[voiserPlayer]
Ukrayna ve Rusya geriliminin yüksek olduğu, Türkiye’nin hemen yanı başında bir savaş ihtimalini tartıştığımız bugünlerde ben de, Rusya’nın 2014 sonrası Ukrayna stratejisini, bu stratejinin 2021 sonu itibariyle nasıl değiştiğini ve bugüne nasıl geldiğimizi özetleyen bir yazı yazmanın ilgilenenler için faydalı olacağını düşündüm. Yazının sonunda yarın ne olabilir diye spekülatif olarak olası iki senaryoyu kısaca tartışacağım.
Ukrayna’nın Rusya’ya yakınlığı ile bilinen Başkanı Yanukoviç’in ülkeyi terk etmesi ve batı ile yakınlaşmayı savunan blokun güç kazanmasıyla sonuçlanan 2013-14 Euromaidan gösterileri Ukrayna-Rus ilişkileri için de yeni bir dönemin açılmasına sebep oldu. Özellikle Rusya, Ukrayna üzerindeki kontrolünü yitirmeye başladığı endişesiyle 2014 yılı itibariyle Ukrayna’yı yeniden kendi etki alanına çekeceğini öngördüğü bir strateji uygulamaya başladı.
Putin yönetiminin Ukrayna özelinde 2014 yılından bu yana uyguladığı stratejinin temelinde Ukrayna içerisinde sorunlar yaratarak ülkenin merkezi otoritesini, halkın direniş gücünü ve karar alıcıların iradesini yıpratmak yatıyor. Bu yıpratma sürecinin nihai hedefi ise Ukrayna’yı Rusya ile çatışarak batıya yaklaşmanın maliyetini kaldıramayacağına inandırmak ve Ukrayna’nın Rusya nüfuz alanına dönüşü cazip bir alternatif olarak görmesini sağlamak.
Rusya’nın bu stratejik planının en önemli uygulama sahası ise Ukrayna’nın doğusunda, Rusya sınırına bitişik olan Donbas bölgesi. 2014 yılında kendisi için stratejik öneme sahip Kırım’ı ilhak etmesinin yanı sıra Rusya, Donbas bölgesinde yaşayan ve kendilerini etnik ve kültürel anlamda Rusya’ya yakın gören Ukrayna vatandaşlarının ayrılıkçı örgütlenmelerine destek vermeye başladı. Bu strateji dahilinde Rusya Donbas bölgesindeki ayrılıkçı kuvvetlere bir yandan silah, eğitim, örgütlenme ve mühimmat yardımı sağlarken diğer yandan üstü örtülü bir şekilde kendi silahlı kuvvetlerine mensup birlikleri de destek amaçlı bölgeye yerleştirdi. 2014 yılında Ukrayna’ya bağlı kuvvetler ve Rusya’nın desteklediği ayrılıkçı güçler arasında yoğun çatışmalar yaşanırken, bölgede Donetsk ve Lugansk Halk Cumhuriyetleri adında, iki adet de facto otonom siyasi yapı oluştu. Çatışmaları sonlandırmak amacıyla aynı yılın Ekim ayında Ukrayna, Rusya ve AGİT’in tarafları olduğu ilk ateşkes antlaşması Minsk’de imzalanmasına rağmen çatışmaların yoğunluğu artarak sürdü. Çatışmaların kesilmemesi sonucu taraflar beş ay kadar bir süre sonra bir araya gelerek İkinci Minsk anlaşmasını imzaladılar. Bu anlaşmayı takiben büyük ölçekli çatışmalar azalmış olmasına rağmen Ukrayna ve Donetsk/Lugansk sınırlarında ufak çaplı çatışmalar 6 senedir devam etmekte.
2014 yılından bu yana 7 seneyi aşkın bir süredir devam eden gerginlik ve çatışma koşullarının günümüzde bile nihai bir siyasi çözüme ulaşacak gibi görünmemesi, Rusya’nın Donetsk ve Lugansk Halk Cumhuriyetlerini bir kanca olarak kullanarak Ukrayna’yı tekrar kendi nüfuz bölgesine dahil etme stratejisinin çok da başarılı olmadığına işaret ediyor. Ukrayna uzunca bir süredir Rusya ile yaşadığı gerginlik ve Donbas konusunda ‘ne çözüm ne çözümsüzlük’ gibi orta bir yol tutarak çatışmayı ‘donmuş çatışma’ (frozen conflict) halinde tutmayı başarmış ve kendisinin belirli oranda memnun olduğu bir statüko oluşturmuş gibi görünüyor. Geçtiğimiz sene içerisinde bizzat Putin’in Valdai Club düşünce kuruluşunda yaptığı bir konuşmada Ukrayna’nın Donbas’tan vazgeçtiği ve artık bölgeyle ilgilenmediğini ifade etmesi kendisinin de Rusya’nın kanca stratejinin başarısız olduğu kanısında olduğunu gösteriyor.
Strateji 7 sene içerisinde Ukrayna’yı Rus nüfuz bölgesine çekmeyi başaramadığı gibi Rusya’nın kendisine maliyetli olduğunu da söyleyebiliriz. Birkaç örnek göstermek gerekirse, ilk olarak Rusya Donetsk ve Lugansk Cumhuriyetleri ve bölgedeki ayrılıkçı yapının askeri birliklerinin maliyetini üstlenmiş durumda. Aynı zamanda kendisi bizzat bölgede üstü kapalı olarak sayısı tam olarak bilinemeyen askeri birlik bulunduruyor ve bu birliklerin o bölgede konuşlanması için belirli bir maliyet ödüyor. İkinci olarak Ukrayna ile olan önemli ticari ve savunma sanayi ilişkilerinin 2014 yılından bu yana iptali ile hem askeri/teknik anlamda, hem de özel sektör girişimleri anlamında önemli bir fatura ödüyor. Üçüncü olarak, 2021 yılında Ukrayna’daki Rus yanlısı networklerin sembol ismi olan Viktor Medveçuk’un tutuklanması ve bazı şirketlerine el konulması olayında görüldüğü gibi, artan Rus karşıtlığı yükselmesi sonucu Ukrayna Rusya’nın büyük yatırımlarla kurmuş olduğu Rus yanlısı networkleri çökertiyor ve ülke içerisindeki güç dengelerini değiştiriyor. Son olarak, Rusya vatandaşları arasında Ukrayna ile yaşanan sorunların çözülebileceğine olan inanç gün geçtikçe azalıyor. Ruslar şu an için kendi devlet ve hükümetlerini bu durumdan sorumlu tutmasalar da gerginlikten hoşnut olmadıklarını belirtiyorlar. Özellikle bu son örnek, iktidarı süresince elde ettiği güç temerküzünü arkasındaki popüler desteğe borçlu olan Putin açısından tartışmalı 2024 seçimleri yolunda pek de göz ardı edilecek bir durum değil. Bu maliyetler ve stratejinin başarısının tartışmalı olması sonucu Putin yönetimi 2021’in ikinci yarısında yeni bir stratejik yaklaşımı benimsemiş görünüyor.
Yığınak ve Stratejik Kabuk Değiştirme
2021 Ekim ayını takiben Rusya’nın Ukrayna sınırına mebzul miktarda asker, silah ve mühimmat kaydırmaya başladığı gözleniyor. Açık kaynaklardan takip edebildiğimiz kadarıyla Rusya kara kuvvetlerinin yarıya yakınını Ukrayna’nın güney, doğu ve kuzey (+Belarus) sınır bölgelerinin yakınına kaydırmış görünüyor. Rusya silahlı kuvvetlerinin lojistik sistemleri ve askeri birliklerin intikal sürelerini denetleyebilmek için Rusya içerisinde bölgeler arasında birlik kaydırması esasen olağan bir durumken, Ekim ayı sonrası trenlerin sadece tek yönde ilerlediği, ve askeri birliklerin esas garnizon bölgelerine geri dönmedikleri gözlemleniyor. Bunun yanı sıra olağan askeri hareketliliğin ötesine geçen ve Ukrayna yönüne akan yoğun bir mühimmat transferi de söz konusu.
Bu askeri yığınağın niceliği kadar niteliği de endişe verici işaretler taşıyor. İskander taktik füze sistemleri, BM-30 çoklu roket atar sistemleri gibi tümen ve yukarı seviye ateş destek silahlarının bölgeye kaydırılıyor olması yüksek ateş gücü gerektiren büyük çaplı bir askeri operasyonun hazırlığına işaret ediyor.
Son aylarda bölgeye gönderilen tankların üst kısımlarında, Ukrayna’nın Amerika’dan almış olduğu Javelin tipi yukarıdan saldırı profili olan anti tank füze sistemlerine karşı korunmak amaçlı ve tamamen alelacele yapıldığı belli olan kafes korumaları sıklıkla göze çarpıyor. Bu güvenlik sisteminin standart bir modifikasyon olmaktan öteye ad hoc olarak bazı tanklara yerleştirilmiş olması, bunun bir zaman kısıtlaması gözetilerek acilen geliştirilen geçici bir önlem olduğunu düşündürüyor.
Kara Kuvvetlerine bağlı hava araçlarının ve özellikle taarruz helikopterlerinin son iki hafta içerisinde Ukrayna sınırına yakın bölgelerde sıklıkla gözlemlenmesi endişe verici etmenlerden bir diğeri. Rus askeri doktrininde bir savunma hattını yarmak amacıyla kullanılan ağır ateş gücünün önemli bir parçası olan taarruz helikopterlerinin bölgedeki varlığı, yine büyük çaplı bir harekatın hazırlığına işaret ediyor.
S-400 hava savunma sistemlerinin sınır bölgelerine kaydırılmış olması, sınıra yakın sahra hastanelerinin kurulması, stratejik bir araç olarak görülen ve direk olarak Rusya Federasyonu Genel Kurmayı komutasında olan özel kuvvet birliklerinin bazılarının Kırım’a yerleşmiş olması, Karadeniz donanmasının teyakkuz halinde tatbikat yapıyor olması gibi pek çok başka emare bize Rusya’nın Ukrayna’ya karşı bir askeri harekât planladığının sinyallerini veriyor.
Ancak bu kadar büyük bir askeri yığınak ve bunun nicelikleri olası bir harekâtı işaret ediyor olsa da bu veriler kendi başına bir harekatın kesinliğini göstermiyor. Ama bu askeri hareketlilik bize kesine yakın olarak değerlendirebileceğimiz bir şeyi işaret ediyor ki o da Rusya’nın son 7 senedir uyguladığı ve başarısız olan Ukrayna stratejisini artık değiştirmek kararını verdiği.
Rusya Ukrayna içerisinde yaşanan çatışmaları bugüne kadar gri bir alanda tutma gayretini gösterdi. Bu amaçla enformasyon operasyonları, Donbas bölgesindeki gayrinizami oluşumlar ve varlığını inkar edebileceği askeri birlik ve yardımların ötesinde, kendisi resmi olarak Ukrayna ile bir çatışmaya girmedi. Geçtiğimiz Ekim ayı sonrası başlayan askeri hareketlilik ile Rusya artık kendisinin bizzat çatışmaya müdahil olabileceği mesajını vererek bugüne kadar Ukrayna içindeki kanca ile yılgınlık yaratma stratejisinden, Ukrayna’ya kendi dahliyle çok daha büyük maliyetler ödetme kararlılığı içerisinde olduğunu gösterdiği yeni bir stratejiye geçti. Bu stratejide Rusya artık kinetik olmayan yolların ağırlıklı olduğu gri bir çatışma biçiminden, metalin metale, metalin askere ve askerin askere değeceği yoğun kinetik bir harbe geçmeyi kabul etmiş gibi görünüyor. Bu strateji ile Ukrayna ve Batı üzerindeki baskıyı yükseltmeyi ve donmuş statükoyu kırarak kendi lehine yeniden yapılandırmayı planlıyor.
Stratejik değişiklik noktasının kesinliğinin ötesine geçtiğimizde, kesin olmayan ama olasılık olarak tartışabileceğimiz senaryoların alanına girmekteyiz. Ben iki senaryonun diğerlerine göre daha kuvvetli olduğunu düşündüğüm için bunları paylaşmak istiyorum.
İlk senaryo Ukrayna karar alıcılarının gittikçe yükselen tansiyon karşısında daha da az çıkış görebildikleri bir zarar fayda hesabı yapmasına dayanıyor. Ukrayna yönetimi ilk olarak, Batı’nın yardım sözü ve Ukrayna’ya saldırması durumunda Rusya’ya uygulayacağını söylediği yaptırımların Rusya nezdinde ne kadar caydırıcı karşılığı olduğunu hesaplayacaktır. Son bir ay içerisinde Batı ittifakı kendi içerisinde tek vücut ve tek fikir bir görüntü verebilmiş değil. Almanya, Fransa ve İngiltere/ABD bloğu arasında Ukrayna ve Rusya konusunda aşikâr olan fikir ayrılıklarının Ukrayna yönetimine güven verdiği söylenemez. Ukrayna karar alıcıları bir sonraki aşamada Rusya ile tek başlarına karşı karşıya kalmaları durumunda bunun maliyetinin ne olacağını hesaplayacaklardır. Ukrayna açısından iç karartıcı olan zarar hesabı sonrası Rusya ile anlaşma masasına oturmayı ve Rusya’ya belli tavizleri vermeyi kabul etmeleri ve gerginliğin de-escalate etmesi ilk senaryonun olası sonucu.
İkinci senaryo 1973 yılında Mısır’ın sınırlı bir savaş yoluyla İsrail ile içinde bulunduğu stratejik statükoyu değiştirmesi örneği ile paralellik taşıyor. Eğer diplomatik yollardan bir çözüme ulaşılamazsa, Rusya’nın da sınırlı bir operasyon ile statükoyu değiştirerek Ukrayna’yı ve dahi Batılı müttefikleri diplomatik tavizler vermeye zorlaması ve istediği tipte bir çözümü zorla kabul ettirmeye çalışması muhtemel. Yapılan yığınak ve yığınağın şekli bu olasılığı kuvvetlendiriyor.
Eğer bu hedef doğrultusunda hareket etme kararı alırsa, Donbas bölgesini özgürleştirmek bahanesi ile sınırlı bir kara operasyonunu meşrulaştırıp eş zamanlı olarak Ukrayna’nın derinliklerine yönelik şiddetli bir kara ve hava bombardımanı gerçekleştirmesi olasılığı yüksek. Kara kuvvetlerinin sınırlı operasyonu Donbas bölgesini (bir olasılıkla Kırım ile Donbas arasını da) kapsayacaktır. Daha geniş çaplı hava ve kara bombardımanların hedefi ise Ukrayna hava sahasını tümüyle kontrol altına almak; askeri ve lojistik akışı kesmek; iletişim, ulaşım ve enerji altyapısını tahrip ederek hem askeri hem sivil direnişi azaltmak olacaktır. Bu şekilde Ukrayna’nın geniş alanlarını işgal etmek zorunda kalmadan ve büyük şehirleri ele geçirmek için uzun süreli ve yüksek zayiatlı şehir savaşlarına girmeden siyasi hedeflerine ulaşmayı deneyecektir.
Kara harekâtı beklentisinde olan Ukrayna halkı için beklemedikleri yoğunlukta bir bombardımanın yaratacağı tahribat ile moral kaybına uğraması hedeflenirken, büyük şehirlerde de Rus istihbarat ağı ile bağlantılı iktidar karşıtı protesto hareketleri ile Ukrayna kamuoyunun Ukrayna yönetimi aleyhine dönmesi için çalışılacaktır. Ulaşımın sekteye uğraması sonucu Ukrayna ekonomisinin büyük zarar göreceği de hesaba katılırsa Ukrayna karar alıcıları ve halkının karşılarında savaşacakları kimseyi görmemelerine rağmen büyük bir baskı altına girmeleri muhtemeldir.
Sınırlı bir kara harekatının Rusya açısından bir başka avantajı ise oynayacak başka kartları hala elinde tutmasına ve inisiyatifin Rusya tarafında kalmasına sebep olması. Bugün Belarus’taki Rus askeri varlığı da dahil edildiğinde Ukrayna, kuzey, doğu ve güney sınır hattında Rus askeri operasyonlarına açık durumda. Özellikle Belarus’taki Rus askeri varlığı Ukrayna’nın en kuvvetli tahkimat hattı olan Donetsk bölgesinden kuzeye asker ve mühimmat kaydırmasına ve bu gücün kuzeyden gelebilecek olası bir saldırı karşısında Belarus sınırında zorunlu olarak tutulmasına sebep oldu. Kapsamlı bir işgal operasyonu ile her cephede savaşmak; büyük bir işgal sonrası kendine düşman bir halk kitlesini kontrol altında tutmak ve arada Ukrayna gibi bir buffer zone olmadan Batı ittifakı ile karşı karşıya kalmaktansa, sınırlı bir kara operasyonu ile en kuvvetli tahkim hattını aştıktan sonra Rusya, harekatı her an genişletebileceği ve Ukrayna’nın başka bölgelerini de işgal edebileceği tehdidini elinde tutmaya devam edecektir. Bu durumda hem Ukrayna yönetimi hem de Batı karşısında inisiyatifi elinde tutacaktır.
Bu senaryoda Ukrayna savunma kuvvetleri Rus birliklerini kendilerinin avantajlı olacağı pozisyonlara çekmeyi başararak Rusya’ya kendi kamuoyuna açıklayamayacağı zayiat vermeyi başarırsa, Rusya’nın baskısını azaltabilmesi olasılığı var. Fakat Ukrayna’nın maddi ve manevi olarak ödediği yüksek maliyetlere, Avrupa’ya doğru başlayacak mülteci akışı ve Ukrayna’da bulunan enerji hattının zarar görmesi gibi Batı’nın da kabul edemeyeceği maliyetlerin de katılması sonucu, Ukrayna’nın Batı aracılığı ve baskısı ile barış görüşmelerine gitmesi olasılığı çok daha yüksek görünüyor.
Sonuç
Yukarıda tartıştığımız iki olası senaryodan herhangi birisinin gerçekleşmesi demek Rusya-Ukrayna özelinde gerçekleşen bölgesel bir olayın ötesinde, devletler arası ilişkilerin İkinci Dünya Savaşı sonrası ortaya çıkan ve iyi kötü bazı kuralların gözetildiği sisteminin artık sonunda olduğumuz anlamına geliyor.
Bunun yanı sıra NATO ittifakını kendi içerisinde fikir ve ruh birliğinin giderek dağıldığı, Almanya’nın uzun süre kendini enerji üzerinden Rusya’nın rehinesi konumuna getirdiği, Fransa’nın Avrupa güvenliği konusunda Rusya ile diyaloğa girmeye çalışabileceği, Amerika’nın hegemonyasını yitirdiği imajının artık tam kabul gördüğü bir Batı dünyası ile karşılaşmamız mümkün.
Son olarak yeni bir başka tartışmanın başlayacağı meydanı da kendi araştırma alanımda görüyorum. Batı stratejik araştırmacılarının, biraz da ABD ve İngiltere’nin Irak ve Afganistan işgali sonrası içinde bulundukları savaş yılgınlığı ile sihirli değnek olarak sarıldıkları, askerlerin ölmediği, kinetik çatışmanın gerçekleşmediği savaşlar olarak tasvir edilen enformasyon savaşları ve hibrit savaşalar gibi konseptlerin de kritiğinin yapılacağı bir döneme giriyoruz gibi görünüyor. Yazının uzunluğu ve okunabilirliğinin az olması sebebiyle bu yazıda sadece Rusya’nın Ukrayna özelinde stratejisini anlatmaya çalıştım, bir başka yazıda da Ukrayna üzerinden NATO ve Avrupa ile olan stratejik ilişkisine değinmeye çalışacağım.