Daktilo 1984Daktilo 1984
    • Hakkımızda
    • İletişim
    • E-Bültene Abone Ol
    Facebook Twitter Instagram Telegram
    Twitter Facebook YouTube Instagram WhatsApp
    Daktilo 1984Daktilo 1984
    Destek Ol Abone Ol
    • İZLE
      • Çavuşesku’nun Termometresi
      • Varsayılan Ekonomi
      • 2’li Görüş
      • İki Savaş Bir Yazar
      • Yakın Tarih
      • Mayhoş Muhabbetler
      • Tümünü Gör
    • OKU
      • Yazılar
      • Röportajlar
      • Çeviriler
      • Asterisk2050
      • Yazarlar
    • DİNLE
      • Çerçeve
      • Zedcast
      • Tuhaf Zamanların İzinde
      • SenSensizsin
      • Tümünü Gör
    • D84 FYI
      • Hariçten Gazel
      • Avrupa Gündemi
      • ABD Gündemi
      • Altüst
    • D84 INTELLIGENCE
      • Kitap Yorum
      • Göç Sorunu
      • Başkanlık Sistemi Projesi
      • Devlet Kapasitesi Liberteryenizmi
      • Herkes için Siyaset Bilimi
      • Yapay Zeka
    Daktilo 1984Daktilo 1984
    Anasayfa » Demode Ekonomik Çözümleri Yeniden Düşünme Zamanı
    Yazılar

    Demode Ekonomik Çözümleri Yeniden Düşünme Zamanı

    Cem Özen6 Şubat 20206 dk Okuma Süresi
    Paylaş
    Twitter Facebook LinkedIn Email WhatsApp

    [voiserPlayer]

    İzlanda’nın büyüme yerine mutluluk ekonomisini ön plana çıkaracağını okuyanların önemli bir kısmı ekran karşısında duraksadı ve bu yeni durumu anlamaya çalıştı. Mutluluk ekonomisi 1970’li yıllardan bu yana ekonominin bir alt disiplini olarak ekonomistlerin akademik hayatını meşgul ediyordu ve davranışsal iktisadın son dönemdeki yükselişi ile adından daha çok söz ettiriyordu. Ancak yine de bir ülkenin ekonomi politikasının bir numaralı gündemi olmasını kimse beklemiyordu. Yaşanan sadece bir ülkenin ya da bir hükümetin tercihinden çok yeni dünya insanının beklentilerini karşılamak için atılan cesur bir adım olarak okunmalı.

    Kabul gören kapitalist ekonomi yaklaşımında öne çıkan büyüme, kişi başına düşen Gayri Safi Yurtiçi Hasıla (GSYİH) ve para politikaları gibi makro parametrelerin anlamsızlaşmaya başladığı bir döneme giriyoruz. İnsanların beklentileri kendilerine dolaylı yoldan fayda sağlayan makro rakamlar yerine hayatlarını iyileştiren mikro gelişmeler. Daha hızlı internet, daha çok yeşil alan, daha az trafik, doğanın daha çok korunması, yeni neslin çok daha ilgisini çekiyor. Mutluluk ekonomisi işte bu taleplere karşılık vermek için geliştirilen bir reaksiyon.

    Elbette dünya ekonomisine ve kültürel yaşama yön veren gelişmiş Batı medeniyetine mensup ülke vatandaşlarının talepleri bu süreci başlatıyor. Gelişmemiş ülkelerin vatandaşları aşağıda birkaç başlık altında ele alınacak değişen talepleri isteme noktasına henüz ulaşmış değil.

    Yıkılan Bir Dev: Kişi Başına Düşen GSYİH

    Ülkeleri karşılaştırırken en çok kullanılan birkaç parametreden biri, kişi başına düşen GSYİH. Üretilen ekonomik değerin ölçülmesinde temel gösterge olan GSYİH, ekonomistlere ve sosyal bilimcilere hizmet eden bir parametre. Ancak iş kişi başına GSYİH’ye dönünce bir takım sorunlar baş gösteriyor. Her şeyden önce gelir dağılımının adaletsiz olduğu ülkelerde aritmetik bir ortalamadan ibaret olan kişi başına düşen GSYİH değeri, nüfusun çoğunluğunun reel gelirinin uzağında kalıyor. Nüfusun büyük çoğunluğu bu rakamın çok altında bir gelirle hayatlarını sürdürürken ufak bir azınlık ise bu sayının çok üzerinde gelir elde ediyor. Bunun yanında petrol gibi doğal zenginliğe dayalı ekonomilerde ve küçük nüfuslu ülkelerde bu rakamın isabet oranı da şaşıyor. Bir zamanlar dalga geçilen “Ben bu rakamı kazanmıyorum, hani nerede bu para?” serzenişine daha çok insan hak veriyor.

    Öte yandan artık bir göçmen ve turizm dünyasında yaşıyoruz. Daha fazla sayıda insan gelişmiş ülkelere göç ediyor. Dolayısıyla sabit bir vatandaş sayısı devletler açısından belli ise de ne kadar göçmene sahip olduğu konusu belli değil. Göçmenler çalışarak bir ekonomik değer yaratıyor ve bu GSYİH’ye ekleniyor ancak bölünürken sadece vatandaş sayısına bölündüğünde kişi başında düşen GSYİH rakamı isabet oranı daha da düşüyor. Bunun yanında Türkiye gibi dört milyon mülteci barındıran ülkelerde mültecilerin yarattığı katma değer hesaplanırken kişi başına GSYİH hesabında bu dört milyon mülteci hesaplanmayarak oldukça büyük bir sapmaya neden oluyor. Ayrıca turizmin her geçen gün hacminin büyümesi de “Kim neyi nerede harcıyor?” ve “Ne kadar değer yaratıyor?” sorularını gündeme getiriyor. Dolayısıyla kişi başına düşen GSYİH, artırılması gereken temel hedef olmaktan çıkıyor.

    Günlük Hayatı Dönüştüren Yeni Teknolojiler

    İnternet ve akıllı telefon devrimi ile artık pek çok işlemimizi cebimizdeki bir alet ile yapabiliyoruz. Hayatımız mekanik ve pratik olarak kolaylaştı. İşlem maliyetlerimiz düştü, bir işi yapmak için o mekana gitmek zorunluluğu azaldı. Fakat o da ne! Artık patron, akşam saat 21.00’da da attığı e-posta ile çalışanından iş isteyebilir hale geldi. Mesai kavramı giderek bağlamından kopmaya başladı. Özellikle satış, pazarlama, iletişim gibi bazı sektörler doğası gereği çalışanını 24 saat mesai yapar hale getirdi. İnsanlar kendilerine şu soruyu sormaya başladı: “Teknoloji bu kadar geliştiyse ben neden daha çok çalışıyorum?”

    Dünyanın gelişmiş ülkelerindeki pek çok hukuki ve kültürel altyapı eskide kalmış olan mesai sistemine göre şekillenmiş durumdaydı ve yeni döneme yönelik yasal düzenlemeler de yapılıyor. Bunun yanında insanlar kendilerine vakit ayıracakları işleri talep etmeye başladı. İş dışı zamanın çokluğu ve fazla mesainin az olmasının; iş tercihindeki önem sırası giderek yükseliyor. Sabah 8 akşam 6’da mesaide durmak ve bunun karşılığında maaş almak üzerine kurulu bir sistem bugün pratikte işlemiyor. Bir yandan free lance ve mekandan bağımsız çalışmak demek olan “dijital nomad” yapısındaki işler çoğalıyor. Giderek daha çok sayıda “insan offline olmayı” ve teknolojinin iş ve özel hayatı arasından çekilmesini istiyor.

    Kapımızdaki İklim Krizi

    İklim krizi konusu kimine göre dünyanın sonunu getirecek kimine göre ise abartılıyor. Ancak durum şu ki eğer korkulan gerçekleşirse gerçekleşecek olan risk dünyada insan hayatının yok olması. Terazinin bir kefesine dünyadaki insan yaşamının tehlikeye girmesini koyduğunuzda diğer kefesi tamamen anlamsızlaşıyor. Bunun için özellikle genç nesiller iklim krizini birincil ve biricik politik önceliği haline getiriyor. Bu talep, Avrupa’daki Yeşiller ve türevi partilerinin gördüğü işlevden çok ötesinde bir boyuta sahip.

    Global krizin yanında, insanlar yaşadıkları şehrin yeşil alanlarını korumak ve bununla barışık bir teknoloji istiyor. Birkaç on yıl önce yapılan bir inşaat veya ekonomik yatırım, aksi iddia edilemez şekilde bir ekonomik gelişme anlamına geliyordu ancak bugün insanlar özellikle inşaat yatırımlarına karşı alerjik bir tepki veriyor. İmar ile kalkınma arasındaki bağ çağımızda net şekilde zayıflamış bulunuyor. Artık sürdürülebilir, çevre ile barışık, doğaya saygılı ürün ve uygulamalar çok daha makbul hale geldi.

    Yeni Yaşam ve Yeni Talepler

    İnsanlar artık uzun saatlerini internette geçiriyor. Sosyal ilişkilerini, iş yaşamlarını, eğlencelerini internet ortamına endeksleyen kişilerin hayattan talepleri de buna göre şekilleniyor. Artık daha çok sayıda insan asgari temel bir gelir ve hızlı bir internet ile hayatlarını idame ettirmeyi kendine yeterli görüyor. Freelance çalışmak artık norm haline geliyor. Zaten internet doğasının da insan yaşamını birbirine yaklaştırıcı ve eşitleyici bir etkisi olduğunu kabul etmek gerek. Çok zengin biri de iki saatini Youtube videosu izleyerek geçiriyor, asgari ücretli de. Bu tip ortak alanların artması da zenginliğin cazibesini yok etmese de mütevazı gelir ile yaşamak isteyenlerin sayısının artmasına da neden oluyor.

    Böylece ilk başta herkese olmasa da bir takım insanlara karşılıksız aylık ödeme anlamına gelen vatandaşlık geliri verilmesi gündeme gelebilir. Temel vatandaşlık geliri alan kişilerin tamamen asalak ve Roma’daki pleb’lere dönüşeceği düşünülmemeli. İnsanlar internet yoluyla değer üretmeye yatkınlar ve bu da yeni bir yaşam ve gelir modeli olarak karşımıza çıkabilir. Yani vatandaşlık maaşı aynı zamanda yeni bir üretim modeli de olabilir.

    Mutluluk Ekonomisinden Başka Cevaplar

    Yeni kuşaklar, kendi ebeveynlerinin yaşadığı hayattan daha zorlu koşullarda yaşıyor. Ev almak, üniversiteye gitmek, kendi hobilerini gerçekleştirmek giderek zor hale geldi. Teknolojinin bu kadar geliştiği bir dünyada insanlar neden daha fazla çalışmak ve daha az refah içinde yaşamak zorunda olduklarını kendilerine ve elbette sisteme soruyor.

    İnsanların hükümetlerinden ve sistemden beklentileri geri dönüşü olmayacak şekilde değişti. Ekonomik büyüme, temel hedef iken giderek olumsuz bir kavram haline gelmeye başladı. Büyümenin getirdiği yan etkiler başta çevre olmak üzere insanlar tarafından giderek reddediliyor. İnsanlar teknolojinin ve mobilitenin nimetlerinden faydalanmak istiyor. Finlandiya gibi öncü ülkeler bu yüzden 4 gün çalışma modelini hayata geçirmek istiyor. Ya da bazı şirketler sınırsız yıllık izin uygulamasına geçiyor.

    Tüm bu değişim teorik olarak mutluluk ekonomisini kaçınılmaz kılmasa da bu talepler varlığını sürdürecek. Özgür ve müreffeh bir dünya sistemini devam ettirmek isteyenlere düşen görev bu talebi anlamak ve bununla uyumlu yeni çözümler üretmek olmalıdır. İnsanlar ellerindeki telefon ile işlerini yaparken, sosyalleşirken, haritada yolunu bulurken; dünyanın yok olma kaygısı güderken ve mütevazı bir yaşama razı iken önceki yıllarda tedavüle sürülen ekonomik çözüm önerileri geliştirilmeye muhtaçtır. Mutluluk ekonomisinin buna cevap olup olmayacağını göreceğiz ama mutluluk ekonomisini ortaya çıkaran taleplerin baki kalacağı da bir gerçek.

    Fotoğraf: Jomjakkapat Parrueng

    Ekonomi Siyaset
    Paylaş Twitter Facebook LinkedIn Email WhatsApp
    Önceki İçerikÜretimin Tarihi | Robotik #11
    Sonraki İçerik Hıristiyan Demokrasi mi İlliberal Demokrasi mi?

    Diğer İçerikler

    Yazılar

    Yatırım mı Sömürü mü?: ABD ve Ukrayna Arasında Tartışmalı Maden Anlaşması

    14 Mayıs 2025 Cem Özen
    Yazılar

    Abdülhamid ve Sherlock Holmes

    12 Mayıs 2025 Umut Dağıstan
    Videolar

    Parlamenter Sistem Nasıl Geri Gelecek? | Çavuşesku’nun Termometresi #252

    8 Mayıs 2025 Melis Konakçı, İlkan Dalkuç ve Burak Bilgehan Özpek

    Yorumlar kapalı.

    Güncel İçerikler

    Yatırım mı Sömürü mü?: ABD ve Ukrayna Arasında Tartışmalı Maden Anlaşması

    14 Mayıs 2025 Yazılar Cem Özen

    Dünya Gündemi: Trump’ın Körfez Turu, ABD-Çin Ticaret Savaşlarında Geçici Ateşkes

    13 Mayıs 2025 Bültenler Bahadır Çelebi

    Abdülhamid ve Sherlock Holmes

    12 Mayıs 2025 Yazılar Umut Dağıstan

    ABD Gündemi: Trump’ın İlk 100 Günü, Sol Muhalefet Meydanlarda, Kamuda Tasfiyeler, Mineral Anlaşması

    10 Mayıs 2025 Bültenler Emrullah Özdemir

    E-Bültene Abone Olun

    Güncel içeriklerden ilk siz haberdar olun




    Archives

    • Mayıs 2025
    • Nisan 2025
    • Mart 2025
    • Şubat 2025
    • Ocak 2025
    • Aralık 2024
    • Kasım 2024
    • Ekim 2024
    • Eylül 2024
    • Ağustos 2024
    • Temmuz 2024
    • Haziran 2024
    • Mayıs 2024
    • Nisan 2024
    • Mart 2024
    • Şubat 2024
    • Ocak 2024
    • Aralık 2023
    • Kasım 2023
    • Ekim 2023
    • Eylül 2023
    • Ağustos 2023
    • Temmuz 2023
    • Haziran 2023
    • Mayıs 2023
    • Nisan 2023
    • Mart 2023
    • Şubat 2023
    • Ocak 2023
    • Aralık 2022
    • Kasım 2022
    • Ekim 2022
    • Eylül 2022
    • Ağustos 2022
    • Temmuz 2022
    • Haziran 2022
    • Mayıs 2022
    • Nisan 2022
    • Mart 2022
    • Şubat 2022
    • Ocak 2022
    • Aralık 2021
    • Kasım 2021
    • Ekim 2021
    • Eylül 2021
    • Ağustos 2021
    • Temmuz 2021
    • Haziran 2021
    • Mayıs 2021
    • Nisan 2021
    • Mart 2021
    • Şubat 2021
    • Ocak 2021
    • Aralık 2020
    • Kasım 2020
    • Ekim 2020
    • Eylül 2020
    • Ağustos 2020
    • Temmuz 2020
    • Haziran 2020
    • Mayıs 2020
    • Nisan 2020
    • Mart 2020
    • Şubat 2020
    • Ocak 2020
    • Aralık 2019
    • Kasım 2019
    • Ekim 2019
    • Eylül 2019
    • Ağustos 2019
    • Temmuz 2019
    • Haziran 2019
    • Mayıs 2019
    • Nisan 2019
    • Mart 2019

    Categories

    • Asterisk2050
    • Bültenler
    • Çeviriler
    • D84 INTELLIGENCE
    • EN
    • Forum
    • Özetler
    • Podcast
    • Röportajlar
    • Uncategorized
    • Videolar
    • Yazılar
    Konular
    • Siyaset
    • Ekonomi
    • Dünya
    • Tarih
    • Kültür Sanat
    • Spor
    • Rapor
    • Gezi
    İçerik
    • Yazılar
    • Podcast
    • Forum
    • Röportajlar
    • Çeviriler
    • Özetler
    • Bültenler
    • D84 INTELLIGENCE
    Konular
    • Siyaset
    • Ekonomi
    • Dünya
    • Tarih
    • Kültür Sanat
    • Spor
    • Rapor
    • Gezi
    Sosyal Medya
    • Twitter
    • Facebook
    • Instagram
    • Youtube
    • LinkedIn
    • Apple Podcast
    • Spotify Podcast
    • Whatsapp Kanalı
    Kurumsal
    • Anasayfa
    • Hakkımızda
    • İletişim
    • Yazarlar
    • İçerik Sağlayıcılar
    • Yayın İlkeleri ve Yazım Kuralları
    © 2025 DAKTİLO1984
    • KVKK Politikası
    • Çerez Politikası
    • Aydınlatma Metni
    • Açık Rıza Beyanı

    Arama kelimesini girin ve Enter'a tıklayın. İptal etmek için Esc'ye tıklayın.

    Çerezler

    Sitemizde mevzuata uygun şekilde çerez kullanılmaktadır.

    Fonksiyonel Her zaman aktif
    Sitenin çalışması için ihtiyaç duyulan çerezlerdir
    Preferences
    The technical storage or access is necessary for the legitimate purpose of storing preferences that are not requested by the subscriber or user.
    İstatistik
    Daha iyi bir kullanıcı deneyimi sağlamak için kullanılan çerezlerdir The technical storage or access that is used exclusively for anonymous statistical purposes. Without a subpoena, voluntary compliance on the part of your Internet Service Provider, or additional records from a third party, information stored or retrieved for this purpose alone cannot usually be used to identify you.
    Pazarlama
    Size daha uygun içeriklerin iletilmesi için kullanılan çerezlerdir
    Seçenekleri yönet Hizmetleri yönetin {vendor_count} satıcılarını yönetin Bu amaçlar hakkında daha fazla bilgi edinin
    Seçenekler
    {title} {title} {title}