Daktilo 1984Daktilo 1984
    • Hakkımızda
    • İletişim
    • E-Bültene Abone Ol
    Facebook Twitter Instagram Telegram
    Twitter Facebook YouTube Instagram WhatsApp
    Daktilo 1984Daktilo 1984
    Destek Ol Abone Ol
    • İZLE
      • Çavuşesku’nun Termometresi
      • Varsayılan Ekonomi
      • 2’li Görüş
      • İki Savaş Bir Yazar
      • Yakın Tarih
      • Mayhoş Muhabbetler
      • Tümünü Gör
    • OKU
      • Yazılar
      • Röportajlar
      • Çeviriler
      • Asterisk2050
      • Yazarlar
    • DİNLE
      • Çerçeve
      • Zedcast
      • Tuhaf Zamanların İzinde
      • SenSensizsin
      • Tümünü Gör
    • D84 FYI
      • Hariçten Gazel
      • Avrupa Gündemi
      • ABD Gündemi
      • Altüst
    • D84 INTELLIGENCE
      • Kitap Yorum
      • Göç Sorunu
      • Başkanlık Sistemi Projesi
      • Devlet Kapasitesi Liberteryenizmi
      • Herkes için Siyaset Bilimi
      • Yapay Zeka
    Daktilo 1984Daktilo 1984
    Anasayfa » Karadeniz’de Donanma Kabiliyetleri Artarken Montrö Rejimi
    Yazılar

    Karadeniz’de Donanma Kabiliyetleri Artarken Montrö Rejimi

    Burak Yıldırım17 Ocak 20246 dk Okuma Süresi
    Paylaş
    Twitter Facebook LinkedIn Email WhatsApp

    [voiserPlayer]

    Ukrayna’nın Rusya tarafından işgal girişiminin başlamasıyla birlikte Türkiye’nin de dahil olduğu tartışmaların ve senaryoların önemli bir kısmı Montrö rejimiyle ilgili oldu. Temelde Möntrö’nün fonksiyonu onun ortaya çıktığı zaman diliminden bağımsız açıklanabilir değildir. 2. Dünya Savaşı’nın hemen öncesindeki siyasi durum, Montrö Anlaşması’nın tarafı olan tüm ülkelerin bu anlaşmadan farklı faydalar elde edebilmesini mümkün kılmıştı. Bugün için aynı ortaklaşmadan bahsedebilmek ise pek de mümkün değil. Bu bağlamda, Montrö gündemi de Ukrayna özelindeki taraflaşmanın getirdiği farklılaşmaya paralel olarak ilerlemektedir.

    Türkiye son 2 yıldır Montrö’yü uygularken anlaşmanın 21. maddesi temelinde bir yaklaşım sergiledi. Şüphesiz ki Türkiye’nin kuzeyinde devam eden savaşa ek olarak, doğusunda ve güneyinde birkaç cephede devam eden çatışma alanlarını hesaba dâhil ettiğimizde, Türkiye’nin kendini tehdit altında tanımlaması oldukça gerçekçidir. Türkiye’nin, bu gerçekçi yaklaşıma tezat olarak; fiili bir çatışmanın bulunmadığı batısında da bir gerilim için uzun süre isteklilik göstermesi ironik ve ayrıca konuşmaya değerdir.

    Mesele dış politika olunca AKP iktidarının maharetli dönüşlerini ve iktidar temsilcilerinin birbiriyle taban tabana zıt açıklamalarını tekrar hatırlatmanın pratik bir faydası yok. Ancak ‘’büyük resmi’’ anlayabilmek için unutmamak gereken birkaç hadise de var. Çok yakın tarihlerde cumhurbaşkanının NATO zirvesinde Ukrayna’nın üyeliğini gündeme getirmesi ve Karadeniz’e kıyıdaş diğer ülkelerin Türkiye’nin büyük desteğiyle NATO üyesi olmaları bir yanda, Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral Tatlıoğlu’nun Karadeniz’de NATO varlığını reddeden açıklamaları ise diğer bir yanda duruyor.

    Güvenlik ve hariciye bürokrasisi ile siyaset belli ki birbirinden oldukça kopuk ve kimse ne yaptığını bilmiyor. Hatta İletişim Başkanlığı bünyesinde faaliyet gösteren DMM’nin geçen günkü basın bildirisinde Montrö’nün 19. maddesinin işletildiği ifade ediliyor. 19. maddeyi işletiyorsak kıyıdaş olan-olmayan ülkelerin tüm askeri gemi geçiş taleplerini neye dayanarak reddettiğimizi, sanırım kimse pek bilmiyor.

    Bu noktada Montrö’nün 19. ve 21. maddeleri arasındaki farktan doğan rejimleri kısaca özetlemek gerekiyor. 19. madde üzerinden işletilen rejimde savaşan tarafların askeri unsurlarının Boğazlar bölgesini geçerek Karadeniz’e girmesi mümkün değil. Bunun tek istisnası, savaştan önce Karadeniz’deki donanma limanlarına bağlı gemilerin tek seferliğine geçiş hakkına sahip olmalarıdır. Bu bağlamda işgal girişiminin başından beri Türkiye 19. maddeyi işletiyor olsaydı Rusya’nın Admiral Grigorovich sınıfı firkateyninin Boğazlardan geçişi mümkün olabilirdi. Ancak Türkiye Rusya’nın bu talebini reddetti. Bu ret kararıyla birlikte Montrö’nün herhangi bir maddesine atıf yapmadan Montrö rejiminin kendisine atıf yaparak bu tür geçiş taleplerinin reddedileceğini tüm dünyaya duyurdu.

    Rusya da bu duruma herhangi bir itirazda bulunmadı. En nihayetinde Ukrayna’ya askeri teçhizat desteği veren ülkelerin Karadeniz’de donanma unsurlarının olmaması, Rusya için de daha güvenli bir deniz cephesi anlamına geliyordu. 19. maddeye göre işletilen bir rejim olsaydı Montrö’nün sınırlamalarına tabii de olsa kıyıdaş olmayan ülkelerin askeri gemileri neredeyse barış dönemindeki serbestiyete sahip olacaklardı. Rusya’nın Karadeniz’e sokabileceği unsur sayısı sadece 2 adetken, NATO ülkelerinin Montrö’yü aşındırıcı girişimde bulunmaları da mümkün olacaktı. Bunun yerine Türkiye 21. maddeyi uygulayarak geçişlerle ilgili daha katı bir rejim tesis etti. Böylece Rusya ve ABD arasındaki fiili çatışmanın bir parçası olmaktan kaçınabildi.

    Süreçle ilgili dönem dönem düşük tonda tartışmalar yaşansa da Birleşik Krallık’ın Ukrayna’ya 2 adet mayın avlama gemisi hibe ettiğini açıklamasıyla birlikte Montrö’yü yeniden yorumlama girişimleri katılımcı buldu. Türkiye’nin NATO üyesi ülkelerin donanmalarının geçişlerine izin vermemesi üzerinden özellikle Batı medyasında eleştirel içeriklerin sayıları arttı. Mayın avlama gemilerinin askeri nitelikte olmadığı ve Karadeniz’de sürüklenen mayınların (yaklaşık 400 adet) yarattığı tehdidin büyük olduğu gerekçeleri yüksek perdeden dillendirilmeye başlandı.

    Ancak tartışma tarafı ülke, kurum ve kişilerin görmezden geldikleri bir gerçek de vardı. Türkiye, NATO üyesi ülkeler arasında ABD’den sonra en büyük mayın avlama filosuna sahip ülkedir. Karadeniz’in tamamında tek başına mayın avlayabilecek kapasiteye sahiptir. Yani herhangi bir hibeye ve desteğe ihtiyaç olmaksızın Karadeniz’deki mayınları etkisiz hale getirebilir. Tüm mesele mayın temizlemekle ilgili olsaydı Türkiye bu görevi tek başına üstlenebilir ve NATO’dan da finansman-teçhizat talep edebilirdi. Böylece elindeki bir yeteneği diplomatik bir kazanıma kolayca çevirebilirdi.

    Bu gerçeğin pas geçilmesinin sebeplerine daha sonra geleceğiz. İlk aşamada NATO ülkeleri Türkiye, Romanya ve Bulgaristan tarafından bir MCM (Military Committee Memorandum) grubu kurulması ve Karadeniz kıyıdaşı olmayan iki ülkenin de bu gruba davet edilmesi üzerinden bir sürecin başlayacağı iddia edilse de 11 Ocak’ta İstanbul’da 3 kıyıdaş NATO üyesi trilateral bir anlaşma imzaladılar. Şimdilik bu görevi 3 ülkenin oluşturduğu bir görev kuvveti üstlenecek. Ancak Romanya savunma bakanının 10 Ocak’taki açıklamasına göre kıyıdaş olmayan ülkeler de bu görev kuvvetine katılabilecekler. Bu durumda artık Montrö’nün 19. maddesinin uygulanacağı kesinlik kazanıyor.

    Konuya başka bir açıdan bakacak olursak Romanya 2 yeni korvet, 3 hücumbot, 2 adet yeni denizaltı satın alma ve envanterindeki 2 adet eski firkateynin de modernizasyonu için bir sözleşme imzaladı. Savunma bütçesi Türkiye’nin toplam savunma bütçesinin %30 fazlasına ulaştı. Diğer yandan F35 ve modern ana muharebe tankları dâhil olmak üzere ordusunu yeniden teçhiz etme kararı aldı. Siparişlerini 2024 yılında teslim almaya başlayacak. Bu yüksek bütçeli silahlanmanın elbette belli gerekçeleri var.

    Bizim gündemimizde olmasa da, Romanya ve Bulgaristan’ın NATO üyeliklerinin sebebi, tamamen Rusya’nın agresyonlarından korunmakla ilgiliydi. Romanya ve Bulgaristan bu anlamda Karadeniz’in güvenliği için sadece Türkiye’ye bel bağlamak istemiyor. NATO güvenlik şemsiyesinin tamamını Karadeniz’de görmek istiyorlar. Üstelik Türkiye’nin Batı ile ilişkilerinin seyrinin pek de pozitif gitmemesi, Romanya ve Bulgaristan’ın kaygılarını arttıran diğer gerekçeler olarak önümüzde beliriyor.

    Türk dış politikasının karar vericilerinin belirleyeceği siyaset, müttefik ülkelerle duygudaşlık kurarak tasarlanamaz. Ancak müttefiklerinin ne düşündüklerini göz ardı eden bir anlayışın pratikte başarılı olma şansı da bulunmamaktadır. Diğer yandan, Rusya’ya uygulanan yaptırımların tamamının tarafı olmayan Türkiye, hâlihazırda Batı ittifakının bir parçası olmamakla eleştirilirken ittifaktan reddedilme sesleri de giderek artıyor. Tüm bu süreçlerin ve süreç tarafı aktörlerin eğilimi itibariyle Türkiye’ye yönelik taraf olma baskısının kısa vadede daha da artacağı bariz bir gerçek olarak önümüzde duruyor.

    Birleşik Krallık, hibe ettiği mayın avlama gemilerinin Türk karasularından çıkar çıkmaz Rusya tarafından batırılacağını biliyor. Ancak zaten amacı da güvenlik tesisi gibi gündemlerle Karadeniz’de NATO’nun kalıcı varlığa sahip olmasını sağlamak. ABD ve Birleşik Krallık firkateynlerinin Karadeniz’de kalıcı varlık göstermeleri karşılığında 2 mayın avlama gemisinden vazgeçmek ise oldukça kârlı bir takas. Üstelik batırılacak gemiler zaten Ukrayna bandıralı olacak ve Birleşik Krallık vatandaşı personeller için herhangi bir tehdit de söz konusu olmayacak. Montrö ise -fonksiyonu itibariyle en çok Rusya’nın çıkarlarını koruyan bir rejim olmakla birlikte fiilen- ilga edilirken Türkiye, arkasına saklanabileceği zırhı kaybetmiş olacak. Üstelik F16V alabilmek için İsveç’in NATO üyeliğini onaylaması bile yetmeyen Türkiye’den edilecek taleplerin bir sonu da belli ki gelmeyecek.

    Peki, Montrö ilga edildiğinde Rusya’nın tepkisi ne olacak? NATO donanmalarını Karadeniz’de hedef alabilecek su üstü platformu kalmayan Rusya, sadece kıyı bataryalarıyla caydırıcılığını sağlayamayacağını da biliyor. Faturayı Suriye’deki Türk askeri pozisyonlarını ve İran’la birlikte Irak’taki TMH bölgelerini hedef alarak Türkiye’ye kesmemesinin önündeki engel ne olacak?

    Şehit haberleri geldiğinde askerlerimizin ve vatandaşlarımızın can-mal güvenliklerini sağlamada yaşanan zafiyetin sorumlularını konuşmak yerine yine TBMM’nin ortak bildiri yayınlayamaması üzerinden hain-terörist söylemlerini mi konuşacağız?

    Türk dış politika yapıcıları çok uzun zamandır akıntıya kendilerini bırakmış bir halde, kontrolsüz bir süreçte savrulup gidiyorlar. Türkiye belli ki günü kurtarmayı amaçlayıp onu bile başaramayan bir amatör fikir kulübüne dönen hariciyesiyle bir süre daha yola devam edecek. Bu süreçte ise inisiyatifi her başlıkta kaybetmesi kaçınılmaz bir sonuç olacak.

    Dünya Hukuk R2 Siyaset
    Paylaş Twitter Facebook LinkedIn Email WhatsApp
    Önceki İçerikDünya Gündemi: Gazze’de Son Durum ve İsrail’e Soykırım Davası
    Sonraki İçerik What is the Minimum Wage in Seven Points?

    Diğer İçerikler

    Bültenler

    Dünya Gündemi: Ukrayna’nın Örümcek Ağı Operasyonu ya da Rusya’nın Pearl Harbor’u

    3 Haziran 2025 Bahadır Çelebi
    Yazılar

    Türkiye’de İşgücü Piyasası: Perşembe’nin Gelişi Çarşamba’dan Belli midir?

    2 Haziran 2025 Oytun Meçik
    Yazılar

    Yeni Anayasa Yeni Türkiye Demek Değil

    30 Mayıs 2025 Armağan Öztürk

    Yorumlar kapalı.

    Güncel İçerikler

    Dünya Gündemi: Ukrayna’nın Örümcek Ağı Operasyonu ya da Rusya’nın Pearl Harbor’u

    3 Haziran 2025 Bültenler Bahadır Çelebi

    Türkiye’de İşgücü Piyasası: Perşembe’nin Gelişi Çarşamba’dan Belli midir?

    2 Haziran 2025 Yazılar Oytun Meçik

    Yeni Anayasa Yeni Türkiye Demek Değil

    30 Mayıs 2025 Yazılar Armağan Öztürk

    Komünizmin Rıza Nur’u: Aclan Sayılgan

    28 Mayıs 2025 Yazılar Kadir Serkan Selçuk

    E-Bültene Abone Olun

    Güncel içeriklerden ilk siz haberdar olun




    Archives

    • Haziran 2025
    • Mayıs 2025
    • Nisan 2025
    • Mart 2025
    • Şubat 2025
    • Ocak 2025
    • Aralık 2024
    • Kasım 2024
    • Ekim 2024
    • Eylül 2024
    • Ağustos 2024
    • Temmuz 2024
    • Haziran 2024
    • Mayıs 2024
    • Nisan 2024
    • Mart 2024
    • Şubat 2024
    • Ocak 2024
    • Aralık 2023
    • Kasım 2023
    • Ekim 2023
    • Eylül 2023
    • Ağustos 2023
    • Temmuz 2023
    • Haziran 2023
    • Mayıs 2023
    • Nisan 2023
    • Mart 2023
    • Şubat 2023
    • Ocak 2023
    • Aralık 2022
    • Kasım 2022
    • Ekim 2022
    • Eylül 2022
    • Ağustos 2022
    • Temmuz 2022
    • Haziran 2022
    • Mayıs 2022
    • Nisan 2022
    • Mart 2022
    • Şubat 2022
    • Ocak 2022
    • Aralık 2021
    • Kasım 2021
    • Ekim 2021
    • Eylül 2021
    • Ağustos 2021
    • Temmuz 2021
    • Haziran 2021
    • Mayıs 2021
    • Nisan 2021
    • Mart 2021
    • Şubat 2021
    • Ocak 2021
    • Aralık 2020
    • Kasım 2020
    • Ekim 2020
    • Eylül 2020
    • Ağustos 2020
    • Temmuz 2020
    • Haziran 2020
    • Mayıs 2020
    • Nisan 2020
    • Mart 2020
    • Şubat 2020
    • Ocak 2020
    • Aralık 2019
    • Kasım 2019
    • Ekim 2019
    • Eylül 2019
    • Ağustos 2019
    • Temmuz 2019
    • Haziran 2019
    • Mayıs 2019
    • Nisan 2019
    • Mart 2019

    Categories

    • Asterisk2050
    • Bültenler
    • Çeviriler
    • D84 INTELLIGENCE
    • EN
    • Forum
    • Özetler
    • Podcast
    • Röportajlar
    • Uncategorized
    • Videolar
    • Yazılar
    Konular
    • Siyaset
    • Ekonomi
    • Dünya
    • Tarih
    • Kültür Sanat
    • Spor
    • Rapor
    • Gezi
    İçerik
    • Yazılar
    • Podcast
    • Forum
    • Röportajlar
    • Çeviriler
    • Özetler
    • Bültenler
    • D84 INTELLIGENCE
    Konular
    • Siyaset
    • Ekonomi
    • Dünya
    • Tarih
    • Kültür Sanat
    • Spor
    • Rapor
    • Gezi
    Sosyal Medya
    • Twitter
    • Facebook
    • Instagram
    • Youtube
    • LinkedIn
    • Apple Podcast
    • Spotify Podcast
    • Whatsapp Kanalı
    Kurumsal
    • Anasayfa
    • Hakkımızda
    • İletişim
    • Yazarlar
    • İçerik Sağlayıcılar
    • Yayın İlkeleri ve Yazım Kuralları
    © 2025 DAKTİLO1984
    • KVKK Politikası
    • Çerez Politikası
    • Aydınlatma Metni
    • Açık Rıza Beyanı

    Arama kelimesini girin ve Enter'a tıklayın. İptal etmek için Esc'ye tıklayın.

    Çerezler

    Sitemizde mevzuata uygun şekilde çerez kullanılmaktadır.

    Fonksiyonel Her zaman aktif
    Sitenin çalışması için ihtiyaç duyulan çerezlerdir
    Preferences
    The technical storage or access is necessary for the legitimate purpose of storing preferences that are not requested by the subscriber or user.
    İstatistik
    Daha iyi bir kullanıcı deneyimi sağlamak için kullanılan çerezlerdir The technical storage or access that is used exclusively for anonymous statistical purposes. Without a subpoena, voluntary compliance on the part of your Internet Service Provider, or additional records from a third party, information stored or retrieved for this purpose alone cannot usually be used to identify you.
    Pazarlama
    Size daha uygun içeriklerin iletilmesi için kullanılan çerezlerdir
    Seçenekleri yönet Hizmetleri yönetin {vendor_count} satıcılarını yönetin Bu amaçlar hakkında daha fazla bilgi edinin
    Seçenekler
    {title} {title} {title}