[voiserPlayer]
Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları bir süredir Avrupa Birliği ülkelerinden Schengen Vizesi almakta zorlanıyor. Ret sayıları rekor seviyeye çıkarken sanatçıların, iş insanlarının ve akademik konferanslara katılacak akademisyenlerin bile vize reddi ile karşılaştıklarına şahitlik ediyoruz. Bu konu, tatil yapmak isteyen orta sınıf vatandaşlara zarar verdiği için AKP hükümetinin ilgisini pek çekmemişti. Ancak özellikle iş insanlarının vize alamaması konuyu hükümetin gündemine de getirdi.
Pek çok kişi bu durumun sorumlusu olarak AB ülkelerini suçluyor. AB ülkelerinin Türkiye’ye çifte standart uyguladığını iddia edenler, hem iktidar hem de muhalefet blokunda çoğunluğu oluşturuyor. Ancak vize işlemlerinin, belirli bir teknik prosedürün dışında belirli kriterleri de içerdiği unutuluyor. Vize retlerinin artmasında aslan payı AB ülkelerinde mi yoksa Türkiye’nin kendisinde mi?
Vizenin Çileli Hikayesi
Aslında, 80 öncesi dönemde Avrupa ülkelerine vize yoktu. 12 Eylül 1980 darbesinden sonra Avrupa’ya çok sayıda Türk kaçmaya başlayınca 12 Eylül rejimi Avrupa ülkelerinden vize koymalarını istedi. Böylece Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları için vize alma macerası başladı. 2016 yılına gelindiğinde Türkiye ve AB arasında Geri Kabul Anlaşması imzalanırken T.C. vatandaşlarına Schengen vizesinin kaldırılması maddeler arasında yer alıyordu. Vizenin kalkmasına çok yaklaşılmıştı. Ama Türkiye terör yasasını değiştirmeye yanaşmayınca AB de serbest vizeye yeşil ışık yakmadı.
Türkiye’nin 2016’da vizelerin kalkmasına yaklaşmışken birkaç yıl içinde turist vizesi bile alamaz hale gelmesinin arkasında birtakım nedenler yatıyor. TÜRSAB Başkanı Firuz Bağlıkaya ret oranlarının %50’ye çıktığını iddia ediyor. Açıklama, seyahat turu satın alan müşterilerin vize alamayarak paketleri iade etmesi nedeniyle turizmcilerin çektiği acıyı da yansıtıyor. Rusya’ya yakınlığıyla bilinen eski Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu da AB ülkelerinin kasıtlı olarak vize başvurularını reddettiğini iddia etmişti.
Neden Vize Vermiyorlar?
Türkiye bir süredir vatandaşlarının ülkeden kaçmak için çırpındığı bir ülke haline geldi. 2022 yılında Türkiye vatandaşları iltica başvurusu sıralamasında Suriye, Afganistan ve Venezuela’nın ardından dördüncü sıradaydı. İlk 3 ülkenin “failed state” olduğunu düşündüğümüzde Türkiye’nin dışarıdan nasıl göründüğü de anlaşılabilir. Bu iltica başvurularının büyük çoğunluğu da turist vizesi ile AB’ye gidip orada başvuru yapanlardan oluşuyor. Bu konuya AB Türkiye Delegasyonu Başkanı Nikolaus Meyer Landrut da çok net şekilde değinmişti.
AB’ye iltica başvurusu yapanların ülkesi | Başvuru sayısı (2022) |
Suriye | 131.970 |
Afganistan | 113.495 |
Venezuela | 50.050 |
Türkiye | 49.720 |
Kolombiya | 42.420 |
Pakistan | 32.645 |
Bangladeş | 31.955 |
Gürcistan | 25.935 |
Irak | 25.415 |
Hindistan | 25.400 |
Bir vize başvurusu yapıldığında verilen belgeler arasında en önemlileri finansal ve banka hesaplarına yönelik olanlardır. Vize birimi eğer o kişinin geri dönmeyeceğine kanaat getirirse başka hangi unsur olursa olsun o kişiye vize vermiyor. Vize verilirken belirli bir paranın bankada olması gibi maddi unsurlar sadece asgari kabul unsurlarını oluşturuyor. Örneğin, tüm mal varlığını satıp Almanya’ya turistik seyahat vizesine başvuran birisi geri dönmeyeceği izlenimi ile ret alabiliyor. Zira vize verilen kişi AB ülkesine gidip orada iltica başvurusunda bulunursa o vize birimi sorguya çekiliyor ve savunma vermek zorunda kalıyor.
Çözüm Çok Basit
Türkiye bir açık hava hapishanesine dönüştü. Bir yandan ekonomik sorunlarını çözemeyenler, çözümü Avrupa’ya kaçmakta ararken özellikle genç insanlar, ülkenin geleceğinden umudunu kestiği için soluğu Avrupa’da almak istiyor. Türkiye’nin iltica başvuru liginde yan yana bulunduğu ülkeler, ülkemizin içinden geçtiği süreci de özetliyor. Türkiye bu ligde kaldığı sürece AB ülkelerinden vize reddi almaya devam edecektir.
İktidara yakın kesimler suçu AB ülkelerine atarak çifte standarttan şikayet ediyor. Türkiye’de yaygın bir yabancı karşıtlığı ve Batı medeniyeti düşmanlığı olduğu için bu söylem çok taraftar topluyor. Ama Erasmus’a giden öğrencinin, akrabasının düğününe giden kişilerin, firmasının katılacağı fuara giden çalışanların, vize alıp oraya gidip orada iltica başvurusu yapması gerçeği ortadayken suçu Avrupa’ya atmak hiç adil değil. Türkiye’den insanlar akın akın iltica başvurusu yaptıkça vize birimleri çok daha ince eleyip sık dokumaya devam edecek.
Türkiye’de muhalefet bu konuda daha duyarlı davranmalı, suçun Türkiye’yi bu hale getirenlerde olduğu gerçeğini gündemde tutmalı. Türkiye, insanlarını dışarı kaçıran, vatandaşlarına ümit vermeyen bir cehenneme dönmüşken vize konusunda ilerleme beklemek büyük saflık olur. Türkiye’yi insanların kaçmadığı, tatilini yapıp geri döndüğü bir ülke haline getirmekten başka çare de yok.