Daktilo 1984Daktilo 1984
    • Hakkımızda
    • İletişim
    • E-Bültene Abone Ol
    Facebook Twitter Instagram Telegram
    Twitter Facebook YouTube Instagram WhatsApp
    Daktilo 1984Daktilo 1984
    Destek Ol Abone Ol
    • İZLE
      • Çavuşesku’nun Termometresi
      • Varsayılan Ekonomi
      • 2’li Görüş
      • İki Savaş Bir Yazar
      • Yakın Tarih
      • Mayhoş Muhabbetler
      • Tümünü Gör
    • OKU
      • Yazılar
      • Röportajlar
      • Çeviriler
      • Asterisk2050
      • Yazarlar
    • DİNLE
      • Çerçeve
      • Zedcast
      • Tuhaf Zamanların İzinde
      • SenSensizsin
      • Tümünü Gör
    • D84 FYI
      • Hariçten Gazel
      • Avrupa Gündemi
      • ABD Gündemi
      • Altüst
    • D84 INTELLIGENCE
      • Kitap Yorum
      • Göç Sorunu
      • Başkanlık Sistemi Projesi
      • Devlet Kapasitesi Liberteryenizmi
      • Herkes için Siyaset Bilimi
      • Yapay Zeka
    Daktilo 1984Daktilo 1984
    Anasayfa » Doğu Orta Avrupa’da İstanbul Sözleşmesi Üzerinden Kültür Savaşı*
    Çeviriler

    Doğu Orta Avrupa’da İstanbul Sözleşmesi Üzerinden Kültür Savaşı*

    Eszter Kovats24 Aralık 20205 dk Okuma Süresi
    Paylaş
    Twitter Facebook LinkedIn Email WhatsApp

    [voiserPlayer]

    *Yazının orijinaline buradan ulaşabilirsiniz.

    Kültür savaşı, sağ kanat kutuplaşmayla ilericilerin kör noktaları arasında “toplumsal cinsiyet” üzerinden tüm gücüyle sürüyor.

    Korona salgınının sağlık ve ekonomi üzerindeki facia etkilerinin arkaplanına karşı, Doğu- Orta Avrupa sağ kanat politik güçler, gözle görülür şekilde kültür savaşlarından kalan eski tanıdık güvenliksizlik ve korku stratejilerine döndüler.

    Örneğin Polonya, zaten çok sıkı olan kürtaj yasalarını daha da sertleştirmeye girişti. Slovakya’da da kürtaja ulaşım hakkı üzerinde kısıtlamalar parlamentonun gündemine girdi. Macaristan’da Eylül ve Ekim aylarında, amacı çocukları gey, lezbiyen ve translar da dahil olmak üzere çeşitli azınlıkların kabulüne duyarlı hale getirmek olan bir masal kitabı üzerinde kutuplaştırıcı bir tartışma yaşandı. Şimdi, geylerin/lezbiyenlerin ve tek ebeveynlerin evlat edinme haklarının kısıtlanmasına dair bir takvim de gündemde.

    Bununla birlikte, Vişegrad grubundaki kültür savaşının merkezinde, haziran 2017’de Avrupa Birliği tarafından imzalanmış olan, resmi olarak “Kadınlara Karşı ve Eviçi Şiddetin Önlenmesi ve Ortadan Kaldırılmasına Dair Avrupa Konseyi Sözleşmesi” olarak bilinen  İstanbul Sözleşmesi bulunmakta. Bu dört ülkede de Sözleşme salgın sırasında hedef haline geldi. Bu sözleşmenin yerine, İstanbul Sözleşmesi’ne aykırı hükümler içeren, kürtaj ve aynı cinsiyet evliliklerine dair hükümler içeren  alternatif bir “aile hakları sözleşmesi” hazırlandı.

    Polonya, sözleşmeyi daha önce imzalamış olan diğer üç Vişegrad ülkesiyle birlikte  zaten onaylamış bulunuyor. Bununla birlikte, Slovakya Parlamentosu şubatta, -salgının ilk dalgası sırasında- Macaristan da mayısta kabul  aleyhine oy kullandı. Slovakya’da, muhafazakar sivil toplum örgütleri mayısta başka bir teklif hazırladılar ve başkan geri adım atıp imzasını çekmek zorunda kaldı. Çek Cumhuriyeti’nde, sağ kanadın baskısı altında, hükümetin yaz takviminde olması planlanan onay geri çekildi ve temmuzda, LGBT karşıtı propogandanın ortasında, Polonya Adalet Bakanı, sözleşmeden çekileceğini açıkladı. 

    Sözleşme çevresinde bu dört ülkede duraksamalar yaşanmakta -fakat Polonya’da gördüğümüz gibi, kürtaj yasağının Anayasa Mahkemesi’ne getirilmesiyle, her an yeniden ısınabilir durumda bulunuyor.

    İstanbul Sözleşmesi Nedir Ne Değildir

    Dolayısıyla, sözleşmenin tam olarak neyle ilgili olduğunu açıklamak önemlidir: Sözleşme, toplumsal cinsiyet temelli şiddetin temel sebeplerini ele alan ve gerekli kurumsal değişiklikleri işaret eden kapsamlı bir araçtır.

    Feministler, toplumsal cinsiyet temelli şiddetin tanımındaki nötrlük sebebiyle -kadına kadın olduğu için yönelmiş olan ya da orantısız olarak kadını etkileyen şiddet- ve bu şiddetin köklerinin ataerkil yapılarla bağlantılı olduğunu açıkça belirtmediği için sözleşmeden şikayet etmekteyken, karşıtları da sözleşmenin çok fazla feminist olduğunu ve kadınlarla erkekler arasındaki çatışmayı büyüttüğünü ileri sürmekteler. 

    Bunun sebeplerinden biri, kadınlara karşı şiddetin kabul edilemez olduğu konusunda bir toplumsal uzlaşma olmasına rağmen, sözleşmenin karşısında bulunan muhafazakar güçler. Bunun yerine, pratikte geleneksel toplumsal cinsiyet rollerini sürdüren iki biyolojik cinsiyeti birbirini tamamlayıcı olarak kabul ediyorlar. Çoğu muhafazakâr, bununla birlikte, kadınlar ve erkekler arasındaki tamamlayıcı ilişkinin hiyerarşik olacağı varsayımını da reddediyor. Ya da daha da ötesi, böyle bir ilişki biçiminin kadınlara karşı cinsel ya da ev içi şiddete yol açmayacağını söylüyorlar. Burada bir anlaşmazlık söz konusu. 

    Fakat muhafazakarların sözleşmeye karşı olmalarının bir sebebi daha var. Bu, aynı zamanda ilericilerin kendilerini eleştirmeleri gereken nokta. Orta ve doğu avrupa ülkelerindeki sağ kanat politik güçler, sözleşmeye temel olarak cinsiyet kimliksizleştirme propogandası üzerinden saldırıyorlar. Buna göre, “toplumsal cinsiyet”in cinsiyet kimliği olarak hissedilen cinsiyet anlamına geldiği varsayılıyor.

    Örneğin, Bulgaristan Anayasa Mahkemesi, cinsiyetin kişinin kendi sübjektif seçiminden kaynaklanacağını içerdiği için ve sağ kanat partisi VMRO milletvekili olan başbakanın söylediği gibi, Bulgar hukukuna üçüncü cinsiyete kapı açılacağını ileri sürerek sözleşmenin anayasaya aykırı olduğunu kabul etti. 

    Bununla birlikte, cinsiyet tanımı açıktır: “ ‘Toplumsal cinsiyet’ terimi, toplum tarafından inşa edilmiş roller, davranışlar, eylemler ve kadınlarla erkeklere toplum tarafından uygun görülmüş sıfatlara işaret eder.” Bu yüzden sözleşme cinsel ikibiçimliliği (dimorphism/ insanların erkek ya da dişi doğdukları) sorgulamaz. Yani sağdan gelen itham çarpıtılmış bir ithamdır. Eğer öyle olmasaydı da, kutuplamamanın ve sözleşmeyi onaylamamanın bir yolunu bulurlardı. 

    “Toplumsal cinsiyet”in Anlamının Belirsizliği

    Yine de, bu ithamın yanlış olduğunu iddia etmek o kadar kolay değildir -ilericilerin tekrar tekrar içine düştükleri bir problem. Bu itham genel olarak değil, sözleşmeyle ilgili olarak yanlıştır. Toplumsal cinsiyetin sağ kanat tarafından eleştirilen tanımı, halen mevcut/yürürlükte bulunmaktadır. LGBT’nin başarılı lobi faaliyeti sonucunda, “toplumsal cinsiyet” tanımı gittikçe daha çok AB belgesinde geçmekte ve -sübjektif olarak hissedilen cinsiyete dair  farkındalık arttırma içerikli- LGBT materyallerinde cinsiyet kimliği için kullanılmaktadır.

    İlericiler bu ikili anlam belirsizliğini görmekte sık sık hataya düşüyorlar. İstanbul Sözleşmesi tarafından ortaya konmuş olan tanımları ve queer politikaları birbirlerinin aynıymış gibi ele alıyorlar ya da hatta ikisini birbirine karıştırıyorlar. Bu belirsizlik, o zaman çeşitlilik adı altında tartışmadan muaf tutulup övülüyor.

    Sağ kanat partiler bu görülmeyen ya da kasıtlı olarak gizlenmiş olan, belki çeşitlilik zorunluluğu sebebiyle problem olarak bile tanımlanmayan ayrımcılık belirsizliğini özenle kullanıyorlar. Konu cinsiyet kalıplarına gelince, İstanbul Sözleşmesi’nde gördüğümüz gibi, sağ için ilk adım, Anglo Amerikan örneğine dayalı olarak, sayısı belirsiz cinsiyet kimliğini öne sürmek olacaktır. Böylece, -meşru bir ilerici hedef olan- toplumsal cinsiyet eşitliği ileride gündeme gelecek sonsuz cinsiyet kimliklerine dair propoganda için kusursuz bir gerekçe olarak yeniden yorumlanıyor.

    İlericiler Arasında Bir Tartışma Sahası

    Toplumsal cinsiyet rollerinin ikili doğası (kadınlar ve erkekler biri birine üstün gelecek şekilde hiyerarşik ilişkiler içindedirler) ile biyolojik cinsiyetlerin ikili doğası (biyolojik cinsiyet bedende teşhis edilemez, bu ona dair sadece bir açıklama olur -doğumda keyfi olarak atanmış ve buna bağlı olarak sübjektif kimliklerin daha iyi ve adil göstergeler olacağı, kişinin kadın, erkek kadın ya da başka bir şey olduğu konusunda) aynı şey değildir. 

    Queer feminizm bu ikinci açıklamayı ileri sürer fakat bu toplumsal ya da global bir uzlaşma olarak görülemez. Bu teorinin geliştirildiği Birleşik Devletler gibi, merkezde bulunan toplumun büyük kesimleri için, bu açıklama gerçeklikle uyumlu değildir.  Eğer bu yaklaşımın ithal edildiği ülkelerde, ilerlemenin tek geçerli yolu olarak görülürse, bu durum hızlıca ideolojik bir sömürgeleştirme olarak algılanır -ki ne yazık ki bu sağ tarafından kurnazca kullanılmıştır.  

    Bu yüzden, farkındalık yükseltme materyalleri ve masal kitapları sadece açıkfikirlilik ve hoşgörüyü yaymakla ilgili değildir. İlerici bakış, bütün alan sağ tarafından tekelleştirilmeden önce, özgürleştirici ve ilerici diye tabir edilen talepler üzerinde daha çok eleştirel tartışma yürütmelidir.

    Fotoğraf: Lindsey LaMont

    Siyaset
    Paylaş Twitter Facebook LinkedIn Email WhatsApp
    Önceki İçerikKorona Aşıları ve Aşı Karşıtlığı | Konuk: Dr. Yunus Emre Kocabaşoğlu | Eskisi Gibi Değil #26
    Sonraki İçerik Karanlık ve Alkış Sağanağı

    Diğer İçerikler

    Videolar

    Parlamenter Sistem Nasıl Geri Gelecek? | Çavuşesku’nun Termometresi #252

    8 Mayıs 2025 Melis Konakçı, İlkan Dalkuç ve Burak Bilgehan Özpek
    Yazılar

    Savaşların Kazananı Olur Mu?

    7 Mayıs 2025 Oytun Meçik
    Yazılar

    Türkiye’de Serbest Gazeteciliğin Geleceği: Zorluklar ve Çözüm Yolları

    3 Mayıs 2025 Gökhan Korkmaz

    Yorumlar kapalı.

    Güncel İçerikler

    Abdülhamid ve Sherlock Holmes

    12 Mayıs 2025 Yazılar Umut Dağıstan

    ABD Gündemi: Trump’ın İlk 100 Günü, Sol Muhalefet Meydanlarda, Kamuda Tasfiyeler, Mineral Anlaşması

    10 Mayıs 2025 Bültenler Emrullah Özdemir

    Turkey and Israel: Intense Geopolitical Rivalry from the Mediterranean to Central Asia

    8 Mayıs 2025 D84 INTELLIGENCE Reza Talebi

    Savaşların Kazananı Olur Mu?

    7 Mayıs 2025 Yazılar Oytun Meçik

    E-Bültene Abone Olun

    Güncel içeriklerden ilk siz haberdar olun




    Archives

    • Mayıs 2025
    • Nisan 2025
    • Mart 2025
    • Şubat 2025
    • Ocak 2025
    • Aralık 2024
    • Kasım 2024
    • Ekim 2024
    • Eylül 2024
    • Ağustos 2024
    • Temmuz 2024
    • Haziran 2024
    • Mayıs 2024
    • Nisan 2024
    • Mart 2024
    • Şubat 2024
    • Ocak 2024
    • Aralık 2023
    • Kasım 2023
    • Ekim 2023
    • Eylül 2023
    • Ağustos 2023
    • Temmuz 2023
    • Haziran 2023
    • Mayıs 2023
    • Nisan 2023
    • Mart 2023
    • Şubat 2023
    • Ocak 2023
    • Aralık 2022
    • Kasım 2022
    • Ekim 2022
    • Eylül 2022
    • Ağustos 2022
    • Temmuz 2022
    • Haziran 2022
    • Mayıs 2022
    • Nisan 2022
    • Mart 2022
    • Şubat 2022
    • Ocak 2022
    • Aralık 2021
    • Kasım 2021
    • Ekim 2021
    • Eylül 2021
    • Ağustos 2021
    • Temmuz 2021
    • Haziran 2021
    • Mayıs 2021
    • Nisan 2021
    • Mart 2021
    • Şubat 2021
    • Ocak 2021
    • Aralık 2020
    • Kasım 2020
    • Ekim 2020
    • Eylül 2020
    • Ağustos 2020
    • Temmuz 2020
    • Haziran 2020
    • Mayıs 2020
    • Nisan 2020
    • Mart 2020
    • Şubat 2020
    • Ocak 2020
    • Aralık 2019
    • Kasım 2019
    • Ekim 2019
    • Eylül 2019
    • Ağustos 2019
    • Temmuz 2019
    • Haziran 2019
    • Mayıs 2019
    • Nisan 2019
    • Mart 2019

    Categories

    • Asterisk2050
    • Bültenler
    • Çeviriler
    • D84 INTELLIGENCE
    • EN
    • Forum
    • Özetler
    • Podcast
    • Röportajlar
    • Uncategorized
    • Videolar
    • Yazılar
    Konular
    • Siyaset
    • Ekonomi
    • Dünya
    • Tarih
    • Kültür Sanat
    • Spor
    • Rapor
    • Gezi
    İçerik
    • Yazılar
    • Podcast
    • Forum
    • Röportajlar
    • Çeviriler
    • Özetler
    • Bültenler
    • D84 INTELLIGENCE
    Konular
    • Siyaset
    • Ekonomi
    • Dünya
    • Tarih
    • Kültür Sanat
    • Spor
    • Rapor
    • Gezi
    Sosyal Medya
    • Twitter
    • Facebook
    • Instagram
    • Youtube
    • LinkedIn
    • Apple Podcast
    • Spotify Podcast
    • Whatsapp Kanalı
    Kurumsal
    • Anasayfa
    • Hakkımızda
    • İletişim
    • Yazarlar
    • İçerik Sağlayıcılar
    • Yayın İlkeleri ve Yazım Kuralları
    © 2025 DAKTİLO1984
    • KVKK Politikası
    • Çerez Politikası
    • Aydınlatma Metni
    • Açık Rıza Beyanı

    Arama kelimesini girin ve Enter'a tıklayın. İptal etmek için Esc'ye tıklayın.

    Çerezler

    Sitemizde mevzuata uygun şekilde çerez kullanılmaktadır.

    Fonksiyonel Her zaman aktif
    Sitenin çalışması için ihtiyaç duyulan çerezlerdir
    Preferences
    The technical storage or access is necessary for the legitimate purpose of storing preferences that are not requested by the subscriber or user.
    İstatistik
    Daha iyi bir kullanıcı deneyimi sağlamak için kullanılan çerezlerdir The technical storage or access that is used exclusively for anonymous statistical purposes. Without a subpoena, voluntary compliance on the part of your Internet Service Provider, or additional records from a third party, information stored or retrieved for this purpose alone cannot usually be used to identify you.
    Pazarlama
    Size daha uygun içeriklerin iletilmesi için kullanılan çerezlerdir
    Seçenekleri yönet Hizmetleri yönetin {vendor_count} satıcılarını yönetin Bu amaçlar hakkında daha fazla bilgi edinin
    Seçenekler
    {title} {title} {title}