Daktilo 1984Daktilo 1984
    • Hakkımızda
    • İletişim
    • E-Bültene Abone Ol
    Facebook Twitter Instagram Telegram
    Twitter Facebook YouTube Instagram WhatsApp
    Daktilo 1984Daktilo 1984
    Destek Ol Abone Ol
    • İZLE
      • Çavuşesku’nun Termometresi
      • Varsayılan Ekonomi
      • 2’li Görüş
      • İki Savaş Bir Yazar
      • Yakın Tarih
      • Mayhoş Muhabbetler
      • Tümünü Gör
    • OKU
      • Yazılar
      • Röportajlar
      • Çeviriler
      • Asterisk2050
      • Yazarlar
    • DİNLE
      • Çerçeve
      • Zedcast
      • Tuhaf Zamanların İzinde
      • SenSensizsin
      • Tümünü Gör
    • D84 FYI
      • Hariçten Gazel
      • Avrupa Gündemi
      • ABD Gündemi
      • Altüst
    • D84 INTELLIGENCE
      • Kitap Yorum
      • Göç Sorunu
      • Başkanlık Sistemi Projesi
      • Devlet Kapasitesi Liberteryenizmi
      • Herkes için Siyaset Bilimi
      • Yapay Zeka
    Daktilo 1984Daktilo 1984
    Anasayfa » KHK’lılar Sorunu Çözümsüz Müdür?
    Yazılar

    KHK’lılar Sorunu Çözümsüz Müdür?

    Mustafa Erdoğan13 Nisan 20196 dk Okuma Süresi
    Paylaş
    Twitter Facebook LinkedIn Email WhatsApp

    [voiserPlayer]

    Son mahallî idare seçimlerine kadar, 15 Temmuz darbe girişimini izleyen olağanüstü hal döneminde kanun hükmünde kararnâmeyle (KHK) görevlerine son verilen kamu görevlilerinin dramı hakkında toplumun genelinde yeterince farkındalık oluşmuş değildi. Söz konusu kişilerin bazılarının bu seçimlerde muhtelif belediye başkanlıklarını kazandıkları halde görevi üstlenmelerine izin verilmemesi daha fazla kişinin bu meselenin ciddiyetini kavramasına yol açmış olmalıdır. Yüksek Seçim Kurulu’nun 10 Nisan’da konu hakkında verdiği karara bakılırsa, bu şekilde olağanüstü hâl KHK’sıyla görevine son verilen kamu çalışanları bir daha herhangi bir kamusal kurumda görev alamazlar. Dolayısıyla, seçimi kazanmış olsalar bile bu durumdaki kişiler belediye başkanı da olamazlar. Daha önce de, ‘’KHK’lı’’ diye anılan bu kişilerin kamusal görev alamayacaklarına dair kimi yargısal kararlar verilmişti.

    İlk olarak şunu tespit edelim: Kişilerin hem bir kanun hükmünde kararnâmeyle (KHK) kamu görevinden temelli olarak çıkarılması, hem de olağanüstü KHK’yla yapılan bir düzenlemenin olağanüstü hâl kalktıktan sonra da halâ etkisini sürdürmesi açıkça hukuka aykırıdır. Bunun birçok nedeni var. İlk olarak, bir hukuk devletinde hiç kimse bir mahkeme kararı olmadan haklarından yoksun kılınamaz. Sadece keyfî bir idarî kararla değil, bir düzenleyici işlemle, hatta bir kanunla bile kişilerin anayasal hakları ellerinden alınamaz. İkinci olarak, olağanüstü hâl dönemlerinde alınan hak durdurucu veya kısıtlayıcı tedbirler münhasıran o dönemin istisnaî şartlarının ürünüdürler, dolayısıyla etkileri geçici olmak durumundadır. Yani, bu gibi kısıtlayıcı tedbirler kalıcı hale getirilemezler, bunların etkisi olağan döneme geçilince sona ermek gerekir.

    Üçüncü olarak, KHK’yla görevine son verilen bir kamu çalışanının bilâhare seçimle gelinen bir kamusal görev için girdiği yarışı kazandığı halde bu görevi üstlenmesine izin verilmemesi ‘’hukukî güvenlik ve öngörülebilirlik’’ olarak bilinen temel hukuk ilkesinin açık bir ihlâlidir. Hukuk devleti kişilerin kamusal görevlere seçilebilmek için taşımaları gereken şartların önceden kanunlarla belli edilmiş olmasını ve bu şartları taşımayan kişilerin adaylık başvurusunun daha baştan reddedilmesini gerektirir. Böyle yapılmayıp da adaylık başvurusu kabul edilen kişi seçimi kazandığında gerekli şartları taşımadığı bahanesiyle bu görevi üstlenmesine izin vermemek bir hukuk devletinde kabul edilemez. Burada ironik olan, hukukun bu evrensel ilkesini ihlâl eden merciin, teknik anlamda bir ‘’mahkeme’’ olmasa da yüksek yargıçlardan oluşan bir kurul, yani Yüksek Seçim Kurulu, olmasıdır.

    Öte yandan, Yüksek Seçim Kurulunun bir olağanüstü hal KHK’sıyla kamu görevinden çıkarılan kişilerin bir daha kamu görevine giremeyecekleri gerekçesiyle bazı seçilmiş belediye başkanları veya belediye meclisi üyelerinin mazbatalarını vermekten imtina etmesi sadece hukuk devletine değil demokrasiye de aykırıdır. Demokratik rejimlerde seçimle gelinen kamusal makamlara kimlerin uygun olduğuna sadece seçmenler karar verebilir ve prensip olarak seçmenlerin bu kararını hiçbir makam, merci veya kişi geçersiz kılamaz. İlgili kamu (yerine göre, ‘’yurttaşlar’’ veya ‘’hemşeriler’’) tarafından bir kamusal görevi üstlenmesi uygun görülen bir yurttaşın o makama getirilmemesi, ancak onun seçilme ehliyetine sahip olmaması veya bir mahkeme kararıyla kamusal haklarından yoksun kılınmış olması halinde mümkündür. Ama bu durumda da zaten -yukarıda belirtildiği gibi- o kişinin adaylık başvurusunun en başta reddedilmesi gerekirdi. Tartışma konusu örneklerde ise seçilmeye ehil olmama veya kamusal haklardan yoksunluk durumları söz konusu olmadığına göre (veya olmadığı sürece), seçilmiş kişilerin aday oldukları kamusal görevi üstlenmelerine engel olunması demokrasi ilkesini de ‘’darbe’’lemek anlamına gelir.

    Sorunu ilkeler düzeyinde gözden geçirdikten sonra, şimdi de bu ‘’KHK’lılar sorunu’’nun nereden kaynaklandığını ve bu hukuksuzluğun üstesinden nasıl gelinebileceğini ele alalım.

    Hatırlanacağı üzere, 15 Temmuz 2016 darbe girişiminin bastırılmasını takiben 20 Temmuz’da o zamanki anayasal hükümlere göre cumhurbaşkanının başkanlığında toplanan bakanlar kurulu bütün ülkede ‘’olağanüstü hâl’’ ilân etmiş ve ardından anayasal temel hakların neredeyse tümüyle ilgası sonucunu doğuran tedbirleri uygulamaya koymuştu. Bu arada, önce 22 Temmuz’da çıkarılan 667 sayılı olağanüstü hâl KHKsı, “terör örgütlerine veya Milli Güvenlik Kurulunca Devletin milli güvenliğine karşı faaliyette bulunduğuna karar verilen yapı, oluşum ve gruplara üyeliği, mensubiyeti veya iltisakı yahut bunlarla irtibatı” olduğu varsayılan kamu görevlilerinin idarî kararlarla kamu görevinden çıkarılmalarına dayanak oluşturmuştur. Bu konuda daha sonra çıkarılan KHK’lar ise yine aynı gerekçeyle fakat ayrıca bireysel idarî kararlar alınmasına gerek olmadan ekli listelerinde isimleri belirtilen kişilerin doğrudan doğruya kamu görevinden çıkarılmalarını öngörmüşlerdir.

    Böylece, olağanüstü hâl süresince çok sayıda kamu görevlisi doğrudan doğruya KHK’yla veya bir KHK’ya dayanan idarî kararlarla kamu görevinden temelli olarak çıkarılmıştır. Emekliliği hak edenleri bile bu haktan yararlandırılmadıkları ve sivil alanda çalışmaları da çoğu zaman engellendiği için, aralarında akademisyenler ile hâkim ve savcıların da bulunduğu bu kişiler şimdiye kadar inanılmaz mağduriyetler yaşadılar ve yaşamaya da devam ediyorlar. Bunların yargı mercileri önündeki hak arayışları da maalesef genellikle sonuçsuz kalmıştır. Danıştay ve idare mahkemeleri olağanüstü KHK’lara dayanılarak yapılan işlemleri denetlemeye yetkili olmadıkları yolunda kararlar verirken, Anayasa Mahkemesi de 669 sayılı KHK’ya karşı açılan bir davada, yerleşik eski içtihadından ayırılarak bu KHK’ları denetlemeye kalkışmasının Anayasanın 148. maddesine aykırı olacağına hükmetmiştir (Bkz., AYM 12.10.2016 gün ve E. 2016/166, K. 2016/159 sayılı kararı, RG, 04.11.2016).

    Peki, hak arama çabaları bu şekilde akamete uğrayan ve bu arada seçildikleri yerel yönetim görevlerine başlatılmayan KHK mağdurlarının yapabileceği başka bir şey yok mudur?… Bence vardır.

    Eğer Anayasa Mahkemesi YSK’yı ‘’mahkeme’’ olarak kabul ediyor olsaydı, ilk akla gelen çözüm, TBMM tarafından onaylanarak kanunlaştırılmış olan KHK’lar bakımından bu sorunun def’i yoluyla Anayasa Mahkemesinin önüne getirilmesi olurdu. Bu yolla, Anayasa Mahkemesinin, olağanüstü dönemde çıkarılmış olan KHK’ların etkisinin olağan dönemde devam etmesini öngören düzenlemenin Anayasaya ve anayasal düzenin temelini oluşturan ‘’hukuk devleti’’ ilkesine aykırı olduğuna karar vermesi sağlanabilirdi. Burada daha somut olarak yüksek mahkemeden beklenen, onay kanununu iptal etmesi veya en azından kamu görevinden temelli çıkarmaya ilişkin hükümlerin artık geçerliliğini yitirdiğini tespit etmesi olurdu. Belirtmek gerekir ki, böyle bir başvuru ihtimalinde Anayasa Mahkemesinin en azından def’i yolu bakımından seçimlerle ilgili ‘’şikâyet ve itirazları kesin olarak karara bağlama’’ (Any. m. 79/2) yetkisine sahip olan Yüksek Seçim Kurulunu “mahkeme” olarak kabul etmesi gayet makul olurdu.

    İkinci yol, bireysel başvuru yoludur. Anayasa Mahkemesi her ne kadar 2016 yılında olağanüstü hâl KHK’larını denetlemeye anayasal olarak yetkili olmadığına karar vermiş ise de, seçildikleri halde görevlerine başlatılmayan KHK mağduru belediye başkanları ve belediye meclisi üyelerinin bu konuyu bireysel başvuru yoluyla Anayasa Mahkemesi’nin önüne götürmelerine bir engel yoktur. Diğer KHK mağdurları da, gerekirse yeniden göreve başlatılmak için eski kurumlarına başvuru yaptıktan sonra, bu yola başvurabilirler. Bu başvurular üzerine Anayasa Mahkemesi söz konusu seçilmiş kişilerin göreve başlatılmamasına ilişkin YSK kararının AİHS’nin Ek 1 No.lu Protokolünde ve Anayasamızın 67. maddesinde tanınan “serbest seçim hakkı”nı ihlâl ettiğine karar verebilir. Hatta Mahkeme daha da ileri bir adımla, bir bakıma ‘’devrimci’’ bir yorum yaparak, ‘’davaya bakan mahkeme’’ sıfatıyla defi yolunu işletip söz konusu KHK hükümlerini Anayasaya aykırılık gerekçesiyle iptal de edebilir. Bugünün şartlarında bu hayalci bir beklenti olarak görünebilir, ama eğer Türkiye normalleşecekse Anayasa Mahkemesi eninde sonunda içtihadını özgürlük ve haklar yönünde değiştirmek zorundadır.

    Sonuç olarak, başta avukatlar olmak üzere uygulamacı hukukçularımızı, bu yazıda ana hatlarını ortaya koyduğum KHK’lılar sorununun muhtemel çözüm yollarıyla ilgili teknik ayrıntılar üstünde daha ayrıntılı olarak düşünmeye davet ediyorum. Yasama organının özgürlükçü bir yola girerek söz konusu KHKları kaldırması şimdilik uzak bir ihtimal olduğuna göre, öyle görünüyor ki, ‘’KHK’lılar’’ın dramına bir son vermeyi ve bu arada yerel yönetim seçimlerini yeniden anlamlı kılmayı sahiden istiyorsak, Anayasa Mahkemesini ‘’hak-eksenli’’ düşünmeye ikna etmekten başka bir çaremiz yoktur.

    Siyaset
    Paylaş Twitter Facebook LinkedIn Email WhatsApp
    Önceki İçerikAnayasa Mahkemesi İstanbul ve Ankara Seçimlerini İptal eder mi?*
    Sonraki İçerik İktisadi Kalkınma, Kurumlar, Başkanlık ve Demokrasi: Nedir, Ne Değildir, Siyaset Bilimciler Ne Diyor?

    Diğer İçerikler

    Yazılar

    Lozan Anlaşması, 1924 Anayasası ve Komisyon

    23 Mayıs 2025 Armağan Öztürk
    Yazılar

    Batık Maliyet mi, Gemileri Yakmak mı? İktidarın İzlediği Yolun Mantığı

    22 Mayıs 2025 Alper Yağcı
    Yazılar

    Gençlerin Sandıktan Uzaklaştığı Türkiye: Seçime Katılım Düşerken Umut Nerede?

    21 Mayıs 2025 Deniz Gün Eraslan

    Yorumlar kapalı.

    Güncel İçerikler

    Lozan Anlaşması, 1924 Anayasası ve Komisyon

    23 Mayıs 2025 Yazılar Armağan Öztürk

    Batık Maliyet mi, Gemileri Yakmak mı? İktidarın İzlediği Yolun Mantığı

    22 Mayıs 2025 Yazılar Alper Yağcı

    Gençlerin Sandıktan Uzaklaştığı Türkiye: Seçime Katılım Düşerken Umut Nerede?

    21 Mayıs 2025 Yazılar Deniz Gün Eraslan

    19 Mayıs 1919: Bağımsızlık Ruhunun Uyanışı ve Türk Gençliğine Bırakılan Emanet

    19 Mayıs 2025 Yazılar Erdal Kesin

    E-Bültene Abone Olun

    Güncel içeriklerden ilk siz haberdar olun




    Archives

    • Mayıs 2025
    • Nisan 2025
    • Mart 2025
    • Şubat 2025
    • Ocak 2025
    • Aralık 2024
    • Kasım 2024
    • Ekim 2024
    • Eylül 2024
    • Ağustos 2024
    • Temmuz 2024
    • Haziran 2024
    • Mayıs 2024
    • Nisan 2024
    • Mart 2024
    • Şubat 2024
    • Ocak 2024
    • Aralık 2023
    • Kasım 2023
    • Ekim 2023
    • Eylül 2023
    • Ağustos 2023
    • Temmuz 2023
    • Haziran 2023
    • Mayıs 2023
    • Nisan 2023
    • Mart 2023
    • Şubat 2023
    • Ocak 2023
    • Aralık 2022
    • Kasım 2022
    • Ekim 2022
    • Eylül 2022
    • Ağustos 2022
    • Temmuz 2022
    • Haziran 2022
    • Mayıs 2022
    • Nisan 2022
    • Mart 2022
    • Şubat 2022
    • Ocak 2022
    • Aralık 2021
    • Kasım 2021
    • Ekim 2021
    • Eylül 2021
    • Ağustos 2021
    • Temmuz 2021
    • Haziran 2021
    • Mayıs 2021
    • Nisan 2021
    • Mart 2021
    • Şubat 2021
    • Ocak 2021
    • Aralık 2020
    • Kasım 2020
    • Ekim 2020
    • Eylül 2020
    • Ağustos 2020
    • Temmuz 2020
    • Haziran 2020
    • Mayıs 2020
    • Nisan 2020
    • Mart 2020
    • Şubat 2020
    • Ocak 2020
    • Aralık 2019
    • Kasım 2019
    • Ekim 2019
    • Eylül 2019
    • Ağustos 2019
    • Temmuz 2019
    • Haziran 2019
    • Mayıs 2019
    • Nisan 2019
    • Mart 2019

    Categories

    • Asterisk2050
    • Bültenler
    • Çeviriler
    • D84 INTELLIGENCE
    • EN
    • Forum
    • Özetler
    • Podcast
    • Röportajlar
    • Uncategorized
    • Videolar
    • Yazılar
    Konular
    • Siyaset
    • Ekonomi
    • Dünya
    • Tarih
    • Kültür Sanat
    • Spor
    • Rapor
    • Gezi
    İçerik
    • Yazılar
    • Podcast
    • Forum
    • Röportajlar
    • Çeviriler
    • Özetler
    • Bültenler
    • D84 INTELLIGENCE
    Konular
    • Siyaset
    • Ekonomi
    • Dünya
    • Tarih
    • Kültür Sanat
    • Spor
    • Rapor
    • Gezi
    Sosyal Medya
    • Twitter
    • Facebook
    • Instagram
    • Youtube
    • LinkedIn
    • Apple Podcast
    • Spotify Podcast
    • Whatsapp Kanalı
    Kurumsal
    • Anasayfa
    • Hakkımızda
    • İletişim
    • Yazarlar
    • İçerik Sağlayıcılar
    • Yayın İlkeleri ve Yazım Kuralları
    © 2025 DAKTİLO1984
    • KVKK Politikası
    • Çerez Politikası
    • Aydınlatma Metni
    • Açık Rıza Beyanı

    Arama kelimesini girin ve Enter'a tıklayın. İptal etmek için Esc'ye tıklayın.

    Çerezler

    Sitemizde mevzuata uygun şekilde çerez kullanılmaktadır.

    Fonksiyonel Her zaman aktif
    Sitenin çalışması için ihtiyaç duyulan çerezlerdir
    Preferences
    The technical storage or access is necessary for the legitimate purpose of storing preferences that are not requested by the subscriber or user.
    İstatistik
    Daha iyi bir kullanıcı deneyimi sağlamak için kullanılan çerezlerdir The technical storage or access that is used exclusively for anonymous statistical purposes. Without a subpoena, voluntary compliance on the part of your Internet Service Provider, or additional records from a third party, information stored or retrieved for this purpose alone cannot usually be used to identify you.
    Pazarlama
    Size daha uygun içeriklerin iletilmesi için kullanılan çerezlerdir
    Seçenekleri yönet Hizmetleri yönetin {vendor_count} satıcılarını yönetin Bu amaçlar hakkında daha fazla bilgi edinin
    Seçenekler
    {title} {title} {title}