[voiserPlayer]
Ülkemizde sokaklardaki hayvan sayısı çok fazla olduğu için hayvanseverler ile hayvanlardan korkanlar arasında sık sık tartışma çıkıyor. Maalesef sokak hayvanlarının sebep olduğu çeşitli saldırı vakalarının yaşanması sebebiyle bu konu kimi zaman çok yanlış zeminlerde ele alınıyor. Hayvan hakları ve sokak hayvanlarının durumu ile ilgili birçok yanlış bilgi de ortalıkta geziniyor. Bu nedenle bu yazıda Türkiye ve Avrupa’daki bazı hukuki düzenlemelerden yola çıkarak hem bir karşılaştırma yapmak hem de sokak hayvanları meselesine değinmek istedim.
Genellikle Avrupa’da sokak köpeği olmamasının sebebi olarak öldürülmeler gösteriliyor. Ancak bu doğru değil. Avrupa Birliği genelinde bu sürecin nasıl yürütüleceğine dair ortak bir hukuki düzenleme geliştirilmemiş ve bu iş ülkelere bırakılmış. Kimi ülkelerde sokakta hiç hayvana rastlanmazken, Akdeniz ülkelerinde sokaklarda köpek ve kedilerin görülmesi son derece doğal. Örneğin, Türkiye’nin en yakın komşularından biri olan Yunanistan’da sokak köpeği ve kedisi, aynen Türkiye’de olduğu gibi, kültürün bir parçası olarak görülüyor. Peki, sokak hayvanları konusunda Türkiye ve AB ülkelerinde ne tür hukuki düzenlemeler uygulanıyor?
Sokak Hayvanları Olmaması İçin Önleyici Tedbirler
Ülkemizde sokak hayvanları sorununun en temel kaynağı bir heyecanla alınıp bakılamayınca sokağa bırakılan hayvanlar. Bu nedenle önleyici tedbirlerin alınması önem taşıyor. Ülkemizde hayvan satın almaya ilişkin bazı düzenlemeler getirildi. Bunların başında da petshop’larda kedi köpek satışının yasaklanması var. 14 Temmuz itibariyle bu yasak yürürlüğe girecek ve umut edilen o ki erişimin zorlaşması sebebiyle daha bilinçli hayvan edinmeler gerçekleşecek. Ancak uygulamada bunun ne kadar gerçekçi olduğu konusu ise tartışmalı. Zira katalog üzerinden seçim yaptırıp başka yerlerden hayvan getirme şeklinde uygulamaların olduğu görülüyor.
Sahiplenme bakımından yapılması gereken kısıtlamalara ek olarak Avrupa’da sert şekilde uygulanan bir düzenleme de terk etme yasağı. Evcil hayvanların terk edilmesi ile hayvana işkence aynı statüde görülüyor ve bu noktada sert ve caydırıcı cezalar mevcut. Maalesef ülkemizde bu cezalar caydırıcı olmadığı gibi tespit ve denetim mekanizmaları da sağlıklı şekilde işlemiyor. Fransa’da hayvanlarınızı ancak barınağa bırakabiliyorlar ve bunu yaparken de “artık istemiyorum”, “evleniyorum” gibi bizde yaygın şekilde havan terkine sebep olan gerekçelerle değil, gerçek ve kabul edilebilir gerekçeler ortaya koymanız gerekiyor. Evcil bir hayvanın barınak yerine sokağa terk edilmesi halinde ise terk eden kişi ciddi yaptırımlar ile karşılaşıyor. Otuz bin Euro gibi ciddi rakamlara ulaşan para cezası ya da 2 yıla kadar hapis cezası ile karşı karşıya kalıyor. Bu nedenle de hem sahiplenirken daha ciddi bir durum değerlendirmesi yapılıyor hem de terk etme konusunda caydırıcı bir durum söz konusu oluyor.
Ülkemizde diğer bir tartışmalı konu ise hayvanların statüsüne ilişkin. Özellikle de sahipsiz hayvanların durumunu çok zorlaştıran onlara karşı işlenen suçların cezalandırılmasını neredeyse imkansız hale getiren bir yaklaşım söz konusu oysa Avrupa Birliği Lizbon Sözleşmesi ile bu konuda çeşitli adımlar attı ve hayvanların eşya değil hassas varlıklar olduğunu kabul etti. Ancak hayvanlara karşı işlenen suçlarda ve sokak hayvanlarına karşı yapılacak muamelelere ilişkin Avrupa Birliği düzeyinde bir anlaşma şu anda yok. Bu konuları ülkelerin yerel hukukları düzenliyor.
Hollanda, Fransa, İsviçre ve Almanya da dahil olmak üzere pek çok ülkede sahip olunan hayvana muamelelerde sınırlar, net işkence, kötü muamele, gerekli yaşam koşullarını sağlamama gibi durumlarla çizilmiş. Bu gibi durumlarda yüksek para cezası ve hapis dahil ağır yaptırımlar uygulanıyor.
Sokak Hayvanlarına Ne Oluyor?
Avrupa Birliği genelinde sokak hayvanlarının öldürüldüğü yönünde genel bir kanı var. Ancak buna ilişkin düzenleme ülkelerin yerel hukuklarına bırakılmış ve AB ülkelerinde böyle bir durum söz konusu değil. Bu konuda bir örnek olarak Fransa’yı vermekte fayda var. 1989’dan beri sokak hayvanlarının öldürülemeyeceğine ilişkin düzenleme bulunuyor. Bu düzenleme uyarınca tüm barınakların belirli koşullara sahip olması bekleniyor ve buna ek olarak da kayıp veya sahipsiz hayvanların sistematik olarak öldürülmesi de yasaklanmış durumda. Yani sokakta bulunan hayvan öldürülüyor şeklinde bilinen yaygın kanı son derece yanlış.
Benzer şekilde Almanya’da da sokakta bir hayvan bulunduğunda polis ya da barınağa teslim edilmesi gerekiyor. Barınaklarda besleniyor ve bakılıyorlar. Sokaktan hayvanı bulan kişi doğrudan hayvana el koyamıyor. Bunun yerine barınağa vermesi gerekiyor ve altı ay içerisinde sahibi gelmezse ancak o zaman sahiplenmesi mümkün oluyor. Almanya’da da belirli süre sonrasında hayvanların öldürülmesine ilişkin bir düzenleme yürürlükte değil. Aslında Almanya’nın bu konudaki duruşunu 2021 yılında Martin Buschmann’ın açıklamalarından da anlamak mümkün. 2021 Kasım ayında Buschmann, Arnavutluk yetkililerinin sokak köpeklerini toplu olarak öldürmeyi bırakması gerektiği yönünde bir açıklama yapmıştı ve bunun üyelik sürecine etkisi olacağını da dile getirmişti.
Ülkemizde de sokak hayvanları konusu iki yönlü olarak sorunlu bir konu olmaya devam ediyor. Kanuni düzenlemeler yapılırken iki tarafın da kaygıları yeterince dinlenmeden ve uzun vadeli çözümler göz önünde bulundurulmadan çalışma yapıldığı aşikar. Şehirlerde daha sağlıklı ve güvenli bir hayatı hem insanlar hem de hayvanlar için sağlıyor olmamız gerekiyor. Umarım ki yakın zamanda buna ilişkin gerçek bir çalışma yürütülür.
Fotoğraf: Emre