[voiserPlayer]
2022’nin ilk yarısını bitirmiş bulunuyoruz. 2023 Haziranı’ndan evvel yapılması beklenen parlamento ve cumhurbaşkanlığı seçimlerine bir yıldan az zaman kaldı. Bu süreçte iktidar partisinin adayı Cumhurbaşkanı Erdoğan olarak duyurulurken muhalefetin 6 parti ile kurduğu uzlaşı ve birlik arayışı masası, en etkili aday ve sistem üzerinde karar vermek üzere görüşmelerini sürdürüyor.
Henüz 5 görüşme yapıldı. Altılı Masa toplantılarının en önemli çıktısı şüphesiz “Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem” mutabakatı. Her ne kadar ülkemizde, toplumu içerisinde bulunduğu sorunlardan “kurtaracak” bir figür, fenomen arayışı bulunsa da 6 muhalefet partisi, bu beklentiyi kolektif bir iradede var etmek için çaba sarf ediyor.
Toplantılarda birçok esas ele alındı: kurumları uyumlu ve adil çalışan bir devlet mekanizması (bürokrasi, hukuk, siyaset); çoğulculuk; demokratik kurumların güçlendirilmesi ve desteklenmesi; kuvvetler ayrılığı ve kuvvetler arası denge; özgürlükler; ekonomik gelişim ve kalkınma; dış politikada bağımsızlık ve güç vurgusu; toplumsal eşitlik ve barış.
Altı Muhalefet Partisi’nin kurduğu bu yapısal strateji her ne kadar ortak aklı ve bu ölçüde meşruiyeti vadetse de her toplantı sonrası bildirisinde “ortak aday kim olacak?” sorusuna cevap arandığı aşikâr.
Bu toplantılar sonrasında yapılan açıklamalar bizlere bazı fikirler verse de Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem idealine hangi zaman zarfında ve hangi adımlarla ulaşılacağı henüz netlik kazanmadı.
Önemli çıktılardan birisi şudur ki “Cumhurbaşkanı 7, parlamento üyeleri 5 yıllığına” seçilecek. Ancak mevcut Anayasa ile seçmenler Cumhurbaşkanı’nı ve TBMM üyelerini 5 yıllığına seçiyor.
Mevcut durum gösteriyor ki 2023 seçimleri sonrasında yapılacak en geç seçim 5 yılı bekleyecek, en erken seçim ise mevcut muhalefetin geçiş süreci takvimine bağlı olarak değişecek.
Parlamenter sisteme geçiş süreci ile ilgili Babacan: “Madem parlamenter sistem iyi bir şey, acele edeceğiz. Niye ayağımızı sürüyelim, niye iki üç yıl bekleyelim? İki üç yıl beklemek ne demek? ‘Hazır güç elimize geçmişken başkanlık sisteminin yetkilerini kullanalım’ demek. Bu olmaz.” ifadelerini kullandı.
Ancak parlamentoda beşte üç oranında çoğunluğun sağlanması durumunda ya da bir referandum ile yeni bir Anayasa talebinin onanması, sistem değişikliğini gerçekleştirebilecektir.
Muhalefetin Kazanması Halinde 3 Geçiş Senaryosu
- Millet İttifakı’nın adayı Cumhurbaşkanı seçilecek ve 5. yıla kadar Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem’e geçiş için Anayasa değişikliği, Parlamenter çoğunluk (3/5) ya da anayasa referandumu ile gerçekleşecek. Bu durumda 5. yıl sonunda yapılacak yeni seçimlerde yeni Anayasa ile ilerlenecek: Parti başkanları Başbakan adayı olacaklar, temsili Cumhurbaşkanı 7 yıllığına ve büyük olasılıkla TBMM üyeleri tarafından seçilecek.
- İlk 3 yıl içerisinde yapılacak Anayasa değişikliği ile 2023 seçimlerinde seçilmiş Cumhurbaşkanı temsili görevleriyle görevini 7 yıl boyunca sürdürecek ve bir erken seçim yapılarak Başbakan ve milletvekilleri seçilecek.
- İlk 3 yıl içerisinde yapılacak güçlendirilmiş parlamenter sisteme geçiş anayasası ile 2023 seçimlerinde seçilmiş Cumhurbaşkanı, Başbakan olarak 2028’e kadar icracı görevine devam edecek ve temsili Cumhurbaşkanı, parlamento içerisinden milletvekillerinin oylarıyla 7 yıllığına seçilecek.
Tüm bu tartışmaların ışığında birkaç soruya birlikte cevap bulmanın doğru olacağını düşünüyorum:
- Seçilmiş Cumhurbaşkanı, icracı güçlerini temsili bir role tercih edecek mi? Etmeyecekse, üçüncü seçenek yürürlüğe girebilir mi?
- CHP’li bir ismin 2023 yılında Cumhurbaşkanı seçilmesi halinde üçüncü maddede belirtilen senaryo Millet İttifakı’nın diğer bileşenlerinde nasıl bir tepki yaratır? Malum; Meral Akşener, Cumhurbaşkanlığı için aday olmadığını, Başbakan adayı olacağını açıklamıştı.
- İkinci maddede belirttiğimiz, iki ya da üç yıl içerisinde sistem değişikliği ve erken seçim söz konusu olacaksa, 2023 yılında seçilmiş Cumhurbaşkanı vereceği seçim vaatlerini kaç yılda gerçekleştirmeyi amaçlayacak ve partisinin bir sonraki seçimlerdeki başarısını nasıl güvence altına alacak?
Millet İttifakı’nın Adayı Kılıçdaroğlu mu?
Toplumun büyük bir çoğunluğu nezdinde 2023 seçimleri olağanüstü ölçüde önemli bir seçim olarak görülüyorken Kılıçdaroğlu anketler ya da kamuoyu yoklamaları ile kazanacağından emin olmadığı takdirde bu büyük sorumluluğu üstlenir mi? Sorumluluğunun bilincinde bir aday olacaksa Erdoğan karşısında kazanmanın önemli bir olasılık olduğunu test etmiştir diyebilir miyiz?
Cumhurbaşkanı adayı olmak demek, parti genel başkanlığını ve bu düzlemde bir sonraki seçimlerde (erken ya da 5. yıl sonunda) Başbakan adaylığını devretmek demek, Kılıçdaroğlu, Başbakan adayı ve CHP genel başkanlığı için hangi ismin başarılı olabileceğini düşünüyor?
Genel kanaat ışığında “Erdoğan karşısında mutlak kazanacak aday” ilan edilen Ekrem İmamoğlu’nun, Millet İttifakı’nın Cumhurbaşkanı adayı olması durumunda ancak 3. maddede belirttiğimiz senaryoda siyasi hayatını sürdürebileceğinin, 1. ve 2. senaryo söz konusu olduğunda ise kısa sürede temsili Cumhurbaşkanı olarak aktif siyasi hayatını sonlandırmayı vaat etmesi gerektiğinin farkında mıyız?
Bunun yanı sıra İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı yetkilerinin AK Partili bir isme İBB Meclis çoğunluğu ile geçmesi meselesi CHP üst yönetimi nezdinde önemsiz olabilir mi?
Sonuç olarak, tüm bu soruların ya da belirsizliklerin temel sebebinin süreçlerin şeffaf bir biçimde kamuoyu ile paylaşılmaması olduğu aşikâr. Belki de önümüzdeki süreçte 6’lı Masa’dan apaçık bir yol haritası çıkacak, bunu bilemiyoruz. Ancak şunu ifade etmeliyiz ki şeffaflık ilkesine güvenilmeli çünkü iktidar değişsin isteyenlerin en önemli enstrümanı, belirsizlikleri ortadan kaldırma gücü olacaktır.
Fotoğraf: Hansjörg Keller