Daktilo 1984Daktilo 1984
    • Hakkımızda
    • İletişim
    • E-Bültene Abone Ol
    Facebook Twitter Instagram Telegram
    Twitter Facebook YouTube Instagram WhatsApp
    Daktilo 1984Daktilo 1984
    Destek Ol Abone Ol
    • İZLE
      • Çavuşesku’nun Termometresi
      • Varsayılan Ekonomi
      • 2’li Görüş
      • İki Savaş Bir Yazar
      • Yakın Tarih
      • Mayhoş Muhabbetler
      • Tümünü Gör
    • OKU
      • Yazılar
      • Röportajlar
      • Çeviriler
      • Asterisk2050
      • Yazarlar
    • DİNLE
      • Çerçeve
      • Zedcast
      • Tuhaf Zamanların İzinde
      • SenSensizsin
      • Tümünü Gör
    • D84 FYI
      • Hariçten Gazel
      • Avrupa Gündemi
      • ABD Gündemi
      • Altüst
    • D84 INTELLIGENCE
      • Kitap Yorum
      • Göç Sorunu
      • Başkanlık Sistemi Projesi
      • Devlet Kapasitesi Liberteryenizmi
      • Herkes için Siyaset Bilimi
      • Yapay Zeka
    Daktilo 1984Daktilo 1984
    Anasayfa » “Devlet Aklı” mı Devlet Kapasitesi mi?
    Yazılar

    “Devlet Aklı” mı Devlet Kapasitesi mi?

    Burak Dalgın28 Ekim 20246 dk Okuma Süresi
    Paylaş
    Twitter Facebook LinkedIn Email WhatsApp

    “Devlet aklı” yine gündemimizde. Halbuki ihtiyacımız olan şey, her şeyi bilen, kadir-i mutlak ve gizemli bir üst akıl değil; milletimizi 21. yüzyılın fırsatlarına hazırlayabilen, meydan okumalarından koruyabilen, sürekli öğrenen ve kapsayıcı bir kurumsal kapasite. Cumhuriyetimizi ancak bu şekilde “ilelebet payidar” kılabiliriz.

    Devlet

    TDK Sözlüğü devleti şöyle tanımlıyor: Toprak bütünlüğüne bağlı olarak siyasal bakımdan örgütlenmiş millet veya milletler topluluğunun oluşturduğu tüzel varlık; ülke. Nitekim erken kaybettiğimiz “Süper Vali” Recep Yazıcıoğlu meseleye bu çerçeveden bakıyordu:

    “Devletin kutsalı olmaz. Kutsal olan insandır, millettir, duygudur. Üç-beş kişinin bir araya gelip kurduğu yönetim organizasyonunun adı olan devletin nesi kutsal?“

    Ancak devlet kavramı, toplumsal zihin yapımızda bir yönetim organizasyonunun ötesine geçiyor. Nitekim TDK Sözlüğü, yukarıdaki geleneksel tanımın hemen ardından devletin mecazi anlamlarını da ekliyor: yüksek makam, mutluluk, baht. Günlük hayatımıza giren devlet kuşu ve devlet baba gibi kavramları hatırlayalım.

    Bu yaklaşımın oluşturduğu otoriterlik, hantallık, keyfilik gibi riskler aşikar. Öte yandan, günümüzde içinde bulunduğumuz coğrafyada “en iyi devlet hiçbir şey yapmayan devlet” tipi bir anarşizmin ciddiyeti de yok. 16 Mart 2023’de İzmir İktisat Kongresindeki Yeninin Yürüyüşü konuşmamda (https://benimpencerem.com/yeninin-yuruyusu-vizyon-irade-icraat/) şöyle anlatmıştım:

    “İcraatları sorgulanamaz Tanrı devletin 21. yüzyılda yeri yok. Her şeye karışan, bazen seven bazen döven, baba devletin de yeri yok. Ahbap-çavuş ilişkilerinde boğulan, herkese istihdam sunan, girişimciye rakip çıkan işletmeci devletin de yeri yok. Kağıt, mühür, imza ile ayak bağı olan devletin zaten yeri yok. Ama kalkınmayı boş veren, rekabetin kurallarını koymayan, tüketiciyi korumayan devletin de 21. yüzyılda yeri yok. Yeni devlet şeffaf işler, ve hesap verir. Kural koyar ve işletir. Hür teşebbüsün önünü açar ve geride kalan vatandaşlarına rasyonel şekilde destek olur. Tek bir kavramla ifade etmem gerekirse, yeni devlet eşittir katalizör devlet.”

    “Devlet Aklı”

    Bu aralar tekrar gündemimizde gelen “devlet aklı” kavramı genelde şöyle savunuluyor: “Merak etmeyin. Bir adım tutarsız gözüküyorsa da muhakkak bir hikmeti vardır. Sürece fazla takılmayın. Beş boyutlu satranç oynandı. En doğru karar alındı. Plana güvenin.”

    Önce buradaki ironiyi tespit edelim. Akıl, düşünmeyle alakalı bir kavram. Bunun doğal uzantısı olarak da eleştiriye açık olmalı. Halbuki devlet aklı, rasyonel değil ahlaki; kavrayışa değil güvene dayalı; eleştiriye açık değil, gizemli bir şekilde anlatılıyor.  

    Kuşkusuz bunun rahatlatıcı bir tarafı var. Akıllı, güçlü, iyi niyetli bir yapı belirsizlikler ve tehditlerle dolu dünyamızda bizi düşünüyor ve en doğru adımları atıyor. Ne güzel değil mi?

    Değil. Dört sebeple açıklayayım.

    Birincisi, performans. Ya öyle değilse? En büyük risk bu değil mi? Türkiye’nin ekonomik (dünya nüfusu, ekonomisi ve ticaretinin yüzde 1’i), toplumsal (İngilizce bilmede Avrupa sonuncusu, dört gençten biri ne işte ne okulda), teknolojik (dünyada internet hızında ilk 100’de değil), diplomatik (AB süreci, Mısır, Suudi Arabistan ve BAE ile yaşananlar) ve güvenlik/asayiş (sınırlar, uyuşturucu) karnesine bakınca bu sorunun akla gelmesi doğal.

    Kim bilir, belki de devlet aklı böyle küçük işlerle(!) uğraşmaya gerek görmüyordur. Performansı test etmenin yolu aşikar: küresel kantara çıkmak. Bu konuyu Endeks Milliyetçiliği kavramıyla ele aldım (https://benimpencerem.com/endeks-milliyetciligi/)

    İkincisi, hürriyetler. 25 Temmuz 2023’de TBMM Genel Kurulu’na ilk kez hitap ederken söylediğim sözün arkasındayım: “İktisadi, siyasi ve toplumsal hürriyetler bir bütündür, parçalanamaz.” Her şeyi bizim için düşünen devlet; yarın ne iş kuracağımıza/nerede çalışacağımıza, ne düşüneceğimize/neye inanacağımıza, nasıl yaşayacağımıza (kılık-kıyafet, yeme-içme) da doğal olarak karışır. Kızmak yok. Bunu istediğimize emin miyiz?

    Üçüncüsü, tembellik. Bosna Hersek’in merhum lideri Aliya İzzetbegoviç’e atfedilen “Mehdi, bizim tembelliğimizin adıdır” sözünü “devlet aklı bizim tembelliğimizin adıdır” diye uyarlamamız mümkün. Vatandaşları aktif katılımcılıktan pasif izleyiciliğe doğru iten bir yaklaşımın totaliter hale gelmesi kaçınılmaz değil mi?

    Dördüncüsü, zaman ufku. “Ebed müddet” olma iddiasındaki bir devletin, “ilelebet payidar” olma hedefindeki bir cumhuriyetin yapması gereken şey, kurumlarını güçlendirmek ve kuralları işletmektir. Kurum ve kuralların aşındırılması, keyfiliğe davetiye çıkarır ve devletin dayanıklılığına zarar verir.

    Neticede, toplumsal zihinde teknik bir organizasyonun ötesinde bir önem taşıyan devlet kavramı bir kabuk, hatta dar grup/kişi çıkarları için bir kılıf haline getirebilir. Devlet aklı için turnusol da budur: Kurum ve kuralları güçlendiriyor mu, yoksa sürekli istisnalar mı tanımlıyor?

    Devlet Kapasitesi

    Peki ne yapalım? Önerim, mistik devlet aklı yerine rasyonel devlet kapasitesini koymak.

    Devlet kapasitesi bir devletin toplumsal, ekonomik ve siyasal hedeflerine ulaşabilme ve toplumu etkili bir şekilde yönetme kabiliyeti anlamına geliyor.

    Bunun beş temel bileşeninden söz edebiliriz: (i) idari (etkin ve işleyen bir bürokrasi); (ii) hukuki (yasa ve düzenleme koyma ve bunları uygulama); (iii) mali (vergi toplama, kalkınma); (iv)  toplumsal (eğitim, sağlık, güvenlik gibi temel kamu hizmetleri); ve (v) siyasi (meşruiyet, karar alma mekanizmalarının işlerliği).

    Bu alanlardaki performansı ölçmeye çalışmak da mümkün. Mesela Fund for Peace’in Devlet Kırılganlığı Endeksi/Fragile States Index (2024’de Türkiye 179 ülke arasında en riskli 41., yani başarıya göre 139. sırada). Mesela Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı’nın (UNDP) İnsani Gelişme Endeksi/Human Development Index (2024’de Türkiye 193 ülke arasında 45. sırada). Mesela Dünya Ekonomik Forumu’nun Rekabetçilik Endeksi/Global Competitiveness Index (2024’de Türkiye 117 ülke arasında 60. sırada, ancak kamu kurumlarında 92.). Mesela Transparency International’ın Yolsuzluk Algı Endeksi/Corruption Perceptions Index (2023’de Türkiye 180 ülke arasında 115. sırada)

    Ancak, genel performansın ötesinde, devlet kapasitesi kavramını gündemimize almak iki açıdan kritik: “devlet aklı” ile olan farkları netleştirmek ve yaşadığımız büyük küresel dönüşümde devletimizin hangi kabiliyetleri geliştirmesi gerektiğini belirlemek.

    “Devlet Aklı” mı Devlet Kapasitesi mi?

    Bu iki ifade arasındaki farkları bir tabloyla özetleyelim. Buradaki değerlendirmeleri, söz konusu kavramları savunanların kendi iddialarından bir demet olarak düşünebiliriz.

    Devlet AklıDevlet Kapasitesi
    Zaten bilir, asla yanılmazYanılır ve sürekli öğrenir
    Gizemli ve cool’durSıkıcı ve renksizdir
    Bilge, vatansever, iyi niyetli kişilerdirMekanizmalardır
    Vatandaş adına düşünürVatandaş ile birlikte düşünür
    Hedefleri ve performansı bilinemezHedefleri ve performansı ölçülebilir
    Hesap vermez (zaten asla yanılmaz)Hesap verir (elbette bazen yanılır)
    Büyük meselelere odaklanmıştırHer meseleden sorumludur
    İstisnalar yaratır, esas olan sonuçturKurumları geliştirir ve kurallara uyar
    Güven ve sadakat beklerKatılımcılık ve liyakat teklif eder
    Meseleleri ahlaki zeminde değerlendirirMeseleleri rasyonel zeminde değerlendirir
    Karşıt görüşlüler cahil, hain, satılmıştırKarşıt görüşlüler karşıt görüşlüdür
    “Ya devlet başa ya kuzgun leşe”“İnsanı yaşat ki devlet yaşasın”

    Neticede akıl veya kapasite kelimesini kullanmamızın ötesinde, hangi argümanlara başvurduğumuz, aradaki temel zihniyet farkına işaret ediyor. Ben ülkemizin ve milletimizin kalıcı iyiliğinin dünya standartlarında, rasyonel ve dinamik bir devlet kapasitesi inşa etmekten geçtiği görüşündeyim.

    Çağa Uygun Devlet Kapasitesi

    Beş büyük kalkınma tuzağıyla karşı karşıyayız: demografi, orta gelir (vasatistan), bölgesel kalkınma, küresel gelişmeler ve sıkışmışlık. Bunları aşmak için beş ana misyon çerçevesinde bir hamleye girişmeliyiz: iç ve dış entegrasyon, kalkınma seferberliği, teknolojik atılım, çağa uygun kamu mimarisi ve yeni siyaset. Bu konuyu daha önce Beş Tuzak, Beş Misyon yazısında ele almıştım (https://daktilo1984.com/yazilar/bes-tuzak-bes-misyon/).

    Meselenin bu yazıyı ilgilendiren tarafı, çağa uygun kamu mimarisi. İşin sadece teknoloji tarafına bakmak bile bir fikir verecektir. Yapay zekanın, robotların, nesnelerin internetinin dünyasında Türkiye’nin egemenliğini sürdürmesi, yeni fırsatları değerlendirmesi ve vatandaşlarının hak ve hürriyetlerini koruması nasıl olacak? Tekno-otokrasi, küresel teknoloji şirketleri (big-tech) ve dijital anarşi üçgenine sıkışma nasıl önlenecek? Blok zincir ile tapu ve noteri dönüştüren, büyük veri ile enflasyon hesaplamalarını güvenli hale getiren, yapay zeka ile kişiselleştirilmiş yaşam boyu eğitim sağlayan, insan-robot işbirliği (Cobot) ile karar süreçlerini (mesela TCMB faiz oranlarını!) iyileştiren, hatta kabinesine bir dijital bakan atayan bir devlet kapasitesi nasıl oluşacak? (örnekler için: https://benimpencerem.com/algoritma-hukumeti-siri-bakan-olur-mu/ )

    Sonuç

    Tanzimat devri devlet adamı Ahmed Cevdet Paşa’nın deyişiyle devlet-i muntazama (muntazam işleyen bir devlet) olmak için iki asırdır uğraşıyoruz. Bu büyük gayreti otoriterlik, hantallık ve keyfilik riski taşıyan gizemli bir üst akla teslim olarak heba edemeyiz. Bununla birlikte, içinde bulunduğumuz dönemde ve coğrafyada, hiçbir şey yapmayan bir devlet ile ayakta kalmamız da söz konusu olamaz.

    “Kırk katır mı, kırk satır mı?” ikilemine mahkum değiliz. Yapmamız gereken; çağa uygun kabiliyetlere sahip, performans odaklı, şeffaf, kapsayıcı ve kendini geliştirmeye açık bir devlet kapasitesi inşa etmektir. Siyasetin göreviyse, bunu nasıl başaracağını, vizyonu, kadrosu ve icraatlarıyla vatandaşa göstermektir.

    Ekonomi R1 Siyaset Sosyoloji
    Paylaş Twitter Facebook LinkedIn Email WhatsApp
    Önceki İçerikİktidara Sınırsız Yetki: Etki Ajanlığı Yasası | ÖZEL YAYIN
    Sonraki İçerik Yaşamın Sesleri ve Renkleri Susturuluyor: Açık Radyo Sessizliğe Gömülürken

    Diğer İçerikler

    Yazılar

    19 Mayıs 1919: Bağımsızlık Ruhunun Uyanışı ve Türk Gençliğine Bırakılan Emanet

    19 Mayıs 2025 Erdal Kesin
    Röportajlar

    Fesih Kararı ve Türkiye’de Siyasetin Yönü | Burak Bilgehan Özpek Fesih Kararını Değerlendirdi

    19 Mayıs 2025 Daktilo1984
    Röportajlar

    Türkiye’de Gazetecilik | TGS’den Basın Özgürlüğü Raporu: İlyas Coşkun ve Ülkü Şahin ile Söyleşi

    18 Mayıs 2025 Gökhan Korkmaz

    Yorumlar kapalı.

    Güncel İçerikler

    19 Mayıs 1919: Bağımsızlık Ruhunun Uyanışı ve Türk Gençliğine Bırakılan Emanet

    19 Mayıs 2025 Yazılar Erdal Kesin

    Fesih Kararı ve Türkiye’de Siyasetin Yönü | Burak Bilgehan Özpek Fesih Kararını Değerlendirdi

    19 Mayıs 2025 Röportajlar Daktilo1984

    Türkiye’de Gazetecilik | TGS’den Basın Özgürlüğü Raporu: İlyas Coşkun ve Ülkü Şahin ile Söyleşi

    18 Mayıs 2025 Röportajlar Gökhan Korkmaz

    Post-PKK Düzeni ve Türk Siyasetinde Muhtemel Değişiklikler

    16 Mayıs 2025 Yazılar Armağan Öztürk

    E-Bültene Abone Olun

    Güncel içeriklerden ilk siz haberdar olun




    Archives

    • Mayıs 2025
    • Nisan 2025
    • Mart 2025
    • Şubat 2025
    • Ocak 2025
    • Aralık 2024
    • Kasım 2024
    • Ekim 2024
    • Eylül 2024
    • Ağustos 2024
    • Temmuz 2024
    • Haziran 2024
    • Mayıs 2024
    • Nisan 2024
    • Mart 2024
    • Şubat 2024
    • Ocak 2024
    • Aralık 2023
    • Kasım 2023
    • Ekim 2023
    • Eylül 2023
    • Ağustos 2023
    • Temmuz 2023
    • Haziran 2023
    • Mayıs 2023
    • Nisan 2023
    • Mart 2023
    • Şubat 2023
    • Ocak 2023
    • Aralık 2022
    • Kasım 2022
    • Ekim 2022
    • Eylül 2022
    • Ağustos 2022
    • Temmuz 2022
    • Haziran 2022
    • Mayıs 2022
    • Nisan 2022
    • Mart 2022
    • Şubat 2022
    • Ocak 2022
    • Aralık 2021
    • Kasım 2021
    • Ekim 2021
    • Eylül 2021
    • Ağustos 2021
    • Temmuz 2021
    • Haziran 2021
    • Mayıs 2021
    • Nisan 2021
    • Mart 2021
    • Şubat 2021
    • Ocak 2021
    • Aralık 2020
    • Kasım 2020
    • Ekim 2020
    • Eylül 2020
    • Ağustos 2020
    • Temmuz 2020
    • Haziran 2020
    • Mayıs 2020
    • Nisan 2020
    • Mart 2020
    • Şubat 2020
    • Ocak 2020
    • Aralık 2019
    • Kasım 2019
    • Ekim 2019
    • Eylül 2019
    • Ağustos 2019
    • Temmuz 2019
    • Haziran 2019
    • Mayıs 2019
    • Nisan 2019
    • Mart 2019

    Categories

    • Asterisk2050
    • Bültenler
    • Çeviriler
    • D84 INTELLIGENCE
    • EN
    • Forum
    • Özetler
    • Podcast
    • Röportajlar
    • Uncategorized
    • Videolar
    • Yazılar
    Konular
    • Siyaset
    • Ekonomi
    • Dünya
    • Tarih
    • Kültür Sanat
    • Spor
    • Rapor
    • Gezi
    İçerik
    • Yazılar
    • Podcast
    • Forum
    • Röportajlar
    • Çeviriler
    • Özetler
    • Bültenler
    • D84 INTELLIGENCE
    Konular
    • Siyaset
    • Ekonomi
    • Dünya
    • Tarih
    • Kültür Sanat
    • Spor
    • Rapor
    • Gezi
    Sosyal Medya
    • Twitter
    • Facebook
    • Instagram
    • Youtube
    • LinkedIn
    • Apple Podcast
    • Spotify Podcast
    • Whatsapp Kanalı
    Kurumsal
    • Anasayfa
    • Hakkımızda
    • İletişim
    • Yazarlar
    • İçerik Sağlayıcılar
    • Yayın İlkeleri ve Yazım Kuralları
    © 2025 DAKTİLO1984
    • KVKK Politikası
    • Çerez Politikası
    • Aydınlatma Metni
    • Açık Rıza Beyanı

    Arama kelimesini girin ve Enter'a tıklayın. İptal etmek için Esc'ye tıklayın.

    Çerezler

    Sitemizde mevzuata uygun şekilde çerez kullanılmaktadır.

    Fonksiyonel Her zaman aktif
    Sitenin çalışması için ihtiyaç duyulan çerezlerdir
    Preferences
    The technical storage or access is necessary for the legitimate purpose of storing preferences that are not requested by the subscriber or user.
    İstatistik
    Daha iyi bir kullanıcı deneyimi sağlamak için kullanılan çerezlerdir The technical storage or access that is used exclusively for anonymous statistical purposes. Without a subpoena, voluntary compliance on the part of your Internet Service Provider, or additional records from a third party, information stored or retrieved for this purpose alone cannot usually be used to identify you.
    Pazarlama
    Size daha uygun içeriklerin iletilmesi için kullanılan çerezlerdir
    Seçenekleri yönet Hizmetleri yönetin {vendor_count} satıcılarını yönetin Bu amaçlar hakkında daha fazla bilgi edinin
    Seçenekler
    {title} {title} {title}