Daktilo 1984Daktilo 1984
    • Hakkımızda
    • İletişim
    • E-Bültene Abone Ol
    Facebook Twitter Instagram Telegram
    Twitter Facebook YouTube Instagram WhatsApp
    Daktilo 1984Daktilo 1984
    Destek Ol Abone Ol
    • İZLE
      • Çavuşesku’nun Termometresi
      • Varsayılan Ekonomi
      • 2’li Görüş
      • İki Savaş Bir Yazar
      • Yakın Tarih
      • Mayhoş Muhabbetler
      • Tümünü Gör
    • OKU
      • Yazılar
      • Röportajlar
      • Çeviriler
      • Asterisk2050
      • Yazarlar
    • DİNLE
      • Çerçeve
      • Zedcast
      • Tuhaf Zamanların İzinde
      • SenSensizsin
      • Tümünü Gör
    • D84 FYI
      • Hariçten Gazel
      • Avrupa Gündemi
      • ABD Gündemi
      • Altüst
    • D84 INTELLIGENCE
      • Kitap Yorum
      • Göç Sorunu
      • Başkanlık Sistemi Projesi
      • Devlet Kapasitesi Liberteryenizmi
      • Herkes için Siyaset Bilimi
      • Yapay Zeka
    Daktilo 1984Daktilo 1984
    Anasayfa » Haklı Savaş ve Simülasyon
    Yazılar

    Haklı Savaş ve Simülasyon

    Armağan Öztürk20 Haziran 20254 dk Okuma Süresi
    Paylaş
    Twitter Facebook LinkedIn Email WhatsApp

    İran’ın yok oluşunu izliyoruz. Sonu kötü biten kötü bir filmi izler gibi. Her gün, her saat bombalar düşüyor insanların üzerine. Bu meseleyi irdelemenin yüzeysel bir yolu var elbette. İnsanlar televizyonlarda ve sosyal medyada çılgınlar gibi füze rampaları, hava savunma sistemleri ve nükleer tesis koordinatlarını konuşuyor. Daha derinde tanıklık ettiğimiz şey ise savaşın simülasyona dönüşmesi ve teknolojinin ahlakı felç etmesi. Ayrıca haklı savaşın yokluğunda bir sağduyu, akıl ve vicdan krizi yaşanıyor. Önce ilk meseleden, yani simülasyondan başlamak istiyorum.  

    Jean Baudrillard’ın simülasyon kavramı post-modern dünyadaki hakikat kaybını kavramlaştırmak için ortaya atılmıştı. Düşünüre göre insanların hakikatle ilişkisi geri dönüşü olmayacak bir şekilde yapıbozuma uğramıştır. Klasik dünyada şeylerin bir gerçek halleri, bir de kopyaları vardı. Ancak seri üretim çağının yarattığı tüketim koşullarında asıl ile kopya arasındaki bağ koptu. Kopyaların kopyaları, o kopyaların da başka kopyaları üretildi. İlk, asıl ve töz belirlenemez hale geldi. Bu sürecin vardığı yer ise hiper-gerçekliktir.

    İnsanların somut dünyayla ve somut insanlarla bağlarının azalması, hayatın kurgulanmış sanal bir evrende kendini devam ettirmesi hiper-gerçekliğin patolojik normalliğini ifade etmekte. Baudrillard savaşları anlatırken de simülasyon tezine başvurdu. Birinci Körfez Savaşının medyada ifade edilme biçimi savaşın seçili görsellerden oluşmuş kurgusal anlatısına iyi bir örnekti. Rampalarından fırlatılan füzeler, füzelerin isabet ettiği yerlerde yükselen dumanlar ve ölen insanların dijital gerçekliği savaşın temsili anlatısını karakterize etmektedir. Savaş teknolojisi ilerledikçe insanları öldüren insansız savaş araçları daha da ön plana çıktı.

    Bugünün dünyası insanların savaşa ve ölüme yabancılaştığı bir dünya. Her gün sosyal medya hesaplarında ve televizyonlarda ölü insanlar ve yıkık binalar görmekteyiz. Bahsi geçen görüntüleri büyük bir duyarsızlık ve kayıtsızlıkla izlediğimiz olgusu ise hepimizin ortak sorunu. Gerçeklikten koptuk. Video oyunlarında kafası kesilen sanal karakterlerle, oturduğu bina bombalandığı için enkaz altında can veren insanlar arasındaki fark önemsizleşti. Bu hatırlatma aracılığıyla varacağımız yer gerçek bir savaş karşıtlığı ve esaslı bir barış talebinin ancak simülasyon dünyasından çıkmakla mümkün olacağı şeklindedir. Empati olmadan ahlak olamaz. İnsanların acılarını hissetmeksizin empati kurmamız ve barış bilincini yaşatmamız imkansız.

    Gelelim ikinci meseleye. En az simülasyon kadar önemli bir diğer husus haklı savaş. İsrail’in İran saldırısı şüphesiz ki haklı savaş değil. Çünkü ortada haklı bir neden yok. Ayrıca haklı savaşı meşru olmayan bir savaştan ayıran asıl unsur, yani ölçülülük her İsrail saldırısında ihlal ediliyor. Bilindiği üzere saldırının resmi gerekçesi İran’ın nükleer silah yapma olasılığı. Bu olasılık üzerinden İran’ı bombalayan güç ise nükleer silah sahibi bir devlet. Çatışmanın arkasındaki asıl aktör ABD. Trump yönetimindeki Birleşik Devletler sadece en fazla nükleer başlığa sahip ülke olmak bakımından değil, aynı zamanda nükleer silahı bir fiil kullanan tek devlet unvanıyla eşsiz bir konumda. Nükleer silahların insanlara barışı hatırlatmadığı doğru. Ama nükleer silah sahibi iki gücün kendi silah kapasitelerini sorgulamadan başka bir devleti bu olanaktan mahrum bırakmaya çalışması zorbalıktan başka bir anlama gelmiyor. “Bana hak olan şey sana değil” diyor kısacası ABD-İsrail ittifakı.

    İran’ın demokratik bir rejim olmadığı, diktatörlüklerin bu tür silahlarla donatılmasının insanlık için yeni riskler yarattığı argümanı da ampirik açıdan çok tutarlı değil. Çünkü demokrasiyle barış arasında pozitif bir ilişki yok. Mesela Antik Atina ve Antik Roma çağlarının en büyük askeri emperyal güçleriydi. Özellikle Roma döneminde sömürgeleştirme, savaş ve kölelik sistematik hale gelmişti. Ama bu iki polis aynı zamanda demokratik cumhuriyetin parlak örnekleri olarak da tarihe geçmişti.

    Benzer bir durum modern demokrasiler için de geçerli. ABD, İngiltere ve Fransa aynı anda hem burjuva demokrasisinin gelişmesine katkı sundular hem de ordu ve donanmalarıyla diğer halkları kendi çıkarları için araçsallaştırdılar. Ezcümle, bir ülkenin demokratik olması o ülkeyi daha barışçıl yapmıyor. Zaten son yaşananlar da bu bilinen gerçeğin inkar edilemez kanıtı gibi. İsrail’de demokrasi var, İran’da yok. Ama demokrat İsrail diktatör İran’dan daha fazla insan öldürdü, öldürmeye de devam ediyor.  

    ABD-İsrail saldırısını haklı savaş kategorisinden çıkaran ikinci unsur ise ölçülülüktür. Saldırgan taraf kendilerince meşru gördükleri minimal hedefleri, yani nükleer tesisleri değil, her yeri bombalıyor. Devletin askeri ve sivil kapasitesi ile sivil yerleşim yerleri İsrail hava güçlerinin hedefinde. Ölçülülük ilkesinin korunmadığı hiçbir savaş haklı savaş olamaz. Çünkü ölçülülük yoksa akıl, sağduyu, vicdan ve ılımlılık da yoktur.

    Peki, bu iş nereye evrilir sorusunu sormak stratejik açıdan gerekli olsa da, etik politik düzlemde anlamsız. Çünkü İsrail-ABD ittifakıyla İran arasındaki çatışmada önemli olan tarafların ne yaptığı değil, bizim ne yaptığımız veya yapmadığımız meselesi. Zihnimizi oyalayan simülasyon durumundan çıkmak ve haklı savaş zeminine dönmek zorundayız. Her şey için çok geç olmadan.  

    Dünya M Siyaset
    Paylaş Twitter Facebook LinkedIn Email WhatsApp
    Önceki İçerikİran’da Rejim Düşer mi? | Dr. Reza Talebi | Özel Yayın

    Diğer İçerikler

    Videolar

    İran’da Rejim Düşer mi? | Dr. Reza Talebi | Özel Yayın

    19 Haziran 2025 Bahadır Çelebi ve Reza Talebi
    Videolar

    HAMAS, Hizbullah, Esad… Sırada İran mı var? | 2’li Görüş #44

    19 Haziran 2025 Bahadır Çelebi ve İlkan Dalkuç
    Yazılar

    Türk’ün İmgelemindeki “Midnight in Paris”

    18 Haziran 2025 Umut Dağıstan

    Yorumlar kapalı.

    Güncel İçerikler

    Haklı Savaş ve Simülasyon

    20 Haziran 2025 Yazılar Armağan Öztürk

    Türk’ün İmgelemindeki “Midnight in Paris”

    18 Haziran 2025 Yazılar Umut Dağıstan

    Kurt Lewin Liderlik Deneyleri: Bir Demokrasi Nasıl Yönetilir?

    18 Haziran 2025 Yazılar Furkan Musa Doğan

    Yerel Eşitlik İçin Birlikteyiz: Adana’da Güçlü Bir Dayanışma Buluşması

    17 Haziran 2025 Yazılar Ayşe Kaşıkırık

    E-Bültene Abone Olun

    Güncel içeriklerden ilk siz haberdar olun




    Archives

    • Haziran 2025
    • Mayıs 2025
    • Nisan 2025
    • Mart 2025
    • Şubat 2025
    • Ocak 2025
    • Aralık 2024
    • Kasım 2024
    • Ekim 2024
    • Eylül 2024
    • Ağustos 2024
    • Temmuz 2024
    • Haziran 2024
    • Mayıs 2024
    • Nisan 2024
    • Mart 2024
    • Şubat 2024
    • Ocak 2024
    • Aralık 2023
    • Kasım 2023
    • Ekim 2023
    • Eylül 2023
    • Ağustos 2023
    • Temmuz 2023
    • Haziran 2023
    • Mayıs 2023
    • Nisan 2023
    • Mart 2023
    • Şubat 2023
    • Ocak 2023
    • Aralık 2022
    • Kasım 2022
    • Ekim 2022
    • Eylül 2022
    • Ağustos 2022
    • Temmuz 2022
    • Haziran 2022
    • Mayıs 2022
    • Nisan 2022
    • Mart 2022
    • Şubat 2022
    • Ocak 2022
    • Aralık 2021
    • Kasım 2021
    • Ekim 2021
    • Eylül 2021
    • Ağustos 2021
    • Temmuz 2021
    • Haziran 2021
    • Mayıs 2021
    • Nisan 2021
    • Mart 2021
    • Şubat 2021
    • Ocak 2021
    • Aralık 2020
    • Kasım 2020
    • Ekim 2020
    • Eylül 2020
    • Ağustos 2020
    • Temmuz 2020
    • Haziran 2020
    • Mayıs 2020
    • Nisan 2020
    • Mart 2020
    • Şubat 2020
    • Ocak 2020
    • Aralık 2019
    • Kasım 2019
    • Ekim 2019
    • Eylül 2019
    • Ağustos 2019
    • Temmuz 2019
    • Haziran 2019
    • Mayıs 2019
    • Nisan 2019
    • Mart 2019

    Categories

    • Asterisk2050
    • Bültenler
    • Çeviriler
    • D84 INTELLIGENCE
    • EN
    • Forum
    • Özetler
    • Podcast
    • Röportajlar
    • Uncategorized
    • Videolar
    • Yazılar
    Konular
    • Siyaset
    • Ekonomi
    • Dünya
    • Tarih
    • Kültür Sanat
    • Spor
    • Rapor
    • Gezi
    İçerik
    • Yazılar
    • Podcast
    • Forum
    • Röportajlar
    • Çeviriler
    • Özetler
    • Bültenler
    • D84 INTELLIGENCE
    Konular
    • Siyaset
    • Ekonomi
    • Dünya
    • Tarih
    • Kültür Sanat
    • Spor
    • Rapor
    • Gezi
    Sosyal Medya
    • Twitter
    • Facebook
    • Instagram
    • Youtube
    • LinkedIn
    • Apple Podcast
    • Spotify Podcast
    • Whatsapp Kanalı
    Kurumsal
    • Anasayfa
    • Hakkımızda
    • İletişim
    • Yazarlar
    • İçerik Sağlayıcılar
    • Yayın İlkeleri ve Yazım Kuralları
    © 2025 DAKTİLO1984
    • KVKK Politikası
    • Çerez Politikası
    • Aydınlatma Metni
    • Açık Rıza Beyanı

    Arama kelimesini girin ve Enter'a tıklayın. İptal etmek için Esc'ye tıklayın.

    Çerezler

    Sitemizde mevzuata uygun şekilde çerez kullanılmaktadır.

    Fonksiyonel Her zaman aktif
    Sitenin çalışması için ihtiyaç duyulan çerezlerdir
    Preferences
    The technical storage or access is necessary for the legitimate purpose of storing preferences that are not requested by the subscriber or user.
    İstatistik
    Daha iyi bir kullanıcı deneyimi sağlamak için kullanılan çerezlerdir The technical storage or access that is used exclusively for anonymous statistical purposes. Without a subpoena, voluntary compliance on the part of your Internet Service Provider, or additional records from a third party, information stored or retrieved for this purpose alone cannot usually be used to identify you.
    Pazarlama
    Size daha uygun içeriklerin iletilmesi için kullanılan çerezlerdir
    Seçenekleri yönet Hizmetleri yönetin {vendor_count} satıcılarını yönetin Bu amaçlar hakkında daha fazla bilgi edinin
    Seçenekler
    {title} {title} {title}