Daktilo 1984Daktilo 1984
    • Hakkımızda
    • İletişim
    • E-Bültene Abone Ol
    Facebook Twitter Instagram Telegram
    Twitter Facebook YouTube Instagram WhatsApp
    Daktilo 1984Daktilo 1984
    Destek Ol Abone Ol
    • İZLE
      • Çavuşesku’nun Termometresi
      • Varsayılan Ekonomi
      • 2’li Görüş
      • İki Savaş Bir Yazar
      • Yakın Tarih
      • Mayhoş Muhabbetler
      • Tümünü Gör
    • OKU
      • Yazılar
      • Röportajlar
      • Çeviriler
      • Asterisk2050
      • Yazarlar
    • DİNLE
      • Çerçeve
      • Zedcast
      • Tuhaf Zamanların İzinde
      • SenSensizsin
      • Tümünü Gör
    • D84 FYI
      • Hariçten Gazel
      • Avrupa Gündemi
      • ABD Gündemi
      • Altüst
    • D84 INTELLIGENCE
      • Kitap Yorum
      • Göç Sorunu
      • Başkanlık Sistemi Projesi
      • Devlet Kapasitesi Liberteryenizmi
      • Herkes için Siyaset Bilimi
      • Yapay Zeka
    Daktilo 1984Daktilo 1984
    Anasayfa » İslamcılık Demokrasi Vaat Edebilir mi?
    Yazılar

    İslamcılık Demokrasi Vaat Edebilir mi?

    Mustafa Erdoğan22 Haziran 20195 dk Okuma Süresi
    Paylaş
    Twitter Facebook LinkedIn Email WhatsApp

    [voiserPlayer]

    Mısır’ın eski devlet başkanı Mursi’nin, kendisini deviren Sisi’nin yönetiminin zulmü altında, en sonunda mahkeme salonunda vefat etmesi tabiatıyla Türkiye’deki hemen hemen herkesi derinden etkiledi. Özellikle de dindarlar ile İslamcıları… Bu elim olayı seçim kampanyasında kendisine avantaj sağlamak amacıyla istismar eden AKP yönetimi bir yana, gerçekten de bu hazin ölüm ister dindar veya İslamcı olsun ister olmasın vicdanlı herkesi üzdü. 

    Seçimle geldiği devlet başkanlığından askerî darbeyle uzaklaştırılıp bilâhare darbecilerin baskı rejiminin zulmüne maruz kalan bir siyasetçiye üzülmekten daha tabiî ne olabilir?…

    Ama, dikkat edelim: Mursi’nin trajedisine üzülmek ile, onu bir “demokrasi kahramanı” olarak görmek farklı şeylerdir. Aslında, Mursi’nin seçimle göreve gelmek dışında demokrasiyle pek bir ilişkisi yoktu. Bir yıllık kısa iktidar döneminin gösterdiği gibi, seçimle iş başına gelmek onun için sadece kafasındaki İslamcı programı uygulamaya geçirebilmek için bir araçtı. Nitekim, iktidarının daha beşinci ayında çıkardığı bir başkanlık kararnâmesiyle çoğu devlet yetkisini kendisinde toplayıp ardından tek taraflı iradesiyle ülkeye İslamî renkli bir anayasa dayatan bir liderdi Mursi. O toplumun dinî ve kültürel çoğulculuğunu yok sayan, kendisini deviren Sisi gibi insan haklarıyla ve başta yargı bağımsızlığı olmak üzere hukukun üstünlüğüyle başı hoş olmayan bir politikacıydı. 

    Zaten, Türkiye’li İslamcıların Mursi’nin hatırasına gösterdikleri saygının nedeni de onun sözde demokratik kariyeri veya davası değil, kendileri gibi bir İslamcı olmasıydı. Bu bizi, İslam-demokrasi ilişkisini bu vesileyle yeniden gözden geçirmeye sevk etmesi gereken bir durumdur. Bu ilişki öteden beri genellikle kuşku belirten bir tonla ortaya konagelmiştir: “İslam demokrasiyle bağdaşabilir mi?”

    İslam ile demokrasinin bağdaşabilirliği sorunu en azından Türkiye’de 90’lı yılların en popüler tartışma konuları arasında yer alıyordu. Bu “bağdaşabilirlik” sorgulamasının nedeni, İslamın dinî bir öğreti olarak demokrasiyle bağdaşabilir olup olmadığına ilişkin hasbî bir tecessüsten ziyade, İslamcı söyleme ve İslamcıların dünyadaki gelişmeler karşısında aldıkları tutuma karşı duyulan haklı güvensizlikti. Teori düzeyinde İslamî öğretinin kendisinin demokrasiyle bağdaşabilirliğini kategorik olarak reddetmek için bir neden yoksa da, zaman en azından İslamcılıktan duyulan yaygın kuşkunun haksız olmadığını gösterdi. Türkiye’nin AKP tecrübesi de maalesef bunu doğrulamıştır. 

    Bağdaşmazlık bağlamında İslamcılığı vurgulamakla dikkat çekmek istediğim, sorunun İslamın kendisiyle olmaktan çok Müslümanlarla ve daha çok da İslamcılık ideolojisiyle ilgili olduğudur. Müslümanlar söz konusu olduğunda ise mesele onların İslamı nasıl anladıklarıyla ilgilidir. Buna karşılık, İslamcı ideoloji, aşağıda açıklayacağım gibi, genellikle demokrasi karşıtıdır. 

    Evet, başka konularla ilgili olarak olduğu gibi, İslamî öğretinin demokrasiyle ilişkisi de yoruma bağlıdır. En başta, İslamı bir din ve ahlâk öğretisi olarak mı yoksa bir siyaset olarak mı anladığınız, demokrasi karşısında alacağınız tutum bakımından çok önemlidir. İslam eğer esas olarak bir dinî ve ahlâkî öğreti ise, onun siyasal alanın düzenleyici ilkelerinden biri olma iddiasındaki demokrasiyle bağdaşmaması için bir neden yoktur. Yok eğer İslam aynı zamanda ve öncelikle bir siyaset ise, o zaman bunun önü totaliterizme kadar açıktır. Çünkü, siyaset aracılığıyla kendi ahlâkî ve kültürel kodlarını tüm topluma teşmil etme peşindeki bir “dava”nın takipçilerinden farklı ahlâkî anlayış, hayat tarzı ve kültürel pratiklere hayat alanı bırakmalarını beklemek gerçekçi değildir. Aslına bakılırsa, bu sadece dinlerle ilgili olarak değil, kapsayıcı bir pozitif projesi olan bütün ideolojiler için geçerli bir yargıdır.

    Buna karşılık, İslam esas olarak ahlâkî bir öğreti olarak anlaşılırsa, onun demokrasiyle bağdaşmaması için bir neden bulunmadığı gibi, siyasetin demokratik olarak yapılandırılması pekâlâ İslamın bir gereği olarak da görülebilir. Çünkü, demokrasinin özü, halkın ortak sorunlarını -doğrudan doğruya veya temsilcileri aracılığıyla- birlikte müzakere ederek karara bağlaması ve kendisi adına kamu işlerini çekip-çevirenlerin yapıp-ettiklerinden dolayı halka hesap vermeleridir. Yani, kimi kültürel tutumlar demokrasinin yaşayabilirliğini desteklese ve yerleşmesini kolaylaştırsa da, demokrasi esasta insanlara bir ahlâk ve hayat tarzı dayatma meselesi değildir.

    Onun için demokraside İslama –veya genel olarak dinlere- aykırı olan hiçbir şey yoktur. Esasen, dinin “insanlık durumu”nun evrensel bir özelliği olduğu gerçeği karşısında, dinlerin kategorik olarak demokrasiyle bağdaşmadığını söylemek demokrasiyi evrensel bir ideal olarak tasavvur etmekten vazgeçmemizi gerektirirdi. Bu arada, Türkiye’de seküler hayat tarzına sahip olan kesimler tarafından genellikle yanlış anlaşıldığı için söyleyeyim: Dinlerin insanlık durumunun esaslı bir gerçeği olması kişisel olarak bizim din karşısında nasıl tavır aldığımızdan bağımsızdır. Başka bir deyişle, birey veya grup olarak bizim dine kayıtsız veya din karşıtı olmamız bu evrensel gerçeği inkâr etmemizi veya göz ardı etmemizi gerektirmez.

    Öte yandan, İslamı eğer bir grubun kültürel kimliğiyle özdeşleştiriyorsanız, bu grup ister bir kabile, ister bir kavim, isterse bir ulus olsun, o zaman demokrasiye bakışınız “biz ve öteki karşıtlığı”na bağlı olarak şekillenir ve genellikle de dışlayıcı olur. Çünkü böyle bir durumda demokrasi size “kendinizin”kilerden, kendi kimliğinize ait olanlardan tamamen farklı ve hatta ona karşıt (veya, “düşman öteki”ne ait) bir değer olarak görünür. Böyle baktığınızda, demokrasiyi “düşman-öteki”ne ait bir kötülük olarak görebilirsiniz. 

    Ayrıca, İslam eğer sizin grup kimliğinizle aynı şey ise, o zaman bu kimliğin demokrasi bakımından sorunlu yanlarını İslamın demokrasiyle bağdaşmadığının kanıtları olarak görebilirisiniz. Bunun gibi, demokrasi karşısındaki tutumunuz, İslamı dünyaya açık “medenî” (şehirli) bir gözle mi algıladığınıza, yoksa onu göçebe kabile mantığıyla mı anladığınıza bağlı olarak da değişkenlik gösterir. Bu ikinci anlayışın sahiplerinden elbette demokrasi getirmeleri beklenemez.

    Şimdi, demokrasiyi İslama aykırı olarak görenler, esas olarak, onu siyasî bir ideoloji olarak kurgulayıp devlet cebri aracılığıyla bütün bir topluma dayatmak isteyen İslamcılardır. Bunların “biz ve öteki” mantığını içselleştirmiş olan kimlikçi, dışlayıcı ve kabileci zihniyetlerinin, demokrasiden önce asgariden medenî bir toplumsal var oluşun gerekleriyle bağdaşmasına imkân yoktur. İslâmcılık, bu arada, 18. yüzyıl İskoç filozoflarının toplumsallığın merkezine yerleştirdikleri “ahlâk duygusu”nu (moral sense) ve duygudaşlığı (sympathy) da tahrip eder. 

    İslamcılık üstelik, bir yandan kabileci-dışlayıcı doğası, bir yandan da esas olarak politik cebre dayanması yüzünden medenî bir “asabiye” yaratamaz, dolayısıyla toplumsallık için bir temel de oluşturamaz. Öte yandan, İslamcılığın -yanlış olarak “Makyavelist” diye bilinen- ahlakî sapması da toplumu oluşturan gruplar ve kesimler arasında güvensizliği besler. Bütün bunlar ‘’toplum olarak var olmayı, dolayısıyla demokrasiyi imkânsız kılan şeylerdir. Oysa demokrasi bir “toplum”un varlığını gerektirir. 

    Sözün özü, kanaatimce dindarlık demokrasiyle kategorik olarak bağdaşmaz değildir ama İslamcılık doğası gereği demokrasi karşıtıdır. Onun için, tarihsel tecrübenin de doğruladığı üzere, İslamcıların demokrasi vaatlerine güvenilemez.

    Dünya Siyaset
    Paylaş Twitter Facebook LinkedIn Email WhatsApp
    Önceki İçerikTürkiye’de Seçim ve Rekabetçi Otoriteryenlik
    Sonraki İçerik İstanbul Seçim Senaryoları

    Diğer İçerikler

    Yazılar

    Komünizmin Rıza Nur’u: Aclan Sayılgan

    28 Mayıs 2025 Kadir Serkan Selçuk
    Videolar

    Parlamenter Sistem için Yol Ayrımında mıyız? | Berk Esen | Çavuşesku’nun Termometresi ÖZEL #255

    28 Mayıs 2025 Berk Esen, Burak Bilgehan Özpek, İlkan Dalkuç ve Melis Konakçı
    Bültenler

    Dünya Gündemi: ABD-AB Gümrük Müzakereleri, Rusya’dan Ukrayna’ya Yeni Hava Saldırısı, Venezuela Seçimleri

    27 Mayıs 2025 Bahadır Çelebi

    Yorumlar kapalı.

    Güncel İçerikler

    Komünizmin Rıza Nur’u: Aclan Sayılgan

    28 Mayıs 2025 Yazılar Kadir Serkan Selçuk

    Dünya Gündemi: ABD-AB Gümrük Müzakereleri, Rusya’dan Ukrayna’ya Yeni Hava Saldırısı, Venezuela Seçimleri

    27 Mayıs 2025 Bültenler Bahadır Çelebi

    Krizler Çağında Umut Ekmek: Gençler Gıdanın Geleceğini Geri Alıyor

    26 Mayıs 2025 Yazılar Elif Menderes

    Lozan Anlaşması, 1924 Anayasası ve Komisyon

    23 Mayıs 2025 Yazılar Armağan Öztürk

    E-Bültene Abone Olun

    Güncel içeriklerden ilk siz haberdar olun




    Archives

    • Mayıs 2025
    • Nisan 2025
    • Mart 2025
    • Şubat 2025
    • Ocak 2025
    • Aralık 2024
    • Kasım 2024
    • Ekim 2024
    • Eylül 2024
    • Ağustos 2024
    • Temmuz 2024
    • Haziran 2024
    • Mayıs 2024
    • Nisan 2024
    • Mart 2024
    • Şubat 2024
    • Ocak 2024
    • Aralık 2023
    • Kasım 2023
    • Ekim 2023
    • Eylül 2023
    • Ağustos 2023
    • Temmuz 2023
    • Haziran 2023
    • Mayıs 2023
    • Nisan 2023
    • Mart 2023
    • Şubat 2023
    • Ocak 2023
    • Aralık 2022
    • Kasım 2022
    • Ekim 2022
    • Eylül 2022
    • Ağustos 2022
    • Temmuz 2022
    • Haziran 2022
    • Mayıs 2022
    • Nisan 2022
    • Mart 2022
    • Şubat 2022
    • Ocak 2022
    • Aralık 2021
    • Kasım 2021
    • Ekim 2021
    • Eylül 2021
    • Ağustos 2021
    • Temmuz 2021
    • Haziran 2021
    • Mayıs 2021
    • Nisan 2021
    • Mart 2021
    • Şubat 2021
    • Ocak 2021
    • Aralık 2020
    • Kasım 2020
    • Ekim 2020
    • Eylül 2020
    • Ağustos 2020
    • Temmuz 2020
    • Haziran 2020
    • Mayıs 2020
    • Nisan 2020
    • Mart 2020
    • Şubat 2020
    • Ocak 2020
    • Aralık 2019
    • Kasım 2019
    • Ekim 2019
    • Eylül 2019
    • Ağustos 2019
    • Temmuz 2019
    • Haziran 2019
    • Mayıs 2019
    • Nisan 2019
    • Mart 2019

    Categories

    • Asterisk2050
    • Bültenler
    • Çeviriler
    • D84 INTELLIGENCE
    • EN
    • Forum
    • Özetler
    • Podcast
    • Röportajlar
    • Uncategorized
    • Videolar
    • Yazılar
    Konular
    • Siyaset
    • Ekonomi
    • Dünya
    • Tarih
    • Kültür Sanat
    • Spor
    • Rapor
    • Gezi
    İçerik
    • Yazılar
    • Podcast
    • Forum
    • Röportajlar
    • Çeviriler
    • Özetler
    • Bültenler
    • D84 INTELLIGENCE
    Konular
    • Siyaset
    • Ekonomi
    • Dünya
    • Tarih
    • Kültür Sanat
    • Spor
    • Rapor
    • Gezi
    Sosyal Medya
    • Twitter
    • Facebook
    • Instagram
    • Youtube
    • LinkedIn
    • Apple Podcast
    • Spotify Podcast
    • Whatsapp Kanalı
    Kurumsal
    • Anasayfa
    • Hakkımızda
    • İletişim
    • Yazarlar
    • İçerik Sağlayıcılar
    • Yayın İlkeleri ve Yazım Kuralları
    © 2025 DAKTİLO1984
    • KVKK Politikası
    • Çerez Politikası
    • Aydınlatma Metni
    • Açık Rıza Beyanı

    Arama kelimesini girin ve Enter'a tıklayın. İptal etmek için Esc'ye tıklayın.

    Çerezler

    Sitemizde mevzuata uygun şekilde çerez kullanılmaktadır.

    Fonksiyonel Her zaman aktif
    Sitenin çalışması için ihtiyaç duyulan çerezlerdir
    Preferences
    The technical storage or access is necessary for the legitimate purpose of storing preferences that are not requested by the subscriber or user.
    İstatistik
    Daha iyi bir kullanıcı deneyimi sağlamak için kullanılan çerezlerdir The technical storage or access that is used exclusively for anonymous statistical purposes. Without a subpoena, voluntary compliance on the part of your Internet Service Provider, or additional records from a third party, information stored or retrieved for this purpose alone cannot usually be used to identify you.
    Pazarlama
    Size daha uygun içeriklerin iletilmesi için kullanılan çerezlerdir
    Seçenekleri yönet Hizmetleri yönetin {vendor_count} satıcılarını yönetin Bu amaçlar hakkında daha fazla bilgi edinin
    Seçenekler
    {title} {title} {title}