[voiserPlayer]
Siyasete ilgi duymayanlar için dahi tanıdık bir ülke ve lider: Almanya ve Merkel. Şüphesiz bu popülerliğin ardında Merkel’in 2005’ten bu yana aralıksız Alman kabinesinin lideri olmasının ve kendinden söz ettirmeyi bilmesinin payı var. Her ne kadar bugüne kadar böyle devam etse de önümüzdeki yıl düzenlenecek federal seçimlerin ardından Almanya’nın yeni bir şansölyesi olacak ve bu Merkel olmayacak.
Kıta Avrupası’nın öncü demokrasisinde kartlar her gün yeniden karılmıyor. Merkel’in geçtiğimiz yıl partisi Hristiyan Demokrat Birliği (CDU)’nin genel başkanlığından istifa etmesi ve 2021 seçimlerinde başbakan adayı olmayacağını açıklaması beklenmedikti. Seçimlere bir seneden az kaldı fakat yeni başbakanın kim olacağını kestirebilmek güç. Elbette tahminler var.
CDU anketlerde birinci
Anketlerde uzun zamandır açık ara önde olan Merkel’in partisi CDU, uzunca bir zamandır belirsizliklerle boğuşuyor. Merkel’in 2018’de CDU liderliğinden istifasının ardından Mini Merkel lakaplı Annegret Kramp-Karrenbauer, parti kongresinde genel başkanlık görevini sırtlanmıştı. 2020’nin başında Thüringen eyaletinde, CDU’nun desteğiyle popülist sağ[1] Almanya için Alternatif (AfD)’in de dahil olduğu bir eyalet hükümeti kurulması Almanya’da deprem etkisi yarattı. Medyanın CDU’yu yerden yere vurması, Merkel’in de varisine sahip çıkmaması Kramp-Karrenbauer’in sonu oldu. Eyalet hükümeti dağıldı, Mini Merkel parti genel başkanlığından istifa etti. Dünkü kongrede parti genel başkanlığına ise Kuzey Ren-Vestfalya Başbakanı Armin Laschet seçildi.
En küçük partinin lideri yeni şansölye olabilir mi?
CDU ve Hristiyan Sosyal Birlik Partisi (CSU) “Hristiyan Birlik Partileri” olarak anılıyor. Aralarındaki anlaşma uyarınca CDU Bavyera haricinde tüm eyaletlerde seçimlere katılırken, CSU yalnızca Bavyera’da yarışıyor. Federal seçimlerde başbakan adaylarını ise ortaklaşa belirliyorlar. Birlik partilerinin şansölye adayının duyurulması için muhtemelen mart ayına kadar beklememiz gerekecek. 14 Mart’ta üç eyalette yerel seçimler var. Pazarlık yaparken bu sonuçlar da masada olacak.
Pazarlıklarda bir başka husus da anketler. Almanya’da en popüler politikacı Merkel, onu takip eden kişi ise yine CDU’dan Sağlık Bakanı Spahn. Üçüncü sırada ise CSU’nun Genel Başkanı Bavyera Eyalet Başbakanı Markus Söder var. İşte bu noktada işler tamamen karışıyor. Pandemi sürecinde imajı yara alan Laschet ve aldığı önlemlerle Almanya genelinde sempati toplayan Söder masaya oturduklarında ciddi bir pazarlığa girişecekler. Söder, kendisinin aday gösterilmesi için baskı yapabilir. Laschet kendisini parti liderliği yarışında aday olmayarak destekleyen, Almanya’nın en popüler ikinci ismi Sağlık Bakanı Spahn’ı aday göstermeyi teklif edebilir. Nihayetinde mesele anketlerse, CDU’nun CSU’ya ihtiyacı yok.
Birlik partileri için Merkel sonrası dönemde temel bir gündem var: AfD’ye kaptırılan oyları doğru politikalar ve doğru adayla yeniden kazanmak, bunu yaparken merkezden ne kadar uzaklaşılması gerektiğinde uzlaşmak. CDU kongrelerinde bir kez Merkel’e, iki kez de Merkel’in politikalarını tamamen destekleyen Kramp-Karrenbauer ve Laschet’e yenilen, Birlik Partileri’nin eski meclis grup başkanvekili Merz’in bu politik rotanın nasıl olması gerektiğiyle ilgili sözü olacaktır. Üstelik, federal seçimlerden önce 6 eyalette yerel seçimlerin yapılacağı da göz önüne alınırsa, Laschet şansölye olmak istiyorsa, CDU’yla yerelde seçim başarısı elde etmek zorunda.
Diğer ihtimaller neler?
Her ne kadar anketlerde Hristiyan Birlik Partileri birinci olarak gözükse de Birlik 90-Yeşiller 20%’li oy oranıyla ikinci sırada onları takip ediyor. Her ne kadar çok düşük bir ihtimal olarak gözükse de Yeşiller’in veya Sosyal Demokrat Parti (SPD)’nin öncülük edeceği koalisyonlarda başkaca şansölye ihtimallerinden bahsetmek mümkün olabilir.
SPD Başbakan adayını ilk açıklayan parti oldu: Olaf Scholz. Federal kabinede, başbakan yardımcılığı ve maliye bakanlığı görevlerini üstlenen Scholz, SPD’nin eşbaşkanlık yarışından mağlup ayrılmıştı. Eşbaşkan seçilen Saskia Esken ve Norbert Walter-Borjans, büyük koalisyona[2] mesafeli isimlerden. Nitekim hem SPD’den hem CDU’dan 2021’de kurulacak hükümette iş birliğine gidilmeyeceği açıklamaları gelmişti[3]. Bu noktada Olaf Scholz için en iyi ihtimal, SPD’nin Yeşiller’den daha fazla oy alması. Aksi halde Scholz’un başbakan olabilmesi mümkün gözükmüyor.
Yeşiller tarihlerinde ilk kez başbakan adayı gösterecekler ama henüz kimi aday göstereceklerine karar vermediler. Bununla birlikte anketlerde uzun süredir popüler olan ve partinin oylarının artmasında da büyük pay sahibi Eşbaşkan Robert Habeck’in Yeşiller’in adayı olması güçlü bir ihtimal. Diğer Eşbaşkan Annalena Baerbock da diğer bir ihtimal.
Sonuç olarak, Eylül 2021’e kadar fazlaca aday ve ihtimal var, bunları diğer yazılarımızda ele alacağız.
Fotoğraf: Christian Wiediger
Teşekkür: Daktilo1984 yazarlarından genç hukukçu Yunus Emre Erdölen’in ABD siyaseti yazması ve bunun ilgi görmesi, “gençlerin fikirleri de değerli olabilir” hissini geçirmesi bağlamında inanılmaz motive ediciydi. Hem ABD politikaları hem de seçimlerle ilgili yazıları adeta bir tablet, hap gibi. Öz, akıcı ve sade… Bu sebeplerden bir teşekkürü borç biliyoruz.
[1] Bazı yorumcular partinin aşırı sağ bir hüviyeti olduğunu yorumunu yapıyorlar. Bu yorumun temelsiz olduğunu iddia etmek güç, partinin içerisinde aşırı sağ politikacıların olduğu bir sır değil. Brandenburg eyalet teşkilatından Kalbitz’in ihracıyla, partideki radikal unsurların karar alma mekanizmalarının büyük ölçüde dışında kaldığını söylemekse mümkün.
[2] Büyük koalisyon, Almanya’daki en köklü iki siyasi gelenek olan CDU-CSU ve SPD’nin koalisyon hükümetine verilen isim.
[3] https://www.rnd.de/politik/ziemiak-und-klingbeil-wollen-keine-weitere-groko-R5XJOLRTV4SMDE4EDHAE7RXAN4.html