[voiserPlayer]
06/02/2023 tarihinde merkez üssü Kahramanmaraş ili Pazarcık ve Elbistan ilçesi olan ilki 7,7 ikincisi 7,6 büyüklüğünde iki deprem meydana geldi. Hatay, Gaziantep, Osmaniye, Malatya, Adana, Diyarbakır, Şanlıurfa, Adıyaman ve Kilis depremlerden birinci derecede etkilendi. 13,5 milyon kişinin doğrudan etkilendiği depremde; şu ana kadar açıklanan resmi rakamlara göre 35 bin 418 yurttaşımız hayatını kaybetti, 80 binin üzerinde yurttaşımız yaralandı ve 195 bin 962 afetzede deprem bölgesinden tahliye edildi.
08.02.2023 tarihli ve 6785 sayılı Cumhurbaşkanı Kararı ile depremden etkilenen 10 ili kapsayacak şekilde 3 ay süre ile OHAL ilan edildi, aynı gün Resmi Gazetede yayınlandı. OHAL kararı Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulu tarafından 09.02.2023 tarihinde onaylandı.
18 Haziran 2023 tarihinde yapılması gereken genel seçimlerin Cumhurbaşkanı’nın önceki açıklamalarına göre 14 Mayıs 2023 tarihinde yapılması bekleniyordu. OHAL kararının onaylanması ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “İnşallah bu binaların hepsini bir yıl içerisinde yetiştirmekte kararlıyız” açıklaması, genel seçimlerin ertelenerek 31 Mart 2024 tarihinde yapılacak yerel seçimlerle birlikte mi yapılacağı sorusunu akıllara getirdi. Bu ihtimalin siyaset kulislerinde de konuşulduğu biliniyor.
Seçimlerin ertelenmesi ile ilgili olarak siyasiler sosyal medya ve televizyon programlarında açıklamalar yapmaya başladı.
Millet İttifakı’nın üyesi, Demokrat Parti (DP) Genel Başkanı Gültekin Uysal, 12 Şubat 2023 tarihinde sosyal medya hesabından;
1-“Erdoğan’ın ‘bana 1 yıl verin’ sözünden anladığımız, 18 Haziran 2023 seçimini YSK eliyle ‘seçmen kütüklerinin fiili imkansızlık nedeniyle hazırlanamaması’ gerekçesiyle muhtemelen yerel seçimlerle birleştirmek! Çünkü seçime yönelik tüm popülist kurgusu bozuldu!”
2-“AKP açıkça Anayasayı çiğnemek niyetindedir!!! ‘Savaş hali’ dışında seçimi ertelemek mümkün değildir! Kamuoyunun ve muhalefetin dikkatine sunmak istiyorum!!!” paylaşımlarını yaparak YSK eliyle seçimlerin ertelenmeye çalışılacağı konusuna kamuoyunun dikkatini çekti.
Millet İttifakı’nın üyesi, İyi Parti YSK Temsilcisi Mustafa Tolga ÖZTÜRK, 12 Şubat 2023 tarihinde sosyal medya hesabında:
-“Yasa koyucu, Anayasa Madde 78’de seçimlerin ertelenme kararının ancak ‘Savaş Sebebiyle’ alınabileceğine dair açık düzenleme getirmiştir. Bu kararı almaya yetkili olarak TBMM’yi işaret etmiştir.” paylaşımını yaptı.
Millet İttifakı’nın üyesi, İyi Parti Genel Başkan Yardımcı Bahadır ERDEM bir tv programına katılarak;
“Deprem, OHAL ya da başka herhangi bir neden, bu büyük deprem dahil, hiçbir suretle iktidarın Anayasa’ya göre seçimi erteleme hakkı yok.” dedi.
Bu konuda en kapsamlı açıklama 22. Dönem Meclis Başkanı Bülent Arınç tarafından yapıldı. Bülent Arınç’ın sosyal medya hesabından yayınladığı üç sayfalık açıklama özetle; yaşanan depremin tarih kitaplarına Büyük Güneydoğu Anadolu depremi olarak geçeceğini, etkisinin yıllara yayılacağını, gönlümüzde ve ruhumuzda onulmaz yaralar açan devasa bir felaket yaşandığını, depremden etkilenen on şehrimizin büyük bir kısmının yıkılmış durumda olduğunu, vatandaşların şu an seçim değil yaşam mücadelesi verdiğini, ortalama 15 milyon vatandaşımızın etkilendiği bu felakete maruz kalan şehirlerimizin TBMM’de toplam 85 milletvekili ile temsil ediliyor olduğunu, bu bölgede seçmenin kalmamış olduğunu, hem seçmen kütüklerinin geçersizleşmiş olduğunu hem de seçim yapmanın hukuken ve fiilen imkânsız hale geldiğini, belki de seçime gidilirken Yüksek Seçim Kurulu’nun nüfus sayımı ile bu illerin kaç milletvekili ile temsil edileceğini yeniden hesaplayacağını, ne Mayıs’ta ne Haziran’da seçim olamayacağını, devlet bürokrasisinin vatandaşların yaralarına merhem olmasına odaklanması için seçimlerin ivedilikle ertelenmesi gerektiğini, bunun bir tercih değil zaruret olduğunu, bunun yanı sıra Anayasanın 78. maddesini ileri sürerek seçimlerin sadece savaş sebebiyle ertelenmesinin mümkün olduğunu söyleyenlere tek cevap olarak anayasaların kutsal metinler olmadığını, hukuki metinler olduğunu, yasama organının her zaman anayasa maddesini ilga edebileceğini, değiştirebileceğini ve yenisini koyabileceğini belirtti.
Şahsi düşüncesi olarak; Cumhurbaşkanı’nın bizzat mecliste grubu bulunan siyasi partilerin genel başkanlarıyla bir araya gelmesi ve bu zaruretin nasıl aşılacağı konusunda onlarla istişare etmesi gerektiğini, Anayasanın 78. maddesine konulacak bir fıkra ile, mevcut hükme ilaveten, adeta olağanüstü hal ilanındaki gerekçeye benzer şekilde deprem benzeri afetlerde de seçimlerin ertelenmesinin hükme bağlanabileceğini, şüphesiz anayasa hükmü olacağı için tüm partilerin ve milletvekillerinin nitelikli çoğunlukta uzlaşmaları gerektiğini, ayrıca anayasanın 79. maddesinin seçimle ilgili YSK’yı görevlendirdiğinden dolayı, 7062 Sayılı Yüksek Seçim Kurulu’nun Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun’unun 6. maddesine göre YSK’nın toplanarak mevcut durum karşısında seçimlerin 2023 Mayıs veya Haziran aylarında yapılmasının mümkün olmadığına karar verebileceğini ve bu kararın gereği yapılmak üzere yasama organına bildirilebileceğini de kamuoyuna ilan etti.
Arınç, seçimlerin ertelenmesi konusunda ise;
– Birinci tercihinin; Milletvekili ve Cumhurbaşkanlığı Seçimleri ile 2024 yılı Mahalli İdareler Seçimlerinin birleştirilmesi.
– İkinci tercihinin Cumhurbaşkanlığı ve Milletvekilli Seçimlerinin ötelenerek Kasım 2023’de yapılması.
– Üçüncü tercihinin ise ilk iki seçenekte anlaşılamadığı takdirde tüm siyasi partilerin mutabık kalacağı başka bir tarih üzerinde anlaşma sağlanması.” şeklinde paylaşımda bulunmuştur.
Bülent Arınç’a Millet İttifakı’nın üyesi, Gelecek Partisi Sözcüsü Serkan ÖZCAN sosyal medya hesabı üzerinden:
“Sn. Başkan, evet tarihimizin en acı dönemlerinden birini yaşıyoruz. Tartışmaları körükleyerek acımızı daha da büyütecek her girişim tarihi hata olur. Açık Anayasa hükmüne rağmen aksi yönde atılacak her adım, bizim ve milletimizin gözünde Sivil Darbe olarak değerlendirilir.” paylaşımını yaptı.
Millet İttifakı’nın üyesi, İyi Partisi Sözcüsü Prof. Dr. Kürşad Zorlu da sosyal medya hesabından:
“Seçim tarihiyle ilgili bazı açıklamalar kamuoyuna yansımaktadır. Elbette öncelikli hedefimiz yaralarımızın hemen sarılmasıdır. İşte hem bu sürecin ve ülke sorunlarının etkin çözümü hem de Anayasamıza göre seçimlerin vaktinde gerçekleşmesi İYİ Partinin temel yaklaşımı olacaktır.” paylaşımını yaparak cevap vermiştir.
Millet İttifakı’nın üyesi, DEVA Partisi Sözcüsü İdris Şahin ise partisinin genel merkezinde seçimlerin ertelenebileceği iddiasına ilişkin:
“Seçim, Anayasa ne zaman diyorsa, seçim yasası ne zaman diyorsa o zaman yapılır. Hukuk var ortada. Hukuksuzluk daha yeni on binlerce canımızı aldı. Hukuk ne diyor? Anayasamızın 78. maddesine göre Gazi Meclisimiz sadece ve sadece savaş durumunda seçimi 1 yıl erteleyebilir. Başka hiçbir sebeple seçimler geriye bırakılamaz. Yani Anayasamıza göre mevcut durumda seçimlerin ertelenmesi mümkün değildir. YSK’nın seçim tarihlerini değiştirme yetkisi olduğunu kabul etmek, YSK’nın Anayasa’dan, kanunlardan ve yasama organı TBMM’den üstün olduğu anlamına gelir. Ortada Anayasa varken YSK’nın veya herhangi bir başka yapının iradesinin hiçbir hükmü yoktur. Anayasamız Sayın Cumhurbaşkanı’nın da YSK’nın da üstündedir. Hukuk, seçim için 18 Haziran’ı emretmektedir. Zaten düne kadar iktidar partilerinin ifade ettiği 14 Mayıs tarihi bir temenniden daha fazlası değildi. Ortada bir karar da yoktu. Onun için değerlendirmeyi yasalara göre 18 Haziran üzerinden yapmayı uygun görüyoruz.” açıklamasını yapmıştır.
Son olarak CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, gazeteci Murat Yetkin’in seçimlerin ertelenmesiyle ilgili sorularına şu şekilde cevap verdi:
– AK Parti’den deprem gerekçesiyle seçimin 18 Haziran ötesine ertelenmesi çıkışları geliyor. Seçim ertelenebilir mi?
– Hayır. Anayasa çok açık. Ancak savaş halinde seçim ertelenebiliyor. Savaş olmadığına göre seçim ertelenemez. Hiç kimse Anayasanın, yasaların dışında gerekçeler uydurarak kendisine özgü bir hukuk normu oluşturamaz. Anayasa var. “Türkiye hukuk devletidir” diyorsak yapılamaz.
– Bülent Arınç bir açıklama yaptı, deprem felaketi dolayısıyla derhal ve bir defaya mahsus ertelenmelidir dedi. Nasıl karşıladınız?
– Ne demek bir defaya mahsus? Bu ifade “bir kişiye bir sefere özgü bir hukuk normu oluşturalım” demektir. Demokrasilerde böyle bir anlayış yoktur. Kabile devletlerinde bile bu olmaz. Kaldı ki Anayasa hiçbir yoruma yer vermeyecek kadar gayet açıktır. Yine Anayasada, hiç kimseye, sınıfa, zümreye imtiyaz tanınamaz diye bir madde de var.
Bakın, büyük bir deprem oldu, farkındayız. Göç hareketleri var, farkındayız. Ancak bugünkü teknolojik imkânlarla bu sorunlar kolaylıkla aşılabilir.
Bir kere herkesin bir T.C. numarası var. Yüksek Seçim Kurulunda herkesin kimlik bilgileri bulunuyor. Adres değişikliklerini de kolaylıkla saptamak mümkün. Seçim tarihi netleştiğinde YSK oturur çalışır, bütün bunları düzenler, seçmen listelerini oluşturur. 14 Mayıs’ta olacaksa üç ay, 18 Haziran’da, zamanında yapılacaksa dört aydan fazla zaman var. Bu süre içinde YSK görevini aksatmadan rahatlıkla yapabilir.
– Oysa iddialara göre AK Parti seçimi YSK üzerinden ertelemeye çalışıyor. Neden eli kolu bağlı diyorsunuz?
– Ak Parti öyle anlaşılıyor ki YSK’yı kendi talimatı ile hareket eden bir organ olarak görüyor. Daha açık bir anlatımla, onlar YSK’yı Ak Partinin arka bahçesi olarak görüyorlar. Gerçi YSK geçmişte bu izlenimi verecek kararlar almadı değil. Yargının bir partinin arka bahçesi konumuna düşmesi yargı adına utanılacak bir tablodur. YSK’nın bu izlenimi verecek davranışlardan, kararlardan kaçınması yargıya olan güveni pekiştirir. Aksi davranışlar yargının zaten gittikçe düşen itibarına ivme kaybettirir.
Ben Anayasa ve yasaların öngördüğü kurallardan söz ediyorum. Hukuk devletinde aslolan hukuk kurallarıdır. Hiçbir yargı kurumunun Anayasayı, yasaları çiğneme hakkı da yetkisi de yoktur. Yapılması gereken seçim tarihini ivedilikle belirlemek ve YSK’nın görevini yapmasına olanak sağlamaktır.
Yapılacak ilk iş, ivedilikle seçim tarihinin belirlenmesi ve YSK’nın da seçim hazırlıklarına başlamasının sağlanmasıdır. Yarından tezi yok yapılması gereken şey seçim tarihinin belirlenmesidir.
– Peki, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan da Arınç gibi “bir defalığına” deyip iddia edildiği gibi YSK’ya seçim erteletme girişiminde bulunabilir mi? Bu durumda tutumunuz ne olur?
– Buna kalkışacaklarını sanmıyorum. Hukuk, hukukun üstünlüğü, yargıçlarda vicdan varsa buna kalkışacaklarını sanmıyorum. Anayasaya göre hâkim, hukukun üstünlüğü ve vicdani kanaatine göre karar verir.
– O zaman sizce neden bu çıkışlar yapılıyor, seçimin Anayasa’ya rağmen ertelenmesi çıkışları yapılıyor?
– Seçimin ertelenmesi taleplerinin altında seçimden kaçma iradesi var. Ancak bu iradeyi YSK üzerinden hayata geçirmek yani kendi çıkarlarına göre bir defaya mahsus özel kararlar aldırmak istiyorlar. Sayın Arınç’ın açıklaması bunu gösteriyor.
Tekrar ediyorum; kimseye özgü hukuk normu oluşturulamaz. Yapılması gereken, ister erken seçim olarak 14 Mayıs, ister zamanında 18 Haziran olsun, ivedilikle seçim tarihinin belirlenmesidir. Seçimden kaçmanın hiç kimseye bir yararı yoktur. Ancak zararını tüm ülke çekecektir.
Siyasi parti üyeleri ve sözcülerinin yaptıkları açıklamalarda seçimlerinin YSK eliyle engelleneceği iddiasını açıkça belirtilmektedir. Bu noktada “Yüksek Seçim Kurulu seçimleri erteleyebilir mi?” sorusu gündeme gelmektedir.
Anayasa’nın 78. Maddesi, “Savaş sebebiyle yeni seçimlerin yapılmasına imkan görülmezse, Türkiye Büyük Millet Meclisi seçimlerin bir yıl geriye bırakılmasına karar verebilir. Geri bırakma sebebi ortadan kalkmamışsa erteleme kararındaki usule göre bu işlem tekrarlanabilir.” diyor. Anayasa hükmü seçimlerin geri bırakılması yetkisini yalnızca “Savaş Sebebi” ile Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne vermiştir. Anayasa metninden anlaşılacağı üzere mücbir sebepten bahsedilmemiştir. Mücbir sebep ile seçimlerin erteleneceğine ilişkin görüş ise Anayasa Mahkemesinin 15.06.2012 tarihli 2012/30 esas sayılı kararına dayandırılmaktadır. Anayasa Mahkemesi “Savaş sebebiyle yeni seçimlerin yapılmasına imkan görülmezse Türkiye Büyük Millet Meclisi seçimlerin bir yıl geriye bırakılmasına karar verebilir. Geri bırakma sebebi ortadan kalkmamışsa erteleme kararındaki usule göre bu işlem tekrarlanabilir.” maddesi ile ilgili açılan iptal davasında, 2012/30 esas sayılı kararı ile “…… Cumhurbaşkanı seçimine ilişkin diğer hususların yanı sıra savaş gibi bir mücbir sebep nedeniyle seçimin yapılmasına imkân bulunmayan hâllerde seçimin ertelenmesinin düzenlemesinde Anayasa’ya aykırı bir yön bulunmamaktadır.” diyerek iptal istemini reddetmiştir. Her ne kadar Anayasa Mahkemesi kararında “savaş gibi” ifadesini kullanmış olsa da Anayasa metni “Savaş sebebiyle” diyerek sınırlı bir sayım yapmıştır. Dolayısıyla “Savaş” sözcüğü genişletilerek doğal afette mücbir sebep kabul edilerek seçimler geri bırakılamaz.
Öte yandan, 7062 sayılı Yüksek Seçim Kurulunun Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun’un, Kurulun görev ve yetkileri başlıklı 6. Maddesi; “seçimlerin başlamasından bitimine kadar, seçimin düzen içinde yönetimi ve dürüstlüğüyle ilgili bütün işlemleri yapmak veya yaptırmak, seçim süresince ve seçimden sonra seçim konularıyla ilgili bütün yolsuzlukları, şikâyet ve itirazları incelemek ve kesin olarak karara bağlamak” ifadelerini kullanıyor. Kanunun 6. maddesi ve diğer maddelerinde, Kurulun seçimlerin geri bırakılmasına karar vermesine ilişkin herhangi bir hüküm bulunmamaktadır.
Anayasa’nın 6. Maddesi ise “Egemenlik, kayıtsız şartsız Milletindir. Türk Milleti, egemenliğini, Anayasanın koyduğu esaslara göre yetkili organları eliyle kullanır. Egemenliğin kullanılması, hiçbir surette hiçbir kişiye, zümreye veya sınıfa bırakılamaz. Hiçbir kimse veya organ kaynağını Anayasadan almayan bir Devlet yetkisi kullanamaz.” diyor.
Anayasa’nın 6. ve 78. maddeleri, 7062 sayılı Yüksek Seçim Kurulunun Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun ile birlikte değerlendirildiğinde, Yüksek Seçim Kurulu’nun seçimleri geri bırakma yetkisinin olmadığı, seçimleri geri bırakma yetkisinin sadece ve ancak savaş sebebi ile Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne verildiğini açıkça göstermektedir.