Daktilo 1984Daktilo 1984
    • Hakkımızda
    • İletişim
    • E-Bültene Abone Ol
    Facebook Twitter Instagram Telegram
    Twitter Facebook YouTube Instagram WhatsApp
    Daktilo 1984Daktilo 1984
    Destek Ol Abone Ol
    • İZLE
      • Çavuşesku’nun Termometresi
      • Varsayılan Ekonomi
      • 2’li Görüş
      • İki Savaş Bir Yazar
      • Yakın Tarih
      • Mayhoş Muhabbetler
      • Tümünü Gör
    • OKU
      • Yazılar
      • Röportajlar
      • Çeviriler
      • Asterisk2050
      • Yazarlar
    • DİNLE
      • Çerçeve
      • Zedcast
      • Tuhaf Zamanların İzinde
      • SenSensizsin
      • Tümünü Gör
    • D84 FYI
      • Hariçten Gazel
      • Avrupa Gündemi
      • ABD Gündemi
      • Altüst
    • D84 INTELLIGENCE
      • Kitap Yorum
      • Göç Sorunu
      • Başkanlık Sistemi Projesi
      • Devlet Kapasitesi Liberteryenizmi
      • Herkes için Siyaset Bilimi
      • Yapay Zeka
    Daktilo 1984Daktilo 1984
    Anasayfa » Yeni Türkiye’nin Bağımlı Medyası
    Forum

    Yeni Türkiye’nin Bağımlı Medyası

    Kadir Serkan Selçuk2 Mayıs 20235 dk Okuma Süresi
    Paylaş
    Twitter Facebook LinkedIn Email WhatsApp

    [voiserPlayer]

    20. yüzyılda kitle iletişim araçlarının gelişmesiyle yasama, yürütme ve yargı erklerinin yanına medya da eklenmiş oldu.

    Medyanın kitleleri etkileme gücünün farkına ilk varan Naziler’di.

    Goebbels, özellikle 2. Dünya Savaşı sırasında bu gücü oldukça etkili kullandı. Öyle ki, Alman kuvvetlerinin üst üste yenilgiler aldığı ve müttefiklerin adım adım Berlin’e yaklaştığı günlerde bile Almanlar savaşı kazanmakta olduklarını düşünüyorlardı.

    2. Dünya Savaşı Naziler için felaketle sonuçlanmıştı ancak savaş sırasında en büyük başarı Goebbels’e aitti. Özellikle 1943 ve sonrasındaki olumsuz gidişat karşısında, neredeyse son ana kadar halkından gerçekleri saklamayı başarabilmişti.

    İşte bu başarı, gittikçe gelişen medya aracılığıyla yapılan propagandanın gücünü de göstermiş oldu.

    Bu gücün anlaşılmasının ardından tüm diktatörlerin ve Hitler gibi seçimle iş başına gelse bile diktatörlüğe heveslenenlerin ilk önem verdikleri işlerden biri medyayı ele geçirmek haline geldi.

    Koltuğu sağlama almanın ve gittikçe güçlenmenin başlıca yolunun bu olduğu düşünüldü.

    Bu liderler tabii ki haksız değillerdi!

    Zaten demokrasiyle ilgileri yoktu. Öncelikleri güçlerini korumak, hatta arttırmaktı. Onlar için gerisi hiç de önemli değildi.

    Ne yazık ki bu tür lider örnekleri tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de de sıkça karşımıza çıktı.

    Bir başka deyişle, bu ülkede özellikle tek başına iktidara gelip yasama, yürütme ve yargının yanı sıra medya gücünü de avucunun içine almak için çabalamayan tek bir lider olmadı.

    Hoşgörü ve tolerans konusunda birbirlerinden farklıydılar ancak genel anlamda kafa yapıları aynıydı.

    Ele geçirmek, olmuyorsa kendi medyasını yaratmak. Menderes de Demirel de Özal da istisnasız bunu denedi ancak hiçbiri Erdoğan kadar sert ve katı olmadı.

    Bu dönemde medya, ilk defa medya olmaktan çıktı ve tamamıyla propaganda aracı haline geldi. Haber kovalamak, fikir ve öneri ortaya koymak unutuldu. Hemen her gün liderlerinin söylediği sözler ve partisinin stratejisi adeta tek ses halinde kamuoyuna sunuldu.

    Bu dönemin bir başka özelliği ise tahammülsüzlüğün en üst seviyeye varmasıydı. Ne de olsa eleştiriye, mizaha ve farklı görüşlere katlanamayan bir zihniyet iktidardaydı ve bu durum haber ve yorumlar bir kenara, karikatürlerin bile dava edilmesine sebep oluyordu.

    Aynı konuda Demirel ve Özal’a bakıldığında aradaki zihniyet farkı rahatlıkla görülebilir. İki lider de medyanın gücünün farkındaydı ve bu gücü kendi lehlerine kullanmak istiyorlardı. Ancak ikisi de, haklarında dönem dönem yapılan ağır eleştirilere rağmen, bazı istisnalar dışında ne gazeteleri ne de gazetecileri dava etmeyi düşündü. Hele ki, bir karikatüre veya başka bir mizahi unsura karşı bunu yapmak akıllarından bile geçmedi.

    Yeri geldiğinde kendilerini eleştiren tiyatro oyunlarına da gitmişler, en ağır eleştirileri yapan gazetecilerle de buluşmuşlardı.

    Bütün bunlara rağmen, bu liderlerin medyayla olan ilişkileri beğenilmiyor ve ikisi de katı bulunuyordu.

    Çünkü henüz ortada Erdoğan gibi bir örnek yoktu. Son 20 yılda, Demirel’in de Özal’ın da aslında ne kadar hoşgörülü oldukları açıkça anlaşıldı.

    Erdoğan, gücü eline aldığında neler yapabileceği konusunda bu iki liderden çok Menderes’e benziyordu.

    Menderes, yaşı 80’i geçmiş Hüseyin Cahit Yalçın da dahil olmak üzere istediği gazeteciyi hapse attıran, beğenmediği gazetelerin kağıt satışını kesmekle tehdit eden, örtülü ödenekten istediği yazara ve gazeteye para vererek kendine bağlı bir basın yaratmaya çalışan bir lider olarak Erdoğan’ın bir nevi öncülü gibiydi.

    Ancak Erdoğan, O’nu bile geride bıraktı.

    AKP’li yıllar, hiç tartışmasız, medyaya en büyük baskıların yapıldığı, gazetecilerin işten attırıldığı, medya kuruluşlarına pervasızca el konulduğu kara bir dönemdir.

    Çünkü medya, Erdoğan’ın uzun intikam listesinde başta yer alan öğelerden biriydi.

    Manşetlerle çarpışa çarpışa geldiğini söyleyen ve henüz il başkanı olduğu dönemde bile gazete ve televizyon kanalları için, “Bir gün hepsini kendi elleriyle bize teslim edecekler” diyen Erdoğan’ın başka türlü hareket etmesi zaten beklenemezdi.

    O da beklentileri boşa çıkarmadı. İlk hamlesi, Cem Uzan’ın sahibi olduğu gazete ve televizyonlara el koymak oldu. Cem Uzan, Genç Partinin lideri olarak Erdoğan’a en sert eleştirileri yapıyor, medyası aracılığıyla kamuoyunun büyük dikkatini çekiyordu.

    Genç Partinin AKP’nin iktidara geldiği 2002 seçimlerinde, kuruluşunun ardından çok kısa bir süre geçmişken yüzde 7’yi aşan bir oy oranı yakalaması medyadaki gücünü gösteriyor, bu durum da iktidar için tehlike yaratıyordu.

    İlginçtir ki bu tasfiye, diğer medya organlarınca büyük destek gördü. Çünkü hiçbiri, aynı durumun haklı veya haksız sebeplerle kendi başlarına gelebileceğini o günlerde tahmin etmiyordu.

    Oysa Erdoğan için bu operasyonların hukuka uygun olup olmadığının hiçbir önemi yoktu.

    Ancak kimse bunun farkında değildi. Cem Uzan’ın geçmişi ve tasfiye sürecinde medyaya yansıtılanlar, içlerinin rahatlaması ve bu operasyona destek vermeleri için yeterliydi.

    Aynı tasfiyeyi kendi medya organlarının yaşaması için hiçbir sebep göremiyorlardı. AKP iktidarının demokratik kurallara göre hareket edeceğinden hiçbir kuşkuları yoktu. Ancak bekledikleri gibi olmadı.

    İktidar güçlendiğini hissettikçe önce baskıyı arttırdı, ardından rahatsızlık duyulan gazetecilerin işten çıkarılma süreci başladı.

    Nihayetinde, 2007 seçimlerinin arifesinde ülkenin iki büyük medya kuruluşundan biri olan Ciner grubunun gazete ve televizyonlarına el konuldu.

    AKP 2007 seçimlerinden daha güçlü çıkınca iş pervasızlığa dönüştü. Bir yandan TMSF kanalıyla el koymalar devam ederken diğer yandan muhalif bir avuç gazete ve televizyona karşı sindirme ve susturma operasyonu başlatıldı. AKP kendi medyasını yaratırken geride kalan bir avuç muhalife de göz açtırmamak niyetindeydi. Nitekim bu baskı sadece gazetelerle ve televizyon kanallarıyla sınırlı kalmayacak, haber sitelerine de sıçrayacaktı.

    Bir yandan muhalif medyaya operasyonlar sürerken diğer yandan merkez medya kuruluşlarına karşı baskı artan bir şekilde devam etti.

    Sonuç olarak iktidar, geldiği ilk andan itibaren medyaya yönelik sindirme ve ele geçirme planını sistemli bir şekilde uygulayarak medyanın neredeyse tamamını ele geçirdi.

    Ancak bunun sonucu, gazeteciliğin ve fikir işçiliğinin ölümü oldu.

    Bütün basın kuruluşlarının her gün neredeyse tek bülten gibi hazırlanması, gazete ve televizyon haberlerine olan ilgiyi ciddi anlamda düşürdü.

    Bugün iktidar gazeteleri tek satır okunmuyor. İktidar kanalları reytinglerde yerlerde sürünüyor. Sırf ilan alabilmek için belediyelere ve bazı devlet kuruluşlarına zorla satın aldırılarak gazeteler ayakta tutulmaya çalışılıyor.

    AKP’nin büyükşehir belediyelerini kaybetmesinin ardından Star ve Güneş gazetelerinin basılı yayınlarının sona erdirilmesinin nedeni tam olarak budur.

    Günümüz Türkiye’sinde malum basın kuruluşlarını eskileriyle kıyaslamak imkansızdır.

    Artık gazetecilik, haber atlatma, fikir üretme gibi öncelikler ortadan kalkmış, manşetler bile hemen hemen aynı hale gelmiştir. İktidarın yazılmasını veya söylenmesini istemediği hiçbir şey dile getirilememekte, dezenformasyon üzerine dezenformasyon üretilerek sadece ve sadece AKP’nin bir şekilde ayakta tutulmasına çalışılmaktadır.

    AKP’nin medyayı getirdiği nokta, bir başka deyişle AKP medyası budur.

    Bağımsız ve özgür medyayı yeniden oluşturabilmek, AKP sonrası dönemin en önemli ve öncelikli işlerinden biridir. Bunun için bütün yaşananlara rağmen gazetecilik sevgisini ve merakını kaybetmemiş ancak bu dönemde eli kolu bağlı olan gerçek gazetecilere büyük iş düşmektedir.

    Fotoğraf: Glenn Carstens-Peters 

    R2 Siyaset
    Paylaş Twitter Facebook LinkedIn Email WhatsApp
    Önceki İçerikSPQRCAST S4B1 | Roma’da Seçim
    Sonraki İçerik İlk turda mı, ikinci turda mı? | Nabız #132

    Diğer İçerikler

    Bültenler

    ABD Gündemi: Trump’ın İlk 100 Günü, Sol Muhalefet Meydanlarda, Kamuda Tasfiyeler, Mineral Anlaşması

    10 Mayıs 2025 Emrullah Özdemir
    Videolar

    Parlamenter Sistem Nasıl Geri Gelecek? | Çavuşesku’nun Termometresi #252

    8 Mayıs 2025 Melis Konakçı, İlkan Dalkuç ve Burak Bilgehan Özpek
    Yazılar

    Savaşların Kazananı Olur Mu?

    7 Mayıs 2025 Oytun Meçik

    Yorumlar kapalı.

    Güncel İçerikler

    Yatırım mı Sömürü mü?: ABD ve Ukrayna Arasında Tartışmalı Maden Anlaşması

    14 Mayıs 2025 Yazılar Cem Özen

    Dünya Gündemi: Trump’ın Körfez Turu, ABD-Çin Ticaret Savaşlarında Geçici Ateşkes

    13 Mayıs 2025 Bültenler Bahadır Çelebi

    Abdülhamid ve Sherlock Holmes

    12 Mayıs 2025 Yazılar Umut Dağıstan

    ABD Gündemi: Trump’ın İlk 100 Günü, Sol Muhalefet Meydanlarda, Kamuda Tasfiyeler, Mineral Anlaşması

    10 Mayıs 2025 Bültenler Emrullah Özdemir

    E-Bültene Abone Olun

    Güncel içeriklerden ilk siz haberdar olun




    Archives

    • Mayıs 2025
    • Nisan 2025
    • Mart 2025
    • Şubat 2025
    • Ocak 2025
    • Aralık 2024
    • Kasım 2024
    • Ekim 2024
    • Eylül 2024
    • Ağustos 2024
    • Temmuz 2024
    • Haziran 2024
    • Mayıs 2024
    • Nisan 2024
    • Mart 2024
    • Şubat 2024
    • Ocak 2024
    • Aralık 2023
    • Kasım 2023
    • Ekim 2023
    • Eylül 2023
    • Ağustos 2023
    • Temmuz 2023
    • Haziran 2023
    • Mayıs 2023
    • Nisan 2023
    • Mart 2023
    • Şubat 2023
    • Ocak 2023
    • Aralık 2022
    • Kasım 2022
    • Ekim 2022
    • Eylül 2022
    • Ağustos 2022
    • Temmuz 2022
    • Haziran 2022
    • Mayıs 2022
    • Nisan 2022
    • Mart 2022
    • Şubat 2022
    • Ocak 2022
    • Aralık 2021
    • Kasım 2021
    • Ekim 2021
    • Eylül 2021
    • Ağustos 2021
    • Temmuz 2021
    • Haziran 2021
    • Mayıs 2021
    • Nisan 2021
    • Mart 2021
    • Şubat 2021
    • Ocak 2021
    • Aralık 2020
    • Kasım 2020
    • Ekim 2020
    • Eylül 2020
    • Ağustos 2020
    • Temmuz 2020
    • Haziran 2020
    • Mayıs 2020
    • Nisan 2020
    • Mart 2020
    • Şubat 2020
    • Ocak 2020
    • Aralık 2019
    • Kasım 2019
    • Ekim 2019
    • Eylül 2019
    • Ağustos 2019
    • Temmuz 2019
    • Haziran 2019
    • Mayıs 2019
    • Nisan 2019
    • Mart 2019

    Categories

    • Asterisk2050
    • Bültenler
    • Çeviriler
    • D84 INTELLIGENCE
    • EN
    • Forum
    • Özetler
    • Podcast
    • Röportajlar
    • Uncategorized
    • Videolar
    • Yazılar
    Konular
    • Siyaset
    • Ekonomi
    • Dünya
    • Tarih
    • Kültür Sanat
    • Spor
    • Rapor
    • Gezi
    İçerik
    • Yazılar
    • Podcast
    • Forum
    • Röportajlar
    • Çeviriler
    • Özetler
    • Bültenler
    • D84 INTELLIGENCE
    Konular
    • Siyaset
    • Ekonomi
    • Dünya
    • Tarih
    • Kültür Sanat
    • Spor
    • Rapor
    • Gezi
    Sosyal Medya
    • Twitter
    • Facebook
    • Instagram
    • Youtube
    • LinkedIn
    • Apple Podcast
    • Spotify Podcast
    • Whatsapp Kanalı
    Kurumsal
    • Anasayfa
    • Hakkımızda
    • İletişim
    • Yazarlar
    • İçerik Sağlayıcılar
    • Yayın İlkeleri ve Yazım Kuralları
    © 2025 DAKTİLO1984
    • KVKK Politikası
    • Çerez Politikası
    • Aydınlatma Metni
    • Açık Rıza Beyanı

    Arama kelimesini girin ve Enter'a tıklayın. İptal etmek için Esc'ye tıklayın.

    Çerezler

    Sitemizde mevzuata uygun şekilde çerez kullanılmaktadır.

    Fonksiyonel Her zaman aktif
    Sitenin çalışması için ihtiyaç duyulan çerezlerdir
    Preferences
    The technical storage or access is necessary for the legitimate purpose of storing preferences that are not requested by the subscriber or user.
    İstatistik
    Daha iyi bir kullanıcı deneyimi sağlamak için kullanılan çerezlerdir The technical storage or access that is used exclusively for anonymous statistical purposes. Without a subpoena, voluntary compliance on the part of your Internet Service Provider, or additional records from a third party, information stored or retrieved for this purpose alone cannot usually be used to identify you.
    Pazarlama
    Size daha uygun içeriklerin iletilmesi için kullanılan çerezlerdir
    Seçenekleri yönet Hizmetleri yönetin {vendor_count} satıcılarını yönetin Bu amaçlar hakkında daha fazla bilgi edinin
    Seçenekler
    {title} {title} {title}