Daktilo 1984Daktilo 1984
    • Hakkımızda
    • İletişim
    • E-Bültene Abone Ol
    Facebook Twitter Instagram Telegram
    Twitter Facebook YouTube Instagram WhatsApp
    Daktilo 1984Daktilo 1984
    Destek Ol Abone Ol
    • İZLE
      • Çavuşesku’nun Termometresi
      • Varsayılan Ekonomi
      • 2’li Görüş
      • İki Savaş Bir Yazar
      • Yakın Tarih
      • Mayhoş Muhabbetler
      • Tümünü Gör
    • OKU
      • Yazılar
      • Röportajlar
      • Çeviriler
      • Asterisk2050
      • Yazarlar
    • DİNLE
      • Çerçeve
      • Zedcast
      • Tuhaf Zamanların İzinde
      • SenSensizsin
      • Tümünü Gör
    • D84 FYI
      • Hariçten Gazel
      • Avrupa Gündemi
      • ABD Gündemi
      • Altüst
    • D84 INTELLIGENCE
      • Kitap Yorum
      • Göç Sorunu
      • Başkanlık Sistemi Projesi
      • Devlet Kapasitesi Liberteryenizmi
      • Herkes için Siyaset Bilimi
      • Yapay Zeka
    Daktilo 1984Daktilo 1984
    Anasayfa » Hıristiyan Demokrasi mi İlliberal Demokrasi mi?
    Çeviriler

    Hıristiyan Demokrasi mi İlliberal Demokrasi mi?

    Jan-Werner Mueller8 Şubat 20205 dk Okuma Süresi
    Paylaş
    Twitter Facebook LinkedIn Email WhatsApp

    [voiserPlayer]

    Çeviren: Çağla Taşkın

    Avrupa Halk Partisi, illiberallik seviyesi giderek artan Fidesz Partisi’ni ihraç etmeyi değerlendirirken Macaristan Başbakanı Viktor Orbán’ın kendisini Hıristiyan Demokrasi’nin bir temsilcisi olarak göstermesine izin vermemeli. Şovenist milliyetçiliği reddeden gerçek Hıristiyan Demokratlar, şimdiye dek Avrupa entegrasyonunun elzem bir unsuru oldular.

    Macaristan Başbakanı Viktor Orbán ile Avrupa Birliği üyesi ülkelerdeki Hıristiyan Demokrat ve merkez sağ partilerin uluslarüstü kuruluşu Avrupa Halk Partisi (European People’s Party-EPP) arasındaki çatışma yıllardır sinyal veriyordu. EPP, uzun bir tereddüt sürecinin ardından geçtiğimiz Mart ayında Orbán’ın partisi Fidesz’in üyeliğini askıya aldı; şimdi ise partiyi ihraç edip etmemeyi değerlendiriyor.

    EPP’nin bunu yapmak için birçok sebebi var. Fidesz, Macaristan’da demokrasi ve hukukun egemenliğini yerle bir etmekle kalmadı; ayrıca, AB’yi sözümona Avrupalıların özgürlüklerini elinden alan zorba bir kurum olarak şeytanlaştırdı. Fidesz’in askıya alınmasının ardından Orbán, yalnızca kendisinin Hıristiyan Demokrasi’nin gerçek savunucusu olduğunu ve EPP’de kendisini eleştiren isimlerin liberalizme “satılmışlar” olduklarını iddia ederek karşılık verdi. Orbán’ın duruşu Atlantik’in iki yakasında da muhafazakarları cezbetmeyi başardı. Fakat Orbán’ın yansıttığı imaj, yanıltıcı reklam.

    Fidesz-EPP çatışmasının esasen siyasi ilkelerle ilgili olduğunu düşünmek hata olur; bu çatışma güçle ilgili. Bu kadar açık ve basit. Bununla birlikte, Hıristiyan Demokratların mirasını kimin devralacağı sorusu, Avrupa için hâlâ çok önemli. Hıristiyan Demokrasi tarihsel olarak Avrupa entegrasyonu projesinin arkasındaki en önemli siyasi güç olageldi.

    Fakat muazzam tarihsel önemine rağmen Hıristiyan Demokrasi’nin fikirleri ve kurumları iyi anlaşılmamıştır. Bu ideolojinin belirli kurucuları veya ekol düşünürleri yoktur ve liberalizmin aksine onu diğer siyasi düşünce akımlarından açıkça ayıran kavramsal bir çapadan yoksundur.

    Hıristiyan Demokrasi 19. yüzyılda Hıristiyanlığı -spesifik olarak Katolikliği- modern demokrasiyle uzlaştırmanın bir yöntemi olarak doğdu. Ana karakterleri, Fransız aristokrat (ve Katolik) Alexis de Tocqueville’in, demokrasinin durdurulması mümkün olmayan, küresel önemi haiz bir kuvvet olduğu yönündeki çığır açan anlayışını kabul ediyordu. Bu noktadan sonra soru, demokrasinin din için nasıl güvenli hale getirileceğiydi.

    Bu soruya verilen yanıtlardan biri, kendini Hristiyan (ve yine spesifik olarak Katolik) çıkarlarını savunmaya adamış siyasi partilerdi. Fakat bu türden partilerin kurulması, çoğulcu temsilî demokrasinin tamamen kabulüne işaret etmiyordu. Evrensel geçerlilik iddiasında bulunan bir din, çok sayıdaki çıkar grubundan herhangi biri haline gelinmesine müsaade edemezdi. Vatikan işte bu nedenle uzun süre Katolik siyasetçilerin meclisle hemhal olma çabalarını açıkça eleştirdi.

    Fakat II. Dünya Savaşı’ndan sonra durum değişti. Kendilerini inançsız komünizmden kurtarması için faşistlere bel bağlayan Hıristiyanlar aşırı, antidemokratik sağın güçleriyle ittifak kurmanın korkunç bir hata olduğunu zor yoldan öğrenmişlerdi. Katolik Kilisesi’nin nihayet 1962 yılında İkinci Vatikan Konseyi’nde yaptığı gibi, bundan sonra demokrasi ve insan haklarını gönülden benimseyeceklerdi.

    Hıristiyan Demokratlar, Soğuk Savaş sırasında “antikomünistlerin hası” olarak anılmaya başladı ama aynı zamanda iddialı toplumsal hedefleri de vardı. Almanya, İtalya ve başka ülkelerde aileyi güçlendirecek ve geleneksel değerlerde temellenen davranışları ödüllendirecek şekilde tasarlanmış refah devletleri kurdular. Bu politikalardan bazılarının “illiberal” addedilebilecek nitelikte olması şaşırtıcı değil. Ne de olsa bazı önde gelen Hıristiyan Demokrat düşünürler sekülerizm, materyalizm ve bencil bireycilikle özdeşleştirdikleri liberalizme açıkça karşı olmayı sürdürdüler.

    Fakat Orbán ve İtalyan Lig Partisi lideri Matteo Salvini gibi günümüzün aşırı sağcı popülistlerinin aksine bu ilk Hıristiyan Demokratlar ulus-devlet fikrini de acımasızca eleştiriyorlardı. Dinî bakış açıları nedeniyle ulus-devleti veya ulus temelli egemenlik iddialarını bir tür kibir olarak görüyorlardı. İtalyan Hıristiyan Demokrasisi kurucularından Giorgio La Pira’nın 1945 yılında ifade ettiği gibi, Katolik toplum kavramsallaştırması “siyasi düzenin her türlü milliyet, ırk veya sınıf temelli kavramsallaştırmasına karşıdır”. Dahası, Alman ve İtalyan Katolikler yeni birleşen ulus-devletlerin, 19. yüzyılın sonunda dinî azınlıklara uyguladığı baskıyı hâlâ hatırlıyordu.

    Ulus-devlet egemenliğine duyulan bu şüphe göz önünde bulundurulduğunda Hıristiyan Demokratların, Avrupa entegrasyonunun ilerlemesinde kritik rol bir üstlenmiş olması tesadüf değil. Hıristiyan Demokratlar gücü kıtanın tamamına yaymak uğruna hem çoğulculuğu hem federalizmi desteklediler ve ulus-devletlerin gücünü kontrol altında tutmak için tasarlanan Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin hazırlanmasında büyük işlev üstlendiler. Toplumu, çoğulcu bir topluluklar (özellikle aileler) topluluğu olarak gördüler. Ayrıca, azınlık hakları ve -elbette dinî kurumlar da dahil olmak üzere- sivil toplumun korunması gerektiğini anlıyorlardı.

    Dolayısıyla, günümüzde kendini “ulusal muhafazakar” ilan edenler ve aşırı sağcı popülistlerin Hıristiyan Demokratlık gömleğini kendilerine mâl etmeleri maskaralık. Gerçek Hıristiyan Demokratların aksine Orbán ve diğer otoriteryen olma heveslileri, homojen bir halkın tek hakiki temsilcileriymiş gibi davranıyorlar. Güç peşinde olan bu kimseler, çoğulculuğu reddetmek ve azınlık haklarını ayaklar altına almakta tereddüt etmiyorlar. Onlara göre, diyor toplum bilimci Olivier Roy, Hıristiyanlık ahlaki davranmakla ilgili olmak şöyle dursun bir inancın bile değil, salt bir kabilenin mensubu olmakla ilgili. Orbán yanlısı Szeged piskoposunun ifadesiyle, “Avrupa’da ateist bile ‘Hıristiyan’dır.” Mesele Hıristiyanlık değil, özü itibarıyla İslam’a düşman bir medeniyet olarak anlamlandırılan Hıristiyanlık alemi.

    Üzücü ve çirkin gerçek şu ki Orbán ve şürekası, ulusal ve uluslararası platformların dikkatini, inşa ettikleri kleptokratik otokrasilerden uzaklaştırmanın etkili bir yolu olduğunu düşündükleri için AB çapında bir kültür savaşı çıkarmaya çalışıyor. Kendilerini eleştirenleri eşcinsel evlilik ve giderek aşağılık bir hal alan kimlik politikaları talep eden aklını kaçırmış ilerlemeciler olarak göstererek kendi yandaşçılıklarının, yargıyı siyasallaştırmalarının ve medya üzerindeki boğucu kontrollerinin konuşulmasının önüne geçiyorlar.

    İnsan EPP’nin kendi adına, bir rejime demokrasiyi yok etme izni veriyorsa “aileyi koruma”nın pek de önemi olmadığını sonunda anlamış olmasını umut ediyor. Önemsenen ister özelde Hıristiyan Demokrasi’nin kaderi, ister genel olarak demokrasi olsun, Orbán ve suç ortaklarının kim olduğunu söylemek önemli: Hiçbir zaman ne Hıristiyanlığa ne demokrasiye önem vermiş, aşırı sağcı bir siyasetin yandaşları.

    Fotoğraf: Eugene Zhyvchik

    Dünya Siyaset
    Paylaş Twitter Facebook LinkedIn Email WhatsApp
    Önceki İçerikDemode Ekonomik Çözümleri Yeniden Düşünme Zamanı
    Sonraki İçerik Geçmişi değiştirmek imkansız ama kentimizin geleceğini ortak akılla ve birlikte planlayacağız

    Diğer İçerikler

    Yazılar

    Yatırım mı Sömürü mü?: ABD ve Ukrayna Arasında Tartışmalı Maden Anlaşması

    14 Mayıs 2025 Cem Özen
    Bültenler

    Dünya Gündemi: Trump’ın Körfez Turu, ABD-Çin Ticaret Savaşlarında Geçici Ateşkes

    13 Mayıs 2025 Bahadır Çelebi
    Bültenler

    ABD Gündemi: Trump’ın İlk 100 Günü, Sol Muhalefet Meydanlarda, Kamuda Tasfiyeler, Mineral Anlaşması

    10 Mayıs 2025 Emrullah Özdemir

    Leave A Reply

    Güncel İçerikler

    Yatırım mı Sömürü mü?: ABD ve Ukrayna Arasında Tartışmalı Maden Anlaşması

    14 Mayıs 2025 Yazılar Cem Özen

    Dünya Gündemi: Trump’ın Körfez Turu, ABD-Çin Ticaret Savaşlarında Geçici Ateşkes

    13 Mayıs 2025 Bültenler Bahadır Çelebi

    Abdülhamid ve Sherlock Holmes

    12 Mayıs 2025 Yazılar Umut Dağıstan

    ABD Gündemi: Trump’ın İlk 100 Günü, Sol Muhalefet Meydanlarda, Kamuda Tasfiyeler, Mineral Anlaşması

    10 Mayıs 2025 Bültenler Emrullah Özdemir

    E-Bültene Abone Olun

    Güncel içeriklerden ilk siz haberdar olun




    Archives

    • Mayıs 2025
    • Nisan 2025
    • Mart 2025
    • Şubat 2025
    • Ocak 2025
    • Aralık 2024
    • Kasım 2024
    • Ekim 2024
    • Eylül 2024
    • Ağustos 2024
    • Temmuz 2024
    • Haziran 2024
    • Mayıs 2024
    • Nisan 2024
    • Mart 2024
    • Şubat 2024
    • Ocak 2024
    • Aralık 2023
    • Kasım 2023
    • Ekim 2023
    • Eylül 2023
    • Ağustos 2023
    • Temmuz 2023
    • Haziran 2023
    • Mayıs 2023
    • Nisan 2023
    • Mart 2023
    • Şubat 2023
    • Ocak 2023
    • Aralık 2022
    • Kasım 2022
    • Ekim 2022
    • Eylül 2022
    • Ağustos 2022
    • Temmuz 2022
    • Haziran 2022
    • Mayıs 2022
    • Nisan 2022
    • Mart 2022
    • Şubat 2022
    • Ocak 2022
    • Aralık 2021
    • Kasım 2021
    • Ekim 2021
    • Eylül 2021
    • Ağustos 2021
    • Temmuz 2021
    • Haziran 2021
    • Mayıs 2021
    • Nisan 2021
    • Mart 2021
    • Şubat 2021
    • Ocak 2021
    • Aralık 2020
    • Kasım 2020
    • Ekim 2020
    • Eylül 2020
    • Ağustos 2020
    • Temmuz 2020
    • Haziran 2020
    • Mayıs 2020
    • Nisan 2020
    • Mart 2020
    • Şubat 2020
    • Ocak 2020
    • Aralık 2019
    • Kasım 2019
    • Ekim 2019
    • Eylül 2019
    • Ağustos 2019
    • Temmuz 2019
    • Haziran 2019
    • Mayıs 2019
    • Nisan 2019
    • Mart 2019

    Categories

    • Asterisk2050
    • Bültenler
    • Çeviriler
    • D84 INTELLIGENCE
    • EN
    • Forum
    • Özetler
    • Podcast
    • Röportajlar
    • Uncategorized
    • Videolar
    • Yazılar
    Konular
    • Siyaset
    • Ekonomi
    • Dünya
    • Tarih
    • Kültür Sanat
    • Spor
    • Rapor
    • Gezi
    İçerik
    • Yazılar
    • Podcast
    • Forum
    • Röportajlar
    • Çeviriler
    • Özetler
    • Bültenler
    • D84 INTELLIGENCE
    Konular
    • Siyaset
    • Ekonomi
    • Dünya
    • Tarih
    • Kültür Sanat
    • Spor
    • Rapor
    • Gezi
    Sosyal Medya
    • Twitter
    • Facebook
    • Instagram
    • Youtube
    • LinkedIn
    • Apple Podcast
    • Spotify Podcast
    • Whatsapp Kanalı
    Kurumsal
    • Anasayfa
    • Hakkımızda
    • İletişim
    • Yazarlar
    • İçerik Sağlayıcılar
    • Yayın İlkeleri ve Yazım Kuralları
    © 2025 DAKTİLO1984
    • KVKK Politikası
    • Çerez Politikası
    • Aydınlatma Metni
    • Açık Rıza Beyanı

    Arama kelimesini girin ve Enter'a tıklayın. İptal etmek için Esc'ye tıklayın.

    Çerezler

    Sitemizde mevzuata uygun şekilde çerez kullanılmaktadır.

    Fonksiyonel Her zaman aktif
    Sitenin çalışması için ihtiyaç duyulan çerezlerdir
    Preferences
    The technical storage or access is necessary for the legitimate purpose of storing preferences that are not requested by the subscriber or user.
    İstatistik
    Daha iyi bir kullanıcı deneyimi sağlamak için kullanılan çerezlerdir The technical storage or access that is used exclusively for anonymous statistical purposes. Without a subpoena, voluntary compliance on the part of your Internet Service Provider, or additional records from a third party, information stored or retrieved for this purpose alone cannot usually be used to identify you.
    Pazarlama
    Size daha uygun içeriklerin iletilmesi için kullanılan çerezlerdir
    Seçenekleri yönet Hizmetleri yönetin {vendor_count} satıcılarını yönetin Bu amaçlar hakkında daha fazla bilgi edinin
    Seçenekler
    {title} {title} {title}