[voiserPlayer]
AKP’nin 20 yıldır iktidarda olması AKP’ye haddinden fazla stratejik bir akıl atfedilmesine sebep oluyor. Aşırı yorumlanan, aklileştirilen ve tevil edilen AKP imgesi bu defa bizzat muhalifler tarafından cilalanıyor.
2021 yılında ekonomide onlarca çalkantı yaşandı. Ancak yılın sonunda gelen asgari ücret artışı ve Kur Korumalı TL Vadeli Mevduat sistemiyle kurlardaki artışın yatıştırılması geniş muhalif kitlelere hükümetin erken seçim planladığını düşündürdü.
Muhalefetin kendi hataları, eksikleri bir yana hükümeti anlama konusunda eksiklerimiz olduğu açık. Karşımızda büyük, kontrolsüz ve eşi benzeri görülmemiş bir güce sahip bir hükümet var. Ancak mevcut durum hükümetin tercih ettiği bir nokta olmanın çok ötesinde. Hükümet her halin, her hale göre siyasetini yapıyor.
Hükümetin Hikayesi
Hükümet her halin hikayesini yazıyor. Her başarısızlığı cilalamaya çalışıyor ve pazarlıyor. Bütün bunlar ise muhalefeti şaşkına çeviriyor çok zaman. Unutulmamalı ki hükümetin en güçlü olduğu saha siyasal iletişim ve en güçlü olduğu saha da medya. Hükümetin gücünü unutan muhalif çevreler, medyanın yarattığı illüzyonun peşinden gidiyor ve hükümete taşımadığı vasıfları atfediyor. Olan biteni, ana gündemi anlatmaktan sapan muhalefet her şeyin planlı olduğu sanrısına sarılıp ayrıntılarda boğuluyor. Doğrudan, basit ve yalın bir ekonomi anlatısını kurmaktansa sanki her şey büyük bir planın parçasıymış gibi muhalefet de yaklaşıyor ki aslında bu yaklaşımın Erdoğan’a absürt vasıflar yükleyen çekirdek kitlesinin inançlarından özde çok da bir farkı yok.
Ekonomi hakkında bilgili uzmanlar 2023 ortalarına kadar mevcut politikalarla bir iyileşme öngörmüyorlar. Bu öngörülerini Erdoğan’ın dar gelirli kesimi kısa vadeli olarak rahatlatacak asgari ücret artışı ya da dolardaki artışı frenleyen Kur Korumalı TL Vadeli Mevduat hamleleriyle birleştirip “erken seçim” olasılığının altını çiziyorlar. Ancak yetkin ekonomi bilgisine dayanan bu analizler, Erdoğan hükümeti ve Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin doğasını ıskalıyor.
Seçim Riski
Mevcut sistemde teknik olarak yürütme organı olan bir bakanlar kurulumuz yok. Erdoğan kabinesi var. Erdoğan öncesindeki cumhurbaşkanları ya da başbakanlar gibi atama yapmak için 3 imza ya da meclis çoğunluğu aramak zorunda değil. Ayrıca KHK’lar ile mevcut meclisi bile çok yerde kolaylıkla by-pass edebiliyor. Kısacası önümüzdeki seçimde geçmiş seçimlerdekilerden daha büyük bir iktidar oylanacak. İktidarı kaybedecek hükümet, geçmiş hükümetlerden çok daha fazlasını kaybedecek. Bütün bunlar Erdoğan’ı erken seçim fikrinden uzaklaştıracak. Ayrıca unutulmamalı ki Erdoğan seçimi kazansa dahi bugünkünden daha büyük ya da daha güçlü bir iktidar inşa edemeyecek. Erdoğan’ın güçlü medya dominasyonu sonucunda her hareketini sürekli tevil etmeye, izah etmeye başlayan muhalif medyanın görmeyi unuttuğu bir gerçek daha var. Erdoğan iktidar. Yaptığı şeyleri yapmak için iktidarda bu yapı. Ayasofya’nın açılmasını ya da İstanbul Sözleşmesi’nden çıkılmasını, devlet hastanelerinin çoğunda kürtaja izin verilmemesi; bunlar neyse AKP de o.[1]
Karşımızda bir şeylere sadece maruz kalan bir yapı yok. Aksine tercihleri, politikaları olan ve bunları farklı yerlere kendi istediği gibi yansıtma kabiliyeti olan bir iktidar var önümüzde.
Sonuç olarak iktidar için erken seçim bir fırsat değil bir sorundur. Mevcut iktidar kendi kurduğu sistemden çekindiği için erken seçimden de sakınacaktır. İrrasyonel ve gündelik iktisadi politikalar ise seçim ekonomisi değil iktidarın bizatihi ekonomi politikasıdır. Bu gündelik politikalar eğer AKP’nin oylarını artırır ise seçimden ziyade o politikaların dozunun artışını öngörüyorum. Bunların da enflasyondaki yukarı yönlü hareketi ivmelendireceğini görmek zor değildir.
Muhalefetin Çıkışı
Muhalefet ayrıntılara takılmadan, ekonomide olanı biteni anlatmalıdır. Ekonomide olanı halk zaten yaşamaktadır. Halkın yaşadıklarını sarih ve açık şekilde anlatmak muhalefetin ilk amacı olmalıdır. Bunun yanında halkın uluslararası yatırımcı olmadığı ve uluslararası yatırımcılara konuşulduğu gibi halkla konuşulmaması gerektiğini de muhalefetin öğrenmesi gerekmektedir. Şöyle ki Erdoğan’ın düşük faiz takıntısı bugün yaşanan sıkıntıların temelini oluştursa da halkın gündeminin birinci sırasında somut yaşadıklarının olması gayet normaldir. Halkla, halkın sorunlarının konuşulması; basit ve yalın siyaset tercih edilmelidir.
Muhalefet için de asıl tehlike erken seçim değildir. Aksine, sandığın bir şekilde belki güvenlik kaygılarıyla kaçırılmasıdır. Sandık her şekilde mevcut iktidar bloğunun çözülmesi anlamına gelecektir. Bu açıdan sandıktan çekinmeye -muhalefet açısından- gerek yoktur. Muhalefet odağını, birlik içinde, sağ salim ve sükunetle seçim sandığının halkın önüne getirilmesine yerleştirmelidir.
[1] https://gender.khas.edu.tr › kurtaj-hizmetleri-raporu
Fotoğraf: Element5 Digital