[voiserPlayer]
23 HAZİRAN SEÇİMİ DOSYASI
23 Haziran seçimleri farkın 3 ayda 62 katına ulaşmasıyla sonuçlandı. Bu ilginç sonucu açıklamak için üç temel etmen aşamalı olarak sıralanabilir: Ekonomi, YSK kararı ve etnik kimliklerin ötekileştirildiği hamasi kampanya süreci.
Ekonomi
Son bir yılda ekonomi seçmenin çoğunluğunu umutsuzluğa itecek şekilde kötüleşti. Enflasyon %50 artarken, işsizlik %40 yükseldi. Tüketici güven endeksi 70’ten 57.6’ya kadar düştü. AK Parti ve MHP seçmenleri arasında bile ekonominin kötüye gideceğini düşünenlerin oranı %25’i buldu.
31 Mart yerel seçimleri de ekonominin seçmen davranışına etkisini özellikle büyükşehirlerde göstermişti. Ekonominin Ankara, Antalya ve Adana’yı kaybeden Cumhur İttifakı’nın oy sayısı İstanbul’da 4 milyon 635 binden 4 milyon 156 bine kadar gerilemişti.
Mart ayından Haziran’a doğru ekonomi olumlu sinyal vermedi. Son üç ayda mevsimsel etkiden arındırılmış işsizlik 0.9 puan arttı ve tüketici güven endeksi 59,4 seviyesinden 57,6’ya geriledi. Ekonomik oy verme modeline göre 23 Haziran’da bu göstergelerdeki kötüleşmeden ötürü fark 31 Mart’a kıyasla en az 120 bin artacaktı.
Siyasi faktörlerle birlikte, ekonomik oy verme modeli ve 2017-2019 arasında gerçekleşen seçimlerdeki oy geçişleri analizlerine göre 550 bin olarak gerçekleşmesini beklediğimiz farkın, 700 bine kadar tırmanabileceğini seçim öncesinde hazırladığımız senaryolarda iddia etmiştik. Fakat fark 806 bini buldu.
Ekonomik oy verme modeline göre Yıldırım’ın oy sayısını 4 milyon 200 bin, İmamoğlu’nun oy sayısını 4 milyon 750 bin civarında tahmin etmiştik. Seçim sonuçlarına bakıldığında Yıldırım’ın oyunda önemli bir düşüş olduğu görülüyor.
Buna göre 10 milyon 570 bin kayıtlı seçmen arasında Yıldırım’ın %39.7, İmamoğlu’nun %44.9 seviyesine ulaşabileceğini hesaplamıştık. İmamoğlu’nun 4 milyon 742 bin oy alarak %44.8 seviyesini yakalaması, modelin muhalefet oyunu hesaplama konusunda çalıştığını gösteriyor.
Fakat Yıldırım oy kaybederek 3 milyon 935 bine geriledi ve kayıtlı seçmen (geçerli oy değil) arasındaki desteği %37.2 seviyesinde kaldı. Yıldırım 31 Mart’ta 4 milyon 156 bin oy ile kayıtlı seçmende %39.3’e ulaşmıştı. 2007-2019 arasındaki ekonomik ve siyasal değişkenler ve genel seçim anket ortalamaları ile tahmin yapan modelin bu düşüşü öngörememesinin bir nedeni var.
YSK kararının yarattığı öfke ve hamasi kampanya oldukça yeni değişkenler ve bu faktörlerin etkisi henüz genel seçim anketleriyle ölçülmedi. Bu nedenle model Yıldırım seçmeni arasında sandığa gitmeme ve rakibe oy verme eğilimini tahmin edemedi.
Sandık bazlı ekolojik oy çıkarımı analizine göre, 31 Mart’ta Binali Yıldırım’a oy veren 4 milyon 156 bin seçmenden en az 125 bini 23 Haziran’da İmamoğlu’nu desteklemiş (%3). 3 milyon 885 bini tekrar Yıldırım’a oy vermiş (%93.4). 146 bini sandığa gitmemiş (%3.7). Böylece Yıldırım oyu beklenenden düşük gerçekleşmiş oldu. Dolayısıyla YSK kararının ve hamasi kampanyanın etkisini incelemek Yıldırım’ın neden oy kaybettiğini anlamak için çok önemli.
YSK kararı ve Hamasi Kampanya
31 Mart sonrasında Ekrem İmamoğlu’na mazbata verilme süreci beklendiğinden uzun sürmüştü. Geçerli oyların sadece binde birini oluşturan yaklaşık 9 bin geçersiz oyun geçerli sayılmasıyla birlikte fark 13 bine düşse de İmamoğlu sonunda mazbatasına kavuşmuştu. Fakat mazbatayı aldıktan sonra İmamoğlu’nun 18 gün boyunca belediye başkanlığını sürdürmesine rağmen, YSK’nın İBB seçimlerini tekrarlama kararı alması İmamoğlu’nun mağdur olarak algılanmasına yol açtı. Nitekim AK Parti ve MHP seçmenleri arasında bile kararı olumlu karşılamayanların oranı %35’i buldu. Ayrıca AK Parti’nin tekrar seçim kampanyasına muhalefeti oy çalmakla suçlaması partizan AK Parti seçmeni haricinde kalan tüm seçmen gruplarında öfke yarattı.
İmamoğlu’nun 18 gün içinde hayata geçirdiği iki vaat (su faturasında indirim ve öğrenci akbilinde indirim) muhalefeti ilk defa partizan olmayan seçmenler gözünde inandırıcı ve görev yapmak için yeterli kıldı. İmamoğlu bu şekilde muhalifleri sandığa götürdü, partizan olmayan AK Partilileri ve MHP’lileri Binali Yıldırım’dan uzaklaştırdı ve farkı 806 bine taşıdı.
Ekonomik olumsuzların devam etmesi, YSK kararının yarattığı mağduriyet ve iktidarın sürdürdüğü hamasi kampanya ile birlikte Ekrem İmamoğlu’nun Haziran seçimlerinde potansiyelinin Hayır oyları olduğunu daha önceden dile getirmiştik. 23 Haziran’dan önce düşük gelirli ilçelerde ekonominin etkisiyle, yüksek gelirli ilçelerde de YSK kararına duyulan tepkiyle birlikte İmamoğlu’nun bu potansiyelin en az %95’ine ulaşması muhtemeldi.
Beklendiği gibi İmamoğlu ilçelerinde çoğunda Hayır oylarının %95 ve üzerinde oy sayısına ulaştı ve büyük bir başarıya imza attı. Gelire göre İmamoğlu oyları Hayır oylarıyla kıyaslandığında gelir azaldıkça İmamoğlu’nun Hayır oylarının üzerinde bir başarı elde ettiği görülüyor. Fakat bu başarının arkasında sadece ekonominin olumsuz gidişatı yer almıyor.
Ekonominin etkisi bu noktada akla gelen ilk etken. İkinci etken ise yerel seçim kampanya sürecinde kendini dışlanmış hisseden Kürtler arasında referandumda hayır oyu kullanmayanlardan gelen İmamoğlu desteği. Kürtlerin daha az muhalif olduğu Arnavutköy, Esenler ve Sultanbeyli’de gelen yüksek başarı bu çıkarımı destekliyor.
Ayrıca Pontus krizinin yarattığı tepkiyle birlikte değerlendirildiğinde, Karadenizli nüfusunun yüksek olduğu Tuzla, Beykoz, Ümraniye, Çekmeköy ve Kağıthane gibi ilçelerde İmamoğlu’nun hayır potansiyelini aşması da dikkat çekiyor.
23 Haziran’da özellikle Anadolu yakasında gerçekleşen büyük değişim Pontus söyleminin eseri gibi. Rengi değişen Beykoz, Tuzla, Üsküdar ve Çekmeköy’de Doğu Karadeniz illerine kayıtlı nüfus oranı İstanbul ortalamasından yüksek. Sancaktepe’de hem Kürt hem de Karadeniz oyları Yıldırım’ın aleyhine çalışmış gözüküyor.
Son olarak YSK kararı, Pontus söylemi ve Öcalan açıklamalarının Binali Yıldırım’ın oy sayısını düşürdüğü anlaşılıyor. 31 Mart’tan 23 Haziran’a Yıldırım 220 bin oy kaybetti.
Yıldırım seçmenlerinden 125 bini İmamoğlu’na yönelirken, 146 bini sandığa gitmedi. Bu seçmenleri iki grupta kategorize etmek mümkün: CHP, İYİ Parti, HDP ve Saadet seçmenlerinden CHP yönetimi ve belediyelerinden memnun olmadığı için kerhen Yıldırım’a oy verenler (özellikle CHP’li belediyelerin yönettiği ilçelerde) ile partizan olmayan MHP ve AK Parti seçmenleri. Bir sonraki yazıda detaylı olarak partililerin 23 Haziran tercihleri değerlendirilecek.
Seçimden önce Binali Yıldırım’ın 31 Mart seçmenlerinin en az 55 bininin Hayırcı seçmen olduğunu belirtmiştik. Bu grup 24 Haziran’dan kaynaklanan kırgınlık ve CHP’li belediyelerden duyulan memnuniyetsizlik gibi nedenlerden ötürü Yıldırım’a oy vermişti. Fakat YSK kararıyla birlikte bu seçmenlerin Yıldırım’ı desteklemekten vazgeçmesi bekleniyordu. Ayrıca 23 Haziran’da artık kazanmaya daha yakın görülen ve İBB’yi yönetmeye söylem, proje ve vaatleriyle Binali Yıldırım’a kıyasla daha istekli bir görüntü çizen İmamoğlu’na destek vermeleri çok olasıydı. Dolayısıyla Yıldırım’ın oy kaybetmesi sürpriz değildi.
23 Haziran’da Binali Yıldırım’ın oyu 2018 genel seçimlerindeki CHP ve İYİ Parti oyu ilçe bazında arttıkça 31 Mart’a kıyasla daha çok düşüş göstermiş. Buna karşılık Yıldırım AK Parti ve MHP oyu arttıkça oyunu korumayı başarmış. Böylece seküler milliyetçi seçmenin yoğunlaştığı ilçelerde Yıldırım desteği azalmış gözüküyor. Hayırcı seçmenlerin değişen tercihlerinin yanı sıra, bu ilçelerde yaşayan Hayırcı olmayan MHP’li ve AK Partili seçmenlerin bir kısmının Bahçeli ve Erdoğan’ın Öcalan mesajlarına reaksiyon göstererek sandığa gitmediği yorumu da yapılabilir. Milliyetçi muhafazakar seçmenin çoğunlukta olduğunu tahmin ettiğimiz ilçelerde ise Yıldırım seçmeni daha sadık kalmış.
Ayrıca 31 Mart’ın aksine Yıldırım’ın bu kez kaybetmeye yakın aday olarak görülmesi, genellikle kazananın yanında yer alan partizan olmayan sağ seçmeni motive edemediği anlamına geliyor. Milliyetçi-muhafazakar ideolojinin ve dindar-geleneksel yaşam biçiminin daha az yaygın olduğu seküler ilçelerde partizan olmayan seçmenlerin Yıldırım’dan uzaklaşması daha da kolay. Bunun sonucunda Yıldırım’ın bu ilçelerdeki oy kaybının daha yüksek olması kaçınılmaz.
Sonuç
Ekonomik olumsuzluklarla birlikte İstanbul yerel seçiminde Yıldırım, İmamoğlu’nun gerisine düşerken, İmamoğlu’nun kısa ve etkin başkanlık dönemi sonrasında gelen tekrar seçim kararı ve sonrasındaki hamasi kampanya süreci farkın katlanmasına yol açtı. Muhalefetin yoğun desteği İmamoğlu oy sayısını Hayır oyları seviyesine getirirken, Yıldırım seçmeninin bir kısmı İmamoğlu’nu tercih ederek Hayır potansiyelini aşmasını sağladı. Yıldırım seçmenindeki 220 binlik düşüş beklenmedik bir sonuç hükmünde. Fakat bu seçmenlerin büyük ihtimalle Yıldırım’a kerhen oy veren muhalif seçmen ve partizan olmayan MHP ve AK Parti seçmenleri olduğu unutulmamalı.