[voiserPlayer]
Kendini sosyalist olarak tanımlayan Bernie Sanders, yeni fikirlere açık bir lider tavrı takınarak genç seçmenlerin favorisi haline geldi. Ne var ki sosyalizm yeni bir şey değil ve birçok kez, birçok yolla denenmiş ve başarısız olmuştur. Ya da yüksek maliyetli, ızdıraba sebep olan başka bir fikir olduğunu tasavvur etmek zordur.
“Sosyalizm” terimi, Karl Marx’ın “ütopyacı bir sosyalist” olarak yaftaladığı Robert Owen’ın (1771-1858) takipçileri tarafından türetilmiştir. 1825’te Owen, ilk defa “sosyal sistem” olarak adlandırdığı sistemin üstünlüğünü göstermek için bir Indiana komünü olan New Harmony’i kurdu. Aynı yıl Owen, Başkan James Monroe, John Quincy Adams ve Yüksek Mahkeme jürilerinin katıldığı bir Kongre oturumunda yaptığı deneyi açıkladı. Bundan sonraki iki yıl içinde, Owen tüm servetini harcamasına rağmen New Harmony kargaşa ve düzensizlik içinde çöktü. Ancak oğlu Robert Dale Owen, sosyalizmin “geriye dönüş politikası” olarak adlandırdığı şeyi uygulayarak komünü kurtardı: “Her saygın vatandaşın, her yetişkinin olması gerektiği gibi, toprak ya da işletme sahibi olması” için teşvik etti.
Bunlara aldırmayan diğerleri 19. yüzyıl içinde 40 ila 50 civarında benzer topluluklar kurdular ve hepsi hızla çöktü. New Harmony’nin iki yılı, onların ortalama yaşama sürelerini göstermiş oldu.
Aynı tarzda sıkıntı verici sonuçlara dayanarak, Marx için olmasa bile, sosyalizm sessizce ölmüş olabilirdi. Marx, sosyalizmi -denenmiş, test edilmiş ve başarısız olmuş- bir deneyden bir kehanete, “tarihin bilmecesinin çözümü”ne dönüştürdü. İronik olarak bu tasavvurunu “bilimsel sosyalizm” olarak adlandırdı.
Kapitalizmin yoksullaştırmasını, sömürüsünü alaşağı eden proleter devrim rüyasından esinlenen sosyalist partiler, Avrupa çapında filizlendi. Oysa sanayileşmiş ülkelerdeki işçiler fakirleşmek yerine yaşam standartlarında ilerleme yaşadı, orta sınıf yok olmak yerine genişledi- ve bunların hepsi Marx’ı çürüttü.
Vladimir Lenin’in öncülüğü ve Birinci Dünya Savaşı’nın dehşeti sosyalizme yeni bir yaşam tanıdı. Rusya’da Lenin, 20. Yüzyıl boyunca 18 ülkeye, insanlığın üçte birine dayatılan modern komünizmin öncülüğünü yaptı. Siyasal baskı, sosyalizmin sözde ekonomik faydaları ile haklı çıkartılmaya çalışıldı ancak gerçekte bu sefaleti ve 100 milyondan fazla hayatın yok olmasını sağladı.
Bugün komünist partiler altı ülkeyi yönetiyor. Çoğu, Komünist Parti’nin girişimcileri de içerecek şekilde kendisini yeniden tanımladığı Çin’in liderliğini takip ediyor. 2012 yılında Wall Street Journal’da yayınlanan bir raporda, Çin’de serveti 1 milyar doların üzerinde olan yüksek devlet görevlisi veya parti üyesi olan 160 kişi belirlendi. Hiçbiri Bernie Sanders’ın onlara dil uzatacağından korkmuyor.
“Sosyal demokratlar” ve “demokratik sosyalistler” Lenin’in yöntemlerini reddetti ancak hedefler aynı kaldı. 1945’te başbakan olan İngiliz İşçi Partisi lideri Clement Attlee, politikalarının “ıslah edilmiş kapitalizm değil, demokratik sosyalizme doğru ilerleme olduğunu” açıkladı. İşçi Partisi, “ekonomik sistemdeki temel unsurlar”ı -banka, maden ve enerji- “kamu mülkiyeti ve kontrolü” altına sokmaya çalıştı. Kamulaştırma öylesine kötü çalıştı ki, Attlee kısa sürede geri çekilmek zorunda kaldı ve 1951’de yeniden seçim yapıldı.
1981’de kapitalizmden kusursuz bir “kopuş” vaat eden François Mitterand Fransa cumhurbaşkanı seçildi. Harcama ve kamulaştırmalarının sonuçları o kadar endişe vericiydi ki, 1982’de rotayı tersine çevirdi ve durumu kurtarmak için “sosyalist cefa” olarak adlandırdığı tasarruf tedbirlerini uygulamaya başladı. Durumu Sosyalist Parti Genel Başkanı Lionel Jospin “Amaç, sol ve ekonomi arasında gerçek bir uzlaşma sağlamak” şeklinde açıkladı.
Sanders gibi Amerikalı sosyalistler, genellikle Fidel Castro, Daniel Ortega, Hugo Chavez ve Nicolás Maduro’nun istediği şeyleri savunurken, İskandinavya’yı örnek olarak göstermeyi tercih ediyorlar. Ancak İskandinav sosyal demokratları, özgür ve kapitalist ekonomiler tarafından yürütülen sosyal güvenlik ağlarına razı olmayı öğrendi. Dünya Bankası’nın “İş Yapma Kolaylığı İndeksi”nde Danimarka 190 ülkeden üçüncü, Norveç yedinci ve İsveç on ikinci sırada.
Üçüncü Dünya ülkelerinde sosyalizmin başka türleri ortaya çıktı. Birleşmiş Milletler kalkınma uzmanları tarafından cesaretlendirilen hemen hemen tüm bağımsızlığını kazanmış devletler “Afrika Sosyalizmi”, “Arap Sosyalizmi” veya başka formları benimsedi. Sonuç, Doğu Asya’nın başarılı modelleri sayesinde düşünceleri tersine dönene kadar yıllarca süren ekonomik durgunluk oldu.
Başarılı sosyalizm, yeryüzünde sadece bir yerde, İsrail kibbutzlarında yaşandı. Demokratik ve eşitlikçiydiler; malları, yemekleri ve hatta çocuk yetiştirmeyi paylaşıyorlardı. Ancak bir kez Yahudi devleti sağlam bir şekilde ayakları üzerinde durabildiğinde, kibbutznikler hür teşebbüs sistemine geçmeyi seçti. Öğrendiler ki sosyalizm yaşamanın mutlu bir yolu değildi.
Sosyalizm, denendiği her yerde başarısız oldu. Kuşkusuz ki bugünün gençleri, ebeveynlerinin, dedelerinin ve nesiller öncesinde yaşamış olanları tekrarlamak yerine, kendi fikirlerini yaratabilir ve kendi hatalarını yapabilirler.
*Bu yazı 9 Nisan 2019 tarihinde Wall Street Journal’da yayınlanmıştır. Yazının orijinal linki: https://www.wsj.com/articles/socialism-fails-every-time-11554851786
Fotoğraf: Pavel Nekoranec