[voiserPlayer]
Anayasal devletin inşası, demokratikleşme, temel hak ve özgürlüklerin tanınması, sanayileşme, sekülerleşme ve bunlara eşlik eden alt süreçler; burjuvazinin yükselişi, aristokrasinin zayıflaması, devrimler, savaşlar, işçi sınıfı hareketliliği ve benzeri gelişmeler… Avrupa’nın aydınlanma ile başlayan ve takip eden yüzyıllardaki devasa dönüşümünü başlatan ve sürdüren ve tüm bu sürecin detaylarında dahi dahli olan bir örgüt olageldi: dünya hakimiyeti davasını güden Yahudi liderliği. Siyon’un İhtiyarlarının/Liderlerinin Protokolleri (the Protocols of the Elders of Zion) isimli yayının iddiası kısaca bu.
Protokoller içerik itibariyle Yahudilere yönelik sıklıkla dile getirilegelen ve paylaşılagelen iddiaların -inançlar, rivayetler, iftiralar- bir derlemesi. Bazı iddiaların, özellikle dini içerikli olanların tarihi ise çok daha uzun bir geçmişe uzanıyor. Zira Yahudiler tek tanrılı bir dinin mensupları olarak tarihin çok tanrılı döneminde ortaya çıktılar. İnançları, ritüelleri ve kendilerine yönelik öz-bakışları ile kendilerini diğer topluluklardan ayrıştırdılar, uzaklaştırdılar ve nihayetinde de nefret nesnesine dönüştüler.
Hristiyanlık, Yahudilere yönelik yeni suçlamalar getirdi. Yahudiler, Tanrı’nın oğlu İsa’yı sadece reddetmekle kalmamışlar, üstüne üstlük onu ölüme de yollamışlardı. Barabbas hikayesi ile İsa’yı çarmıha gerdiren Romalı vali bile bir nebze de olsa bu günahtan arındırılmıştı. Ancak Yahudiler değil. Hristiyanlık yüzyıllar boyunca kiliseleri kanalıyla Yahudi karşıtlığı ve düşmanlığını yaydı. Dönem dönem bu düşmanlık sözde kalmadı ve Yahudilere yönelik şiddete dönüştü. Yahudiler Hristiyanlığı kabul etmeye zorlandılar. Kabul edenlerle alakalı kuşkular devam etti. Hristiyanlığı kabul etmeyenler ise ya tamamen sürüldüler, ya da belirli bölgelerde, gettolarda, yaşamaya zorlandılar.
Aydınlanma Yahudiler için orta çağ hapishanesinden kurtuluş fırsatıydı. Bu süreçte gettolarından çıktılar, yeni meslekler edindiler ve eşit vatandaşlar olarak haklarını iddia ettiler. Ancak aynı süreç Yahudilerin bireysel olarak özgürleşmelerini mümkün kılıyordu, topluluk olarak değil. Bilakis süreç topluluk olarak Yahudilerin varlığı ve iç birliği için tehdit oluşturuyordu. Zira Yahudilerin özellikle eğitimli olanları sekülerleşirken, din adamlarının etkisi altından çıkıyorlar, hatta bazıları sürecin açtığı fırsatları daha iyi değerlendirebilmek için Hristiyanlığı seçiyorlardı. Özellikle bu yolu tercih eden Yahudilerin Aydınlanma ve sonrasında ortaya çıkan dönüşümlere olumlu yaklaşmaları anlaşılırdı. O sürece katkıda bulunmaları, o sürecin içinde aktif oyuncular olmaları, neticede de o süreçle sıkı sıkıya ilişkilendirilmeleri de doğaldı.
Bu ilişkilendirme nihayetinde, Yahudilerin aydınlanma ve ilişkili dönüşümleri dünya hakimiyetini tesis etmek için belirli bir plan dahilinde başlattıkları ve sürdürdükleri, sürecin her aşamasında da küçük büyük bütün olayların içinde parmakları olduğu iddiasına evrilecekti. Ve bu iddia en net ve çarpıcı şekilde Siyon’un İhtiyarlarının/Liderlerinin Protokolleri’nde dile getirildi. Metne Yahudilerle alakalı yüzyıllardır dile getirilegelen dini ve sosyal nitelikli inançlar, önyargılar ve iftiralar da yedirilerek.
Protokoller, bir Rus aristokratı tarafından Paris’te kaleme alındı ve yazarın irtibatlı olduğu Rus istihbarat örgütü tarafından Rusya’ya yollandı. İlk olarak 1903 yılında Saint Petersburg’da bir gazetede seri olarak yayınlandı. İki yıl sonra da Sergei Nilus tarafından 1903 basımlı kitabının ikinci baskısı içinde yer aldı. Nilus’un kitabının alt başlığı dikkat çekiciydi: Deccal’ın Ortaya Çıkışı ve Yer Yüzünde Şeytan’ın İdaresi. Protokolleri Nilus’un yakın arkadaşı G. V. Butmi de kitabına ekledi. 1917 yılında Rus çarlığının ihtilalle devrilmesi ve ardından Rus aristokratlarının dünyaya yayılması ile Protokoller de dünya çapında yayıldı.
Bu artan popülarite metne yönelik eleştirel yaklaşımları da beraberinde getirdi. Hatta 1921 yılı gibi çok erken bir tarihte metnin uydurma ve intihal bir ürün olduğu gösterildi. Ortaya çıkarıldı kı, Protokoller’in doğrudan intihal yaptığı eser hiç kuşkuya yer bırakmayacak şekilde Maurice Joy’un 1864 yılında yayınladığı A Dialogue in Hell isimli kitabı. Aslında Joy, kitabını cumhuriyetçiliği savunmak ve otoriterliği eleştirmek için yazar ve bunu Machiavelli ile Montesquieu arasında hayali diyaloglar kurgulayarak yapar. Diyaloglarda Machiavelli tek adamlığı savunur, tek adamlığı inşa etmek ve devam ettirmek için ise siyasi rakipleri propagandadan teröre çeşitli yöntemlerle kendi aralarında bölmek gerektiğini iddia eder. Bu uğurda basın kontrol edilmeli, siyasi muhalefet suç sayılmalı, meclis halkın manipülasyon aracı olarak hizmet etmeli, polis devleti inşa edilmeli ve her hal ve durumda tek adam, ahlaki ilkelere göre hareket ediyor görünmelidir.
Joy’un Machiavelli’si Protokoller’de Büyük Haham olarak ortaya çıkar ve benzer yöntemlerin kullanılmasını savunur. Protokoller, A Dialogue in Hell’den 160’tan fazla paragraftan intihal yapar. Hatta iki kitabın konu sıralaması da benzerdir. Protokoller’in 1’den 19’a kadar olan bölümleri, A Dialog in Hell’in 1’den 17’ye kadar olan bölümlerine karşılık gelir. Protokoller’de orijinal olarak nitelendirilebilecek bölümler 20’den 24’e kadar olan son beş bölümdür. Protokoller ve A Dialogue in Hell arasındaki en temel fark elbette Protokoller’deki Büyük Haham’ın, A Dialogue in Hell’in Machiavelli’si ile kıyaslandığında çok daha sinsi ve distopik bir hedef gütmesidir: dünya hakimiyeti.
Bu sinsi ve distopik hedefin doğrudan kaynağı ise Hermann Goedsche (1815-1878)’ın 1868 yılında yayınladığı Biarritz başlıklı romanıdır. Biarritz’in bir bölümü Prag’da bir Yahudi mezarlığında geçer ve Yahudilerin on iki kabilesinden birer temsilci ve Yahudilerin baş Hahamının katıldığı bir toplantıyı anlatır. Toplantıya katılanlar Yahudilerin dünya hakimiyetini tesis etmek için o zamana kadar yapılanları ve takip eden yıllarda izlenecek stratejileri tartışırlar. Biarritz’in bahsi geçen bölümünün dört yıl sonra Rusçası, beş yıl sonra da Fransızcası yayınlanır. Ve söz konusu bölüm romandan bağımsız, Fransızca çevirisindeki başlığı, ‘Haham’ın Hitabı’ olan müstakil bir cilt olarak meşhur olur. Bu bölüm Protokoller’in bazı baskılarında yayınlanır.
Protokoller’in popülaritesi aslında Avrupa boyunca artan antisemitik dalganın göstergesi. Antisemitizm on dokuzuncu yüzyılda aydınlanma ve onunla ilişkili devasa dönüşümün kaybedenlerine, özellikle aristokrasi ve kilise mensuplarına hitap etti. Ve tarihin belki de en antisemitik metni bu dönüşümü en geriden takip eden ve Dünya Savaşı itibarıyla halen daha aristokrasi ve kilisenin güçlü olduğu Rusya’da ortaya çıktı. Ancak Dünya Savaşı-sonrası dönem tamamen farklıydı. Rusya’da bile aristokrasi tamamen yok edilmişti, Rus Ortodoks kilisesi de takip eden on yıl içinde tamamen sindirilecekti. Savaş sonrası dönemde olan bitene dair uçuk ancak basit bir açıklama getiren Protokoller, savaşın yarattığı yıkım ve savaş sonrası derinleşen ekonomik sıkıntılardan olumsuz etkilenen geniş bir kitleye de hitap etti ve ‘Nihai Çözüm’ün yolunun taşlarını döşedi.
Stephen Eric Bronner, A Rumor About the Jews’de bütün zamanların tartışmasız en çok konuşulan Yahudi-karşıtı yayınının, Siyon’un İhtiyarlarının/Liderlerinin Protokolleri’nin içeriğinin birleşenlerinin tarihsel gelişimini ve bu yayının basım hikayesini Avrupa’da değişen politik ve ekonomik koşullar arka planıyla anlatıyor. Ancak kitabın kurgusu son derece karışık ve daha önemlisi eksik. Bronner, Protokoller’in sadece içeriğine ve içeriğin tarihsel gelişimine odaklansaydı daha detaylı ve tatmin edici bir iş çıkarabilirdi. Şu haliyle Protokoller’in hem içeriğinde hem de içeriğin tarihi gelişiminin kurgusunda ciddi sorunlar var. Basit bir örnek vermek gerekirse, Goedsche’nin Biarritz’deki Prag’da bir Yahudi mezarlığında geçen bölümü yazarken Maurice Joy’un kitabından etkilenip etkilenmediği sorusu cevaplanmamış. Halbuki, Jewish Virtual Library’nin ilgili maddesi, Biarritz’teki bahsi geçen bölümün doğrudan Joy’un kitabından intihal olduğunu iddia ediyor [1]. Durum bu ise şayet, Protokoller’in orijinal yazarına daha az iş düşmüş olabilir. Kısaca, A Rumor About the Jews’in kapsamı daha dar tutulsaydı, daha derin ve daha sağlam bir kurgusu olan anlatım ortaya konabilirdi. Bence halen Protokollerin içeriğinin tam kapsamı ve o kapsamın tarihi gelişiminin hikayesi yazılmayı bekliyor.
Çağrışımlar
Siyon’un İhtiyarlarının/Liderlerinin Protokolleri’nin uydurma ve intihal ürünü olduğu çok erken bir tarihte ortaya çıktı. Ancak bunun inananlar üzerinde bir etkisi olmadı. İnananlar inanmak istediğine inanmaya devam ettiler ve milyonlarca Yahudinin Avrupa çapında katledilmesine göz yumdular.
Toplanır arılar üzerinde kırmızı ciğerin,
Toplanır karıncalar üzerinde kararmış kemiğin,
Başlıyor: yırtılışı, çiğnenişi ipeklerin,
Başlıyor: parçalanışı camın, odunun, bakırın, nikelin, gümüşün, köpüğün, Alçının, demir levhaların, keman tellerinin, borazanların, yaprakların, topların, kristallerin.
Püff! Fosforlu bir alev sarı duvarlardan,
Kavurur saçlarını hayvan ve insanların.
Toplanır arılar üzerinde kaskatı akciğerin,
Toplanır karıncalar üzerinde beyaz kemiğin,
Parçalanır kağıt, silgi, çarşaf, deri, keten,
İp, kumaş, selüloz, yılan derisi, tel.
Çöker alevler içinde çatı ve duvar ve sarar ateş temellerini.
Şimdi sadece toprak var, kumlu, ve yıkılmış
Yapraksız tek bir ağaçla.
Yol açar yavaşça, tünel kazarak, muhafız köstebek,
Alnında küçük, kırmızı bir lamba,
Dokunur gömülü bedenlere, ilerler, sayarak onları,
Ayırt eder küllerini insanların, parıldayan buğularından,
Külünü her bir kişinin, farklı renk karışımlarından.
Toplanır arılar üzerinde kırmızı bir çizginin,
Toplanır karıncalar üzerinde bedenimin terk ettiği yerin.
Korkuyorum, öylesine korkuyorum muhafız köstebekten,
Henüz yuttu birinin göz kapaklarını, bir Piskopos gibi,
O ki oturur uzun uzun mumların ışığında
Ve okur büyük kitabını türlerin.
Ne derim ona, ben, Yeni Ahit’in Yahudisi,
Bekleyen iki bin yıldır dirilişini İsa’nın?
Teslim edecek beni ona kırık dökük bedenim,
Ve sayacak beni ölümün uşakları arasında:
Sünnetsiz [2].
Stephen Eric Bronner, A Rumor About the Jews: Conspiracy, Anti-Semitism, and the Protocols of Zion, Palgrave Macmillan, 2019.
[1] Bakınız: https://www.jewishvirtuallibrary.org/the-ldquo-protocols-of-the-elders-of-zion-rdquo
[2] Czeslaw Milosz, Zavallı Bir Hristiyan Gettoya Bakıyor: https://www.nobelprize.org/prizes/literature/1980/milosz/poetry/
Fotoğraf: Sander Crombach