Daktilo 1984Daktilo 1984
    • Hakkımızda
    • İletişim
    • E-Bültene Abone Ol
    • Destek Ol
    Facebook Twitter Instagram Telegram
    Twitter Facebook YouTube Instagram WhatsApp
    Daktilo 1984Daktilo 1984
    Destek Ol Abone Ol
    • İZLE
      • Çavuşesku’nun Termometresi
      • Varsayılan Ekonomi
      • 2’li Görüş
      • İki Savaş Bir Yazar
      • Yakın Tarih
      • Mayhoş Muhabbetler
      • Tümünü Gör
    • OKU
      • Yazılar
      • Röportajlar
      • Çeviriler
      • Asterisk2050
      • Yazarlar
      • Kitap Yorum
    • DİNLE
      • Çerçeve
      • Zedcast
      • Tuhaf Zamanların İzinde
      • Tümünü Gör
    • D84 FYI
      • Hariçten Gazel
      • ABD Gündemi
      • Avrupa Gündemi
    • daktilo2
    Daktilo 1984Daktilo 1984
    Anasayfa » ChatGPT Felsefi Düşünme Sistemini ve Doğru Soru Sormayı Olumsuz Etkiler mi?
    Yazılar

    ChatGPT Felsefi Düşünme Sistemini ve Doğru Soru Sormayı Olumsuz Etkiler mi?

    Su Sertdemir8 Ekim 20255 dk Okuma Süresi
    Paylaş
    Twitter Facebook LinkedIn Email WhatsApp

    İnternetin hayatımıza girmesiyle kitap okuma oranımız yarı yarıya düştü. Telefonların büyüyen ekranları kitapların tozlu sayfalarının yerini aldı. Mesajlaşma ve arama gibi temel özellikleri bir tarafa, araştırma ve merak duygusunu gidermek için kullandığımız dokunmatik ekranlarımız var artık.

    Çağımızın bütün akla gelen sorularını 1998’den beri sorduğumuz Google’ımız var. Veya vardı demek daha mı doğru? Her güzel şeyin miadının olduğu gibi dünyanın en çok kullanılan arama motorunun da tahtını teslim edişini izlemekteyiz. Peki bu taht devri insanlığın medeniyetleştiği dönemden beri süregelen felsefi süreçte neleri değiştirdi?

    Epey geriye gittiğimizde M.Ö. 624–546’da Tales ve Anaksimandros’un “Her şeyin arkhe’si nedir?” sorusuyla bir dönemi başlattığını görüyoruz. Bu soru, evreni anlamak için sorması cesaret gerektirdiği gibi bilimsel düşünmenin temelini de oluşturmuştur. Dönemin filozofları arasında bu soruyu sormaya cesaret edebilmek cevabını hızlıca bulmaktan daha büyük bir önem taşımıştır. Bu dönem soruların yöntem haline daha gelmediğini, bunun adımlarının Sokrates ile atıldığını görüyoruz.

    Sokrates’in diyalektik yöntemi soru-cevap yoluyla karşı tarafı anlama ve buna bağlı olarak da ondan bir şeyler öğrenme amacı güden bir yöntemdir.[1] Sokrates konuştuğu kişileri doğru sorular üzerine düşünmeye itmiştir. Aldığı cevaplardan çok soruların değerli olduğunu ve onun bu amacının hakikati bulmasına yardımcı olduğunu savunur.

    Sokrates’in hocalığından ve eğitmenliğinden çok şey öğrenen Platon soru-cevap yollu diyalektik, “uygun soru ve yanıtlarla tartışma tekniği” ile hakikati değil ama değişenin ardındaki değişmeyeni aradığını söyler.[2]

    Klasik Yunan Felsefesi Dönemi filozoflarından bir diğeri Aristoteles de soru sormanın temel kaynağının hayrete (thaumazein) dayandığını savunur. İnsan felsefe yapmaya hayretle başlamıştır. Aristoteles bir konunun anlaşılabilmesi için dört farklı sorunun sorulması gerektiğini söyler. Dört neden şunlardır: maddi neden, biçimsel neden, etkin neden ve nihai neden.[3] Bu dört soru onun bütüncül yöntem kullanabilmesini sağlamış ve böylelikle doğru bilgiye giden yolda sistematikleşmeye gidilmiştir.

    Örneğin, bir ahşap masayı anlamak istediğinde, malzemesinin ahşaptan imal edildiği, yapılırken dizaynına önem verilerek yapılsa da asıl işlevinin yemek yemek olduğu ve ancak onu bir marangozun onu yapabildiği gibi dört ana konuya değinir. Bu dört soru bilimsel bir sistem oluşturmuş ve modern bilimin önünü açmıştır.

    İnsan ilkel çağdan günümüze kadar çevresini anlayabilmek için türlü sorular sorarken bu soruları doğru şekilde sorabilmek için doğru ortamda da vakit geçirmiştir. Örneğin Thales arkhe’nin su olduğunu düşünürken suyun geçtiği doğal ortamlarda bulunmuştur. Biz modern insan olarak ekranlarımızdan arama motorlarına sorularımızı yazarken peki, sorduğumuz sorunun ortamına uygun bir yerde bulunuyor muyuz? Örneğin içindeki merakın peşinde gitmiş zamanın gezginleri Kolomb ve Macellan meraklarını sadece defterlerine yazıp bekleseydi, belki de keşfettikleri ve ayak bastıkları yerlere hiç gidilmeyecekti. İnsanı sorduğu sorular aksiyon almaya teşvik edebilir mi?

    Kierkegaard için soru, aksiyonun kıvılcımıdır.[4] Sorulan soruların bungunluğu ve meşgalesi insana karar alma cesareti gösterir. İngilizcede çok sık kullanılan “motion in emotion” deyiminde bile duyguda bir hareket gizli olduğu vurgulanır.

    Peki ChatGPT gibi araçlar bizi ne kadar aksiyona itiyor? Sorduğumuz soruların sayısı arttıkça hızlı pratik cevaplar mı almaya çalışıyoruz? Aldığımız cevapların kaçı günlük hayatımızda bizi aksiyona geçirmeye yetiyor? “Elmada kaç kalori vardır?” şeklinde sorduğumuz soruyu diyetimize dikkat etmek için soruyoruz, ama belki de diyetin bizde temelde başarı oluşturacağı daha önemli soruları pas geçiyoruz. Felsefe doğru sorularla, Sokrates’in dediği gibi, hakikati aramaksa biz günlük hayatımızın yoğun temposunda doğru soru sormaya ne kadar zaman ayırıyoruz? Sorduğumuz sorular günlük hayatımızı kolaylaştırıyor olsa da sorularımızın kalitesi düşüyor. Chat GPT’ye sorduğumuz “Bana lazanya tarifi verir misin?” “Borsada paramı hangi şirkete yatırmalıyım?” tarzı sorular bizi aydınlatsa da bu eylem hayatımızı kolaylaştırmaktan öteye gitmiyor. Çoğu zaman sorduğumuz sorunun karşısında aldığımız cevap daha da kafamızı karıştırıyor veya birden fazla seçenek sunulduğu için eyleme geçemeyip donukluk yaşıyoruz. Üstelik cevap aldığımız bir kişi bile değil, bir yapay zeka uygulaması.

    Geçmişe dönüp düşündüğümde Kierkegaard’ın “Ben kimim? Nasıl yaşamalıyım?” sorularını ChatGPT’ye sorduğunu düşünemiyorum. Bu temel soruları sormasının en büyük amacı insanı ahlâki ve varoluşsal sorumlulukla yüzleştirmektir.[5] Bu şekilde düşündüğümüzde aslında yapay zekadan hoşlanmadığımız bir cevabı aldığımızda “Bana daha farklı bakış açıları sun” şeklinde yönlendirme yaptığımız da bir gerçektir. Sorduğumuz soruların cevapları bizim için modern dünyada daha önemlidir. Hoşnut olmadığımızda başka sorular sormamız da bundandır. Amacımız sorunun kalitesini arttırmak değil cevabı kafamızdaki forma uydurmaktır.

    Nietzsche’nin ünlü kavramı “güç istencine” bu noktada değinmemek imkansızdır. Bu düşünceye göre kendimizi haklı çıkarmak ve inançlarımızı pekiştirmek için sorular sorarız. Bu soruların amacı da aslında doğru soru sorabilmekten ziyade varlığı güçlendirmeye yöneliktir.[6] Nietzsche günümüz insanını 19. yüzyılın ikinci yarısında öngörmüştür. Aslında insan hep bu şekilde düşünmeye yatkındır, sadece teknoloji ve kolay erişim insanın içindeki kolaya kaçma, gerçeklerden uzaklaşmayı tetiklemiştir.

    Ne tuhaftır ki klasiklerin içine sıkışıp kalmış Meursault ve Gregor Samsa varoluş mücadelelerinde kendi odalarında, evlerindelerdir. Etraflarını ve kendilerini anlamlandırmak için en doğru soruyu sorma gayretiyle kafalarının içine sıkışıp kalmışlardır. Çevreleri tarafından hiçbir zaman anlaşılmadıklarını düşünen bu iki karakter kendilerinin ChatGPT’leridir. Tek fark sorularının cevabını almak gibi bir gayretleri yoktur. Onların karakterini ve dünyalarını oluşturan bu soruların kendileridir.

    Samsa “Ben hâlâ aynı Gregor muyum?”[7] derken Meursault, “Eğer her şey absürdse neden yine de yaşamaya devam edeyim?”[8] diye kendine sorar. Bu onları yalnızlaştırır ama onları varoluşlarının özünü sorgulamaya iter. Bu sorunun cevabını almak için 5-10 saniyeye ihtiyaçları yoktur. Onlar sorularına net ve hızlı cevaplar alabilselerdi bu kadar okunan ve üzerine düşünülen iki varoluşçu kitabın karakterleri olabilirler miydi? Peki biz M.Ö. 600’lerde yaşayan filozoflardan neden daha az doğru sorular soruyoruz? Biz, insanlığımızdan ve bizi biz yapan unsurlardan hız, pratiklik ve kolaylık uğruna vazgeçmenin eşiğinde miyiz?

    KAYNAKÇA

    [1] Eroğlu, C. (1966). “Toplumsal Araştırmalarda Diyalektik Yöntem”, Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Dergisi, Cilt: 21, Sayı:3, Ankara, s. 283- 301.
    [2] Erdoğan, E., (2009). “Platon ve Aristoteles’in Bilimlere İlişkin Sınıflamaları”, FLSF, Sayı: 7, ss.137-162.
    [3] Aristoteles, (2005). İkinci Çözümlemeler. Ali Houshiary (Çev.). Ankara: Yapı Kredi
    [4] Søren Kierkegaard, Kaygı Kavramı (The Concept of Anxiety, 1844), Vefa Taşdelen (çeviri), Hece Yayınları, Ankara 2004.
    [5] Kierkegaard, Søren. (2009). Ya/Ya da. (Çev. İsmail Hakkı Yılmaz). İstanbul: Kaknüs Yayınları.
    [6] Nietzsche, Friedrich. (2019). Hakikatin ve Yalanın Ahlak Dışı Anlamı Üzerine. (Çev. Ahmet İnam). İstanbul: Say Yayınları.
    [7] Kafka, Franz. (2018). Dönüşüm. (Çev. Ahmet Cemal). İstanbul: Can Yayınları.
    [8] Camus, Albert. (2011). Yabancı. (Çev. Samih Tiryakioğlu). İstanbul: Can Yayınları.

    Edebiyat Felsefe M
    Paylaş Twitter Facebook LinkedIn Email WhatsApp
    Önceki İçerikDünya Gündemi: Hamas-İsrail Barış Görüşmeleri, Fransa’da Bitmeyen Siyasi Kriz

    Diğer İçerikler

    Bültenler

    Dünya Gündemi: Hamas-İsrail Barış Görüşmeleri, Fransa’da Bitmeyen Siyasi Kriz

    7 Ekim 2025 Bahadır Çelebi
    daktilo2 Yazılar

    Liberal Küreselleşme Bitiyor, Bölüm 2: Mikroçiplerin Hikayesi

    5 Ekim 2025 Alper Yağcı
    daktilo2 Yazılar

    Sıradanlığın Perdesi: Eichmann’dan Gazze’ye Kayıp Vicdanlar

    5 Ekim 2025 Umut Dağıstan

    Yorumlar kapalı.

    Güncel İçerikler

    ChatGPT Felsefi Düşünme Sistemini ve Doğru Soru Sormayı Olumsuz Etkiler mi?

    8 Ekim 2025 Yazılar Su Sertdemir

    Dünya Gündemi: Hamas-İsrail Barış Görüşmeleri, Fransa’da Bitmeyen Siyasi Kriz

    7 Ekim 2025 Bültenler Bahadır Çelebi

    Selim Kuneralp ve Matthew Kendrick ile Söyleşi: Trump-Erdoğan Buluşması, Stratejik Tavizler ve Türkiye-ABD İlişkilerinin Geleceği

    5 Ekim 2025 daktilo2 Röportajlar Gökhan Korkmaz

    Liberal Küreselleşme Bitiyor, Bölüm 2: Mikroçiplerin Hikayesi

    5 Ekim 2025 daktilo2 Yazılar Alper Yağcı

    E-Bültene Abone Olun

    Güncel içeriklerden ilk siz haberdar olun




    Archives

    • Ekim 2025
    • Eylül 2025
    • Ağustos 2025
    • Temmuz 2025
    • Haziran 2025
    • Mayıs 2025
    • Nisan 2025
    • Mart 2025
    • Şubat 2025
    • Ocak 2025
    • Aralık 2024
    • Kasım 2024
    • Ekim 2024
    • Eylül 2024
    • Ağustos 2024
    • Temmuz 2024
    • Haziran 2024
    • Mayıs 2024
    • Nisan 2024
    • Mart 2024
    • Şubat 2024
    • Ocak 2024
    • Aralık 2023
    • Kasım 2023
    • Ekim 2023
    • Eylül 2023
    • Ağustos 2023
    • Temmuz 2023
    • Haziran 2023
    • Mayıs 2023
    • Nisan 2023
    • Mart 2023
    • Şubat 2023
    • Ocak 2023
    • Aralık 2022
    • Kasım 2022
    • Ekim 2022
    • Eylül 2022
    • Ağustos 2022
    • Temmuz 2022
    • Haziran 2022
    • Mayıs 2022
    • Nisan 2022
    • Mart 2022
    • Şubat 2022
    • Ocak 2022
    • Aralık 2021
    • Kasım 2021
    • Ekim 2021
    • Eylül 2021
    • Ağustos 2021
    • Temmuz 2021
    • Haziran 2021
    • Mayıs 2021
    • Nisan 2021
    • Mart 2021
    • Şubat 2021
    • Ocak 2021
    • Aralık 2020
    • Kasım 2020
    • Ekim 2020
    • Eylül 2020
    • Ağustos 2020
    • Temmuz 2020
    • Haziran 2020
    • Mayıs 2020
    • Nisan 2020
    • Mart 2020
    • Şubat 2020
    • Ocak 2020
    • Aralık 2019
    • Kasım 2019
    • Ekim 2019
    • Eylül 2019
    • Ağustos 2019
    • Temmuz 2019
    • Haziran 2019
    • Mayıs 2019
    • Nisan 2019
    • Mart 2019

    Categories

    • Asterisk2050
    • Bültenler
    • Çeviriler
    • D84 INTELLIGENCE
    • daktilo2
    • EN
    • Forum
    • Özetler
    • Podcast
    • Röportajlar
    • Uncategorized
    • Videolar
    • Yazılar
    Konular
    • Siyaset
    • Ekonomi
    • Dünya
    • Tarih
    • Kültür Sanat
    • Spor
    • Rapor
    • Gezi
    İçerik
    • Yazılar
    • Podcast
    • Forum
    • Röportajlar
    • Çeviriler
    • Özetler
    • Bültenler
    • D84 INTELLIGENCE
    Konular
    • Siyaset
    • Ekonomi
    • Dünya
    • Tarih
    • Kültür Sanat
    • Spor
    • Rapor
    • Gezi
    Sosyal Medya
    • Twitter
    • Facebook
    • Instagram
    • Youtube
    • LinkedIn
    • Apple Podcast
    • Spotify Podcast
    • Whatsapp Kanalı
    Kurumsal
    • Anasayfa
    • Hakkımızda
    • İletişim
    • Yazarlar
    • İçerik Sağlayıcılar
    • Yayın İlkeleri ve Yazım Kuralları
    © 2025 DAKTİLO1984
    • KVKK Politikası
    • Çerez Politikası
    • Aydınlatma Metni
    • Açık Rıza Beyanı

    Arama kelimesini girin ve Enter'a tıklayın. İptal etmek için Esc'ye tıklayın.

    Çerezler

    Sitemizde mevzuata uygun şekilde çerez kullanılmaktadır.

    Fonksiyonel Her zaman aktif
    Sitenin çalışması için ihtiyaç duyulan çerezlerdir
    Preferences
    The technical storage or access is necessary for the legitimate purpose of storing preferences that are not requested by the subscriber or user.
    İstatistik
    Daha iyi bir kullanıcı deneyimi sağlamak için kullanılan çerezlerdir The technical storage or access that is used exclusively for anonymous statistical purposes. Without a subpoena, voluntary compliance on the part of your Internet Service Provider, or additional records from a third party, information stored or retrieved for this purpose alone cannot usually be used to identify you.
    Pazarlama
    Size daha uygun içeriklerin iletilmesi için kullanılan çerezlerdir
    Seçenekleri yönet Hizmetleri yönetin {vendor_count} satıcılarını yönetin Bu amaçlar hakkında daha fazla bilgi edinin
    Seçenekler
    {title} {title} {title}