Daktilo 1984Daktilo 1984
    • Hakkımızda
    • İletişim
    • E-Bültene Abone Ol
    Facebook Twitter Instagram Telegram
    Twitter Facebook YouTube Instagram WhatsApp
    Daktilo 1984Daktilo 1984
    Destek Ol Abone Ol
    • İZLE
      • Çavuşesku’nun Termometresi
      • Varsayılan Ekonomi
      • 2’li Görüş
      • İki Savaş Bir Yazar
      • Yakın Tarih
      • Mayhoş Muhabbetler
      • Tümünü Gör
    • OKU
      • Yazılar
      • Röportajlar
      • Çeviriler
      • Asterisk2050
      • Yazarlar
    • DİNLE
      • Çerçeve
      • Zedcast
      • Tuhaf Zamanların İzinde
      • SenSensizsin
      • Tümünü Gör
    • D84 FYI
      • Hariçten Gazel
      • Avrupa Gündemi
      • ABD Gündemi
      • Altüst
    • D84 INTELLIGENCE
      • Kitap Yorum
      • Göç Sorunu
      • Başkanlık Sistemi Projesi
      • Devlet Kapasitesi Liberteryenizmi
      • Herkes için Siyaset Bilimi
      • Yapay Zeka
    Daktilo 1984Daktilo 1984
    Anasayfa » İkinci Kurucu İrade: CHP’nin 3 Aralık Vizyonu
    Yazılar

    İkinci Kurucu İrade: CHP’nin 3 Aralık Vizyonu

    Onur Alp Yılmaz4 Aralık 20224 dk Okuma Süresi
    Paylaş
    Twitter Facebook LinkedIn Email WhatsApp

    [voiserPlayer]

    Dün Batum’daydım. Gümrük giriş-çıkışında tabir yerindeyse mahşer kalabalığı vardı. Neydi peki bu kalabalığın sebebi? Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının cep telefonuna neredeyse yarı fiyatına erişme arzusu. Peki, yurttaşlarımız çağın en temel gereksinimlerinden olan cep telefonuna ulaşmak için böylesi bir çileyi, saatlerce gümrük kapılarında beklemeyi hak ediyor mu? Elbette hayır.

    O hâlde şöyle bir soru geliyor akıllara: Türkiye neden böyle bir hâle geldi? Sebebi açık: Nitelikli üretim yapmayan, Türkiye’yi niteliksiz demode sanayi çöplüğüne çeviren, bu çöplüğe Batı’nın istemediği göçmenlerle ucuz iş gücü sağlayan ve bu iş gücünün dayatmasıyla nitelikli vatandaşlarını niteliksiz işlerde çalışmak zorunda bırakan bir siyasi iradenin varlığı.

    Bunu tersine çevirmek için ihtiyacımız olan şeyler de en az sorunlar kadar net:

    1- Toplumsal barış ve soyut iç-dış “düşmanlara” karşı değil, dünyayla rekabet adına bir kenetlenme ile adanmışlık ruhu,
    2- Muhalifini imha değil, ikna etmeye dayanan yeni bir siyasi kültür,
    3- Nitelikli üretim,
    4- Diploma enflasyonu dolayısıyla işsiz kalan ya da niteliksiz işlerde çalışmak zorunda olan gençleri meslek edindirme kursları vasıtasıyla Türkiye’nin nitelikli üretim kapasitesi içinde bir yere entegre etme,
    5- Göçmenler konusunda Batı’yla gayriahlaki pazarlıklara girmek yerine, bu yükü beraber paylaşmak için masaya oturma.

    Türkiye, bu iddiayı ilk kez dinlemiyor aslında. Atatürk’ün Cumhuriyeti kurarken hayali de dünyayla rekabet edebilen bir Türkiye’ydi. Dolayısıyla Kılıçdaroğlu’nun dünkü konuşmasında ifade ettiği “Atatürk’ün hayalini gerçekleştirmeye geliyoruz” vurgusu boşuna değildi. Nitekim Atatürk ve nesli, azınlıklar vasıtasıyla iç işlerine müdahil olunmuş, pazarı tamamen yabancıların kontrolüne girmiş, I. Dünya Savaşı’nda taşeronluk yaptırılmış, yani onuru beş paralık edilmiş bir yığından bir ulus çıkarmaya çalışmıştı.

    Vaktiyle Cumhuriyet’te yazdığım bir yazıda ifade ettiğim gibi:

    “Tanzimat’ın karikatürize Batılılaşan züppe karakterlerine karşı, modern çağa ortak olmanın bu olmadığını savunan, Müslüman-Türklerin tarımdan başka bir uğraşın içinde olamadıklarını ifade eden, ticaretin kompradorlar ve onun yerli müttefiki olan azınlık grupların elinde bulunmasından hayıflanan, dünyanın güçlü devletlerinin kuralsız bir biçimde kontrol ettiği bir pazar haline gelen Osmanlı’nın bu halden mutlaka çıkması gerektiğini belirten, sermaye birikimi yaparak Müslüman-Türklere de ticaret yapabilecekleri imkânın tanınmasının hayatiliğini vurgulayan Namık Kemal’in eleştirileriyle sarsılan bir nesildir Atatürk ve nesli. 

    Kapitülasyonların yabancılara verdiği her türlü ayrıcalığı bertaraf eden, kendi ait olmadığı sınıfın, burjuvazinin lehine devrim yaparak yerli bir burjuvazi yaratmaya çabalayan, sermayenin gücünün yetmediğini hissettiği andaysa devlet eliyle sanayileşme atağı başlatan bir nesildir bu. Geç modernleşen Almanya’nın ünlü ekonomisti List’in “milli iktisat” modelinden etkilenen ve yerli sanayiyi korumayı önceleyen, bu yolla uluslaştırılan kitleye istihdam sağlamayı ve bir “toplumsal seferberlik” başlatmayı kendisine şiar edinmiş bir nesildir Atatürk ve nesli.”

    Evet, böyle bir nesildi bu nesil. Öncelikleri bir simbiyoz içinde hem ulus yaratıp hem de dünyayla rekabet edebilir bir aşamaya erişmekti. Sonrasında ise refahı tabana yayma gayesindeydiler. Atatürk’ün “fikirlerimin babası” dediği Gökalp’ten beri hayalleri buydu aslında. Bu doğrultuda onlarca fabrika kuruldu, yerli üretim teşvik edildi. Ancak özellikle Türkiye’nin II. Dünya Savaşı’nın ardından Batı kapitalist blokunun parçası olmasıyla beraber ona kapitalist blokun içindeki iş bölümünde biçilen rol, Batı’nın tarımsal gereksinimlerini karşılayan bir ülke olmasıydı. Neticede nitelikli üretim anlamına gelen fabrikalar kapatıldı.

    Tıpkı Bağımsızlık Okulu’nun temsilcilerinin ifade ettiği gibi merkez kapitalist ülkeler, yarı-çevre ülkeleri nitelikli üretim liginin dışında bırakmak için aradıkları tehdidi bulmuşlardı: Komünizm ve Sovyet korkusu. Aksi durumda hem yeni aktörlerle kârlılığını paylaşmak zorunda kalacak olan merkez kapitalist devletler hem de Doğu toplumlarının “statik”, kendilerinin ise “dinamik” olduğuyla ilgili, sömürgeciliklerine de meşruiyet sağlayan en temel tezlerini kaybedeceklerdi.

    Bugün gelinen noktada darmadağın edilmiş toplumsal barış, hem helalleşme çağrısı hem de Altılı Masa’yla yeniden tesis edilmeye çalışılıyor. Altılı Masa ayrıca, muhtevası gereği diyaloğu zorunlu kılan bir yeni siyasi kültürü dayatıyor. Türkiye’yi Westminster modelini esas alan çoğunlukçu bir demokrasi anlayışından, İsviçre’nin oydaşmacı modeline doğru yönlendirme kapasitesi taşıyor. Bunlar, dünyayla rekabet edebilir bir üretim modeli içinde toplumsal barışı sağlamak için ön koşullarken, buna bir ön koşul daha ekleniyor: Batı’yla sığınmacı yükünü paylaşmak. Türkiye toplumu, her ne kadar Kılıçdaroğlu’nun bu konudaki kararlılığını henüz tam anlayamamış olsa da Batı bu kararlılığın gayet farkında. Nitekim Kılıçdaroğlu’nun geçen yıl yaptığı benzer bir çıkışta Batı’nın gazetecisinden politikacısına nasıl çığlık attığını hatırlamak gerekir.

    Dün yapılan toplantıdaki yeni üretim biçimiyle nitelikli üretme ve dünyayla rekabet etme iddiası ise Kılıçdaroğlu’nun ilmek ilmek ördüğü tüm bu sürecin sebebiydi aslında. Yani tüm bu sürecin bir sonucu değildi. Kılıçdaroğlu’nun varmaya çalıştığı nihai noktayı, Türkiye’yi üretenler ligine çıkarmayı esas alıyordu. Böke’nin konuşmasında da görüldüğü üzere bu dönüşüm, sosyal adalet ve kamuculukla eşgüdümlü ilerleyecekti üstelik. Peki yapılabilir mi? Elbette. Kapitalizmin ciddi bir krizden geçtiği bu tür dönemlerde yarı-çevre ülkeler için büyük bir fırsat doğar. 1973-1979 aralığında Güney Kore’nin gelişim süreci bunun iyi bir örneğidir mesela.

    Peki yapabilir miyiz? Bilmiyorum, ama makus talihimizi değiştirmek adına yapmalıyız. Yapılması içinse hepimizin elimizi altına koyması gereken bir taş olduğunu biliyorum. Umarım başarırız.

    Siyaset
    Paylaş Twitter Facebook LinkedIn Email WhatsApp
    Önceki İçerikBones and All | Sinekritik #70
    Sonraki İçerik Ekonomi Gündemi: Üç Harfli Zincir Marketler, Ekonomik Büyüme

    Diğer İçerikler

    Yazılar

    Yeni Anayasa Yeni Türkiye Demek Değil

    30 Mayıs 2025 Armağan Öztürk
    Yazılar

    Komünizmin Rıza Nur’u: Aclan Sayılgan

    28 Mayıs 2025 Kadir Serkan Selçuk
    Videolar

    Parlamenter Sistem için Yol Ayrımında mıyız? | Berk Esen | Çavuşesku’nun Termometresi ÖZEL #255

    28 Mayıs 2025 Berk Esen, Burak Bilgehan Özpek, İlkan Dalkuç ve Melis Konakçı

    Yorumlar kapalı.

    Güncel İçerikler

    Yeni Anayasa Yeni Türkiye Demek Değil

    30 Mayıs 2025 Yazılar Armağan Öztürk

    Komünizmin Rıza Nur’u: Aclan Sayılgan

    28 Mayıs 2025 Yazılar Kadir Serkan Selçuk

    Dünya Gündemi: ABD-AB Gümrük Müzakereleri, Rusya’dan Ukrayna’ya Yeni Hava Saldırısı, Venezuela Seçimleri

    27 Mayıs 2025 Bültenler Bahadır Çelebi

    Krizler Çağında Umut Ekmek: Gençler Gıdanın Geleceğini Geri Alıyor

    26 Mayıs 2025 Yazılar Elif Menderes

    E-Bültene Abone Olun

    Güncel içeriklerden ilk siz haberdar olun




    Archives

    • Mayıs 2025
    • Nisan 2025
    • Mart 2025
    • Şubat 2025
    • Ocak 2025
    • Aralık 2024
    • Kasım 2024
    • Ekim 2024
    • Eylül 2024
    • Ağustos 2024
    • Temmuz 2024
    • Haziran 2024
    • Mayıs 2024
    • Nisan 2024
    • Mart 2024
    • Şubat 2024
    • Ocak 2024
    • Aralık 2023
    • Kasım 2023
    • Ekim 2023
    • Eylül 2023
    • Ağustos 2023
    • Temmuz 2023
    • Haziran 2023
    • Mayıs 2023
    • Nisan 2023
    • Mart 2023
    • Şubat 2023
    • Ocak 2023
    • Aralık 2022
    • Kasım 2022
    • Ekim 2022
    • Eylül 2022
    • Ağustos 2022
    • Temmuz 2022
    • Haziran 2022
    • Mayıs 2022
    • Nisan 2022
    • Mart 2022
    • Şubat 2022
    • Ocak 2022
    • Aralık 2021
    • Kasım 2021
    • Ekim 2021
    • Eylül 2021
    • Ağustos 2021
    • Temmuz 2021
    • Haziran 2021
    • Mayıs 2021
    • Nisan 2021
    • Mart 2021
    • Şubat 2021
    • Ocak 2021
    • Aralık 2020
    • Kasım 2020
    • Ekim 2020
    • Eylül 2020
    • Ağustos 2020
    • Temmuz 2020
    • Haziran 2020
    • Mayıs 2020
    • Nisan 2020
    • Mart 2020
    • Şubat 2020
    • Ocak 2020
    • Aralık 2019
    • Kasım 2019
    • Ekim 2019
    • Eylül 2019
    • Ağustos 2019
    • Temmuz 2019
    • Haziran 2019
    • Mayıs 2019
    • Nisan 2019
    • Mart 2019

    Categories

    • Asterisk2050
    • Bültenler
    • Çeviriler
    • D84 INTELLIGENCE
    • EN
    • Forum
    • Özetler
    • Podcast
    • Röportajlar
    • Uncategorized
    • Videolar
    • Yazılar
    Konular
    • Siyaset
    • Ekonomi
    • Dünya
    • Tarih
    • Kültür Sanat
    • Spor
    • Rapor
    • Gezi
    İçerik
    • Yazılar
    • Podcast
    • Forum
    • Röportajlar
    • Çeviriler
    • Özetler
    • Bültenler
    • D84 INTELLIGENCE
    Konular
    • Siyaset
    • Ekonomi
    • Dünya
    • Tarih
    • Kültür Sanat
    • Spor
    • Rapor
    • Gezi
    Sosyal Medya
    • Twitter
    • Facebook
    • Instagram
    • Youtube
    • LinkedIn
    • Apple Podcast
    • Spotify Podcast
    • Whatsapp Kanalı
    Kurumsal
    • Anasayfa
    • Hakkımızda
    • İletişim
    • Yazarlar
    • İçerik Sağlayıcılar
    • Yayın İlkeleri ve Yazım Kuralları
    © 2025 DAKTİLO1984
    • KVKK Politikası
    • Çerez Politikası
    • Aydınlatma Metni
    • Açık Rıza Beyanı

    Arama kelimesini girin ve Enter'a tıklayın. İptal etmek için Esc'ye tıklayın.

    Çerezler

    Sitemizde mevzuata uygun şekilde çerez kullanılmaktadır.

    Fonksiyonel Her zaman aktif
    Sitenin çalışması için ihtiyaç duyulan çerezlerdir
    Preferences
    The technical storage or access is necessary for the legitimate purpose of storing preferences that are not requested by the subscriber or user.
    İstatistik
    Daha iyi bir kullanıcı deneyimi sağlamak için kullanılan çerezlerdir The technical storage or access that is used exclusively for anonymous statistical purposes. Without a subpoena, voluntary compliance on the part of your Internet Service Provider, or additional records from a third party, information stored or retrieved for this purpose alone cannot usually be used to identify you.
    Pazarlama
    Size daha uygun içeriklerin iletilmesi için kullanılan çerezlerdir
    Seçenekleri yönet Hizmetleri yönetin {vendor_count} satıcılarını yönetin Bu amaçlar hakkında daha fazla bilgi edinin
    Seçenekler
    {title} {title} {title}