[voiserPlayer]
Japonya, takip ettiği özgür ve açık Hint-Pasifik stratejisi çerçevesinde bölgedeki ülkeler ile olduğu kadar bölge-dışı ülkeler ile de ilişkilerini geliştirmeye yönelik aktif bir dış politika icra ediyor. Başbakan Fumio Kishida’nın Londra ziyareti, bu aktivizmin son dönemde göze çarpan bir örneği. Mayıs ayı başında gerçekleşen ziyaret, Kishida’nın Japonya başbakanı olarak Birleşik Krallık’a yaptığı ilk resmi ziyaret. Ziyaretin her iki ülkenin de önem atfettiği diplomatik ve stratejik boyutları bulunuyor.
Kishida’nın ziyareti esnasında tarafların söylemlerinde vurgulanan hususlar, iki ülkeyi birbirlerine yaklaştıran noktaları göstermesi açısından önemli. Bu hususlardan birisi, her iki ülkenin de sahip olduğu demokratik kimlik. Küresel sistemde, başta Çin Halk Cumhuriyeti ve Rusya olmak üzere otoriter yönetimlerin idaresindeki devletler, dış politik yaklaşımlarında revizyonist eğilimler sergilemekte. Bu durumun Japonya ve Birleşik Krallık’ı demokratik değerler ekseninde yakınlaşmaya veya en azından, demokratik değerleri yakınlaşmalarına gerekçe göstermeye sevk ettiği görülüyor. Kishida, 5 Mayıs’ta İngiliz kamu ve özel sektör temsilcilerine hitaben yaptığı konuşmada, Japonya ile İngiltere’yi ‘vazgeçilmez ortaklar’ olarak isimlendirdi. Kishida’ya göre bu ortaklığın öncelikli boyutunu, her iki ülkenin paylaştığı, özgürlük, demokrasi, insan hakları ve hukukun üstünlüğü gibi evrensel değerler teşkil ediyor.
Ziyaret esnasında iki ülke yetkililerinin vurguladıkları bir diğer husus, Rusya silahlı kuvvetlerinin Ukrayna topraklarını işgali. Başbakan Boris Johnson ile ortak basın toplantısında, Rusya işgalinin sadece Avrupa’yı ilgilendiren bir sorun olmadığını ifade eden Kishida’ya göre, Hint-Pasifik bölgesini de ihtiva eden küresel düzen tehlike altında ve Ukrayna yarının Doğu Asya’sı olabilir. Görüşmeye dair Japonya Dışişleri Bakanlığı’nın yayımladığı bilgi notunda da aynı vurgu belirgin. Bakanlığa göre her iki ülkenin liderleri, Rusya’nın Ukrayna’ya yönelik saldırganlığının uluslararası düzenin temellerini tahrip etmekte olduğu hususunda hemfikir. Japon ve İngiliz başbakanları, küresel statükonun güç yoluyla dünyanın hiçbir yerinde tek taraflı olarak değiştirilmesini kabul edilemez görüyor ve Avrupa-Atlantik güvenliği ile Hint-Pasifik güvenliğini ayrılmaz bir bütün olarak telakki ediyor.
Kishida’nın ziyareti esnasında Japonya ve Birleşik Krallık’ın küresel sisteme yönelik yaklaşımlarına dair ortak hassasiyetlerinin yanında, elbette iki ülke arasındaki ilişkilerin mevcut durumu ve geleceği hakkında da önemli birtakım hususlar ele alındı. Bu hususlardan en kayda değer olanı, müzakereleri geçen yıl Ekim ayında başlayan Japonya-Birleşik Krallık Karşılıklı Erişim Anlaşması’nın prensipte onaylanması oldu. Japonya ve Birleşik Krallık silahlı kuvvetlerinin operasyonel iş birliğini kolaylaştırmaya yönelik anlaşmaya göre, iki ülke silahlı kuvvetleri kurumsal eğitim, askeri tatbikatlar, afet yönetimi gibi konularda ortak hareket etme kabiliyetlerini artıracak.
Karşılıklı erişim anlaşması, Tokyo ile Londra arasındaki ilişkilerin stratejik bir yapıya evrilme sürecinde önemli bir dönemeci ifade ediyor. Anlaşma, her iki ülke yönetiminin güvenlik ve savunma iş birliğine atfettiği önemi göstermekte. Japonya, benzer bir anlaşmayı Ocak 2021’de Avustralya ile imzalamıştı. Anlaşma resmiyet kazandığında Birleşik Krallık, böylesi bir anlaşmayı Japonya ile imzalayan ilk Avrupa ülkesi olacak. Ziyaretin gündemindeki stratejik boyutu haiz bir diğer mevzu ise Birleşik Krallık tarafından yürütülen ve Gelecek Muharebe Hava Sistemi adı verilen hava kuvvetleri modernizasyonu projesine Japonya’nın katılımı oldu. Özellikle, 6. nesil savaş uçaklarının üretimine dair benzer bir projeyi halihazırda yürüten Japon hükümeti, Birleşik Krallık ile arasındaki savunma sanayi iş birliğini bu proje temelinde geliştirmeye istekli görünüyor.
Fumio Kishida’nın ziyareti, Japonya dış politikasındaki genel yönelimlere ve bu çerçevede Birleşik Krallık’ın yerine dair önemli diplomatik ve stratejik boyutlara işaret ediyor. En genel perspektifte Japon hükümeti, dış politikasına yön veren özgür ve açık Hint-Pasifik stratejisini bölge-dışı ortaklıklar ile tahkim etmeye çalışıyor. Japonya, 2017 yılında canlandırılan ve Dörtlü Güvenlik Diyaloğu (QUAD) adı verilen bölgesel stratejik iş birliğinin ABD, Avustralya ve Hindistan ile birlikte kurucu ortaklarından. Buna ek olarak, Birleşik Krallık’ın önemli bir NATO üyesi olması, Batı ittifakı ile yakın münasebetler geliştirmek isteyen Tokyo yönetimi için bu ülke ile arasındaki ilişkileri daha da mühim kılıyor. 7 Nisan tarihinde, Japonya dışişleri bakanı Yoshimasa Hayashi, NATO zirvesine katılmıştı. Bu, Japonya’nın ittifak ile ilişkilerinde bir ilk olarak ciddi bir diplomatik açılıma işaret ediyor. Burada, Japon hükümetinin Rusya’ya yönelik uluslararası yaptırım sürecinde faal bir rol oynamakta olduğunu da ifade edelim.
NATO üyeliğinin yanında Londra ile geliştireceği stratejik ortaklığın, Tokyo için getireceği başka faydalar da bulunuyor. Örneğin Birleşik Krallık, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin (BMGK) veto hakkına sahip beş daimi üyesinden birisi. İlaveten, Beş Göz adı verilen istihbarat ağının da bir parçası. Beş ülkenin teşkil ettiği bu ağın üyelerinden ABD, Avustralya ve Yeni Zelanda, Hint-Pasifik bölgesinin önemli aktörlerinden. Yukarıda da ifade edildiği gibi halihazırda devam eden Mitsubishi F-X savaş uçağı projesinde Birleşik Krallık ile yakın iş birliği de Japonya’nın savunma sanayi modernizasyonuna ciddi katkılar sağlama potansiyeline sahip. Son olarak, Birleşik Krallık ile sürdürülebilir ekonomik ilişkiler geliştirmek de Kishida’nın ziyaretinin amaçlarından birisiydi. Özellikle, Japon gıda ürünlerinin ithalatına yönelik kısıtlamaların bir an önce kaldırılması, ikili görüşmelerde Japon başbakan tarafından bilhassa dile getirildi.
Bu ziyaret, Birleşik Krallık dış politikasındaki genel yönelimlere ve bu çerçevede Japonya’nın yerine dair önemli diplomatik ve stratejik boyutlara da işaret ediyor. En genel perspektifte, Avrupa Birliği’nden ayrıldıktan sonra Birleşik Krallık’ın dış politikasında benimsediği Küresel Britanya yaklaşımının, bu ülkeyi dünya siyasetinde yeni stratejik ortaklıklar kurma arayışına sevk ettiği belirtilmeli. Londra hükümeti, bu yaklaşım temelinde Japonya’yı Hint-Pasifik bölgesindeki öncelikli müttefiki olarak tasavvur ediyor. Son dönemde dış politikasında bir Asya derinliği tesis etmeye yönelik Birleşik Krallık’ın özel bir gayreti de söz konusu.
ABD ve Avustralya ile Eylül 2021’de imzaladığı AUKUS anlaşması bu özel gayretin yakın dönemdeki neticelerinden birisi. Aynı ay içerisinde, uzun yıllar sonra ilk defa olarak Tayvan Boğazı’na Birleşik Krallık savaş gemilerinin gönderilmesi de kayda değer bir gelişmeydi. Bu minvalde, Japonya başbakanının ziyaretinden iki hafta önce, Boris Johnson’ın Hindistan’ı ziyaret ettiğini de hatırlatalım. Londra, resmi açıklamalardaki ifadeyle, Tokyo’yu Asya’daki en yakın güvenlik ortağı olarak görüyor.
Askeri iş birliği, Japonya için olduğu kadar Birleşik Krallık için de üzerinde hassasiyetle durulan bir konu. Karşılıklı Erişim Anlaşması’nın ilkesel olarak onaylandığının bu ziyaret esnasında ilan edilmesi, bu konudaki iradenin güçlü bir şekilde mevcudiyetine işaret ediyor. Teknolojik kalkınma, uzmanlık, yatırım ve yenilikçilik gibi konularda dünyanın en önde gelen ülkelerinden olan Japonya ile yakın iş birliğinin, Birleşik Krallık savunma sanayisine ciddi kazanımlar sağlaması bekleniyor. Benzer bir beklenti de Birleşik Krallık ekonomisine yönelik. Londra hükümeti, dünyanın üçüncü büyük ekonomisi olan Japonya ile geliştirilecek çok boyutlu ekonomik iş birliğine özel bir önem atfediyor. Örneğin iki ülke, Ekim 2020’de Kapsamlı Ekonomik Ortaklık Anlaşması (CEPA) adı verilen bir serbest ticaret anlaşması imzalamışlardı. Tokyo’da imzalanan anlaşma, 2021 başı itibarıyla yürürlüğe girdi. Kishida’nın ziyareti esnasında Londra hükümeti tarafından bir milletvekili olan Greg Clark’ın ticaret elçisi olarak Japonya’ya atandığı da ilan edildi.
Hem Japonya hem de Birleşik Krallık, dış politikalarında farklı isimler adı altında küresel açılım arayışında. İki ülke yönetimleri, birbirlerini Avrasya jeopolitiğinde önemli bölge-dışı stratejik ortaklar olarak değerlendiriyorlar. Japonya Başbakanı Fumio Kishida’nın son Londra ziyareti, Japonya ile Birleşik Krallık arasındaki stratejik ortaklığın dönüşümde kayda değer bir gelişmeydi. Bu stratejik ortaklığın geleceği, Avrasya’daki çok sayıda ülke için yeni meydan okumaları ve yeni kazanımları bünyesinde barındırıyor.
Fotoğraf: Jezael Melgoza