Daktilo 1984Daktilo 1984
    • Hakkımızda
    • İletişim
    • E-Bültene Abone Ol
    • Destek Ol
    Facebook Twitter Instagram Telegram
    Twitter Facebook YouTube Instagram WhatsApp
    Daktilo 1984Daktilo 1984
    Destek Ol Abone Ol
    • İZLE
      • Çavuşesku’nun Termometresi
      • Varsayılan Ekonomi
      • 2’li Görüş
      • İki Savaş Bir Yazar
      • Yakın Tarih
      • Mayhoş Muhabbetler
      • Tümünü Gör
    • OKU
      • Yazılar
      • Röportajlar
      • Çeviriler
      • Asterisk2050
      • Yazarlar
    • DİNLE
      • Çerçeve
      • Zedcast
      • Tuhaf Zamanların İzinde
      • SenSensizsin
      • Tümünü Gör
    • D84 FYI
      • Hariçten Gazel
      • Avrupa Gündemi
      • ABD Gündemi
      • Altüst
    • D84 INTELLIGENCE
      • Kitap Yorum
      • Göç Sorunu
      • Başkanlık Sistemi Projesi
      • Devlet Kapasitesi Liberteryenizmi
      • Herkes için Siyaset Bilimi
      • Yapay Zeka
    Daktilo 1984Daktilo 1984
    Anasayfa » Kitap Yorum: Genç Werther’in Acıları, Johann Wolfgang von Goethe
    Yazılar

    Kitap Yorum: Genç Werther’in Acıları, Johann Wolfgang von Goethe

    Özge Topuz Karadayı22 Ağustos 20256 dk Okuma Süresi
    Paylaş
    Twitter Facebook LinkedIn Email WhatsApp

    “Neden, ister felsefede ya da politikada, ister şiir ya da sanatta olsun olağanüstü kişilerin hepsi melankoliktir?’’ Aristoteles’e ait bu soruda kastedilen olağanüstü kişilerden birisi olan Alman yazar Johann Wolfgang von Goethe, Genç Werther’in Acıları ile hiç şüphesiz edebiyat dünyasının en melankolik karakterlerinden birini yaratır.

    Tıpkı bu duygulu genç Werther gibi, öğrenme arzusuyla dolup taşan ünlü düşünürün, kendi duygu dünyasının yaratıcı yoğunluğunda kaleme aldığı bu eserle; hem insanın çelişkilerle dolu duygu dünyasına daldığını, hem de özgür bir bireyin nasıl olması gerektiğini birey–toplum ikilemi üzerinden ele aldığını görüyoruz.

    ‘’Böyle mi olmalıydı? İnsanın mutluluğu, aynı zamanda kederinin kaynağı mı olmalıydı?’’

    Genç Werther’in Acıları’nda, aynı isimli karakterin, yaşadığı şehri terk edip Wahlheim adındaki kasabaya taşındıktan sonra orada tanıştığı soylu bir ailenin kızı olan Charlotte’a (Lotte) olan imkânsız aşkı nedeniyle intihar etmeye karar veren bir adamın hikâyesini okuruz. Tanıştığı andan itibaren onunla çok iyi anlaşan Lotte’nin Albert isimli saygın biriyle nişanlı olmasından dolayı ona kavuşamayacağını bilen genç adam günden güne derin bir mutsuzluğa hapsolur.

    Goethe’nin henüz yirmi beş yaşındayken kaleme aldığı bu mektup-roman her ne kadar imkânsız aşkı anlatıyor gibi görünse de başroldeki Werther’in karakter özellikleri ve düşünceleri nedeniyle yaşadığı topluma ayak uydurmakta zorlanmasına ve insanın çalkantılı ruh hallerine de değinmektedir. İçine düştüğü bunalımdan dolayı intihar etmeye karar veren bu genç adamın melankolik yapısı ve duyarlılığı, gerçek mutluluğun tanımını arayıp bulamadığı vazgeçişle bitecek bir sona hazırlayacaktır onu.

    Büyük bir şehirden çıkıp her fırsatta güzelliklerinden bahsedeceği bu kasabaya inzivaya çekilmek için gelir Werther. ‘’Kentin dışında kendine bir yer bulmak, gözden uzak bir yerde kendisine ait bir kulübe inşa etmek ve orada yalın bir yaşam sürmek’’ konusundaki sevdası ile ilgi odağı olmaktansa yalnız kalmayı tercih eden birini anlatır bizlere.

    Zaman zaman insanlarla bir araya gelmekten hoşlansa da ‘’onlara neyinin çekici geldiğini anlamayan’’ bu genç insan, okuyucuya başkalarından farklı bir mizaca sahip olduğunu hissettirir daha en başında. Yalnızca bir aşk romanı olarak değerlendirilmemesi gereken kitapta toplumsal eleştirilere de rastlarız. Nerede yaşadığı fark etmeksizin insanın ‘’her yerde aynı’’ olduğunu anlatan karakter, hayatı ve zamanı nasıl ele alacağını bilemeyen insanın tutarsızlıklarına değinir.

    “İnsan yaşamının yalnızca bir düş olduğunu’’ düşünen Werther, hayatı gerçekten yaşayanların ‘’çocuklar gibi günü gününe yaşayanlar olduğunu’’ söyler. Kendi varlığını ve dünyayı sorgulayan karakterin yaşama isteği ise duygularında olduğu gibi tutkulu değildir ne yazık ki. Varoluşa büyük bir anlam atfetmeyen bu genç insanın daha çok ‘’sezgiyle ve karanlık bir arzuyla hareket ettiğini’’ öğreniriz sonra. Bu tutum onun diğer karakter özellikleri arasında göze çarpar. Zamanın sınırlı olduğunun farkında olan Werther, topluma uyum sağlamaya çalışmaktan ziyade, bireyleşme çabasına girmiştir; fakat duyarlı dengeyi sağlamaktan giderek uzaklaşır.

    Aslında sanatla uğraşmak isteyen, edebiyatla ilgilenen birisidir. Boş zamanını kendisini geliştirmek ve bir şeyler üretebilmek için değerlendirir diğerlerinin aksine. Fakat bu düşünceleri, yozlaşan toplumun geri kalanında değer görmeyecektir. İnsana, duyguya, doğaya ve hayata değer verip bunlara dair düşüncelerini dile getirmekten çekinmeyen bir birey olsa da içinde yaşadığı toplumda bunların bir karşılığı olmayacaktır. Kendi değerinin farkında olan ve özgürce düşünebilmeyi savunan genç adamın bu yolculuğu hüsranla sonuçlanır.

    Yaşam boyu süren bireyleşme yolunda kendi olmak isteyen Werther, sanki yalnızca Lotte’nin yanında olduğu gibi kabul görüp sevilmektedir. Sağlıklı bir kimlik ve ilişkiler için gereken bireyleşme süreciyle ilgili başarısızlığa uğrar. Bu başarısızlığın olası sebeplerinden birini psikiyatr yazar Engin Geçtan’ın “İnsan Olmak’’ adlı eserinin ‘’Yaşam ve Ölüm’’ başlıklı yazısında bulabiliriz. Geçtan, kendisine yön vermeye çalışan birinin bunu yetişkin bir insanın yapması gerektiği gibi yakınları, çevresi ve içinde bulunduğu toplumla bir ahenk içerisinde yapmak zorunda olduğuna değinir. Fakat ‘’insanın hem kendileri hem de başkaları için her şeyi zorlaştırması’’ nedeniyle bu genç adam, içinde yaşadığı toplumla özdeşleşme olanağını da zamanla yitirmeye başlar.

    Bunu başaramadığından anlamsızlığa düşen Werther’in düşüncelerinde yaşamın boş olduğu duygusunun derinleşmeye başladığını görürüz. Ve böylelikle Engin Geçtan’ın aynı kitabında belirttiği gibi yaşama etkin biçimde katılmayı başaramaz. Her ne kadar çağın ilerisinde özgün düşüncelere sahip olup toplumun yozlaşmasına yönelik haklı eleştirilerde bulunsa da düşünceleri nedeniyle sıklıkla eleştirilir. Hem Lotte hem de zamanla iyi arkadaş olduğu Albert de bu eleştiri dünyasında yer alır. Werther’in düşünceleri her ikisi tarafından da abartılı bulunacaktır.

    Bu haksız bulunma anlarından, duygu dünyasına geçiş yaptığımızda ise çalkantılı bir ruh hali ve bu ruh haliyle alınan kararlara tanık oluruz. Yazarın kendi hayatından izler taşıyan kitabındaki başrolün duygularını son derece yoğun yaşadığını ve coşkuyu da hüznü de derinlemesine hissettiğini anlıyoruz. Öyle ki Lotte’yle tanışmadan önce onun başkasıyla nişanlı olduğunun hatırlatılmasına rağmen duygularına söz geçiremeyen ya da kendi kendini bu duruma bilerek sokan Werther’e, en sonunda bu genç kadın da isyan edecek ve onu ‘’biraz ölçülü olmak’’ konusunda uyarmak zorunda kalacaktır.

    Werther’in imkânsız aşka kapıldığında kendisine bunun hüznünü yaşamasına izin vermediğini ve melankolik ruh halinden çıkamadığını görüyoruz. Yaşadığı kasabanın güzelliklerine değinirken fark edebileceğimiz doğa sevgisi bile ona bir zaman sonra yetmez oluyor ve yok olma arzusu günden güne artıyor. Melankolik ruh hali dışında iyileştirici ya da dönüştürücü etkisi olan hüzün ise hikâye boyunca karşımıza hiç çıkmıyor.

    Bu durumu değerlendirirken Fransız yazar Hélène L’Heuillet’nin ‘’Gecikmeye Övgü-Zaman Nereye Gitti?’’ kitabında hüzün ve melankoliyle ilgili yazdıkları bize rehber oluyor. ‘’…Öncelikle hüznü kabullenmenin tam olarak melankoliye teslim olmakla aynı şey olmadığını iyice görmek gerekir… Ludwig Binswanger’in altını çizdiği gibi hüzün ne de olsa empatiktir. Bize dünyadan el çektirmez, tersine duyulanmalara, yaşama, başkalarına karşı algılarımızı özellikle açar. Melankolik acı ise, tersine, çöküş duygusudur, dünyanın çöküşü ve kişinin kendi çöküşü… Melankolik öznenin kafası yalnızca kendi kaybıyla meşguldür. Kayıp bir dünyada kaybolmuştur. Acı, düşkünlük, hatta kendini küçük görme hezeyanına dönüşür. Nitekim melankolik özne hayatını ‘’önemsiz birisi’’ olarak acı içinde, tam anlamıyla hezeyan içinde yaşar, fiziksel, maddi ve manevi olarak çökmüştür…’’

    İşte Werther de tam olarak bu melankolik acıya teslim olmuş ve hayattan vazgeçmeye varacak bir çöküş duygusuna kapılmıştır. Kitapta Lotte’nin bu sıkıntılı duruma son vermek adına onunla konuşmaya karar verdiği bir sahne vardır. Genç kadın bu sahnede şöyle der: ‘’Yaradılışınız neden böylesine hiddet dolu, dokunduğunuz her şeye niçin böylesine gemlenemez bir bağlılıkla tutuluyorsunuz? … Biraz ölçülü olun. Ruhunuz, biliminiz, yetenekleriniz, hepsi sizin için birer doyum kaynağı. Size acımaktan başka elinden hiçbir şey gelmeyen benim gibi bir varlığa duyduğunuz üzücü bağlılıktan vazgeçin.’’ Bu satırlarla başkarakterin kendini küçük görme hezeyanına kapıldığını, sevdiği kadın tarafından değerli olduğuna dair özellikleri hatırlatılmasına rağmen kör bir inatla, tam anlamıyla hezeyan içinde yaşadığını fark ederiz. İmkânsız olduğunu bildiği için arzuladığının farkına varmak istemeyen ve reddedilmiş gibi hissetmenin öfkesiyle uzun süredir aklını kurcalayan o karar netleşmiştir bir anda. Ölmek istiyordur.

    Burada yine aynı kitaptan, Hélène L’Heuillet’ninhüzne dair düşüncelerine kulak verelim. Yazar, kendimizi ya da hayatımızı değiştirebilmemizi sağlayan ve bir dönüştürme gücü, bir bağ koparma gücü veren hüzne izin vermek gerektiğinden bahseder. Bu durumu bilen Goethe de aynı düşünceyi karakteri Lotte aracılığıyla bir diğerine, hayatına devam etmesi gerektiği düşüncesiyle vermektedir. Werther ise okuyucunun aklına kazınacak olan yaşama veda kararıyla hüznü de yaşamı da reddedecektir.

    Alıntılar & Kaynakça

    1. Engin Geçtan, İnsan Olmak, Metis Yayınları, 2017
    2. Hélène L’Heuillet, Gecikmeye Övgü – Zaman Nereye Gitti?, Yapı Kredi Yayınları, Nisan 2025
    Edebiyat Kitap Kitap Yorum M
    Paylaş Twitter Facebook LinkedIn Email WhatsApp
    Önceki İçerikMeclis Nasıl Daha Etkili Hale Getirilir?

    Diğer İçerikler

    Yazılar

    Meclis Nasıl Daha Etkili Hale Getirilir?

    20 Ağustos 2025 Muhammet Ali Yunus
    Yazılar

    Kürtlerle Açık Konuşmak

    19 Ağustos 2025 Sait Mürsel Çeşitçioğlu
    Yazılar

    AKP’nin Sağı, CHP’nin Solu

    15 Ağustos 2025 Armağan Öztürk

    Yorumlar kapalı.

    Güncel İçerikler

    Kitap Yorum: Genç Werther’in Acıları, Johann Wolfgang von Goethe

    22 Ağustos 2025 Yazılar Özge Topuz Karadayı

    Meclis Nasıl Daha Etkili Hale Getirilir?

    20 Ağustos 2025 Yazılar Muhammet Ali Yunus

    Kürtlerle Açık Konuşmak

    19 Ağustos 2025 Yazılar Sait Mürsel Çeşitçioğlu

    AKP’nin Sağı, CHP’nin Solu

    15 Ağustos 2025 Yazılar Armağan Öztürk

    E-Bültene Abone Olun

    Güncel içeriklerden ilk siz haberdar olun




    Archives

    • Ağustos 2025
    • Temmuz 2025
    • Haziran 2025
    • Mayıs 2025
    • Nisan 2025
    • Mart 2025
    • Şubat 2025
    • Ocak 2025
    • Aralık 2024
    • Kasım 2024
    • Ekim 2024
    • Eylül 2024
    • Ağustos 2024
    • Temmuz 2024
    • Haziran 2024
    • Mayıs 2024
    • Nisan 2024
    • Mart 2024
    • Şubat 2024
    • Ocak 2024
    • Aralık 2023
    • Kasım 2023
    • Ekim 2023
    • Eylül 2023
    • Ağustos 2023
    • Temmuz 2023
    • Haziran 2023
    • Mayıs 2023
    • Nisan 2023
    • Mart 2023
    • Şubat 2023
    • Ocak 2023
    • Aralık 2022
    • Kasım 2022
    • Ekim 2022
    • Eylül 2022
    • Ağustos 2022
    • Temmuz 2022
    • Haziran 2022
    • Mayıs 2022
    • Nisan 2022
    • Mart 2022
    • Şubat 2022
    • Ocak 2022
    • Aralık 2021
    • Kasım 2021
    • Ekim 2021
    • Eylül 2021
    • Ağustos 2021
    • Temmuz 2021
    • Haziran 2021
    • Mayıs 2021
    • Nisan 2021
    • Mart 2021
    • Şubat 2021
    • Ocak 2021
    • Aralık 2020
    • Kasım 2020
    • Ekim 2020
    • Eylül 2020
    • Ağustos 2020
    • Temmuz 2020
    • Haziran 2020
    • Mayıs 2020
    • Nisan 2020
    • Mart 2020
    • Şubat 2020
    • Ocak 2020
    • Aralık 2019
    • Kasım 2019
    • Ekim 2019
    • Eylül 2019
    • Ağustos 2019
    • Temmuz 2019
    • Haziran 2019
    • Mayıs 2019
    • Nisan 2019
    • Mart 2019

    Categories

    • Asterisk2050
    • Bültenler
    • Çeviriler
    • D84 INTELLIGENCE
    • EN
    • Forum
    • Özetler
    • Podcast
    • Röportajlar
    • Uncategorized
    • Videolar
    • Yazılar
    Konular
    • Siyaset
    • Ekonomi
    • Dünya
    • Tarih
    • Kültür Sanat
    • Spor
    • Rapor
    • Gezi
    İçerik
    • Yazılar
    • Podcast
    • Forum
    • Röportajlar
    • Çeviriler
    • Özetler
    • Bültenler
    • D84 INTELLIGENCE
    Konular
    • Siyaset
    • Ekonomi
    • Dünya
    • Tarih
    • Kültür Sanat
    • Spor
    • Rapor
    • Gezi
    Sosyal Medya
    • Twitter
    • Facebook
    • Instagram
    • Youtube
    • LinkedIn
    • Apple Podcast
    • Spotify Podcast
    • Whatsapp Kanalı
    Kurumsal
    • Anasayfa
    • Hakkımızda
    • İletişim
    • Yazarlar
    • İçerik Sağlayıcılar
    • Yayın İlkeleri ve Yazım Kuralları
    © 2025 DAKTİLO1984
    • KVKK Politikası
    • Çerez Politikası
    • Aydınlatma Metni
    • Açık Rıza Beyanı

    Arama kelimesini girin ve Enter'a tıklayın. İptal etmek için Esc'ye tıklayın.

    Çerezler

    Sitemizde mevzuata uygun şekilde çerez kullanılmaktadır.

    Fonksiyonel Her zaman aktif
    Sitenin çalışması için ihtiyaç duyulan çerezlerdir
    Preferences
    The technical storage or access is necessary for the legitimate purpose of storing preferences that are not requested by the subscriber or user.
    İstatistik
    Daha iyi bir kullanıcı deneyimi sağlamak için kullanılan çerezlerdir The technical storage or access that is used exclusively for anonymous statistical purposes. Without a subpoena, voluntary compliance on the part of your Internet Service Provider, or additional records from a third party, information stored or retrieved for this purpose alone cannot usually be used to identify you.
    Pazarlama
    Size daha uygun içeriklerin iletilmesi için kullanılan çerezlerdir
    Seçenekleri yönet Hizmetleri yönetin {vendor_count} satıcılarını yönetin Bu amaçlar hakkında daha fazla bilgi edinin
    Seçenekler
    {title} {title} {title}