Daktilo 1984Daktilo 1984
    • Hakkımızda
    • İletişim
    • E-Bültene Abone Ol
    Facebook Twitter Instagram Telegram
    Twitter Facebook YouTube Instagram WhatsApp
    Daktilo 1984Daktilo 1984
    Destek Ol Abone Ol
    • İZLE
      • Çavuşesku’nun Termometresi
      • Varsayılan Ekonomi
      • 2’li Görüş
      • İki Savaş Bir Yazar
      • Yakın Tarih
      • Mayhoş Muhabbetler
      • Tümünü Gör
    • OKU
      • Yazılar
      • Röportajlar
      • Çeviriler
      • Asterisk2050
      • Yazarlar
    • DİNLE
      • Çerçeve
      • Zedcast
      • Tuhaf Zamanların İzinde
      • SenSensizsin
      • Tümünü Gör
    • D84 FYI
      • Hariçten Gazel
      • Avrupa Gündemi
      • ABD Gündemi
      • Altüst
    • D84 INTELLIGENCE
      • Kitap Yorum
      • Göç Sorunu
      • Başkanlık Sistemi Projesi
      • Devlet Kapasitesi Liberteryenizmi
      • Herkes için Siyaset Bilimi
      • Yapay Zeka
    Daktilo 1984Daktilo 1984
    Anasayfa » Geriden Oyun Kurucu: Kemal Kılıçdaroğlu İçin Gençlik Söylemi Önerisi
    Forum

    Geriden Oyun Kurucu: Kemal Kılıçdaroğlu İçin Gençlik Söylemi Önerisi

    Onur Tuğrul Karabıçak6 Temmuz 202111 dk Okuma Süresi
    Paylaş
    Twitter Facebook LinkedIn Email WhatsApp

    [voiserPlayer]

    Kemal Kılıçdaroğlu son zamanlarda geceleri Twitter’dan yüklediği videolarla “gençler”e seslenmeyi deniyor, onları anladığını, onlarla bir şeylerin değişeceğini öneriyor. Kılıçdaroğlu’unun iktidarın çok açık bir şekilde kaybettiğini gördüğü bu 7 milyon oy potansiyeli[1] gence yaklaşımı kendi yaş grubundan insanlar için pek sorunlu olmasa da mesajının karşı tarafa aktarılmasında temel hatalar barındırıyor. Öncelikle, kendisinin ve Millet İttifakı’nda yer alıp kamuoyu ve sosyal medya görünürlüğü yüksek isimlerin açıklamalarındaki en büyük talihsizlik, doğrudan “gençler” ve “Z kuşağı” kalıplarının gönderdikleri mesajların içerisinde yer alması. Z kuşağı kategorisi daha çok analistler ve gazeteciler tarafından kullanılıp siyasetçilerin de aynı içerik doğrultusunda “gençler”, “kanka” kalıplarını deneyip “e-spor” turnuvalarına katılmaları son derece başarısız denemeler. Aslında etrafındaki olaylara hiç anlam veremeyen yaşlı siyasetçilerin olanı biteni anlıyormuş gibi yapmaları hedef kitle tarafından anlaşılıyor. Zaten gençlerin de ihtiyacı ya da beklentisi siyasetçilerin internet kafeden anlayıp anlamamaları değil, bu kendileri için bir “stereotip” oluşturuyor.

    Kılıçdaroğlu’nun videolarına birer reklam[2] klibi olarak yaklaşalım. Hakkında bahsedilen kuşağın ortak yapısal sorunları ve genel manada “engellenmişlik”ten doğan büyük bir anksiyetesi olsa da bu kitle; kimlik, sınıf, ideoloji ve siyasi yorumlar göz önüne alındığında bir arada olmayan, son derece akışkan bir kitle. Bu videoların başarılı birer reklam içeriği olabilmesi için gerekli söylem özelliklerini taşımadığını, hitap ettiği kitleyi anlasa bile o kitleye kendilerini hâlâ anlamadığı izlenimi veren, yaşlı ve stereotipleştirilmiş[3] bir siyasinin kitleyi kendi anladığı şekle çekmeye çalıştığı imajını verdiğini ve bu uğraşında başarısız olacağını savunuyorum. Bu savımı Metropoll verileri ve Daktilo’da Arın Demir’in Özer Sencar’la yaptığı son röportaj da doğrular nitelikte.

    Kategori Sorunu

    Siyasal söyleme kategorik olarak başlandığında ve muhalif medyada “Z kuşağı” diye bir kitlenin üzerine basıldığına, bu kitlenin otantik özellikleri ve gerçek ihtiyaçları siyasilerin söylemlerinde yer almamaya başlıyor. Burada adı geçen seçmen kitlenin özelliklerinin tek tipleştirildiğini ancak öneminin yeni yeni anlaşıldığını görüyoruz. Ancak zaten muhalif olduğu için can sıkıcı olarak adlandırılmaya yatkın ve yıllardır stereotip hâline getirilmiş, hakkındaki halk izlenimi kendisi izlenmeden dahi “liderlik vasfı yok” şeklinde eğlenceli bir dille “bilinen”[4] bir “liderin” gençleri anlamaya yeni başlaması bu başarısızlık ihtimalini kuvvetlendiriyor. Hedef kitlenin doğuştan umutsuz muhalifler olarak kalmaması, bu kitlenin iktidar dışındaki siyasi partilere kendini yakın hissetmesi gerekiyor. Bu da onları anlamaya uğraştığınızı belirtip onları toplumdan ayrı bir kategoriye yerleştirip incelediğinizde onlarla aranıza bir mesafe açmanıza sebep oluyor. Siyasi liderin aradaki bu mesafeyi hiç belirtmeden aşması, daha sonrasında ise zaten anladığını belirtecek şekilde mesajını vermesi gerekiyor.

    İkinci durum ise hedef kitlenin ayrıldığı kategorinin[5] hedef kitlenin kendisi tarafından yaratılmış olmaması, bu kategorik ismin tekraren zikredilmesi o ismin yeniden üretilmesine sebep oluyor. Bu yazının amacı için bu kategoriye bir simge olarak yaklaşalım. Post-modernist yaklaşımların öne sürdüğü üzere, yeniden üretilen bir simge, gerçekten temsil ettiği şeyi değil, kendi kendini temsil eden, arkası boş bir göstergeye dönüşür. Eğer kategorik ismi tekrarlamaya devam ederseniz, elinizdeki tek şans karşınızdaki kitleyi gerçekten bu imaja sokabilme becerinize kalır ki bu iktidarın yıllardır uyguladığı ve artık çoğunluğu elde edemedeği taban yaratma stratejisidir.[6] Bahsedilen bu kategori ontolojik olarak bile oldukça tartışmalı ve göründüğünden daha riskli, zira şartların yetersizliği dolayısıyla siyasilerin kategorileştirip kendi akıllarında sınırlarını gördüğünü sandığı bir kitle resmi var.[7] Bu kitle de bir siyasinin kendi aklında çizdiği sınırlara uymuyor, zira akışkanlık -yani belirlenemez bir sosyal ve düşünsel haraketlilik- aslında bu kitlenin temel özelliği. Hem şartları dolayısıyla bu kategorideki diğer gruplarla bağları düşük, hem de hayat gaileleri çok farklı olan, toplumsal ve siyasi krizleri kendi düşünce süreçlerinde -siyasilerin çok uzak olduğu- senaryolarla bağdaştırarak düşünen ve hayatı bu şekilde okuyan bireylerin gerçekliği ile siyasilerinki arasındaki farkın belli edilmesi muhalefet için büyük bir hata.

    Araştırmaların gösterdiği üzere bu seçmen grubunun çoğunluğu iktidara oy vermeyi düşünmüyor ancak kendini muhalefet aktörleriyle de bağlı görmüyor. Bu refleksin sebebi de kendi gerçeklikleriyle iktidarınki arasındaki büyük farkın iktidarın bu gençlere her seslenişinde daha fazla açığa çıkması. Bu fark kitle tarafından algılandıkça düşmekte olan internet hızı bambaşka şekillerde tezahür ediyor. Ancak Millet İttifakı için bu muhalif yoğunluğu doların “boş koltuk”ta düşmesi gibi bir duruma terk etmemek gerekiyor. Bahsedilen seçmen grubuna verilen kategorik ismin muhalif siyasiler tarafından tekrarlanmaması gerekiyor. Bunun yerine, gençlerin taleplerini genel politikalarınız arasında “gençler için yapılacaklar listesi” şeklinde ayırmadığınızda algıdaki inandırıcılığınız ve genç kitleyi Türkiye’deki siyasetin kaderini tayin etmekte lehinize çekmeniz mümkün olacaktır. Aksi hâlde gençler neden olduğu ikna edici şekilde açıklanmayan pozitif ayrıcalıklar dolayısıyla otantik bir siyaset göremeyecekler.

    Reklamın İnandırıcılığı

    İktidar ve gençler arasındaki gerçeklik farkını “gençlere ücretsiz 2 GB” internet vaadi gibi söylemlerle muhalif liderler kendi lehlerine çeviremiyorlar. Söylem-söyleyen uyumu ve inandırıcılığı sağlanamazsa bu kitlenin “tüm bu olanlardan bunu mu anladınız?” tepkisi vermesi çok mümkün.[8] Kılıçdaroğlu bugün ana akım medya dolayısıyla 40 yaş üstü kitleye kendi metnini ve sağduyusunu istediği gibi geçiremiyor, ancak “gençler”e doğrudan ulaşabileceği kanallar açık. Bu yüzden ana akım medyada söylemedikleri ile iktidarın stratejisini boşa çıkarmaya başlayan Kılıçdaroğlu’nun Z kuşağına sözlerini nasıl ve ne kadar imaja dayalı söylediği oldukça önemli. Metinler-arasılık, siyasinin metninin kitlesinin yorumladığı haliyle gerçekleştiğini belirtir. Yani Kılıçdaroğlu her “Gençler,” dediğinde bunu nasıl dediği ve kendisini nereye konumlandırarak dediği ne diyeceğinin önüne geçiyor. Bunun “kankalar”, “internet çağı” gibi ortak kelime gruplarını kullanmaktan farkı, iki farklı bağlamı bir araya getirmekte.

    Gençlere seslenmek için internet kelimesini ve “gençleri önemsiyoruz” gibi altı boş kalıplar kullanmak yerine Jahrein’in yayınına çıkması ve sorulara samimi cevaplar vermesi daha yararlı. Ancak bu yayının tamamını başarılı bulmuyorum. Bunun sebebi ilk başlıkta saydığım hususların zaten göz ardı edilmesinin yanı sıra Kılıçdaroğlu’nun kendi imajını “geriden oyun kurucu” olarak ima etmeyi başaramamasında. Twitch yayınları stratejisini daha başarılı izleyen Mansur Yavaş ve Ekrem İmamoğlu örneklerine baktığımızda, genç kitlenin bu insanlarla aynı bağlamda ve aynı metinlerle konuştuğunu görüyoruz. Onlar bu kitleye liderlik önerirken ve teşbih yaparsak muhalif takımın golcüleriyken, Kılıçdaroğlu kendisini bu takımın yedek golcüsü olarak adlandırmak yerine geriden oyun kurucu olarak, derin oyun kurucu[9] olarak ima etmeli. Kılıçdaroğlu bu isimlerin arkasındaki düzenleyici olduğu için gençlerin partiye yakınlığını sağlamak hususunda kendisinin “liderlik vasfı”nın olduğunu aday olacakmış gibi imâ etmesine ihtiyacı yok, “gençlerin demokrat amcası” denemesini bir kenara bırakırsa daha efektif bir sonuç alacaktır. Siyaseti gençlere bir takım oyunu olarak sunarsanız, rakip takımınızın ne kadar güçsüz olduğunu belirtebilirsiniz. Seslendiğiniz kitle için internetin sosyal gruplara katılmaktaki önemini dahi anlamadığınızı belirtmemeli, onların eğlenceleriyle herkesinkiler arasında mutlaka ortak küçük noktalar var. Bunu da oyun gibi bağlamları kullanarak yapmalısınız. Burada muhalefete muhalif olma hatasına[10] düşüp CHP’den Türkiye’nin internet hızını arttırmasını değil, kendi hızını arttırmasını ve söylemini video ortamı, seslenilen aracın ortaklığı, seslenilen araçların özellikleri ve videoların konulduğu sitelerin trendlerine uygunluğu yoluyla yenilemesini öneriyorum.

    Hız

    Kılıçdaroğlu’nun videolarındaki diğer temel eksiklik de hız. Videolar bir Instagram gönderisindeki ortalama estetik anlayıştan ve hızdan oldukça uzak ve argümanlar bir tweete sığdırılamayacak kadar uzun. Reklamların başarısı insanların akıllarına kazınması, dikkat çekmesi, olumlu izlenim bırakması ve tüketilebilir olmasında yatar. Reklamlar yan anlamlardır, tanıttıkları ürünün kendisi olmasalar da kendi kendilerine bir üründürler. Tüketilebilir olması reklamı imaja, olumlu izlenim bırakması ise uzun uzadıya analizlerle rasyonel bir açıklama yapmasına değil de bir bilgelik izlenimi ve hissiyle kendini olumlu hissettirmesine borçludur. Klasik siyasal iletişim metotlarından farklı olarak, bahsedilen kuşağın Twitter ve Instagram alışkanlıklarının ve buralarda geçirdikleri vaktin yanlış yorumlandığını söyleyebiliriz. Twitter’da vakit geçirmenin 2 dakikalık sıkıcı videoları izlemek olduğunu zannetmek bir yanılgı, ancak burada dengeyi kaçırıp Mustafa Sarıgül gibi anlamsız bir yığın hareketle kötü bir reklam yapıp çok izlenmek de büyük bir tehlike içeriyor. Kılıçdaroğlu hâlihazırda “liderlik vasfı” imajı ile sınanıyor, gerçeğin tamamını yansıtmayan, dar izlenimlerden oluşan ancak sürekli pompalanan bu imaja stereotip deniyor. Kendisinin geliştirdiği demokratik söylemlerden ve rasyonaliteye seslenmesinden ziyade halk tarafından tüketilen şey kendi kimliği üzerinden inşa edilen imajı. Bu stereotipi aşması için ise kendisinin Sarıgül gibi itibarını daha da düşürmesi değil, ürettiği içeriği “biliyor”[11] imajıyla piyasaya sürmesi gerekiyor. Bu anlamda yazılı metinlerinde vermesi gereken bilgeliği görsel içeriklerinde paylaştığında, hedef kitlesini aslında anlamadığı izlenimi ortaya çıkıyor.

    Videolarda Kılıçdaroğlu’nun son derece hepimizin evine benzeyen evinin arka planda görülmesi ve videonun kalitesizliği bilinçsizce yapılan bir şey değil, tam aksine ulaşmak istediği kitleyle arasındaki bariyerleri “şeffaflık” üzerinden indirmeyi murat ediyor. Ancak, Kılıçdaroğlu’nun anladığı şeffaflık ile hedeflediği kitlenin ismini koymadan yaşadığı şeffaflık farklı kavramlar. Kılıçdaroğlu bunu mesafeleri yıkarak ve gençlere üst düzey yaşamadığın[12] göstererek yapmaya çalışıyor. Ancak hedef kitlesinin şeffaflık anlayışına girebilmek için önce estetik olarak bu kitleyle bağlanmalı, bu kitle ile sosyal medyada “beğen ya da kaydır geç” sisteminde iletişim kurarken söylemi aktarılabilir olsa da aracını da izlenebilir kılmalı. Videolar CHP’li liderlere yöneltilen halktan anlamaz manada bir “elitlik” imajına meydan okumak konusunda başarılı bir fikir olsa da videoların hızı ve dilindeki yavaşlık bu etkinin görünmemesine yol açacaktır.

    Kılıçdaroğlu’nun şeffaflığını belli bir estetik ve tutarlılık içerisinde yapması gerekiyor. Arkadaki dolapların renklerini değiştirmesi videolara beyaz gömlekle çıkmasından daha tutarlı ve hedef kitlenin ilgisini çekebilecek bir hamle. Aynı zamanda, kameranın açısı abartılı şekilde ince ayarlanmamalı, filtreler kullanılmamalı ancak açının ortalanması ve arka planın biraz daha özenli olması gerekiyor. Videoları doğrudan koymak yerine, videodaki duraklamalarını ve gerekli olmayan kısımlarını kesmek suretiyle içeriklerin son derece basit bir şekilde editlenmesi hedef kitlesinin alışkanlıklarını anladığını, onların hızına yetişebileceğini aktarırken izlenebilir bir reklam sunacaktır. Hedef kitleye internet hızını arttırma vaadini gençlerin dünyayı hızlı algılamalarına dayanarak değil, kendinizin de hızlı algıladığını hissettirerek iletmelisiniz. Tüm mücadelenin yanında, siyaset bir tüketim endüstrisi parçasıdır ve medya aktörle halk medya yoluyla buluşur, bu yüzden ürününüzü tüketilebilir kılmalısınız.

    Özetle, reklam kolay algılanmalı, göze çarpıp bir çırpıda tüketilebilir olmalı. Kılıçdaroğlu yaşı ilerlemiş, siyasi tecrübesi olan ve geriden oyun kuruculuğunu İstanbul ve Ankara seçimlerinde ispat etmiş bir lider. Hedeflediği genç seçmen kitlesine bu imajı üzerinden, hedeflediği kitlenin kanalları ve mesaj algılarına oturtarak dolaşıma sokacağı içeriklerle kendisi hakkında yaratılan olumsuz stereotipi aşabilir. Kendisini arka planda bilge bir karakter olarak sunması, aksiyona geçmesinden çok daha etkili olacaktır. Aynı zamanda bu imaj, genel argümanları olan demokratikleşmeyle de oldukça tutarlı gözüküyor. Kategorik olarak nitelenen ve umutsuz görünen bu kitleye “sizi umutlandıracağım” mesajını tekrar ile değil imaj ile vermesi gerekiyor. Formüle etmek gerekirse, Kılıçdaroğlu hedeflediği seçmen kitlesiyle aynı gerçeklikler içerisinde karşısındaki kitleye karşı kendi pozisyonunu bildiğini, onların kanallarını onların alışkanlıklarına uygun olarak kullanması aracılığıyla onları anladığını belirtmeli. “Sizi anlıyorum,” demek yerine bu anlam, reklam aynı bağlamda ve hızda pazarlanarak, bir bilgelik hissettirerek verilmeli.


    Söz konusu videolar:

    Twitter: https://twitter.com/kilicdarogluk/status/1394714611761418245/video/1

    https://twitter.com/kilicdarogluk/status/1395109191950471170/video/1

    Bu gece, bu ülkenin iyi insanlarına seslenmek istiyorum. Ülkemizin geleceğini siz tayin edeceksiniz, bu haramzadeler değil. Bunlarla selamı sabahı kesin! pic.twitter.com/DL71M9Qu5r

    — Kemal Kılıçdaroğlu (@kilicdarogluk) June 7, 2021

    Jahrein ile KKHA yayını: https://www.youtube.com/watch?v=c1m8DfZd2P8 


    [1] “Araştırma: Yıllara göre ‘Z kuşağı’ seçmen oranı; 2023 seçimlerinde kaç olacak?”. T24, 29/01/2021.

    https://t24.com.tr/foto-haber/arastirma-yillara-gore-z-kusagi-secmen-orani-2023-secimlerinde-kac-olacak,11052

    [2] Bir reklam klibi, ürünün içeriğini doğrudan anlatıp ismini okumak işini görmez, reklam filmi kendi başına bir yan üründür ve tanıttığı üründen önce kendini pazarlar. Reklam, tanıttığı ürünü alan insanlara sosyal statü vaat eder, ürün dışında hazlar sunar ve o ürüne tüketici tarafından bir ihtiyaç yaratır. Tam da bu noktada Kemal Kılıçdaroğlu’nun bir ihtiyaca cevap vermesinin yanında bir ihtiyaç yaratması gerekiyor, bunu nasıl yapabileceğini yazının devamında ele alıyorum.

    [3] Bugüne kadar Kemal Kılıçdaroğlu “liderlik vasfı yok”, “Türkiye’de muhalefet sorunu var” gibi argümanlar çerçevesinde başarısız ve yöntemez biri olarak stereteotipleştirildi. Kendisinin TRT medyasında ve haber medyasındaki temsilleri bu şekilde oldu, internette de ‘meme’leri yapıldı.

    [4] Bu bir imaj olmasına rağmen halk arasında doğru olarak kabul ediliyor. Bu strateji hükümetin “popüler” olanla popüler kültüre ait olan stratejileri gündelik siyasete uygulamasından kaynaklanıyor, daha kapsamlı bilgi için bknz.: Ioannis N Grigoriadis and Onur T Karabıçak, “Baudrillard in Ankara: mainstream media and the production of simulacra in the Turkish public sphere,” British Journal of Middle Eastern Studies  (2021).

    [5] Kategorizasyon: Kılıçdaroğlu “Gençler” diye bahsediyorken medyada “Z kuşağı olarak” bir PR kampanyasında ayrıştırılıyor. Aynı kitleye Sedat Peker hitap etmek istediği zaman 40 yaş altı tanımını kullanıyor.

    [6] Taban yaratma stratejisine dair bknz.: “Fahrettin Altun’un Gerçekliği: Nesneler Sistemine Giriş.” Universus Sosyal Araştırmalar Merkezi, 02/11/2020. https://uni-versus.org/2020/11/02/fahrettin-altunun-gercekligi-nesneler-sistemine-giris/

    [7] Fakat bu resimle bu kitlenin gerçekliği, kendi aralarındaki dili, otoriteye ve gerçekliğe bakışları bile son derece tutarsız, çok daha küçük ölçeklerde değişiyor. Bu yüzden kitleye seslenildiğinde onların bu seslenmeye vereceği tepkiler onların gerçeklik süzgecinden geçişine bağlı olacak.

    [8] Bunu aşmak için Kılıçdaroğlu’nun metinler-arasılık ilkesine dikkat etmesi gerekiyor. Eleştirel Söylem Analizinde metinler-arasılık ilkesi söylemin en temel olgusudur: Söyleminiz karşı taraf tarafından yeniden yorumlanır ve aslında siyasinin ne söylediği değil, toplumun anlayıp yorumladığı şekli söylemin “gerçek” hâlidir. Bu bakımdan Kılıçdaroğlu’nun ne diyeceğinden ziyade, gençlerin ne anlayacağı önemli, bu da gençlerin gerçekliğinin ne olduğunu anlamakta yatıyor. Eğer gençlerin okuduğu metinlere ve gördükleri zorluklara tüm toplumun ortak bir sorunu olarak gönderme yapılırsa, tıpkı edebiyattaki metinler-arasılık gibi, bu yaratıcılığı arttıracaktır. Buradaki metinler-arasılığı videolarda popüler dizilerden, filmlerden ve kitaplardan alıntı sözlerle veya reklam kliplerinde montajlarla sağlanmalı.

    [9] Böylece kendisini farklı ve güvenilir kişi, “bilge” kişi olarak konumlandırabilir. Yalın Alpay’ın deyimiyle reklam bilgelik satar, saf us değil. Bu yüzden kendisini “bilge insan” olarak konumlandırırsa İmamoğlu ve Yavaş’ı doğrudan hedef tahtasına koymamaya devam ederek üzerindeki negatif etkiden kurtulmaya başlayabilir.

    [10] Türkiye’de muhalefet yapmak 80 darbesinden sonra inşa edilmeye başlanan ve AKP döneminde süren “tehlikeli” ve “huzur kaçırıcı” olarak etiketlenmek dolayısıyla hem dezavantajlı hem de hükümet tarafından izin verilen bir durum değil. Bu şartlar altında siyaset yapan ve yeni yöntemler deneyen muhalif siyasetçiler gereken saygıyı görmeli.

    [11] Yani gençler sayın Kılıçdaroğlu’nu oyunun içerisinde görmek isteyeceklerse bunu Kılıçdaroğlu liderlik yapabileceği için değil, gençlere bir sistem önereceği için isteyeceğiz. Bu bakımdan Kılıçdaroğlu sigorta olarak konumlanmalı, bunu da “hızlı” yapmalı.

    Siyaset
    Paylaş Twitter Facebook LinkedIn Email WhatsApp
    Önceki İçerikSiyasi Parti İnceleme Raporları: DEVA Partisi
    Sonraki İçerik Hak Mücadelesinde Bir Sembol: Boğaziçi Direnişi | Konuk: Mert Arslanalp | Devr-i Sabık #1

    Diğer İçerikler

    Videolar

    Parlamenter Sistem Nasıl Geri Gelecek? | Çavuşesku’nun Termometresi #252

    8 Mayıs 2025 Melis Konakçı, İlkan Dalkuç ve Burak Bilgehan Özpek
    Yazılar

    Savaşların Kazananı Olur Mu?

    7 Mayıs 2025 Oytun Meçik
    Yazılar

    Türkiye’de Serbest Gazeteciliğin Geleceği: Zorluklar ve Çözüm Yolları

    3 Mayıs 2025 Gökhan Korkmaz

    Yorumlar kapalı.

    Güncel İçerikler

    Turkey and Israel: Intense Geopolitical Rivalry from the Mediterranean to Central Asia

    8 Mayıs 2025 D84 INTELLIGENCE Reza Talebi

    Savaşların Kazananı Olur Mu?

    7 Mayıs 2025 Yazılar Oytun Meçik

    Dünya Gündemi: İsrail Gazze’yi Kalıcı Şekilde İşgale Hazırlanıyor

    6 Mayıs 2025 Bültenler Bahadır Çelebi

    Türkiye’de Serbest Gazeteciliğin Geleceği: Zorluklar ve Çözüm Yolları

    3 Mayıs 2025 Yazılar Gökhan Korkmaz

    E-Bültene Abone Olun

    Güncel içeriklerden ilk siz haberdar olun




    Archives

    • Mayıs 2025
    • Nisan 2025
    • Mart 2025
    • Şubat 2025
    • Ocak 2025
    • Aralık 2024
    • Kasım 2024
    • Ekim 2024
    • Eylül 2024
    • Ağustos 2024
    • Temmuz 2024
    • Haziran 2024
    • Mayıs 2024
    • Nisan 2024
    • Mart 2024
    • Şubat 2024
    • Ocak 2024
    • Aralık 2023
    • Kasım 2023
    • Ekim 2023
    • Eylül 2023
    • Ağustos 2023
    • Temmuz 2023
    • Haziran 2023
    • Mayıs 2023
    • Nisan 2023
    • Mart 2023
    • Şubat 2023
    • Ocak 2023
    • Aralık 2022
    • Kasım 2022
    • Ekim 2022
    • Eylül 2022
    • Ağustos 2022
    • Temmuz 2022
    • Haziran 2022
    • Mayıs 2022
    • Nisan 2022
    • Mart 2022
    • Şubat 2022
    • Ocak 2022
    • Aralık 2021
    • Kasım 2021
    • Ekim 2021
    • Eylül 2021
    • Ağustos 2021
    • Temmuz 2021
    • Haziran 2021
    • Mayıs 2021
    • Nisan 2021
    • Mart 2021
    • Şubat 2021
    • Ocak 2021
    • Aralık 2020
    • Kasım 2020
    • Ekim 2020
    • Eylül 2020
    • Ağustos 2020
    • Temmuz 2020
    • Haziran 2020
    • Mayıs 2020
    • Nisan 2020
    • Mart 2020
    • Şubat 2020
    • Ocak 2020
    • Aralık 2019
    • Kasım 2019
    • Ekim 2019
    • Eylül 2019
    • Ağustos 2019
    • Temmuz 2019
    • Haziran 2019
    • Mayıs 2019
    • Nisan 2019
    • Mart 2019

    Categories

    • Asterisk2050
    • Bültenler
    • Çeviriler
    • D84 INTELLIGENCE
    • EN
    • Forum
    • Özetler
    • Podcast
    • Röportajlar
    • Uncategorized
    • Videolar
    • Yazılar
    Konular
    • Siyaset
    • Ekonomi
    • Dünya
    • Tarih
    • Kültür Sanat
    • Spor
    • Rapor
    • Gezi
    İçerik
    • Yazılar
    • Podcast
    • Forum
    • Röportajlar
    • Çeviriler
    • Özetler
    • Bültenler
    • D84 INTELLIGENCE
    Konular
    • Siyaset
    • Ekonomi
    • Dünya
    • Tarih
    • Kültür Sanat
    • Spor
    • Rapor
    • Gezi
    Sosyal Medya
    • Twitter
    • Facebook
    • Instagram
    • Youtube
    • LinkedIn
    • Apple Podcast
    • Spotify Podcast
    • Whatsapp Kanalı
    Kurumsal
    • Anasayfa
    • Hakkımızda
    • İletişim
    • Yazarlar
    • İçerik Sağlayıcılar
    • Yayın İlkeleri ve Yazım Kuralları
    © 2025 DAKTİLO1984
    • KVKK Politikası
    • Çerez Politikası
    • Aydınlatma Metni
    • Açık Rıza Beyanı

    Arama kelimesini girin ve Enter'a tıklayın. İptal etmek için Esc'ye tıklayın.

    Çerezler

    Sitemizde mevzuata uygun şekilde çerez kullanılmaktadır.

    Fonksiyonel Her zaman aktif
    Sitenin çalışması için ihtiyaç duyulan çerezlerdir
    Preferences
    The technical storage or access is necessary for the legitimate purpose of storing preferences that are not requested by the subscriber or user.
    İstatistik
    Daha iyi bir kullanıcı deneyimi sağlamak için kullanılan çerezlerdir The technical storage or access that is used exclusively for anonymous statistical purposes. Without a subpoena, voluntary compliance on the part of your Internet Service Provider, or additional records from a third party, information stored or retrieved for this purpose alone cannot usually be used to identify you.
    Pazarlama
    Size daha uygun içeriklerin iletilmesi için kullanılan çerezlerdir
    Seçenekleri yönet Hizmetleri yönetin {vendor_count} satıcılarını yönetin Bu amaçlar hakkında daha fazla bilgi edinin
    Seçenekler
    {title} {title} {title}