[voiserPlayer]
Hariçten Gazel Haftalık Dış Haberler Bülteni (16-22 Ağustos)
24 Şubat 2022’de Rus ordusunun Ukrayna topraklarına girmesiyle başlayan işgal, yarın itibarıyla 6. ayını doldurmuş olacak. Rusya-Ukrayna Savaşı’nın 6. ayını doldurduğu 24 Ağustos tarihinin Ukrayna tarihi açısından bir önemi daha var. 24 Ağustos 1991’de Ukrayna, Sovyetler Birliği’nden bağımsızlığını kazandı. Ukraynalılar, 2022 yılında 31. yıl dönümünü kutlayacakları bağımsızlık gününe Rus işgalinin getirdiği korku ve yıkım içinde giriyorlar.
Altı aydır savaşan taraflar için iniş ve çıkışlarla dolu işgal, bugün geldiğimiz noktada tam bir açmaz niteliğine bürünmüş durumda. İki taraf da hatırı sayılır ilerlemeler sağlayamıyor. Uzaktan birbirlerine attıkları füzeler ile birbirlerini vurmayı sürdürüyorlar. Binalar ve alt yapı unsurlarına saldırarak yıpratma savaşı teknikleri uyguluyorlar. Tüm bunlara rağmen Ukrayna’da gündelik hayat savaş ile birlikte bir şekilde sürüyor.
Geçtiğimiz hafta Rusya-Ukrayna Savaşı’nda yaşanan gelişmeler de bu işgalin bitmekten çok uzak olduğunu ve diplomatik yöntemlerin denklemin dışında kaldığını gösterir nitelikteydi. Savaşa dair yaşananlardan kısa bir özet yapacak olursak:
- Ukrayna Devlet Başkanı Zelensky, Çarşamba günkü bağımsızlık kutlamalarından önce Rusya’nın “özellikle çirkin bir şey” yapabileceği konusunda uyarıda bulundu. Kiev’de Perşembe gününe kadar tüm toplu gösteriler yasaklandı. ABD’den yapılan açıklamada da Ukrayna bağımsızlık gününde Rus ordusunun Ukrayna şehirlerine saldırılarını artırabileceği belirtildi.
- Bağımsızlık günü vesilesiyle meydanlarda toplanacak kalabalıkların olası saldırılara karşı korunması için Kharkiv kentinde 2 günlük sokağa çıkma yasağı ilan edildi. Ukrayna’nın kuzeyinde, Rusya sınırında yer alan Kharkiv kenti savaşın şiddetli şekilde seyrettiği şehirlerden biri.
- Ukrayna’da yapılan yeni bir yasa ile bundan sonra inşa edilecek her binaya sığınak yapılması kuralı getirildi. Rusya’nın özellikle şehirlerin altyapı sistemlerine ve kamu binalarına saldırması nedeniyle bu karar, sivilleri korumak için ek bir güvenlik önlemi olarak alındı.
- Rus Siyaset Bilimci ve Putin destekçisi Alexander Dugin’in kızı Daria Dugina, arabasına yerleştirilen bir bombanın patlatılmasıyla hayatını kaybetti. Saldırının asıl hedefinin Alexander Dugin olduğu iddiaları ileri sürüldü.
- Rusya bu saldırıya sert tepki gösterdi ve Ukrayna’yı suçladı. Rusya Federal Güvenlik Servisi (FSB) yaptığı soruşturmada saldırganı bulduklarını ve saldırganın Ukraynalı, 1979 doğumlu Natalya Vovk olduğunu ve saldırıdan sonra Estonya’ya kaçtığını ileri sürdü.
- Ukrayna yönetimi ise bu iddiaları tamamen reddediyor. Ukrayna Devlet Başkanlığı Ofisi Danışmanı Mihail Podolyak “Biz Rusya gibi kriminal bir devlet değiliz. Ukrayna’nın bu saldırıyla hiçbir ilgisi olmadığını vurgulamak istiyorum. Muhtemelen ülkede askere alma uygulamasını yaygınlaştırmak istiyorlar” açıklamasında bulundu.
- Rusya, Ukrayna’da savaştırmak üzere ek kuvvetlerin orduya alımı için çaba gösteriyor. Ülkenin her yanından 18 ila 60 yaş arasındaki erkekleri kısa süreli kontratlar ile orduya katmaya çalışıyor. Savaş uzadıkça kayıpları artan Rusya ciddi bir asker sıkıntısı yaşıyor. Askere alınanlara maaş da ödeniyor ancak Rus halkının orduya katılmaya ve Ukraynalılarla savaşmaya çok istekli olmadığı da askere alımların planlandığı gibi gitmemesinden anlaşılıyor.
- Ukraynalıların iddiasına göre Rusya 45.000 asker kaybetti. Ancak bu veri doğrulanamıyor. Rusya, Mart ayından bu yana asker kaybı sayısını açıklamıyor. Batılı kaynaklar ise Rusya’nın hayatını kaybeden asker sayısının 15-20 bin arasında olabileceğini tahmin ediyor.
- Rusya’nın 2014’te ilhak ettiği Kırım’a Ukrayna saldırıları sürüyor. Geçtiğimiz dönemde ciddi patlamaların yaşandığı şehirde son olarak Ukrayna, Rusya filosunun bulunduğu Sivastopol limanına bir drone saldırısı gerçekleştirdi. Rusya drone’un düşürüldüğünü açıkladı. Hem Rusya hem de Ukrayna savaş sahasında ciddi bir ilerleme sağlayamadıkları için düşman hattının arkasına dronelar kullanmak suretiyle saldırmak iki tarafın da sıklıkla başvurduğu bir yöntem olarak öne çıkıyor.
- Avrupa’nın en büyük nükleer enerji santrali Zaporizhzhia, Ukrayna’nın güneyinde Dinyeper nehri kenarında aynı isimle anılan şehirde yer alıyor. Rusya, işgalin en başından beri bu bölgeyi kontrol altında tutuyor. Santral etrafında gerçekleşen patlamalar tüm dünyada yeni bir Çernobil vakası yaşanması endişesi yaratıyor. Rusya ve Ukrayna yaşanan patlamalardan birbirlerini sorumlu tutuyorlar.
- ABD, Britanya, Almanya ve Fransa liderleri bir çağrıda bulunarak Zaporizhzhia bölgesinin güvenliğinin sağlanması gerektiğini belirttiler. Putin bu çağrıya olumlu karşılık verdi ve Birleşmiş Milletler uzmanlarının santrali ziyaret etmesine izin vereceklerini söyledi.
- Rusya’nın Cenevre’deki Birleşmiş Milletler temsilcisi Gennady Gatilov, Rusya ile Ukrayna arasında diplomatik bir çözüm olma ihtimalini görmediğini söyledi. Gatilov şu an Putin ile Zelensky arasında direkt görüşmelerin olmadığını ve savaş sürdükçe diplomatik bir çözümün tamamen devreden çıkacağını sözlerine ekledi.
Geçtiğimiz hafta okuduğum haber ve makalelerden aldığım bu notlar, Rusya-Ukrayna Savaşı’nın sanılandan çok daha uzun süreceğini gösteriyor. Uzun menzilli füzeler ve dronelar ile düşman hattının gerisine yapılan saldırılar, bu savaşın son dönemde en çok başvurulan yöntemi oldu. Çok daha uzun bir zamana yayılacak düşük yoğunluklu bir savaş, yeni şehirleri fethetmeye kalkışmak yerine bu yöntemle sürdürülebilir. Putin artan enerji fiyatlarından elde ettiği gelirle füze üretmeye devam eder. Batılı ülkeler ise Ukrayna’ya uzun menzilli füze ve drone yardımlarını sürdürür.
Tüm bunlar olurken uluslararası kamuoyu ise her geçen gün bu savaşın devam ettiği fikrine alışarak süreci normalleştirmeye başladı. Türkiye ve Birleşmiş Milletlerin arabuluculuğunda gerçekleşen gıda sevkiyatı anlaşması gibi acil sorunlara geçici çözümler getirerek savaşa rağmen işlerin yürütülebildiği bir vasat temin ediliyor. Başka bazı sorunlar da bu türden palyatif çözümler ile geçiştirilebilir.
Sonuç olarak 6 ayın ardından Ukrayna işgali tam bir kördüğüme dönüşmüş durumda. Batı’nın yaptırımları sandıkları kadar etkili olmadı. Putin’in planları ise birçok açıdan sekteye uğradı. Yeni normalimiz haline dönüşen Ukrayna savaşı, sebep olduğu ve olacağı krizler ile birlikte muhtemelen kesin bir kazananın olmadığı müzmin bir krize dönüşecek. Belki de Dugina’nın öldürülmesi gibi savaş sahasında ilerleme sağlayamayan tarafların farklı yöntemlere başvurmasıyla daha da derinleşecek.
Savaş nedeniyle hayatını kaybeden her insan, her iki tarafta da kin ve intikam duygularını körükleyerek barış ihtimalini azaltıyor. Rusya ve Ukrayna, bu savaş bittikten sonra, önceki durumlarına çok uzun bir süre tekrar dönemeyecekler. Diğer ülkelerin ise barış çabalarına daha çok destek vermek gibi bir dertleri olmadığı aşikar. Ne de olsa işleri bu şekilde de yürütmenin ve bu savaştan kendi politikaları lehine çıkar sağlamanın yollarını buluyorlar.