGENCE Deniz Nas

    E-Bültene Abone Olun

    Güncel içeriklerden ilk siz haberdar olun




    Archives

    • Mayıs 2025
    • Nisan 2025
    • Mart 2025
    • Şubat 2025
    • Ocak 2025
    • Aralık 2024
    • Kasım 2024
    • Ekim 2024
    • Eylül 2024
    • Ağustos 2024
    • Temmuz 2024
    • Haziran 2024
    • Mayıs 2024
    • Nisan 2024
    • Mart 2024
    • Şubat 2024
    • Ocak 2024
    • Aralık 2023
    • Kasım 2023
    • Ekim 2023
    • Eylül 2023
    • Ağustos 2023
    • Temmuz 2023
    • Haziran 2023
    • Mayıs 2023
    • Nisan 2023
    • Mart 2023
    • Şubat 2023
    • Ocak 2023
    • Aralık 2022
    • Kasım 2022
    • Ekim 2022
    • Eylül 2022
    • Ağustos 2022
    • Temmuz 2022
    • Haziran 2022
    • Mayıs 2022
    • Nisan 2022
    • Mart 2022
    • Şubat 2022
    • Ocak 2022
    • Aralık 2021
    • Kasım 2021
    • Ekim 2021
    • Eylül 2021
    • Ağustos 2021
    • Temmuz 2021
    • Haziran 2021
    • Mayıs 2021
    • Nisan 2021
    • Mart 2021
    • Şubat 2021
    • Ocak 2021
    • Aralık 2020
    • Kasım 2020
    • Ekim 2020
    • Eylül 2020
    • Ağustos 2020
    • Temmuz 2020
    • Haziran 2020
    • Mayıs 2020
    • Nisan 2020
    • Mart 2020
    • Şubat 2020
    • Ocak 2020
    • Aralık 2019
    • Kasım 2019
    • Ekim 2019
    • Eylül 2019
    • Ağustos 2019
    • Temmuz 2019
    • Haziran 2019
    • Mayıs 2019
    • Nisan 2019
    • Mart 2019

    Categories

    • Asterisk2050
    • Bültenler
    • Çeviriler
    • D84 INTELLIGENCE
    • EN
    • Forum
    • Özetler
    • Podcast
    • Röportajlar
    • Uncategorized
    • Videolar
    • Yazılar
    Konular
    • Siyaset
    • Ekonomi
    • Dünya
    • Tarih
    • Kültür Sanat
    • Spor
    • Rapor
    • Gezi
    İçerik
    • Yazılar
    • Podcast
    • Forum
    • Röportajlar
    • Çeviriler
    • Özetler
    • Bültenler
    • D84 INTELLIGENCE
    Konular
    • Siyaset
    • Ekonomi
    • Dünya
    • Tarih
    • Kültür Sanat
    • Spor
    • Rapor
    • Gezi
    Sosyal Medya
    • Twitter
    • Facebook
    • Instagram
    • Youtube
    • LinkedIn
    • Apple Podcast
    • Spotify Podcast
    • Whatsapp Kanalı
    Kurumsal
    • Anasayfa
    • Hakkımızda
    • İletişim
    • Yazarlar
    • İçerik Sağlayıcılar
    • Yayın İlkeleri ve Yazım Kuralları
    © 2025 DAKTİLO1984
    • KVKK Politikası
    • Çerez Politikası
    • Aydınlatma Metni
    • Açık Rıza Beyanı

    Arama kelimesini girin ve Enter'a tıklayın. İptal etmek için Esc'ye tıklayın.

    Çerezler

    Sitemizde mevzuata uygun şekilde çerez kullanılmaktadır.

    Fonksiyonel Her zaman aktif
    Sitenin çalışması için ihtiyaç duyulan çerezlerdir
    Preferences
    The technical storage or access is necessary for the legitimate purpose of storing preferences that are not requested by the subscriber or user.
    İstatistik
    Daha iyi bir kullanıcı deneyimi sağlamak için kullanılan çerezlerdir The technical storage or access that is used exclusively for anonymous statistical purposes. Without a subpoena, voluntary compliance on the part of your Internet Service Provider, or additional records from a third party, information stored or retrieved for this purpose alone cannot usually be used to identify you.
    Pazarlama
    Size daha uygun içeriklerin iletilmesi için kullanılan çerezlerdir
    Seçenekleri yönet Hizmetleri yönetin {vendor_count} satıcılarını yönetin Bu amaçlar hakkında daha fazla bilgi edinin
    Seçenekler
    {title} {title} {title}