[voiserPlayer]
“Sizin tercihleriniz yüzünden yaşam hakkı elinden alınan, hiç doğmayacak bebeklerin yaşam hakkı için buradayız…”
Fikirde Birlik ve Mücadele Platformu Genel Başkanı Kürşat Mican sözlerinin bir yerinde de “Tek bir insanın kılına zarar gelsin istemeyiz” demeyi de ihmal etmiyor.
Halkın bir kesimini yok sayan, ötekileştiren, nefretin öznesine dönüştüren söylem ve eylemlerinizle, ne derece insancıl tutum sergilediğinizi de gördük, var olun…
Fatih/Saraçhane Parkı’nda başlayan, il il gezen kumpanyalar gibi bütün yurdu dolaşan seremoninin temel destekleyicisi ve hatta kendine bağlı kurum TRT’de kamu spotunun dönmesine izin veren iktidar, kendi deyimleriyle devletleşen Adalet ve Kalkınma Partisi’nin (AKP) icraatlarından birisi: “Büyük Aile Buluşması.”
İktidarın Gözünden LGBTİ+’lar
Her saniye gelişen ve artan baskılarıyla, sandığa 2 kala; AKP ve sürekli daha da köhneleşmeye doğru evrilen Cumhur İttifakı’nın Lgbti+lar sicilini de göz önüne sermek, sandığa giden için belki belirleyici sonuçlar doğurabilir yahut kararsız seçmenin oy tercihinde etken olabilir.
AKP iktidar yolculuğuna başlarken her alanda olduğu gibi göz boyayarak yoluna başlamıştı. Belediye Başkanı Erdoğan ile Cumhurbaşkanı Erdoğan arasında derin uçurumlar ve tabir caizse asırları bulacak değişim söz konusu.
Çıkılan yol ile varılan nokta, daralan hayatlarımız, sürekli baskılamaya kurulu, nefret üreten dil ve politikalar… LGBTİ+’lar için ülke yeryüzündeki cehenneme dönüştü.
İki Erdoğan, Tek Ülke
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı’ndan başbakanlığa doğru evrilirken 2002 yılında “Abbas Güçlü ile Genç Bakış” programında, “Eşcinsellerin de kendi hak ve özgürlükleri çerçevesinde yasal güvence altına alınması şart. Zaman zaman bazı televizyon ekranlarında onların da muhatap oldukları muameleleri insani bulmuyoruz” diyen Cumhurbaşkanının yerinde yeller esmekte.
Seçim sebebiyle 4 Mayıs 2023 tarihli Giresun konuşmasında “Biz gideceğiz, aynı cinslerin evlenmesini isteyenler gelecek” sözlerine, “Biz LGBT’ci değiliz. CHP LGBT’ci, İYİ Parti LGBT’ci, HDP LGBT’ci” şeklindedevam ederek LGBT+’ların hakkını savunmak suç veya ayıpmış gibi muhalefet partilerini de hedefe koymaktan geri kalmadı. Bu en hafif konuşmalarındandı üstelik.
Veziri de Pas Geçemeyiz
“LGBTİQ+’ların evlenmesi içinde insanla hayvanın evlenmesi vardır” safsatasını üreten Süleyman Soylu, yönettiği bakanlığın LGBTİ+’ları da kapsadığını unutmuş görünmekte sanki.
Bakanlığı döneminde hukuksuzca yasaklanan Onur Hafta’larına (Haziran’ın son haftasında, tüm dünyadaki LGBT+’ların yaptığı etkinlik) katılanlara işkenceye varan gözaltı süreçleri dahil, sayısız nefret cinayeti, cinsiyet kimliği ve cinsel yönelimi farklı insanlara karşı çetelesi tutulamayacak çokluktaki suçların soruşturulmaması (cezası yokmuşçasına) gibi eylemlerin yanı sıra halen bizlerin canını hiçe sayıyor ve üzerimizden şiddet politikaları üretiyor.
Soylu’nun hem bakanlığı hem de iktidardaki güçlü konumu nedeniyle kullandığı dili ve kustuğu nefreti de göz önüne alırsak kendisi, yazı içinde bir sütunu ve kişisel sevgilerimi sunmayı fazlasıyla hak ediyor.
Ülkenin ve Ailenin Dinamitleyicisi
“ManeviKalkınmaŞart”, “Manevi ve Ahlaki Kalkınma Yasası”, “Sapkınlığa Dur De“, “Aileye Savaş Açanlara Geçit Vermeyeceğiz”, “Ailen Hedefte Başını Çevirme” gibi pankartların taşındığı, LGBTİ+’ların günah keçisi; ailelerin, ülkenin, bekanın temel bozguncusu ilan edildiği “Büyük Aile Buluşmaları” adıyla tertiplenen fobik ve ayrıştırıcı yürüyüşlerde “doğmamış bebeklerin hakkının” arandığı söylenmekteydi.
Peki, doğurmamayı seçen kadınlara bir yaptırım uygulanacak mı? İleride onlar için de ayrı yürüyüşler, yeni seremoniler düzenlenecek mi? Gelecekte doğurmayan kadınların, üreme yetisine sahip olmayan kadın ve erkeklerin cinsiyetlerini yasayla düşürüp cezaevlerine mi atacaksınız mesela? Bunları da talep edecek misiniz, Fikirde Birlikçi zatlar? Akla binlerce deli saçması soru geliyor da, neyse…
Takıldığım bir pankart da “Manevi Kalkınma Şart”. Ne yapacaksınız? “Manevi Kalkınma Bankası” mı kuracaksınız? Eşeledikçe bir sürü şey yazabilirim bu konuda. En iyisi, fazlaca cıvımadan yazıya geri dönelim derim.
Çelişkilerle Dolu AKP
Öncelikle 2015’ten beri yasakladıkları İstanbul Onur Yürüyüşü (Ramazan ayına denk geldiği gerekçesiyle) aynı yıl yine kendilerinin Beyoğlu’nda dağıttıkları seçim broşürlerinde, sanki yürüyüş hiç yasaklanmamışçasına lanse edilirken yasakladıkları yürüyüşün fotoğraflarını broşürde yer vererek “Türkiye, Ramazan ayının ortasında, İstiklal Caddesi’nin ortasında Gay Pride yapabilen bir ülke. Muhafazakâr insanların daha görünür olması, kimsenin yaşam tarzına müdahale edildiği anlamını taşımıyor” dahi diyebilmişlerdi.
Oysa aynı günlerde; Cumhurbaşkanı Erdoğan “Biz Diyarbakır’da müftü, Eskişehir’de eşcinsel aday (Barış Sulu/HDP) göstermiyoruz” demekteydi.
Geçmişte yasal güvenceden söz eden Erdoğan’dan, “LGBTİ+’ların inkarına, ülkenin mili ve manevi duygularını zedelediğine ve hatta kutsal aile değerlerini yıkması”na evrilen, sürekli de el yükselten, düşmanlaştırıcı tutuma…
“Görünen Köy Nedir?” Derseniz…
Burada uç uca eklesem sayısız aşağılayıcı söylemi ve nefret dili ile ansiklopedik ciltler oluşturacak AKP’nin sicili, bizlere vaat ettiği ülke ve gelecek, hayli iç karartıcı ve de can yakıcı.
Kendileri yetmezmiş gibi içlerinde oldukları “Cumhur İttifakı” bileşenleri de evlere şenlik aktörlerle dolu. Biz baş aktörün hışmından korunmaya çalışırken klonlanmış zihniyette partilerle bağlarını daha da pekiştirmekteler.
Yeniden Refah Partisi’ne dokunsak, HÜDAPAR’ın (Hür Dava Partisi) eksiği ne? MHP öksüz ve üvey evlat mı?
Temelde fobik, cinsiyetçi, tek tipçi, kendilerinden olmayana yaşam hakkı tanımayan partilerle örülü bir ittifakın LGBTİ+’lara, kadınlara, çocuklara, doğaya, hayvana, bilumum canlıya yaşam sunmaları, onlara dair umut yeşertmeleri kâğıt üstünde bile olanaklı görünmüyor.
Özce’sine Gelirsek
Emeği, doğayı, canlıyı bu derece yok sayan, varlığını düşmanlaştırma üzerine kurmuş bir iktidarın ve ortaklarının geleceğe ve yaşama dair politika üretecekleri fikri, yazarınıza ihtimal dahilinde görünmemekte.
Cumhurbaşkanı ve milletvekillerini seçeceğimiz 14 Mayıs Pazar günü sandığa giderken düşünmeniz gereken çok konu, omuzlamanız gereken çok sorumluluk bulunmakta.
Oyunuz iradenizdir. İradenizi, seçimlerinizi ne yönlü kullanacağınızın sadece sizin hayatınıza etki etmeyeceği gerçeğini de unutmamanız tek dileğim.
Kendi yararımızla beraber LGBTİ+’ların, bütün ezilenlerin, yok sayılanların ve gelecekte bu topraklarda yaşayacak nesillerin de yaşam hakkını oyladığımızı unutmayalım.
Oyunuz yaşam olsun, mutluluklar getirsin her birimize!
Fotoğraf: Türkiye LGBTİ Birliği