31 Mart’ta yeniden İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı seçilen Ekrem İmamoğlu’nun, 5 Haziran’da Türkiye Belediyeler Birliği (TBB) Başkanı olduktan sonra, bu birbirini tamamlayan ve güçlendiren nitelikteki iki unvanla Almanya’ya yaptığı çalışma ziyareti önemli bir dönemeç olarak not düşülmelidir.
Türkiye, Kurban Bayramı vesilesiyle UEFA Euro 2024 maçlarıyla bezeli dokuz günlük tatilin keyfini sürerken, İmamoğlu’nun 18-22 Haziran’daki kapsamlı Almanya ziyareti, iyi zamanlamasıyla dikkat çekici bir dış politika atağına dönüştü. Ziyaret, ikili ilişkilerin ötesinde, Türkiye’nin AB ile olan ilişkilerinde daha aktif bir dönemin kapılarını aralayacak yeni bir süreci müjdeler nitelikte.
İmamoğlu’nun Berlin’de gösterdiği bu başarılı performans, bir sonraki aşamada Brüksel’de de tekrarlanabilir mi? İşte bu kilit sorunun yanıtı, İmamoğlu’nun kişisel siyasi akıbetinin ötesinde Türkiye’nin Avrupa’daki yeri ve AB ile çıkmaza girmiş ilişkilerini yeniden şekillendirme potansiyelini taşıyor.
Berlin’e İBB Başkanı unvanıyla ilk resmi ziyaretini Kasım 2019’da gerçekleştiren İmamoğlu, o dönemde de yüksek merak ve ilgiyle karşılanmıştı. Ancak aradan geçen 4,5 senede, İstanbul’da gerçekleştirdiği sayısız projeler ve hem sandıkta hem de görev başında ortaya koyduğu başarılarla kendisini dünyanın en büyük metropollerinden birinde kanıtlamış, çok daha güçlü ve donanımlı bir İmamoğlu profili ortaya koyuyor.
Üstelik yeni TBB şapkasıyla Türkiye genelindeki yerel yönetimler adına daha geniş ve kapsayıcı bir perspektifle konuşma imkânı doğan İmamoğlu’nun, önümüzdeki dönemde Avrupalı muhataplarıyla giderek artan bir angajmanla ülke için belirleyici dış politika konularını da ele alabilen esnek ve yetenekli bir yerel diplomasi aktörüne dönüşmesi öngörülebilir.
Almanya Temasları
İBB Başkanı, Almanya’daki ilk durağı Düsseldorf’ta yeni nesil trenleri deneyimlemek için Siemens Mobilite ve Teknoloji Merkezi’ni ziyaret etti. Ayrıca, Düsseldorf’un CDU’lu Belediye Başkanı Dr. Stephen Keller ve Avrupalı Türk iş insanları ile bir araya geldi. İkinci durağı olan Köln’de bağımsız siyasetçi ve kentin ilk kadın Belediye Başkanı Henriette Reker’i ziyaret eden İmamoğlu, İstanbul ve Köln arasındaki kardeş şehirler işbirliği ve yeni projeler hakkında fikir alışverişinde bulundu.
İmamoğlu’nun resmi temaslarının son durağı ise doğal olarak başkent Berlin oldu. Federal Maliye Bakanı ve iktidar koalisyonunun liberal ortağı FDP’nin Genel Başkanı Christian Lindner ile yaptığı görüşmede, Türkiye-Almanya-AB üçgenindeki ilişkiler ele alındı. Yanı sıra, sosyal demokrat Federal Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Bakanlığı Parlamenter Müsteşarı Niels Annen ile bir görüşme gerçekleştirdi. İmamoğlu, Dışişleri Bakanı ve Yeşiller eski Eş Başkanı Annalena Baerbock tarafından da kabul edildi. 2019 yılında İmamoğlu, dönemin AB’den sorumlu Dışişleri Bakan Yardımcısı Michael Roth ile görüşmüştü. Bu protokol farkı, son senelerde muhataplarının seviyesindeki yükselmeye iyi bir örnek teşkil etmektedir.
Baerbock görüşmesinde, küresel sorunların çözümünde kent diplomasisinin rolünü vurgulayan İmamoğlu, Türk-Alman Dostluk Anlaşması’nın 100. yılı ışığında Türk-Alman ikili ilişkilerini, Türkiye-AB ilişkilerindeki güncel sınamaları, Gümrük Birliği modernizasyonunu, Türk vatandaşlarının yaşadığı vize sorunlarını, düzensiz göç ve mülteci krizinin yerel yönetimlere yüklediği ağır sorumlulukları, toplumsal cinsiyet eşitliği ve fırsatlara eşit erişim sağlanması gibi konuları ele aldı. Bu geniş kapsamlı ajanda, zaman zaman salt belediyeciliği aşan konuları içermesi nedeniyle, İmamoğlu’nun gelecekteki siyasi potansiyelinin Alman muhatapları tarafından ciddi bir ilgi ve dikkatle takip edildiği izlenimini uyandırıyor.
İmamoğlu, Berlin’in CDU’lu Belediye Başkanı Kai Wegner ile de samimi bir görüşme gerçekleştirdi. İkili, Berlin-İstanbul kardeş şehir ilişkisinin 35. yıldönümünü kutlarken, Wegner İmamoğlu’nun seçim zaferini Türk demokrasisinin direncinin bir göstergesi olarak değerlendirdiğini paylaştı.
Kardeş şehirler konsepti, özellikle son beş yılda Alman dış politikasının Türkiye ile ilişkilerini yerelden destekleyen bir aracı haline dönüştü. Şubat 2019’da dönemin yerel temsilcileri, Alman Dışişleri Bakanlığı’nda Alman-Türk belediye ortaklıklarının durumu ve geleceğini tartışmak için ilk kez bir araya gelmişti. Daha sonra, pandemi nedeniyle dijital platforma taşınmak zorunda kalan Alman-Türk Kardeş Şehirler Konferansı Haziran 2020’de gerçekleştirildi. Ayrıca, Mayıs 2022’de Berlin’de ilk Alman-Türk Kentsel Diplomasi Forumu düzenlendi. İmamoğlu, bu konsepti devam ettirerek 2025 yılında 100’e yakın Alman-Türk kardeş şehir temsilcisini İstanbul’un ev sahipliğinde bir araya getirmeyi teklif etti.
İBB Başkanı Berlin’de son olarak TÜSİAD’ın Almanya’daki muadil kuruluşu Alman Sanayi Federasyonu (BDI) temsilcileri ile buluştu. BDI İcra Kurulu Başkanı Tanja Gönner ve Alman sanayisinin önde gelen bazı şirket temsilcileri ile yapılan toplantıda, Türkiye ile Almanya arasındaki ekonomik iş birlikleri ve gelecek dönem için stratejik planlar ele alındı. İmamoğlu, kuruma İstanbul’da temsilcilik açmasını da önerdi.
İmamoğlu’nun Almanya seyahati, önümüzdeki aylarda Avrupa’nın kalbi Brüksel’e yapacağı yolculuğun bir ön izlemesi olarak değerlendirilebilir. TBB Başkanlığı’nın kazanılması, Türkiye’deki siyasi analistler tarafından ülkenin dört bir yanında aktif olmak için meşruiyet sağlayan geçerli bir unvan olarak yorumlandı. Ancak belki ilk bakışta fazla dikkat çekmeyen, aynı titrin İmamoğlu’na başta Brüksel olmak üzere Avrupa başkentlerinde de aksiyon almak için ek imkânlar sunacağıdır. Bu bağlamda, TBB’nin yakın gelecekte Brüksel’de proaktif bir yol haritası çizmesi beklenebilir. Özellikle Avrupa Birliği Bölgeler Komitesi’nde (CoR) çalışma grubu seviyesinde bulunan ilişkiler, karma istişare komitesi (KİK) seviyesine yükseltilerek, bu AB kurumuyla kurulan kurumsal diyalogun bir üst düzeye taşınması hedeflenebilir.
Yanı sıra TBB, AB’nin yerel yönetim politikaları ve fonları hakkında bilgi paylaşarak Türk yerel yönetimlerinin AB programlarına katılımını teşvik edebilir. Proje yönetimi konusunda rehberlik ve finansman desteği sunabilir. Brüksel’de yerel yönetimlerin çıkarlarını savunmak için lobi faaliyetleri yürütebilir. Ayrıca, Avrupa Belediyeler ve Bölgeler Konseyi (CEMR), Avrupa Bölgeler Meclisi (AER), Avrupa Şehirler Birliği (Eurocities) gibi yerel yönetim birlikleriyle iş birliği yaparak ortak projeler yürütür ve deneyim paylaşımında bulunur. Türk belediyelerinin sürdürülebilir ve işlevsel kardeş şehir ilişkileri kurmalarına katkı sağlar. TBB’nin Brüksel’deki prezansının güçlenmesi, Türk yerel yönetimlerinin uluslararası alanda temsilini artırarak, AB norm ve standartlarına uyum sürecini destekleyecektir.
Brüksel’de Olmak ya da Olmamak, İşte Bütün Mesele Bu
Avrupa Birliği’nin kalbinde yer almak, tüm Türk kurumları açısından stratejik bir öneme sahip. Brüksel’de bilfiil sahada olmak, AB’nin politika yapım süreçlerine yakın konumlanmayı, karar alma mekanizmaları üzerinde olanaklar dahilinde etkili olmayı ve AB kurumlarıyla daha güçlü ve sürdürülebilir bağlantılar kurmayı beraberinde getiriyor.
CHP’nin Eylül’de tüzük kurultayı sürecini tamamlamasının ardından, İmamoğlu’nun rotayı yine Avrupa’ya çevirmesi ve 7-10 Ekim 2024’te düzenlenecek olan Avrupa Bölgeler ve Şehirler Haftası’nda hem İBB hem de TBB şapkasıyla güçlü bir Brüksel çıkarması yapması şaşırtıcı olmayacaktır. Avrupa Parlamentosu seçimleri sonrasında Brüksel’de de kartlar yeniden karılır ve önemli roller yeniden dağıtılırken İmamoğlu’nun AB’nin bu yeni yasama döneminde Brüksel sahnesine iddialı bir giriş yapması beklenebilir. Almanya ziyaretinde öne çıkan modeli takip ederse, sadece CHP kimliği ve Avrupa sosyal demokrat/sosyalist ailesiyle sınırlı kalmayacağı, merkez siyaset yapan tüm paydaşlarla iletişim kurmaya ve iş dünyasıyla sinerji yaratmaya çalışacağı öngörülebilir.
Ağustos 2023’te PolitikYol için kaleme aldığım Yerelden Neşet Etmek Üzerine adlı yazımda, İmamoğlu’nun yerelden, ulusala ve uluslararasına doğru evrilen yaratıcı çözümler geliştirme niyetinde bir siyasetçi olarak öne çıktığını yazmıştım. Yereli aynı zamanda uluslararası ve küresel bir aktör olarak değerlendiren ve bu perspektifle hareket eden İstanbul vizyonu, içe kapanık bir yaklaşımın aksine bölgesel ve küresel bağlantıları, ağları ve ilişkileri öncelemektedir.
Keza Mayıs 2024 tarihli İmamoğlu’nun “Demokrasi” Vurgusu ve Avrupalı Türkiye Anlatısı başlıklı Yeni Arayış yazımda, İmamoğlu’nun henüz resmi ziyarette bulunmadığı Brüksel’e gelişinin AB çevrelerinde büyük bir merak ve yankı uyandırmasının kuvvetle muhtemel olduğunu ve doğru zamanlama ile bu kilit adımı atmasının Türkiye-AB ilişkilerine, yerelden neşet eden yepyeni bir boyut ve dinamizm aşılamasının sürpriz olmayacağını vurgulamıştım.
İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanlığının yanı sıra kartvizitine yeni eklenen Türkiye Belediyeler Birliği (TBB) Başkanı unvanıyla, İmamoğlu’nun önümüzdeki dönemde Brüksel’de yapacağı hamlelerin ülkenin AB’yle ilişkilerini ve geleceğini nasıl ve ne oranda etkileyeceğini ise zaman gösterecek. Bu noktada, AB’nin kalbine yolculukta Berlin durağı tamam, artık sırada Brüksel var.