Daktilo 1984Daktilo 1984
    • Hakkımızda
    • İletişim
    • E-Bültene Abone Ol
    Facebook Twitter Instagram Telegram
    Twitter Facebook YouTube Instagram WhatsApp
    Daktilo 1984Daktilo 1984
    Destek Ol Abone Ol
    • İZLE
      • Çavuşesku’nun Termometresi
      • Varsayılan Ekonomi
      • 2’li Görüş
      • İki Savaş Bir Yazar
      • Yakın Tarih
      • Mayhoş Muhabbetler
      • Tümünü Gör
    • OKU
      • Yazılar
      • Röportajlar
      • Çeviriler
      • Asterisk2050
      • Yazarlar
    • DİNLE
      • Çerçeve
      • Zedcast
      • Tuhaf Zamanların İzinde
      • SenSensizsin
      • Tümünü Gör
    • D84 FYI
      • Hariçten Gazel
      • Avrupa Gündemi
      • ABD Gündemi
      • Altüst
    • D84 INTELLIGENCE
      • Kitap Yorum
      • Göç Sorunu
      • Başkanlık Sistemi Projesi
      • Devlet Kapasitesi Liberteryenizmi
      • Herkes için Siyaset Bilimi
      • Yapay Zeka
    Daktilo 1984Daktilo 1984
    Anasayfa » Kitap Yorum: Cinselliğin Tarihi, Michel Foucault
    Yazılar

    Kitap Yorum: Cinselliğin Tarihi, Michel Foucault

    Muhammet Ali Yunus22 Ağustos 20245 dk Okuma Süresi
    Paylaş
    Twitter Facebook LinkedIn Email WhatsApp

    Foucault, modern toplum kurumlarının oluşumunun izini süren bir arkeolojik kazıcıdır. O aynı zamanda çağdaş düşünceye büyük etkisi olan bir Fransız filozof ve sosyal teorisyendir. İktidar ve bilgi ikileminde ortaya koyduğu çözümlemeler ile modern çağların oluşumunu gözler önüne sermiştir. 

    Özellikle disiplin ve ceza üzerine çalışmaları, modern toplumun gözetim ve kontrol mekanizmalarını açığa çıkarmıştır. Ayrıca, cinsellik ve akıl hastalığı üzerine çalışmaları, sosyal normların ve marjinalleşmenin tarihini anlamamıza katkı sağlamıştır. Bu yazıda Foucault’un Cinselliğin Tarihi kitabını konu alacağız.

    Foucault, Cinselliğin Tarihi kitabında, aslında diğer çalışmalarından farklı bir şey yapmaz. Bu kez de farklı bir kavramın, cinsellik olgusunun soy-kütüğünü çıkarmaya çalışır. Nietzsche’ye duyduğu sempati sebebiyle kitabının ilk cildinin adını bilme istenci olarak belirler.

    Peki, Foucault bu kitabının ilk cildinde cinsellik olgusuyla ilgi neleri sorunsallaştırır? İlk olarak şu sorunsal göze çarpar:  Toplum cinselliği gerçekten bastırmakta mıdır? Düşünürün buna yanıtı koca bir “Hayır”dır. Ona göre gündelik hayat içindeki  konuşmalarda bir şekilde cinselliğe gönderme vardır. Hatta mekânsal düzenlemelerde de cinselliğe gönderme vardır. 19. yüzyılda evlerin odalara bölünmesi, kız ve erkek çocuklarının eğer şartlar uygunsa farklı odalarının olması, okul yurtlarında oğlan çocukların cinselliğini gözetlemek adına duvarların örülmemesi veya şeffaf camlarla örülmesi gibi mekânsal düzenlemeler, hep cinselliğe yapılan göndermelerdir.  

    17. ve 18. yüzyılda bastırılarak değil, hakkında konuşularak hatta üzerinde konuşmaya teşvik edilerek cinsellik üzerinde bir söylem kurulur. Konuşmak, bireyin kendi hakikatini dışarıya yansıtmasıdır. Bu sebeple, tüm iktidarlar bireyin kendi gerçekliğini ortaya çıkarmasını sağlayacak teknikler üzerinde çalışır. Örneğin Hristiyanlık, günah çıkarma metoduyla aslında asırlardır bunu yapmaktadır. Foucault’a göre cinsellik, insan hayatında rahip ve Hristiyan uyruk/özne arasındaki konuşmalar içinde düşünüldüğünden daha fazla yer kaplamaktaydı.

    Modernite ile beraber yeni iktidar teknikleri gelişir ve dinin boşalttığı yerin bir kısmını tıp alır. Özellikle doktorlar, çocukları cinsel özneler olarak kurmaya başlar. Anne babalara çocuğun cinselliği üzerinde sürekli tavsiyeler verirler.

    “Okulda öğretmenler bir şeyler söyler. Ve yavaş yavaş cinsellik üzerine bir literatür kurulur. Cinsellik deliğinden çıkarıldı ve söylemsel bir varoluşa zorlandı… İktisat, eğitbilim, tıp, yargı alanlarında cinsellik söylemini bulup çıkartan, kışkırtan, kurumsallaştıran çoğul mekanizmalara değin, kocaman bir laf ebeliği benimsendi. Belki de hiçbir başka toplum tür, böylesine kısa bir tarih içerisinde cinselliğe ilişkin böylesine çok söylem biriktirmemiştir.” (Foucault, 2018: 31).

    Foucault cinsellik üzerine kurulan her söylemsel nesnenin  bir safsatadan ibaret olmadığını ve işe yarar bilgilerin de verildiğini belirtir.

     “Gerçekten de bireylere işe yarar bilgiler verilmeye çalışılır. Alınan tüm bu önlemler çerçevesinde çocuk, yalnızca yetişkinler tarafından düzenlenmiş gözetimin suskun ve bilinçsiz nesnesi olmamalıdır; çocuğa cinselliğe ilişkin akla yatkın, sınırlı, kilise kurallarına uygun doğru bir söylem önerilmektedir.” (Foucault, 2018: 28).

    Kitapta dikkat çeken konulardan biri Foucault’nun mastürbasyona yönelik kurulan söylemin kuruluşunun izini sürmesidir. 19. yüzyılda çocuğun kendine dokunmasının ve kendini tatmin etmesinin bir tabuya dönüştüğünü belirtir. Doktorlar, mastürbasyonun ileride kısırlığa veya çeşitli bedensel verimsizliklere yol açacağından bahseder; kilisede ise bunun nasıl günah olduğu ballandırılarak anlatılır. Evde ebeveynler çocukların sinsice yasak elmaya dokunmaması için tetiktedir. Bu dogmalar günümüze kadar etkisini sürdürür. Küçük bir Google araştırmasıyla bu söylemlerin ne kadar güçlü olduğu görülebilir. Hatta ergen arkadaş gruplarının konuşmalarına kulak verirsek muhtemelen şöyle şey duyabiliriz: “Mastürbasyon yaptığın için yüzünde sivilceler çıkmış. Mastürbasyon yaparsan boyun kısa kalır.”

    Daha sonra Foucault şu soruyu ele alır: Cinselliğin bu biçimde söyleme geçirilmesi, salt üreme düzenine uymayan cinsellik biçimlerinin ayıklanması için midir? Ona göre bunca söylem arasında küçük sapkınlıklara verilen hukuksal cezalar çoğaltılmış, cinsel uygunsuzluk akıl hastalığına bağlanmıştır. Diğer yandan çocukluktan yaşlılığa bir cinsel gelişme normu tanımlanmış ve tüm olası sapmalar titizlikle belirlenmiştir. Bu bağlamda cinsellik üzerine kurulan söylem eğitsel denetim ve tıbbi tedaviler ile geliştirilmiştir. Cinsellik üzerine etkin bir denetim kurmak için hem ahlakçılar hem de doktorlar, küçük fantezileri dahi iğrençliğe ilişkin şatafatlı söz dağarcığı ile tasvir etmişlerdir.

    Foucault daha sonra cinselliğin neden iktidarların nesnesi haline geldiğinin izini sürer. Ona göre cinsellik tertibatının varoluş nedeni kendini yeniden üretmek değil; bollaştırmak, yenilemek, eklemek, icat etmek bedenlere giderek daha ince ayrıntıları kuşatacak bir biçimde sokulmak ve nüfusları gitgide daha bütünsel bir biçimde denetlemektir.

    Bununla birlikte cinsellik, yaşamın ve bütün siyasal teknolojinin geliştiği iki eksenin birleşme noktasında yer alır. Yani cinsellik, beden ve toplumun birleştiği noktadır. Ve iktidarlar bu kesişim noktasını denetlemeye çalışır. Bu denetimi, olumsuz ve baskıcı tekniklere dayalı olarak değil, cinsellik ile ilgili bilgi süreçlerini kontrol ederek yapar. Foucault’ya göre iktidar, bize dünyayı yorumlayacak bilgileri ve bilme biçimlerini vererek bizi kendi uyruğuna dönüştürür ve yönetir.

    Kan Toplumundan Cinsel Organ Toplumuna

    Kitaptaki temel meselelerden biri de iktidarın yaşama ve ölüme bakışlarının evrimidir.   Beden ile nüfusun bağlantı noktasında yer alan cinsellik, yaşamın yönetilmesi çerçevesinde iktidarın merkezi hedefine dönüşmüştür. Kan, uzun süre, iktidarın mekanizmaları, dışavurumları ve törenleri için önemli bir öğe olarak kaldı (Foucault, 2018: 105). Kan, ölümle burun buruna yaşayan toplumlar için önemli bir göstergedir. Aynı zamanda kan, aile ve evlilik bağları dolanımıyla bir soyluluk göstergesiydi. Kan dökmek, belki de iktidarların uyrukları üzerinde uygulayabildiği tek iktidar tekniğiydi. Bu sebeple, idamlar törensel bir nitelikteydi ve dehşet uyandıracak şekildeydi.

    Fakat cinsel organ toplumunda her şey yaşatma üzerine kurulmuştur. Artık beden üretim için değerlidir ve korunmalıdır. Bu sebeple iktidar, hayatın her alanını düzenlemeye çalışır. Ölüm, artık topluma dışsallaşmıştır. Ancak bu dönüşüm çizgisini doğrusal olarak düşünmemek gerekir.

    Öjenistler, kan toplumu ve cinsel organ toplumu arasında yer alır. Saf kana ulaşmak için cinselliği bir araç olarak kullanırlar. 19. yüzyılın ikinci yarısından itibaren cinsellik kurallarını belirleyen ve denetleyen siyasi iktidarın, kanın saflığını korumak veya tarihsel bir temele dayandırmak zorunda olduğu görülmüştür. Modern devletin biyolojik ırkçılığı, bu noktada ortaya çıkar: Aile, nüfus, evlilik, eğitim, toplumsal hiyerarşi ve mülkiyet politikası ile bedenlere, davranışlara, sağlığa ve gündelik yaşama yönelik müdahaleler, renklerini ve gerekçelerini kanın saflığını koruma ve ırkın saflığını zafere ulaştırma endişesinden alır. Aslında bu noktada Foucault, modern devletin ve milliyetçiliğin ırkçılığa yol açış sürecini cinsellik üzerinden yansıtmaktadır.

    Sonuç ve Değerlendirme

    Foucault’nun Cinselliğin Tarihi kitabı modern insanın sahip olduğu cinsellik algısının tarihsel süreç içerisinde nasıl oluştuğunu ele almaktadır. Bu söylemsel oluşumun siyasi iktidar, bilim, eğitim ve din içindeki köklerini göz önüne sermektedir. Bu anlamıyla bu yapıt bir arkeolojik çalışma olarak ele alınabilir. Diğer yandan, kitabın cinsellik üzerinden modern kurumların gelişimini ele alması, Foucault’nun bu eserinin alternatif bir tarih anlatısı olarak da okunabileceğinin kanıtıdır.

    Foucault, M. (2018). Cinselliğin Tarihi, Çeviren: H. U. Tanrıöver, İstanbul: Ayrıntı.

    Kitap Kitap Yorum R2
    Paylaş Twitter Facebook LinkedIn Email WhatsApp
    Önceki İçerikDünya Gündemi: Gazze’de Ateşkes Bilmecesi, Ukrayna Rusya’da İlerliyor mu?
    Sonraki İçerik Kürsüde Şiddet | Çavuşesku’nun Termometresi | #213

    Diğer İçerikler

    Yazılar

    Küçük Partilerin Oy Oranını Hesaplamak Neden Zordur?

    15 Mayıs 2025 Salih Yasun
    Yazılar

    Yatırım mı Sömürü mü?: ABD ve Ukrayna Arasında Tartışmalı Maden Anlaşması

    14 Mayıs 2025 Cem Özen
    Yazılar

    Abdülhamid ve Sherlock Holmes

    12 Mayıs 2025 Umut Dağıstan

    Yorumlar kapalı.

    Güncel İçerikler

    Küçük Partilerin Oy Oranını Hesaplamak Neden Zordur?

    15 Mayıs 2025 Yazılar Salih Yasun

    Yatırım mı Sömürü mü?: ABD ve Ukrayna Arasında Tartışmalı Maden Anlaşması

    14 Mayıs 2025 Yazılar Cem Özen

    Dünya Gündemi: Trump’ın Körfez Turu, ABD-Çin Ticaret Savaşlarında Geçici Ateşkes

    13 Mayıs 2025 Bültenler Bahadır Çelebi

    Abdülhamid ve Sherlock Holmes

    12 Mayıs 2025 Yazılar Umut Dağıstan

    E-Bültene Abone Olun

    Güncel içeriklerden ilk siz haberdar olun




    Archives

    • Mayıs 2025
    • Nisan 2025
    • Mart 2025
    • Şubat 2025
    • Ocak 2025
    • Aralık 2024
    • Kasım 2024
    • Ekim 2024
    • Eylül 2024
    • Ağustos 2024
    • Temmuz 2024
    • Haziran 2024
    • Mayıs 2024
    • Nisan 2024
    • Mart 2024
    • Şubat 2024
    • Ocak 2024
    • Aralık 2023
    • Kasım 2023
    • Ekim 2023
    • Eylül 2023
    • Ağustos 2023
    • Temmuz 2023
    • Haziran 2023
    • Mayıs 2023
    • Nisan 2023
    • Mart 2023
    • Şubat 2023
    • Ocak 2023
    • Aralık 2022
    • Kasım 2022
    • Ekim 2022
    • Eylül 2022
    • Ağustos 2022
    • Temmuz 2022
    • Haziran 2022
    • Mayıs 2022
    • Nisan 2022
    • Mart 2022
    • Şubat 2022
    • Ocak 2022
    • Aralık 2021
    • Kasım 2021
    • Ekim 2021
    • Eylül 2021
    • Ağustos 2021
    • Temmuz 2021
    • Haziran 2021
    • Mayıs 2021
    • Nisan 2021
    • Mart 2021
    • Şubat 2021
    • Ocak 2021
    • Aralık 2020
    • Kasım 2020
    • Ekim 2020
    • Eylül 2020
    • Ağustos 2020
    • Temmuz 2020
    • Haziran 2020
    • Mayıs 2020
    • Nisan 2020
    • Mart 2020
    • Şubat 2020
    • Ocak 2020
    • Aralık 2019
    • Kasım 2019
    • Ekim 2019
    • Eylül 2019
    • Ağustos 2019
    • Temmuz 2019
    • Haziran 2019
    • Mayıs 2019
    • Nisan 2019
    • Mart 2019

    Categories

    • Asterisk2050
    • Bültenler
    • Çeviriler
    • D84 INTELLIGENCE
    • EN
    • Forum
    • Özetler
    • Podcast
    • Röportajlar
    • Uncategorized
    • Videolar
    • Yazılar
    Konular
    • Siyaset
    • Ekonomi
    • Dünya
    • Tarih
    • Kültür Sanat
    • Spor
    • Rapor
    • Gezi
    İçerik
    • Yazılar
    • Podcast
    • Forum
    • Röportajlar
    • Çeviriler
    • Özetler
    • Bültenler
    • D84 INTELLIGENCE
    Konular
    • Siyaset
    • Ekonomi
    • Dünya
    • Tarih
    • Kültür Sanat
    • Spor
    • Rapor
    • Gezi
    Sosyal Medya
    • Twitter
    • Facebook
    • Instagram
    • Youtube
    • LinkedIn
    • Apple Podcast
    • Spotify Podcast
    • Whatsapp Kanalı
    Kurumsal
    • Anasayfa
    • Hakkımızda
    • İletişim
    • Yazarlar
    • İçerik Sağlayıcılar
    • Yayın İlkeleri ve Yazım Kuralları
    © 2025 DAKTİLO1984
    • KVKK Politikası
    • Çerez Politikası
    • Aydınlatma Metni
    • Açık Rıza Beyanı

    Arama kelimesini girin ve Enter'a tıklayın. İptal etmek için Esc'ye tıklayın.

    Çerezler

    Sitemizde mevzuata uygun şekilde çerez kullanılmaktadır.

    Fonksiyonel Her zaman aktif
    Sitenin çalışması için ihtiyaç duyulan çerezlerdir
    Preferences
    The technical storage or access is necessary for the legitimate purpose of storing preferences that are not requested by the subscriber or user.
    İstatistik
    Daha iyi bir kullanıcı deneyimi sağlamak için kullanılan çerezlerdir The technical storage or access that is used exclusively for anonymous statistical purposes. Without a subpoena, voluntary compliance on the part of your Internet Service Provider, or additional records from a third party, information stored or retrieved for this purpose alone cannot usually be used to identify you.
    Pazarlama
    Size daha uygun içeriklerin iletilmesi için kullanılan çerezlerdir
    Seçenekleri yönet Hizmetleri yönetin {vendor_count} satıcılarını yönetin Bu amaçlar hakkında daha fazla bilgi edinin
    Seçenekler
    {title} {title} {title}