Daktilo 1984Daktilo 1984
    • Hakkımızda
    • İletişim
    • E-Bültene Abone Ol
    Facebook Twitter Instagram Telegram
    Twitter Facebook YouTube Instagram WhatsApp
    Daktilo 1984Daktilo 1984
    Destek Ol Abone Ol
    • İZLE
      • Çavuşesku’nun Termometresi
      • Varsayılan Ekonomi
      • 2’li Görüş
      • İki Savaş Bir Yazar
      • Yakın Tarih
      • Mayhoş Muhabbetler
      • Tümünü Gör
    • OKU
      • Yazılar
      • Röportajlar
      • Çeviriler
      • Asterisk2050
      • Yazarlar
    • DİNLE
      • Çerçeve
      • Zedcast
      • Tuhaf Zamanların İzinde
      • SenSensizsin
      • Tümünü Gör
    • D84 FYI
      • Hariçten Gazel
      • Avrupa Gündemi
      • ABD Gündemi
      • Altüst
    • D84 INTELLIGENCE
      • Kitap Yorum
      • Göç Sorunu
      • Başkanlık Sistemi Projesi
      • Devlet Kapasitesi Liberteryenizmi
      • Herkes için Siyaset Bilimi
      • Yapay Zeka
    Daktilo 1984Daktilo 1984
    Anasayfa » Kitap Yorum: Karl Marx ve Friedrich Engels, Komünist Manifesto
    Yazılar

    Kitap Yorum: Karl Marx ve Friedrich Engels, Komünist Manifesto

    Birol Başkan16 Haziran 20228 dk Okuma Süresi
    Paylaş
    Twitter Facebook LinkedIn Email WhatsApp

    [voiserPlayer]

    Bir hayalet geziyor. Avrupa’yı dehşetlere salan bir hayalet. Komünizmin, teorisi ve pratiği tarihin son sınıf savaşının.

    Tarih bir biri ardına patlayan sınıf savaşlarının tarihi. İlk önce Antik Yunan’da özgür yurttaşlar ve köleler, sonra Roma’nın asilzadeleri ve sıradan halk birbirine düşmüş, takiben de feodal toprak ağaları ve toprağa bağlı kulları ile lonca üyesi ustalar ve çırakları. Bir tarafta ezenler ve sömürenler, karşı tarafta ezilenler ve sömürülenler. 

    Tarih yeni bir sınıf savaşına sahne. Yine bir tarafta sömürücüler var, diğer tarafta ise sömürdükleri. Sömürenler sermaye sahipleri, sömürdükleri ise emek. Bir tarafta burjuva, karşısında proletarya.

    Her dönem kendi sonunu getirecek toplumsal sınıfı bağrında yaratır ve büyütür. Burjuva da farklı değildi. Feodal lonca üretim sisteminin hakim olduğu dönemin bağrında doğdu. Coğrafi keşiflerle yeni kıtaların sınırsız insan ve tabii kaynağına ve Müslüman devlet ve tüccarların kapısını tuttukları Hindistan ve Çin piyasalarına doğrudan erişim sağlandı ve ticaret arttı, ticareti yapılan malların çeşidi de. Mevcut lonca üretimi hem bollaşan hammadde hem de genişleyen talep karşısında sınırlı kaldı ve yerini imalatçılığa bıraktı. Ticaret genişlemeyi sürdürdükçe bu sefer imalatçılık sınırlı kaldı ve yerini, buhar ve makinenin mümkün kılmasıyla, dev sanayiye bıraktı. Sanayi de, demir ve deniz yolları ile bütün dünyayı tek bir pazar haline getirdi ve böylelikle çapını büyüttü. Burjuva bu süreçle paralel olarak evrildi: Feodal ekonominin kentlerinde mukim tüccardı ilk önce, sonra artan ticaretle ilk önce imalatçı oldu, sonra da sanayici.

    Bu ekonomik evrilişe politik yükseliş de eşlik etti. Feodalite altında ezilen bir sınıfken, imalatçılıkla birlikte aristokrasi ve diğer feodal asalaklara karşı merkezi iktidarı tahkim eden monarşilerin destekçisi oldu. Sanayileşme ile birlikte ise temsiliyet hakkı kazandı ve siyasal egemenliği tek başına eline geçirdi. “Modern devletin yürütme gücü, tüm burjuvazinin ortak işlerini yürüten bir kurul” oldu.

    Burjuva, hem ekonomik evrilişinin hem de politik yükselişinin sağladığı imkanlarla feodal sistemi, bütün sınıfları, bu sınıfları birbirine bağlayan ilişkileri ve o ilişkilerin ideolojileri ile birlikte tarihin mezarına gömdü. Burjuva bunu üretim araçlarını durmaksızın geliştirerek yaptı. Halbuki öncenin üretim araçları durağandı ve onun üzerinden yükselen toplumsal ilişkiler de durağan kalabiliyordu. Ancak, yeni dönem farklıydı. Üretim araçları durmaksızın değiştikçe ve geliştikçe, onun üzerinde yükselen toplumsal ilişkiler de değişti, gelişti, katılaşmaya, köhneleşmeye zaman bulamadı. “Katı olan ne varsa uçar gider, kutsal olan ne varsa dünyevileşir ve insanlık bütün ayık duygularıyla hayatın gerçek koşulları ve kendi cinsi ile olan ilişkileri ile yüzleşmeye zorlanır.” Böylelikle burjuva, insanlar arası ilişkilerde hakim bütün bağları, ailevi, dini, mezhepsel, mahalli, hatta milli, çözdü, yerine yenilerini de inşa etmedi, edemedi.

    Yetmedi. Burjuva yeni pazarlar ve hammadde peşinde dünyayı keşfe koyuldu ve bütün dünyayı tek bir piyasanın parçası yaptı. Burjuvanın ağır toplarıydı ucuz fiyatlar, “onunla bütün Çin setlerini” yıktı, “onunla barbarların inatçı yabancı düşmanlığına diz” çöktürdü. Ve nihayetinde bütün ulusları kendi üretim modelini uyarlamaya zorladı. Diğer bir deyişle, “kendi suretinde bir dünya yarat”tı.  Böylelikle burjuva kendi ayağının altındaki ulusal zemini, kendi eliyle çekip aldı ve ulus-üstüleşti.

    Her Firavun’un vardır bir Musa’sı. Burjuva aynı süreçte kendisinin mezarını kazacak sınıfı proletaryayı da yarattı. Ancak, geçmiş dönemlerden farklı olarak burjuva hem sınıflar arası ilişkileri basitleştirdi hem de sömürünün ideolojik perdesini inceltti, kör göze parmak sokmak misali.

    Sınıfsal yapı esasen ikiye ayrıldı: bir tarafta azınlık burjuva, diğer tarafta çoğunluk proletarya ve proletaryalaşma sürecindekiler, kaçınılmaz olarak proletaryalaşacaklar. Aralarındaki ilişki de serbest piyasa üzerinden düzenlendi: proletarya burjuvaya bir ücret mukabili emeğini satıyor, emeğin neticesi ise burjuvanın oluyor. Kısaca, burjuva insanlar arasında var olan ve çözdüğü bağlar yerine, farklı nitelikte, tek bir bağ yerleştirdi: nakit bağını. Ve bu durumu basit bir ideoloji ile mülkiyet hakkı ve serbest ticaret özgürlüğü ile savundu. Kısaca, öncenin “dinsel ve siyasal aldatmacaların peçesi ardına gizlenen sömürünün yerine, çırılçıplak, utanmaz, dolaysız, acımasız sömürüyü” geçirdi.

    Burjuva büyüdükçe proletarya da büyüdü. Burjuva ulus-üstüleştikçe, proletarya da ulus-üstüleşti. Böylece başlangıçta birey birey seyreden sınıf savaşı, ilk aşamada mahalli, bir adım ötede ulusal, en nihayetinde ise ulus-üstüleşti. Dünyanın bütün burjuvası bir millet, dünyanın bütün proletaryası da bir millet oldu.

    Burjuvanın iç çelişkisi, sonunu getirecek dinamik de, sürece içkin. Üretim araçlarını sürekli geliştiren burjuva, tarihin daha önce şahit olmadığı bir üretim kapasitesine ulaşmış oldu. Ancak o devasa üretimi tüketebilecek bir toplumu da kendi eliyle yok etti. Süreç serveti gittikçe küçülen bir azınlık (burjuva) elinde biriktirirken, gittikçe büyüyen bir çoğunluğun (proletarya) da, makina kullanımı ve iş bölümü ile ücretlerini düşürerek alım gücünü zayıflattı. Tüketilemeyen üretim fazlalığı… İşte ticari-bunalımların sebebi.

    Burjuvanın bulduğu çözüm ise kısa vadeli. Var olan üretim araçlarını yok etmek (Burjuva-içi savaş) veya yeni pazarlar bulmak veya var olan pazarları daha da sömürmek. Böyle yaparak da aslında “daha yaygın ve daha yıkıcı bunalımların yolunu” açtı “ve bu bunalımları önlemenin yollarını” tıkadı.

    Son ise kaçınılmaz. Sömürünün devamı için gerek şart dahi sürdürülemiyor, ezilen sınıfın en asgari düzeyde de olsa belirli bir standartta yaşamını sürdürebilmesi şartını. Proletarya, modern sanayi geliştikçe, daha da kötüleşen yaşam koşullarında yaşamaya mahkum halde, yoksullaştıkça daha da yoksullaşıyor. “Burjuvazi artık yönetmeye yeterlikli değildir.” Zira, kölesini öyle bir hale düşürmüştür ki, kölesi onu değil, o kölesini beslemek durumundadır.

    Komünizm tarihin bu yeni sınıf savaşının teorisidir. Bu savaşı tarif eder, aşamalarını ortaya koyar, böylelikle bu savaşı fark etmeyenlere fark ettirir, görmeyenlere gösterir, duymayanlara duyurur. Kısaca, komünizm proletaryanın bir sınıf olarak oluşmasına/bilinçlenmesine katkı yapar, ta ki, proletarya birlik olsun, burjuvanın egemenliğine son versin ve siyasi iktidarı ele geçirsin. Komünizmin en nihai ideali ise burjuva özel mülkiyetini, başkasının emeği ile oluşan ve büyüyen mülkiyeti, ortadan kaldırılmaktır. Canlı emeği sermayenin boyunduruğundan kurtarıp, sermayeyi canlı emeğin “yaşamını genişletmenin, zenginleştirmenin, geliştirmenin” aracı kılmaktır.

    Her halükarda mülkiyet halkın ancak azınlık bir grubunun elinde birikmiştir. Kahir ekseriyet zaten mülksüzdür. Komünizmin kaldırmak istediği işte bu eşitsiz dağılımı yaratan ve sürdüren mülkiyet sistemidir. “Komünizm, toplumun ürünlerini mülk edinme gücünden yoksun bırakmaz… başkalarının emeğini boyunduruk altına alma gücünden yoksun kılar, o kadar.”

    Burjuva özel mülkiyetinin kaldırılmasıyla, o mülkiyetle ilişkili, burjuvanın sınıfsal hegemonyasına hizmet etmek üzere inşa edilen her şey de, kültür de, aile yapısı da, eğitim de, hukuk da elbette değişecektir. Ancak, önemli olan nokta şudur: Proletarya, bu tarihi misyonu yerine getirirken, toplumun sınıfsal yapılanmasının da varlık koşullarını ortadan kaldırmış olacak, kendi sınıfsal egemenliğine de son verecektir.

    “Proleterlerin zincirlerinden başka yitirecekleri bir şey yoktur. Oysa kazanacakları koskoca bir dünya vardır. Bütün ülkelerin işçileri, birleşin!”

    *          *          *

    Batı siyaset felsefesinde Plato bir geleneğin başlangıcıdır, Hannah Arendt’ten ilhamla söylersek, Karl Marx ise sonu. O gelenekte, mağara alegorisini hatırlayın, insanlık bir karanlıkta yaşamaktadır, bildikleri ise gerçeğin kısıtlı bilgisidir, gölgesi. Gerçek ise ötelerdedir, insanın yaşadığı koşulların ötesinde. Filozofun görevi, insanlığın yaşadığı koşullardan sıyrılmak, ayrılmak ve gerçeğin tam bilgisini edinmektir, daha sonra insanlığın koşullarına geri dönmek ve onların sadece gölgelerini gördüğü şeylerin gerçeğini anlatmaktır.

    Karl Marx ise insanlığın içinde yaşadığı koşulların ötesinde bir şey olmadığını ilan etti ve insanın o koşullar içinde elde edilen bilginin, o koşulların perdesi olduğunu, o koşulların ağırlığından kaçış olduğunu. Filozofun görevi, artık insanın yaşadığı koşulların ötesini görmek, bir sırra vakıf olmak değil; bütün detayıyla o koşulların, sebep ve sonuçlarıyla resmini çizmek, insanlara o koşulları acımasız bir dürüstlükle anlatmak, o koşulları perdeleyen bilgilerin ve ideolojinin de aynı düzeneğin bir parçası olduğunu göstermektir.

    Marx siyasi bir düşünce geleneğinin sonudur. Ancak yeni bir araştırma geleneğinin başıdır da. Ve o gelenek son derece basit, ancak çarpıcı bir gözlem ve iddia ile başlar, en yakın dostu ve birinci talebesi Friedrich Engels’in tarif ettiği gibi. İnsanlık her şeyden önce yemek, içmek, barınmak ve giyinmek zorundadır. Bu en birincil ve acil ihtiyaçlarını nasıl ürettiği ise inşa edeceği devleti, hukuku, sanatı, dini, vesaireyi yoğurur, şekillendirir, etkiler. Bu gözlem ve iddia üzerinden bir araştırma geleneği serpildi, devasa boyutlara ulaşacak sosyal ve insani bilimlerin her alanına sirayet etti ve insanlığın serüvenini anlamamıza ve açıklamamıza yardımcı oldu.

    Marx, içinde yaşadığımız çağın ekonomi-politik röntgenini çekti, hepimizin artık uzvu olduğumuz, uzvu olduğumuz için de tarafından yoğrulduğumuz, kapitalist ekonominin tabiatını gözler önüne serdi, bu sistemin ürettiği can yakıcı servet ve gelir eşitsizliklerine dikkat çekti ve bu eşitsizliklerin perdelenmesinde en geniş anlamıyla ideolojinin ifa ettiği role işaret etti. Marx büyük resimde yanılmadı. Geçmişi çok keskin ve net bir şekilde gördü, geleceği değil. Sosyal bilimci olarak zirveydi. Kahin/peygamber olarak değil.

    Hakkını teslim etmek gerekirse Marx, kahin de değildi, tarihi kaderci de. Tarihi yapan da yazan da en nihayetinde insandı. Marx, bu liberal bireyci iddiaya önemli bir kayıt ekledi. İnsan kendini içinde bulduğu koşullarda yapardı onu, keyfince değiştirebileceği koşullarda değil. Tarih elbette farklı sınıflara farklı imkanlar sunardı. Ancak, sınıfların o imkanları değerlendirip değerlendirmemesi, sınıfsal iradenin ortaya konmasına bağlıydı. Marx, sınıfsal dinamiğin koşullarının nasıl evrilebileceği konusunda yanıldı: Burjuvanın, veya elinde olduğu modern devletin yapabileceklerinin, elinde var olan kozların çeşitliliğinin tespitinde.

    Karl Marx ve Friedrich Engels, Komünist Manifesto, çev. Celal Üster ve Nur Deriş, Can Yayınları, 2008.

    Fotoğraf:  Steve Harvey

    Dünya Ekonomi Kitap Yorum Siyaset Sosyoloji
    Paylaş Twitter Facebook LinkedIn Email WhatsApp
    Önceki İçerikArabesk | Fatih Bora Ekim & Mert Kayhan | Politik Psikoloji
    Sonraki İçerik Anket Savaşları | Beril Eski ve İlkan Dalkuç | Nabız #93

    Diğer İçerikler

    Yazılar

    Yeni Anayasa Yeni Türkiye Demek Değil

    30 Mayıs 2025 Armağan Öztürk
    Yazılar

    Komünizmin Rıza Nur’u: Aclan Sayılgan

    28 Mayıs 2025 Kadir Serkan Selçuk
    Videolar

    Parlamenter Sistem için Yol Ayrımında mıyız? | Berk Esen | Çavuşesku’nun Termometresi ÖZEL #255

    28 Mayıs 2025 Berk Esen, Burak Bilgehan Özpek, İlkan Dalkuç ve Melis Konakçı

    Yorumlar kapalı.

    Güncel İçerikler

    Yeni Anayasa Yeni Türkiye Demek Değil

    30 Mayıs 2025 Yazılar Armağan Öztürk

    Komünizmin Rıza Nur’u: Aclan Sayılgan

    28 Mayıs 2025 Yazılar Kadir Serkan Selçuk

    Dünya Gündemi: ABD-AB Gümrük Müzakereleri, Rusya’dan Ukrayna’ya Yeni Hava Saldırısı, Venezuela Seçimleri

    27 Mayıs 2025 Bültenler Bahadır Çelebi

    Krizler Çağında Umut Ekmek: Gençler Gıdanın Geleceğini Geri Alıyor

    26 Mayıs 2025 Yazılar Elif Menderes

    E-Bültene Abone Olun

    Güncel içeriklerden ilk siz haberdar olun




    Archives

    • Mayıs 2025
    • Nisan 2025
    • Mart 2025
    • Şubat 2025
    • Ocak 2025
    • Aralık 2024
    • Kasım 2024
    • Ekim 2024
    • Eylül 2024
    • Ağustos 2024
    • Temmuz 2024
    • Haziran 2024
    • Mayıs 2024
    • Nisan 2024
    • Mart 2024
    • Şubat 2024
    • Ocak 2024
    • Aralık 2023
    • Kasım 2023
    • Ekim 2023
    • Eylül 2023
    • Ağustos 2023
    • Temmuz 2023
    • Haziran 2023
    • Mayıs 2023
    • Nisan 2023
    • Mart 2023
    • Şubat 2023
    • Ocak 2023
    • Aralık 2022
    • Kasım 2022
    • Ekim 2022
    • Eylül 2022
    • Ağustos 2022
    • Temmuz 2022
    • Haziran 2022
    • Mayıs 2022
    • Nisan 2022
    • Mart 2022
    • Şubat 2022
    • Ocak 2022
    • Aralık 2021
    • Kasım 2021
    • Ekim 2021
    • Eylül 2021
    • Ağustos 2021
    • Temmuz 2021
    • Haziran 2021
    • Mayıs 2021
    • Nisan 2021
    • Mart 2021
    • Şubat 2021
    • Ocak 2021
    • Aralık 2020
    • Kasım 2020
    • Ekim 2020
    • Eylül 2020
    • Ağustos 2020
    • Temmuz 2020
    • Haziran 2020
    • Mayıs 2020
    • Nisan 2020
    • Mart 2020
    • Şubat 2020
    • Ocak 2020
    • Aralık 2019
    • Kasım 2019
    • Ekim 2019
    • Eylül 2019
    • Ağustos 2019
    • Temmuz 2019
    • Haziran 2019
    • Mayıs 2019
    • Nisan 2019
    • Mart 2019

    Categories

    • Asterisk2050
    • Bültenler
    • Çeviriler
    • D84 INTELLIGENCE
    • EN
    • Forum
    • Özetler
    • Podcast
    • Röportajlar
    • Uncategorized
    • Videolar
    • Yazılar
    Konular
    • Siyaset
    • Ekonomi
    • Dünya
    • Tarih
    • Kültür Sanat
    • Spor
    • Rapor
    • Gezi
    İçerik
    • Yazılar
    • Podcast
    • Forum
    • Röportajlar
    • Çeviriler
    • Özetler
    • Bültenler
    • D84 INTELLIGENCE
    Konular
    • Siyaset
    • Ekonomi
    • Dünya
    • Tarih
    • Kültür Sanat
    • Spor
    • Rapor
    • Gezi
    Sosyal Medya
    • Twitter
    • Facebook
    • Instagram
    • Youtube
    • LinkedIn
    • Apple Podcast
    • Spotify Podcast
    • Whatsapp Kanalı
    Kurumsal
    • Anasayfa
    • Hakkımızda
    • İletişim
    • Yazarlar
    • İçerik Sağlayıcılar
    • Yayın İlkeleri ve Yazım Kuralları
    © 2025 DAKTİLO1984
    • KVKK Politikası
    • Çerez Politikası
    • Aydınlatma Metni
    • Açık Rıza Beyanı

    Arama kelimesini girin ve Enter'a tıklayın. İptal etmek için Esc'ye tıklayın.

    Çerezler

    Sitemizde mevzuata uygun şekilde çerez kullanılmaktadır.

    Fonksiyonel Her zaman aktif
    Sitenin çalışması için ihtiyaç duyulan çerezlerdir
    Preferences
    The technical storage or access is necessary for the legitimate purpose of storing preferences that are not requested by the subscriber or user.
    İstatistik
    Daha iyi bir kullanıcı deneyimi sağlamak için kullanılan çerezlerdir The technical storage or access that is used exclusively for anonymous statistical purposes. Without a subpoena, voluntary compliance on the part of your Internet Service Provider, or additional records from a third party, information stored or retrieved for this purpose alone cannot usually be used to identify you.
    Pazarlama
    Size daha uygun içeriklerin iletilmesi için kullanılan çerezlerdir
    Seçenekleri yönet Hizmetleri yönetin {vendor_count} satıcılarını yönetin Bu amaçlar hakkında daha fazla bilgi edinin
    Seçenekler
    {title} {title} {title}