[voiserPlayer]
Serbest piyasacı reformistler ve otoriteryen milliyetçiler Brezilya’yı yeniden şekillendirmek için mücadele ediyor.
14 Mart 2016 sabahı Winston Ling isimli liberteryen iş adamı, Brezilya devlet başkanı olmak için başarı şansı düşük bir kampanya yürüten Jair Bolsonaro ile Rio de Janeiro’da küçük bir ofiste bir araya geldi. Ling’in en yakın çalışma arkadaşlarından bazıları, işkenceyi ve diktatörlüğü öven ve kadınlar ile azınlıkları küçümseyen yorumlarıyla kötü bir şöhret kazanan Bolsonaro ile aynı masaya oturmaması için kendisine dil dökmüşlerdi. Sırf onunla ilişki kurmanın bile Brezilya’nın hayret verici bir hızla yeni üye çeken ve ana akımda bilinirlik kazanan liberteryen hareketini lekeleyeceğinden korkuyorlardı.
Aradan üç sene geçti ve Bolsonaro şimdi devlet başkanı. Ludwig von Mises uzmanları, serbest piyasacı think-tankçiler ve hatta anarko-kapitalistler, Dünya Ekonomik Forumu tarafından “hükûmet düzenlemesi yükü” kategorisinde kötünün kötüsü olarak sıralanan ülkedeki -işçilerin işi ne kadar sürede yaptıklarını düzenlemenin ötesine geçip giriş-çıkış saatlerini kaydetmek için kullanılan puantörlerin boyutu ve markasını dahi idare eden bir ülke- bürokrasiyi azaltmayı umdukları Bolsonaro yönetiminde üst düzey pozisyonlarda bulunuyorlar. Brezilya Mises Enstitüsü kurucusu ve başkanı Hélio Beltrão, “Bütün adamlarımı hükümet kapıyor” diyor gülerek.
Fakat diğer önde gelen liberteryenler eski yoldaşlarının, The Intercept’in “ülkeyi onlarca sene geriye götürecek yeniden dirilmiş, fanatik sağcı denemenin en aşırılıkçı ve itici yüzü” olarak nitelendirdiği bir politikacının saflarına geçme istekliliği nedeniyle büyük öfke duyuyor.
Bolsonaro liberteryen değil; birçok açıdan keskin bir illiberteryen. Polislerin sivil öldürmeleri durumunda cezadan muaf tutulmalarını kolaylaştırmak için çalışmalar yürütüyor. Brezilya’da 1964-1985 yılları arasında hüküm süren askerî diktatörlüğü defalarca övmüşlüğü var. Kendisini açıkça “işkence yanlısı” ilan etmiş ve 2002 yılında “Eğer sokakta öpüşen iki adam görürsem döverim” demişti.
Brezilya’nın en büyük gazetesi Folha de S.Paulo’da liberteryen bir köşe yazarı olan Joel Pinheiro da Fonseca, “Bu durum, onların bireysel özgürlüğe bağlılıklarının aslında o kadar güçlü olmadığını gösteriyor” diyor. İstedikleri “kendi ekonomi politikalarını daha kolay gerçekleştirebilecek daha otoriteryen bir yönetim şekli.”
Ling, ülkenin gerçekten ilkeli bir serbest piyasa politikacısının iktidara gelmesi şeklindeki fantezileri teşvik edecek zamanı olmadığını öne sürüyor. 2016 yılında Bolsonaro ile bir araya geldiğinde solcu İşçi Partisi 13 senedir devlet başkanlığını idaresi altında bulunduruyordu. Brezilya’daki işsizlik oranı %12’ye yaklaşmıştı ve ekonomi önceki yıla göre üç katın üzerinde daralmıştı. “Benim için bu ölüm kalım meselesiydi” diyor. “Başkası devlet başkanı seçilirse Brezilya’nın batmayacağına gerçekten inanıyordum.”
Bolsonaro’nun devlet başkanlığının başlangıcı kaotikti. Serbest piyasacılar bürokrasiyi aşma noktasında önemli ilerleme kaydetmişlerdi fakat aynı zamanda statükoyu muhafaza etmek isteyen özel çıkarlarla mücadele etmek zorundalardı. Bu kişilerin Bolsonaro yönetimine katılımlarının liberteryen harekete zarar verip İşçi Partisi’nin yeniden itibar kazanmasına yardımcı olacağı yönündeki kaygılar giderek artıyor. Bolsonaro ekonomiyi anlamlı şekilde liberalize etmeyi başaramazsa, diyor liberteryen Özgür Brezilya Hareketi’nin eşkurucularından Pedro Ferreira, “epey sıkıntı çekeceğiz”.
Sıkıntılı Bir İttifak
Brezilyalı siyaset bilimci, diplomat ve önde gelen piyasa ekonomisi yanlısı entelektüel Paulo Roberto de Almeida, Jair Bolsonaro’nun en iyi “İş dünyasındaki başarısı olmadan Trump” olarak tanımlanabileceğini söylüyor. “O bir popülist, milliyetçi, yabancı ve kadın düşmanı.”
Sıradan bir askerî kariyere sahip eski bir yüzbaşı olan Bolsonaro devlet başkanı seçilmeden önce 27 sene boyunca Ulusal Kongre’de görev yaptı ve görev süresinin tamamı boyunca yalnızca iki küçük tasarıyı onayladı.
Kendisi en çok provokatif yorumlarıyla tanınıyordu. 2011 yılında Playboy’a verdiği bir röportajda “eş cinsel bir evladı sevmeye muktedir olamayacağını”, çocuğu eş cinselse “bir kazada ölmesini” tercih edeceğini söyledi. 2016’da eskiden Brezilya’da iktidarda olan diktatörlüğün “en büyük hatasının işkence edip öldürmemek” olduğunu ifade etti. Mart ayında ülkenin silahlı kuvvetlerinden bu darbenin 55. yıl dönümünü anmalarını istedi.
Göreve geldiği ilk aylarda Bolsonaro’nun en kayda değer politika önerisi, görev başında birilerini öldüren polis memurlarına daha hoşgörüyle muamele edilmesini de kapsayan zalim bir suç karşıtı paket oldu.
Polislerin işlediği cinayetler bir süredir şaşkınlık verecek kadar yükselişte. Kolluk kuvvetleri 2017 yılında 5.144 sivili öldürdü ki bu, günde 14 kişi ediyor. Mart 2018’de Rio de Janeirolu iki eski polis eş cinsel olduğu bilinen belediye meclisi üyesi Marielle Franco’yu hafif makineli tüfekle başından vurarak öldürmek suçlamasıyla tutuklandı. İnsan Hakları İzleme Örgütü’ne göre, polislerin hukuk dışı adam öldürmesi yaygın. Bolsonaro 2003 yılında “Devlet idam cezasını kabul etme cesaretini göstermediği sürece bence bu ölüm mangaları buyursunlar gelsinler” demişti.
Buna rağmen Bolsonaro’nun seçmenle bağlantı kurma noktasında tuhaf bir becerisi var, Winston Ling’in dikkatini çeken de bu olmuş. “Ne zaman bir şehre gitse havaalanında bir sürü insan oluyordu” diye anımsıyor iş adamı.
63 yaşındaki Ling, 1980’lerde Brezilya liberteryen hareketinin, yani -Portekizce liberal kelimesi klasik anlamını koruduğu için- movimento liberal’in iki önde gelen think-tank’inin kurulmasına yardım eden kurucu ismi. Ling ve kardeşleri, soya fasulyesi ve petro-kimya endüstrilerinde bir servet sahibi olan Çin göçmeni babalarının kurduğu birkaç şirketin sahibi.
2016 yılındaki ilk toplantılarında Ling, Bolsonaro’ya Avusturya serbest piyasa ekonomisi ekolüne yarım saatlik bir giriş dersi vermiş ve okuması için iki kitap bırakmış: Frédéric Bastiat’ın The Law (Hukuk) ve Mises’in Economic Policy: Thoughts for Today and Tomorrow (Ekonomik Politika: Bugüne ve Yarına Dair Düşünceler) kitapları. (Bu kitapları “ince” ve “okuması kolay” -ve “Politikacılar kitap okumaz”- olduğu için seçtiğini hatırlıyor.) Bolsonaro’ya ayrıca kampanyasına katılacak bir serbest piyasa ekonomistleri “konseyi” kurmasına yardım etmeyi teklif etmiş.
Bolsonaro teklifi kabul edince Ling memleketi Şangay’a uçmuş ve fihristini taramaya başlamış. Bolsonaro’nun popülist deli fişek ve homofobik namından dolayı “kimse onunla tanışmak istemiyordu” diye anımsıyor Ling. Ling daha sonra “anında çok heveslenen” Paulo Guedes ile temasa geçmiş.
Doktorasını 1978 yılında Chicago Üniversitesi’nden alan saygın bir ekonomist olan Guedes, kariyerinin büyük bölümünü finans sektöründe geçirdi. 13 Kasım 2017 günü Guedes ve Bolsonaro, Rio’daki Sheraton Otel’de beş saatlik bir toplantı yaptılar. Guedes temel kuralları ortaya koydu: Bolsonaro’yla çalışmayı yalnızca ekonomik meselelerde kendisine açık çek verilirse kabul edecekti. Bolsonaro, Ekim 2018’de seçimi kazandıktan sonra Guedes’i “süper bakan” yapıp hükûmetin finans, planlama, sanayi ve ticaret birimlerini konsolide edecek yeni bir Ekonomi Bakanlığı kurmakla görevlendirdi. Guedes bunun ardından bir grup genç liberteryeni yeni bakanlıkta yüksek kademe görevlere atadı.
Guedes’in 30 sene önceki kısa siyaset deneyimi onu kendisiyle daha benzer düşünen ama seçim başarısı kazanma şansı düşük adaylarla çalışmaktan alıkoymuş olabilir. Guedes 1989 yılında Liberal Parti adına devlet başkanı adayı olan Guilherme Afif Domingos’un ekonomi siyasetini oluşturmaya yardımcı olmuştu. Brezilya’nın devlete ait bütün şirketleri özelleştirip ardından buradan gelecek geliri federal borcu silmek için kullanmasının öngörüldüğü bir öneri ortaya atmışlardı. Domingos seçimde altıncı oldu. Guedes daha sonra Piauí dergisine “Ve işte böylece Brezilya rant arayanlar için cennete, girişimciler için cehenneme dönüştü” dedi.
Guedes’in Bolsonaro’yla çalışmaya açık olmasının kısmi bir nedeni, 1970’lerden itibaren diktatör Augusto Pinochet idaresindeki Şili ekonomisine yön vermeye yardımcı olan bir grup serbest piyasa ekonomistleri olan (Guedes’in mezun olduğu üniversitede eğitim görmüş) “Chicagolu çocuklar”ın çabaları olabilir. Guedes’in bu toplulukla doğrudan ilişkisi yoktu fakat 80’lerin başında Şili Üniversitesinde hocalık yapmış ve bu grubun ekonomide yarattığı etkiye duyduğu hayranlığı dile getirmişti. Pinochet, Chicagolu çocuklar sayesinde fiyat denetimini kaldırdı, bürokrasiyi azalttı, kamu şirketlerini sattı, mesleki ruhsatlandırma şartlarını gevşetti ve yarı-özel bir emeklilik sistemi başlattı.
1982 yılında tedbirsiz yakalanılan bir döviz kuru ekonomik krize neden olunca Chicagolu çocukların planları raydan çıktı ama reformları uzun vadede niyet edilen işlevi gördü. 1989 yılında yeniden demokratik bir hükûmetin göreve gelmesinin ardından Şilililer piyasa liberalizmi programlarını devam ettirme yönünde oy kullandılar. Bunu otuz senelik muhteşem bir büyüme dönemi izledi. 1987-2017 yılları arasında Şili’nin gayrisafi yurtiçi hasılası (GSYİH) dokuz kat büyüdü ve yoksulluk oranı %11,7’den %0,7’ye geriledi.
Elbette Pinochet aynı zamanda demokratik yollarla seçilen bir devlet başkanını devirdi, basına sansür uyguladı, tahminî 3.200 vatandaşın ölümüne sebep oldu ve çok daha fazlasına işkence yaptı. Reformistlerin ekonomik özgürlük düşüncelerinin çoğunu desteklemeye hazırdı ama başka özgürlükleri tiksindirici şekillerde ihlal etti.
Guedes’i savunanlar kendisinin Bolsonaro’yla çalışması ile Chicagolu çocukların vardıkları ahlaken şüpheli ittifak arasında temel bir fark olduğunu öne sürüyor. Ekonomi Bakanlığında yüksek bir mevkide bulunan ve liberteryen Cato Enstitüsü ve Atlas Ekonomik Araştırma Derneğinde çalışmış olan siyaset bilimci Diogo Costa, Bolsonaro’nun “Brezilya’nın demokratik kurumları içinde çalıştığını” söylüyor ve “Bence [Guedes] daha temel nitelikte ilkeleri ihlal eden bir projeye dahil olmayı kabul etmezdi” diyor.
Öte yandan bazıları da Bolsonaro’nun zaman içinde bu demokratik kurumları aşındıracağından korkuyor. Liberteryen Folha de S.Paulo köşe yazarı Fonseca, Bolsonaro yönetiminin “iktidarına muhalefet etme işlevi görebilecek her bir kuruma karşı daimi bir savaşta olduğunu” söylüyor.
Gazeta do Povo ve InfoMoney için yazılar kaleme alan 25 yaşındaki liberteryen Pedro Menezes, Bolsonaro ile seçildikten sonra iktidarı üzerindeki kurumsal kısıtları ortadan kaldıran Venezuelalı merhum sosyalist lider Hugo Chávez’i kıyaslamıştı. Menezes’i özellikle rahatsız eden, Bolsonaro’nun yüksek mahkemeyi kendi adamlarıyla doldurup zorunlu emeklilik yaşını düşürmeyi, böylece daha fazla hâkim atamasını mümkün kılmayı düşünebileceğini söylemesi olmuş.
Menezes, 22 Ekim 2016 tarihinde São Paulo’da serbest piyasacı Liderlik Eğitimi Enstitüsü tarafından düzenlenen bir etkinliğe katıldıktan sonra ülkesindeki liberteryen hareket ile arasına mesafe koymaya karar vermiş. Dönemin pek şansı olmayan adayı Bolsonaro, bir grup önde gelen liberteryenle konuşması için sahneye davet edilmiş. Destekçilerinden büyük bir grup ortaya çıkıp dinleyicileri “Ustra! Ustra! Ustra!” -askerî rejim sırasında muhalifleri tutuklattırıp işkence ettiren kötü şöhretli Albay Carlos Alberto Brilhante Ustra’ya gönderme- sloganlarıyla rahatsız etmişler.
Menezes’e göre Bolsonaro etkinlik sırasında haddini aşan yorumlar yapmış ama diğer panelistler ona yine de saygılı davranmışlar. “Arada kaldığım için çok sinirlenmiştim” diyor, “Benim için dönüştürücü nitelikte bir andı.”
Diğer liberteryen eğilimli gruplar Brezilya’nın yeni devlet başkanı ile aralarındaki mesafeyi korudular. 2011 yılında kurulan siyasi parti Partido Novo, 2018 seçiminde daha geleneksel liberteryen aday João Amoêdo’yu destekledi. Eskiden Sosyal Liberal Parti’nin (PSL) içinde olan genç siyasi hareket Livres ise Bolsonaro Ocak 2018’de daha büyük grubun başına geçince partiden koptu.
Siyaset bilimci Costa, PSL’den kopma yönündeki oyunu açıkladığı bir makalesinde “Popülizm camdan girdi mi özgürlük kapıdan çıkar” diye yazmıştı. Fakat Bolsonaro seçimi kazanıp Costa’ya Ekonomi Bakanlığındaki görevi teklif edildiğinde Costa kabul etti. “Görüşümü ve değerlerimi paylaşmayan ve farklı amaçlara bağlı insanların altında çalışmam gerekseydi kabul etmezdim” diyor.
Brezilya’nın en etkili liberteryen kuruluşu, 2015 yılında İşçi Partisi Başkanı Dilma Rousseff’in görevi kötüye kullanmakla suçlanması çağrısıyla geniş çaplı sokak protestoları düzenlenmesine yardımcı olan Özgür Brezilya Hareketi. (Rousseff 31 Ağustos 2016’da görevden alındı.) Grup başlarda 2018 seçiminde Bolsonaro’yu desteklemeye direndi ve “daha makul insanlar devşirmeye çalıştı” diyor kuruluşun lideri Ferreira. Fakat Brezilyalılar “daha aşırı seçeneği istiyordu”. Grup meseleyi kendi içlerinde tartıştıktan sonra seçim kampanyasının sonlarına doğru Bolsonaro’nun saflarına katıldı.
Ferreira bunun “tehlikeli” bir durum olduğunu öne sürüyor çünkü Bolsonaro kaybetseydi İşçi Partisi devlet başkanlığını yeniden kazanacaktı. Bu nedenle grup “Vatansever Yolculuk” olarak adlandırdığı şeyi başlatıp en önemli temsilcisini, seçmeni İşçi Partisi politikalarının yaşam şekillerine zarar vereceğini ikna etmesi için Brezilya’nın kuzeydoğu bölgesine gönderdi.
Hareketin karizmatik sözcüsü 23 yaşındaki Kim Kataguiri 2018 yılında kongreye seçilip hâlihazırda görev yapan ikinci en genç Brezilyalı oldu. İlk icraatlarından biri, Guedes’in amaçlarını desteklemek için 48 üyeli bir “serbest piyasacı parti yönetim kurulu toplantısı” düzenlemekti. Fakat şimdi Bolsonaro göreve geldi ve Kataguiri ve grubu, ilkelerini ihlal ettiğinde devlet başkanını eleştirmeye başladı. Nisan ayında Bolsonaro’nun kamyon şoförleri sendikasını yatıştırmak için planlanan bir gaz zammını iptal etme tehdidini ortaya atmasının ardından Özgür Brezilya Hareketi eşkurucusu Renan Santos, Bolsonaro’yu eski solcu devlet başkanı Rousseff’e benzetti ve Twitter’da kendisine “kamyon şoförünün köpeği” dedi.
Paranoid Milliyetçilik
Bolsonaro’nun yakın çevresi, liberteryenizmin kendi değerleriyle örtüşen bir boyutunu benimsedi: Sosyalizm karşıtlığı. Fakat bu eleştiri, paranoid sağcı milliyetçilik diliyle ifade ediliyor. Devlet başkanının oğlu Eduardo Bolsonaro Ağustos 2018’de New York’ta Donald Trump’ın eski danışmanı Steve Bannon ile bir araya geldi ve “kültürel Marksizme karşı” savaşmak üzere güç birliği yapacaklarını Twitter’dan duyurdu. Babası seçildikten sonra Eduardo, Bannon’un popülizmi ve milliyetçi bir programı destekleme projesi “The Movement”ın (Hareket) Güney Amerika temsilcisi oldu. Eduardo’ya göre “yaşayan en büyük Brezilyalı filozof” YouTube’da globalizm, feminizm ve İslam’ın sözümona tehlikeleriyle ilgili dersler veren ve bir zamanlar Pepsi’nin kürtajla alınmış fetüs hücreleriyle tatlandırıldığını iddia eden piposever yetmişlik Olavo de Carvalho.
Virginia’da yaşayan Carvalho, ocak ayında Bannon’ın başkent Washington’daki evinde bir akşam yemeğine katılmış. Ev sahibi, “Chicago’nun yüzünün” -yani Guedes’in- Brezilya’daki milliyetçi programı raydan çıkarabileceğine ilişkin kaygılarını dile getirmiş. Carvolho’nun bunun olacağını inkâr ettiği söyleniyor. Bolsonaro mart ayında Trump’la bir araya gelmek üzere başkent Washington’a gittiğinde Brezilya elçiliğinde bir yemeğe katıldı ve Bannon ile Carvalho’nun arasına oturtuldu.
Bolsonaro’nun dış işleri bakanı, mevcut yönetimin, “solcu program”ın neden olduğu “cinsiyet ideolojisi” ve (doğum kontrol teşviki ile) “Marksist ideolojinin Katolik Kilisesini ele geçirmesi”ni de kapsayan manevi yozlaşmayı tersine çevireceğine inanan Carvalho müridi Ernesto Araújo. Bolsonaro’nun ilk eğitim bakanı, okul kitaplarının Brezilya’daki askerî diktatörlükten “demokratik bir güç rejimi” olarak bahsedilmesini zorunlu kılacak şekilde yeniden yazılması şeklindeki Orwellvari teklifi yapan ve Carvalho tarafından önerilen Ricardo Vélez Rodríguez’di. Felaket gibi geçen üç ayın ardından Bolsonaro, Rodríguez’in yerine Carvalho tarafından önerilen bir diğer isim olan ve taş kokainin Brezilya’ya gelişinin solcu bir kumpas olduğunu öne süren komplo teorisyeni Abraham Weintraub’u getirdi.
Fakat siyaset bilimci Almeida’ya göre Paulo Guedes’in serbest piyasa programına en büyük tehdit Carvalho veya Araújo veya Bannon değil, “São Paulo sanayicileri” ve “Mato Grosso tarımcıları” yani Guedes’in politikalarına direnmek için kongrede nüfuzlarını kullanacak ve korumacılık ve regülasyonda ekonomik çıkarları bulunan ahbap çavuş kapitalistler. Almeida, “Paulo Guedes bu hükûmette katlanacağı yenilgileri ne kadar tolere edecek bilmiyorum” diyor.
Küçük Başlangıçlar
Bolsonaro şimdiden siyasi sermayeyi yerleşik çıkarlara zarar veren anlamlı reformlar için riske atmaya isteksizlik gösteriyor. Fakat ülkenin başkenti Brasília’daki yeni radikallerin bürokrasiyi önemli şekillerde aşabileceğini düşünmek için sebepler var. Devlet başkanı Nisan ayında işletmeler üzerindeki düzenleme yükünü hafifletecek kapsamlı bir yasa tasarısı imzaladı. Tasarı, “düşük riskli” faaliyetlerde bulunan şirketleri ruhsat gerekliliklerinden muaf tutup hükûmetin izin taleplerine yanıt vermesi için tarih belirlenmesini zorunlu kılıyor ve başka şeylerin yanı sıra birincil halka arzlara ilişkin kuralları esnetiyor. Yasa tasarısı, geçici kararname olarak anında yürürlüğe girdi fakat kongre 120 gün içinde onaylamazsa geçersiz kılınacak.
Ekonomi Bakanlığının girişimlerinin çoğu kongre onayı gerektirmiyor. Örneğin, şu anda İşletme Kayıt ve Entegrasyon Dairesinin başında bulunan ve kendisini anarko-kapitalist olarak tanımlayan savcı André Ramos, Brezilya’da şirket kaydettirmeyi kolaylaştıran bir teklifin hazırlanmasına yardımcı olup Bolsonaro’dan önce başlayan dijital devlet girişimi sayesinde kayda değer oranda gelişim gösteren bir süreci daha da düzenlemiş oldu. Dünya Bankası’na göre 2018’de Brezilya’da yeni bir işletme kurmak ortalama 20,5 gün sürüyordu ki bu da bir önceki senenin rakamı 82,5 günün çok altında. Fakat daha gidilecek çok yol var: Şili’de bu süre yalnızca altı gün.
Bolsonaro bu sene İsviçre’nin Davos kasabasındaki Dünya Ekonomik Forumu’nda yaptığı konuşmada hedefi önümüzdeki dört sene içinde Brezilya’yı Dünya Bankasının İş Yapma Kolaylığı Endeksi’nde ilk 50 arasına sokmak olarak belirledi. (Brezilya şu anda 190 ülke arasından 109’uncu.) Bu emri yerine getirmek büyük oranda Ekonomi Bakanlığının 1,200 çalışana nezaret eden 40 yaşındaki “bürokratikleşmeden arındırma, yönetim ve dijital idare özel sekreteri” Paulo Uebel’e düşüyor.
Çok sayıda liberteryen think-tank’ta liderlik pozisyonlarında bulunan Uebel, amacının “Brezilyalıların hayatlarını kolaylaştırmak” ve hükûmetin “girişimcinin hayatının her alanını yönetmesini” sona erdirmek olduğunu söylüyor. Uebel, işe küçük şeylerle başlıyor. Reformcular güçlü özel çıkarlara hemen karşı koyacak olursa, diyor Uebel, “muhtemelen kaybederiz.”
Şu anda kongrede görev yapan Kataguiri aynı fikirde. “Reformlardan bazılarını onaylayabileceğiz ama bu gruplar çok güçlü” diyor. Kataguiri “küçük ve orta” başarılar bekliyor, “biz liberallerin isteyeceği” büyüklükte bir şey değil.
Ekibinin başlattığı değişimlere örnek olarak, Uebel özel sektördeki işverenlerin işçilerin çalışma saatlerini takip ederken kullanmak zorunda oldukları puantörlerin boyutu ve işlevine ilişkin kuralları ortadan kaldırmak istediğini söylüyor. Uebel “Brezilya’da bu türden puantör üreten yalnızca iki veya üç şirket var” diye belirtiyor ve bu şirketler de siyasi nüfuzdan yoksun. Çalışanların saatlerine ilişkin kontrollerin -yani bir puantörü zorunlu kılan kısıtlamaların- ortadan kaldırılması gibi daha önemli reformlar için şu anda geçmesi son derece ihtimal dışı olan anayasa değişikliği gerekiyor.
Uebel ayrıca hâlihazırda hükûmet bürokratlarıyla yüz yüze görüşmeler yapılmasını gerektiren “bini aşkın” federal prosedürü gözden geçirip Brezilyalıların daha fazla işlemi internet üzerinden yapabilmelerini sağlamayı planlıyor.
Peki Uebel’in istediği olursa internet siteleri tarafından ikame edilecek binlerce memura ne olacak? Maaş almaya devam edecekler çünkü fuzuli elemanları işten çıkarma yetkisi için anayasanın değiştirilmesi gerekiyor. Uebel yine de yıpratma yoluyla safları zayıflatabileceğini söylüyor.
Anayasa teoride hükümete kötü performansları nedeniyle memurları kovma yetkisi veriyor ama bunu yapmak için kongrenin önce yasal bir çerçeve tesis etmesi gerekiyor. Mises’le ilgili bir kitabın yazarlarından biri olan ve şu anda “insan idaresi sekreteri” olarak görev yapan avukat Wagner Lenhart’a göre, Ekonomi Bakanlığı bu türden bir yasa tasarısı hazırlamak için hukukçularla birlikte çalışacak. Fakat bu türden bir yasanın işçi sendikalarının devasa muhalefetiyle karşılaşacağı âşikâr. Şu anda Brezilya Federal Kamu Yönetimi Okulunun başında bulunan Lenhart ve Costa ayrıca devlet memurlarının otomatik terfisini liyakate dayalı bir sistemle değiştirmek için çaba harcayacaklar.
Sırada Ne Var?
Bolsonaro kampanya boyunca ekonomi politikasına ilişkin çoğu meselede Guedes’e riayet etti. Devlet başkanı, bir gazeteciye “Esasen ekonomiyle ilgili hiçbir şey bilmiyorum” diye itiraf etmişti. Ling, “Bolsonaro ile Trump arasındaki fark bu” diyor. “Her şeyi bildiğini zanneden adam asla liberteryen olamaz.”
Fakat devlet başkanı olmasının ardından yalnızca birkaç ay sonra Bolsonaro Guedes’i siyasi çıkar peşinde olduğu gerekçesiyle ezip geçmeye başladı bile. Brezilya’da gümrük vergisi ortalaması %8,6 -Şili’deki oranların 17 katı-; Dünya Bankasının 2019 İş Yapma araştırmasında Brezilya sınır aşırı ticarette 190 ülke arasından 106’ncı oldu. Brezilya devlet başkanının kongre onayı olmadan gümrük vergilerini indirme yetkisi var. Bolsonaro yönetimi şubat ayında Meksika’yla hafif ticari araç ticaretini liberalize eden bir anlaşmaya varıldığını açıkladı. Fakat Bolsonaro aynı zamanda süt tozu vergilerini artırdı ve Twitter’dan “Herkes kazandı, özellikle de Brezilyalı tüketici” diye duyurdu.
Bolsonaro seçilmesinden önce bile “sorumluluk taşıyan ticaret” ihtiyacından bahsediyor ve Brezilyalı şirketlerin karşı karşıya oldukları “zorluklar”ın sıkıntısını paylaşıyordu. Geniş çaplı gümrük vergisi indirimleri çok olası gözükmüyor.
Guedes’in birinci ana önceliği Brezilya’nın yaşlanan nüfus nedeniyle 2050 yılına gelindiğinde GSYİH’nın %26’sı gibi sarsıcı bir oranını yutacak olan batmış emeklilik sistemini yeniden yapılandırmak. Standard&Poor’s geçen yıl Brezilya’nın kredi notunu emeklilik reformunu geçirmeyi başaramadığı için düşürmüştü. Sistem, yararlanıcılarının ortalama 58 yaşında emekli olmasını mümkün kılıyor ve daha iyi durumda olanlara iltimas geçiyor. Nüfusun en alttaki %40’ı ücretli faydaların yalnızca %18’inden istifade edebiliyor.
Guedes ve Kataguiri, Şile’deki sistema previsional benzeri, mevcut nesillerarası “saadet zinciri”ni, çalışanların kişisel mevduat hesaplarına katkı sunduğu bir düzenleme aracılığıyla birleşik bir sistemle ikame etmek için uğraşıyor. Hükûmet katkı yapamayacak kadar yoksul olanlar için yine de temel faydalar sağlayacak ve mevcut yararlanıcılar eski sistemdeki haklarından faydalanmaya devam edecek.
Ama tasarı geçecek mi? Kongrede süregelen tartışmalar şimdiye dek kaotik oldu ve Kataguiri Nisan ayında inancını kaybetmekteydi. New York Times’a “Geleceğe bakışım emeklilik reformunu onaylamayacağımız, bir resesyona gireceğimiz ve hükûmetin de kan kaybedeceği şeklinde” demişti.
Kataguiri’nin karamsar bakışı, Özgür Brezilya Hareketi’nin Bolsonaro’ya kayan duruşunu yansıtıyor. Grubun eşkurucusu Ferreira, İşçi Partisinin iktidarda olduğu ve grubun tamamen muhalif olup takipçilerine “[ekonomik] krizin sorumlusu solcu görüşlerdir” açıklaması yapabildiği daha basit zamanları hatırlıyor. Artık grup, devlet başkanı ile bilinen bir ilişki kurduğundan Bolsonaro’nun politikalarının başarısız olması liberteryenler için bir PR krizi doğuracak. Ferreira, “Sol kanat üstümüze gelecek” diyor. Bolsonaro’nun gerçekten görüşlerini temsil etmediğine işaret ederek karşılık verebilirler ama “insanların epey ikna edilmeleri gerekecek.”
Guedes daha geniş anlamda başarıya ulaşırsa bu başarı, yoksullukta azalma ve Chicagolu çocukların Şili’de mühendisliğini yaptıkları şeye benzer güçlü genel büyümeyi beraberinde getirebilir. Üç sene önce Brezilya’yı modern tarihteki en kötü ekonomik krizinden kurtarmayı kafasına koyan Winston Ling öncülüğünde kurulan ittifak, sivil özgürlüklere kayda değer zarar veren popülist bir devlet başkanının seçilmesinde büyük rol oynadı. Brezilya’nın ekonomik özgürlüğe ihtiyacı var ama insan haklarına da ihtiyacı var.
Foto: Rafaela Biazi