Daktilo 1984Daktilo 1984
    • Hakkımızda
    • İletişim
    • E-Bültene Abone Ol
    Facebook Twitter Instagram Telegram
    Twitter Facebook YouTube Instagram WhatsApp
    Daktilo 1984Daktilo 1984
    Destek Ol Abone Ol
    • İZLE
      • Çavuşesku’nun Termometresi
      • Varsayılan Ekonomi
      • 2’li Görüş
      • İki Savaş Bir Yazar
      • Yakın Tarih
      • Mayhoş Muhabbetler
      • Tümünü Gör
    • OKU
      • Yazılar
      • Röportajlar
      • Çeviriler
      • Asterisk2050
      • Yazarlar
    • DİNLE
      • Çerçeve
      • Zedcast
      • Tuhaf Zamanların İzinde
      • SenSensizsin
      • Tümünü Gör
    • D84 FYI
      • Hariçten Gazel
      • Avrupa Gündemi
      • ABD Gündemi
      • Altüst
    • D84 INTELLIGENCE
      • Kitap Yorum
      • Göç Sorunu
      • Başkanlık Sistemi Projesi
      • Devlet Kapasitesi Liberteryenizmi
      • Herkes için Siyaset Bilimi
      • Yapay Zeka
    Daktilo 1984Daktilo 1984
    Anasayfa » Kitap Yorum: Özgürlük: Yoksulluğun Panzehiri, Antonella Marty
    Yazılar

    Kitap Yorum: Özgürlük: Yoksulluğun Panzehiri, Antonella Marty

    Mert Söyler17 Aralık 20247 dk Okuma Süresi
    Paylaş
    Twitter Facebook LinkedIn Email WhatsApp

    Antonella Marty’nin Özgürlük: Yoksulluğun Panzehiri kitabı; insanlık tarihine, evrimsel köklere ve özgürlük fikrinin bu yolculuktaki kilit rolüne dair kolayca okunabilen, alandaki diğer önemli yazarların metinlerine sıklıkla değinen detaylı bir okuma sunuyor. Marty, özgürlüğü sadece bir bireysel hak değil, aynı zamanda toplumsal refahın temel taşlarından biri, medeniyeti dönüştüren bir itici güç olarak sunuyor.

    13,5 Milyar Yıl Önceki Büyük Patlamadan Küreselleşmeye

    Kitap, evrimsel ve tarihsel süreçleri ele alırken, insanlık tarihinin en karanlık zamanlarından günümüze kadar yaşanan büyük değişimi vurguluyor. Marty, kitaba giriş kısmında insanın bugün, tarihte hiç olmadığı kadar iyi yaşadığına işaret ederek, Homo sapiens’in farklı topluluklar halinde yerleşik hayata geçiş sürecini ve diğer türlerin ötesine geçerek modern toplumu inşa edişini ele alıyor.

    Kitap aslında 176 sayfalık oldukça kısa sayılabilecek bir eser fakat Antonella Marty takdir edilmesi gereken bir yazarlık kabiliyetiyle kitabının ilk iki kısmı olan “Evrendeki Yerimiz” ve “Sonraki Adım: Evrimimiz” kısımlarında, hem evrenin ve dünyanın oluşumunu hem de insanlığın nasıl tek hücreli canlılardan evrimleşerek Homo Sapiens halini aldığını evrim literatürüne gayet hakim bir yazar olarak akıcı bir şekilde aktarıyor.

    Marty’nin analizi, evrenin oluşumundan Homo Sapiens’in serüvenine kadar geniş bir tarihsel arka plan sunarken, aydınlanma felsefesi, sanayi devrimi ve günümüz küreselleşme süreçlerini özgürlük ve bireycilik bağlamında değerlendiriyor. Marty aslında kitap boyunca sürdürdüğü argümanının merkezini şu ana fikir üstüne kuruyor: “Aşırı yoksulluk, kıtlık, hastalık, şiddet ve her yerde ölümler, insanlık tarihi boyunca norm olmuştur. Bir zamanlar aşırı yoksulluk, gezegenimizde yaşayan insanların çoğu için en yaygın insanlık durumuydu.”

    Günümüzde özellikle Batı’da, fakat bir ölçüde en fakir ülkelerdeki en alt sınıflardaki insanların bile, üzerine çok düşünülmeyen imkanlar olarak kabul edilen tuvalet, elektrik, buzdolabı, akıllı telefonlar gibi teknolojiler insanlık tarihinin çok büyük bir kısmında yoktu. Aydınlanmanın getirdiği özgürlükler, Sanayi Devrimi atılımı ve küreselleşme ile beraber hem bu teknolojiler tüm dünyada yaygınlaştı hem de “iki yüzyıl önce %90 seviyelerinde olan aşırı yoksulluk %9’a düştü.”

    Tarihsel kökenimiz ve gelişimimizden daha güncel örneklere gelirsek, Marty bize şunu hatırlatıyor: 1964’te piyasaya sürülen ve modern bilgisayarın atası sayılabilecek olan ilk ticari bilgisayar günümüzün dolar değeriyle 32 bin dolara satılıyordu. Fakat benim şu an bu yazıyı yazarken kullandığım ve ilk ticari bilgisayara göre astronomik bir işlem kapasitesine sahip olan Macbook Air 700 dolara satılıyor. Dolayısıyla Sanayi Devrimi’nin getirdiği müthiş üretim kapasitesiyle beraber serbest piyasanın “maliyetleri ve fiyatları önemli ölçüde düşürerek kitlelerin satın alma gücünü artırma başarısını” gösterdiğini söylemek mümkün.

    Zenginliği Yaratan Temel Sebepler Neler?

    Mülkiyet haklarının güvence altına alınması, serbest piyasaya devlet müdahalesinin çok kısıtlı olması gibi temel sebeplerle özgür toplumlarda yaşayan bireylerin, özgür toplumlarda yaşamayan bireylere göre inovasyona ve girişimciliğe çok daha yatkın olduğunu; diğer bir deyişle, özgür toplumlarda insanların yaratıcı güçlerinin daha kolay bir şekilde ortaya çıktığının altını çiziyor Marty.

    Bu temel argüman aslında, Marty’nin de haklı olarak belirttiği gibi, klasik liberalizmin ekonomik teorisinin babası sayılabilecek olan Adam Smith’in merkantilizm eleştirisine dayanıyor. Devletin aşırı müdahale eden bir kontrolcüden ziyade, piyasanın daha sağlıklı çalışmasını sağlayacak olan bir “gece bekçisi” olduğu ekonomik düzende bireyler, serbestçe ve barışçıl bir şekilde mübadele edebilecekler. Tabii ki bu etkileşimden, sosyal ve ekonomik farklılıklar ortaya çıkacak ve işin sonunda “bazıları diğerlerinden daha iyi yaşamaya başlayacak ve eşitsizlik doğacak.”

    Bu mübadele çok basitçe iki kişi arasındaki mal ve para değişimi olarak anlaşılabilir. Ancak bu eylem sonucunda ortaya çıkan eşitsizliklerin ve yarattığı sonuçların nasıl anlaşılacağı, ideolojik spektrumda sağ veya sol fikirler arasında bitmek bilmez tartışmaların esas noktasıdır.

    Marty ise “eşitsizlik sonucunda bu kadar çok kişinin durumunun iyileşmiş olması kötü bir şey midir” sorusuyla beraber, liberal serbest piyasanın daha öncesinde tarihte eşi benzeri görülmemiş bir zenginlik ürettiğini, eşitsizliklerin de piyasadaki eylemlerin doğal sonucu olduğunu, fakat kümülatif büyümenin gittikçe daha fazla zenginlik ve daha fazla iş imkanları oluşturduğunu savunuyor.

    Dolayısıyla işin doğası gereği eşitsizlikler oluşsa da umutsuz ve kötümser olmak için bir gerekçemiz bilimsel açıdan olamaz. Çünkü tek hücreli canlılardan bu noktaya gelen insanlık, tarihte hiç olmadığı kadar iyi koşullarda yaşıyor ve serbest piyasa sağlıklı bir şekilde işledikçe daha da iyi yaşamaya devam edecek.

    İşte tam da bu noktada kitap benzerleriyle farklılaşıyor ve çok daha ikna edici olmaya başlıyor. Çünkü bilimsel bir metodoloji ile yaklaşıldığı zaman gerçekten de Homo Sapiens türünün tarihsel açıdan çok daha iyi koşullarda yaşadığı ve insan ömrünün uzadığı ortadadır.

    Ortaya çıkan bu eşitsizlikler, ideolojik spektrumun diğer noktalarında bulunan insanlar için pek de ikna edici olmayacak bir şekilde muhafazakâr liberaller tarafından din, milliyetçilik, ailevi değerler gibi kültürel ve sosyal yan nedenlere de bağlanabilirdi. Fakat Marty, daha ikna edici bir şekilde meseleye rasyonel yaklaşarak sosyal ve kültürel açıdan eşitler arası mübadeleden doğan ekonomik eşitsizliklerin kümülatif ve katlanarak artan bir ilerleme sağladığını ve aslında bu eşitsizliklerin tarihsel açıdan bütünsel bir şekilde bakıldığında hep bir iyiye gidiş olduğunu savunuyor. Böylece Marty’nin anlatısını, evrenin oluşumundan ve insan evriminden başlatması daha bir anlam kazanıyor.

    Bu noktada bu analitik çizginin Tom Palmer ve Matt Warner‘ın daha evrenselci liberal anlatısıyla benzer bir noktada olduğunu söyleyebiliriz. Dolayısıyla Marty’nin argümanı üzerinden şu çıkarımı yapabiliriz: Regülasyonlar, sosyal açıdan fazlasıyla subjektif olan muhafazakâr değerleri korumak yerine, akılcı ve bilimsel bir yaklaşımla eşitsizliklerin yan etkilerini azaltmaya yaradığı ve piyasanın sağlıklı bir şekilde işlemesini sürdürdüğü müddetçe zenginlik yaratabilir.

    Özgür toplumların refah seviyesi ile mülkiyet haklarına saygı arasında doğrudan bir bağ kuran Marty, klasik liberalizmin temel prensiplerine dayanarak bireysel hakların ve ekonomik özgürlüğün yoksulluğu azaltmada oynadığı rolü vurguluyor. Burada aklımıza bazı ülkeler neden yoksul sorusu gelebilir. Marty’e göre günümüzde bazı ülkelerde ekonomik eşitsizliklerin yüksek olması “küreselleşmenin fazlalığından değil, eksikliğinden kaynaklanmaktadır.”

    Dolayısıyla günümüzdeki popülist, izolasyoncu siyasi akımların aksine Marty, teknolojik ve ekonomik ilerlemenin daha adil paylaşımı için “eşitlikçi küreselleşmenin” daha da kuvvetli bir şekilde yaygınlaşmasını savunuyor. Zenginliği yaratan temel sebep ise “daha fazla çalışmak değil, özel mülkiyet ve ekonomik özgürlüğe saygı duyulan yerlerde ortaya çıkan yeni teknolojiler ve bilgi ile daha verimli ve akıllıca çalışma.”

    Gözden Kaçan Tarihsel Sömürüler

    Fakat kitabın bazı noktalarda, kendisinin ortaya koyduğu istatistikler üzerinden bazı gerçeklere gözünü kapadığını veya bu gerçeklerin etkisini azalttığını söylemek gerekiyor. Örneğin, tüm kıtalardaki en özgür ve en az özgür ülkelerde kişi başına düşen milli gelirin paylaşıldığı bir analizde Marty, en özgür ülkeler ile en az özgür ülkeler arasında kişi başına gelir açısından devasa farklar olduğunu, özgür ulusların çok daha zengin olduğunu ve bu zenginliğin kültürden bağımsız olduğunu savunuyor. Fakat açıkça görülmektedir ki, Sahraaltı Afrika’da en özgür ülkeler ile en az özgür ülkelerde kişi başına düşen milli gelir aynıdır.

    Dolayısıyla bu noktada Marty’nin kitabın başından beri kurduğu argüman, tarihsel olarak günümüze kadar gelen ve etkilerini hissettiren kolonyalizm gibi tarihsel sömürü düzenlerinin etkisini hesaba yeterince katmıyor. Hukuki bir temele oturtulmuş mülkiyet sistemi ve özgürlükçü bir piyasa (19. yüzyıl ABD’sinde yaşanan Gilded Age [Yaldızlı Çağ] ve tekelci hırsız baronlar dönemi, piyasanın tarihsel açıdan ne kadar özgürlükçü olduğunu da sorgulatabilir) elbette İngiltere’de ve devamında sanayileşen diğer batı uluslarında müthiş bir zenginlik yarattı. Fakat bu zenginlik; kolonilerdeki ucuz iş gücü ve Wallerstein’a atıfla merkez-çevrevari bir bağımlılığı akıllara getiren, kolonilerde askeri hegemonya ile oluşturulmuş piyasaların omuzları üzerinde yükseldi.

    Ayrıca Marty, dünyaya gelen her yeni neslin bir önceki nesilden daha iyi koşullarda yaşadığına dair çeşitli bilimsel ve anektodal örnekler sunuyor, fakat burada da eleştirilmesi gereken en azından bir nokta var. Ortalama ömrümüzün uzadığı bir hakikattir. Ancak Türkiye de dahil olmak üzere neredeyse tüm Batı medeniyetinde serbest piyasa, barınma gibi bir temel hakkı vatandaşlarına sağlama konusunda yetersiz kalmaktadır.

    Finansal piyasaların deregülasyonu ve uluslararasılaşmasıyla beraber konut fiyatlarının gelire oranı ABD’de 2008’deki mortgage krizindeki seviyenin bile üstüne çıkmış durumda ve Marty’nin savunduğu gibi tek hücreli canlılardan beri her geçen gün daha iyi durumda yaşadığımıza dair bir iyimserliği bu verilerde görmemiz pek mümkün değil gibi gözüküyor. Marty’nin de altını çizdiği gibi liberalizmin ve kapitalizmin “yaratıcı yıkım” ile bu krizi aşıp aşamayacağını ise genç nesiller bizatihi yaşayarak görecekler.

    Sonuç itibariyle Özgürlük: Yoksulluğun Panzehiri, tarihsel perspektiften özgürlüğün önemini savunan, bireysel hakların ve serbest piyasa ekonomisinin toplumları nasıl dönüştürdüğünü tartışan kısa ama etkili bir eser. İngiltere, İsviçre, İrlanda, Estonya, İsveç gibi modern örnekler üstünden de özgürlük ve zenginlik arasındaki pozitif korelasyonu kolay anlaşılır şekilde anlatan kitap, kalkınma ve liberalizm konusunu popüler bilim ile harmanlayarak okuyucusuna sunan sürükleyici bir eser.

    Antonella Marty, Özgürlük: Yoksulluğun Panzehiri, çev. Bahadır Çelebi, D84 Yayınları, İstanbul, Ekim 2024.

    Kitaba bu linkten ulaşabilirsiniz:

    https://www.kitapyurdu.com/kitap/ozgurluk-yoksullugun-panzehiri/694971.html

    Kitap Yorum L2
    Paylaş Twitter Facebook LinkedIn Email WhatsApp
    Önceki İçerikSağduyu Toplantıları I: Merkez Sağ
    Sonraki İçerik Dünya Gündemi: Esad’ın Devrilişinin Ardından Rusya’nın Durumu ve Ukrayna Savaşı

    Diğer İçerikler

    Yazılar

    Yatırım mı Sömürü mü?: ABD ve Ukrayna Arasında Tartışmalı Maden Anlaşması

    14 Mayıs 2025 Cem Özen
    Yazılar

    Abdülhamid ve Sherlock Holmes

    12 Mayıs 2025 Umut Dağıstan
    D84 INTELLIGENCE

    Turkey and Israel: Intense Geopolitical Rivalry from the Mediterranean to Central Asia

    8 Mayıs 2025 Reza Talebi

    Yorumlar kapalı.

    Güncel İçerikler

    Yatırım mı Sömürü mü?: ABD ve Ukrayna Arasında Tartışmalı Maden Anlaşması

    14 Mayıs 2025 Yazılar Cem Özen

    Dünya Gündemi: Trump’ın Körfez Turu, ABD-Çin Ticaret Savaşlarında Geçici Ateşkes

    13 Mayıs 2025 Bültenler Bahadır Çelebi

    Abdülhamid ve Sherlock Holmes

    12 Mayıs 2025 Yazılar Umut Dağıstan

    ABD Gündemi: Trump’ın İlk 100 Günü, Sol Muhalefet Meydanlarda, Kamuda Tasfiyeler, Mineral Anlaşması

    10 Mayıs 2025 Bültenler Emrullah Özdemir

    E-Bültene Abone Olun

    Güncel içeriklerden ilk siz haberdar olun




    Archives

    • Mayıs 2025
    • Nisan 2025
    • Mart 2025
    • Şubat 2025
    • Ocak 2025
    • Aralık 2024
    • Kasım 2024
    • Ekim 2024
    • Eylül 2024
    • Ağustos 2024
    • Temmuz 2024
    • Haziran 2024
    • Mayıs 2024
    • Nisan 2024
    • Mart 2024
    • Şubat 2024
    • Ocak 2024
    • Aralık 2023
    • Kasım 2023
    • Ekim 2023
    • Eylül 2023
    • Ağustos 2023
    • Temmuz 2023
    • Haziran 2023
    • Mayıs 2023
    • Nisan 2023
    • Mart 2023
    • Şubat 2023
    • Ocak 2023
    • Aralık 2022
    • Kasım 2022
    • Ekim 2022
    • Eylül 2022
    • Ağustos 2022
    • Temmuz 2022
    • Haziran 2022
    • Mayıs 2022
    • Nisan 2022
    • Mart 2022
    • Şubat 2022
    • Ocak 2022
    • Aralık 2021
    • Kasım 2021
    • Ekim 2021
    • Eylül 2021
    • Ağustos 2021
    • Temmuz 2021
    • Haziran 2021
    • Mayıs 2021
    • Nisan 2021
    • Mart 2021
    • Şubat 2021
    • Ocak 2021
    • Aralık 2020
    • Kasım 2020
    • Ekim 2020
    • Eylül 2020
    • Ağustos 2020
    • Temmuz 2020
    • Haziran 2020
    • Mayıs 2020
    • Nisan 2020
    • Mart 2020
    • Şubat 2020
    • Ocak 2020
    • Aralık 2019
    • Kasım 2019
    • Ekim 2019
    • Eylül 2019
    • Ağustos 2019
    • Temmuz 2019
    • Haziran 2019
    • Mayıs 2019
    • Nisan 2019
    • Mart 2019

    Categories

    • Asterisk2050
    • Bültenler
    • Çeviriler
    • D84 INTELLIGENCE
    • EN
    • Forum
    • Özetler
    • Podcast
    • Röportajlar
    • Uncategorized
    • Videolar
    • Yazılar
    Konular
    • Siyaset
    • Ekonomi
    • Dünya
    • Tarih
    • Kültür Sanat
    • Spor
    • Rapor
    • Gezi
    İçerik
    • Yazılar
    • Podcast
    • Forum
    • Röportajlar
    • Çeviriler
    • Özetler
    • Bültenler
    • D84 INTELLIGENCE
    Konular
    • Siyaset
    • Ekonomi
    • Dünya
    • Tarih
    • Kültür Sanat
    • Spor
    • Rapor
    • Gezi
    Sosyal Medya
    • Twitter
    • Facebook
    • Instagram
    • Youtube
    • LinkedIn
    • Apple Podcast
    • Spotify Podcast
    • Whatsapp Kanalı
    Kurumsal
    • Anasayfa
    • Hakkımızda
    • İletişim
    • Yazarlar
    • İçerik Sağlayıcılar
    • Yayın İlkeleri ve Yazım Kuralları
    © 2025 DAKTİLO1984
    • KVKK Politikası
    • Çerez Politikası
    • Aydınlatma Metni
    • Açık Rıza Beyanı

    Arama kelimesini girin ve Enter'a tıklayın. İptal etmek için Esc'ye tıklayın.

    Çerezler

    Sitemizde mevzuata uygun şekilde çerez kullanılmaktadır.

    Fonksiyonel Her zaman aktif
    Sitenin çalışması için ihtiyaç duyulan çerezlerdir
    Preferences
    The technical storage or access is necessary for the legitimate purpose of storing preferences that are not requested by the subscriber or user.
    İstatistik
    Daha iyi bir kullanıcı deneyimi sağlamak için kullanılan çerezlerdir The technical storage or access that is used exclusively for anonymous statistical purposes. Without a subpoena, voluntary compliance on the part of your Internet Service Provider, or additional records from a third party, information stored or retrieved for this purpose alone cannot usually be used to identify you.
    Pazarlama
    Size daha uygun içeriklerin iletilmesi için kullanılan çerezlerdir
    Seçenekleri yönet Hizmetleri yönetin {vendor_count} satıcılarını yönetin Bu amaçlar hakkında daha fazla bilgi edinin
    Seçenekler
    {title} {title} {title}