Altüst: Yeni Teknolojiler ve Değişen Endüstriler Bülteni (26 Ağustos – 8 Eylül 2024)
Teknoloji gündeminin bu sayısında sosyal medya platformlarının hükümetlerle mücadelelerine tanık olacağız. Mesajlaşma uygulaması Telegram’ın CEO’su Paris’te göz altına alındı. Telegram platformunda paylaşılan içeriklerin sıkı bir şekilde kontrol edilmemesi nedeniyle suça ortaklıktan suçlanan Pavel Durov ile Fransa arasındaki hukuki mücadele, ifade özgürlüğünün sınırları konusunda tartışma yaratmaya devam edecek.
Brezilya da X platformunu ve Elon Musk’ı yalan haber yaymakla suçluyor. Brezilya yasalarına aykırı hareket ettiği gerekçesiyle X’e erişim engellendi ve Starlink’in Brezilya’daki banka hesapları donduruldu.
Tüm bunlar yaşanırken Avrupa’dan sarsıcı bir haber geldi. Dünyanın en büyük 2. araba üreticisi olan Volkswagen, merkezi olan Almanya’da tarihinde ilk defa fabrika kapatma kararı aldı. Fakat, Volkswagen kendine has bir yönetim yapısına sahip ve işçiler büyük bir söz sahibi. Şimdi bu haberlerin detaylarına bakalım.
Telegram’ın CEO’su Pavel Durov Göz Altına Alındı
1 milyara yakın aktif kullanıcısıyla dünyanın en popüler mesajlaşma uygulamalarından biri olan Telegram’ın CEO’su milyarder Pavel Durov, 24 Ağustos günü Paris’te göz altına alınmıştı. Telegram uygulaması özellikle Rusya başta olmak üzere eski Sovyet coğrafyasında çok popüler.
Pavel Durov, kardeşi Nikolay Durov ile birlikte 2013’te Telegram’ı kurmadan önce aslında Rusya’da Facebook’a alternatif olarak görebileceğimiz sosyal medya platformu VKontakte’yi kurmuştu.
2014’te ise, Pavel Durov’un ifadesine göre şirketin ortağı olan diğer hissedarlar ve Putin’e yakın isimler Durov’a baskı yaparak platformdaki kişisel kullanıcı bilgilerinin Rusya Federal Güvenlik Servisiyle paylaşılmasını ve Şubat 2024’te Rusya’daki bir cezaevinde şüpheli bir şekilde ölen muhalif Aleksey Navalni’yle bağlantılı grupların kapatılmasını istemiş; Durov’un bu talepleri reddetmesi neticesinde yönetim kurulu, VKontakte’nin CEO’su pozisyonundaki Durov’u görevden alınmıştı.
Putin rejimiyle sürtüşmesinin ardından Durov, VKontakte’deki hisselerini satarak Rusya’yı terk etti. Birleşik Arap Emirlikleri ve Fransa vatandaşlığı da alarak Telegram uygulamasını geliştirmeye odaklanmıştı. VKontakte’te yaşananlara benzer bir şekilde 2018 yılında da Rusya hükümeti, Telegram’daki kullanıcıların şifrelenmiş mesajlarının içeriğine Rus güvenlik kurumlarının erişebilmesine dair bir mahkeme kararı çıkartmıştı. Pavel Durov bu mahkeme kararına da uymadı ve 2018’den beri tamamen olmasa da Telegram’a Rusya’dan erişim kısmi ölçüde kısıtlanıyor.
Peki, geçtiğimiz haftalarda Pavel Durov neden göz altına alındı? Fransız makamlarının açıklamasına göre Telegram uygulaması yasadışı para transferlerini yürütülmekle, çocuk pornosu, uyuşturucu ticareti, kara para aklama gibi faaliyetlere platform sağlamakla ve bu faaliyetlerin engellenebilmesi için resmi makamlarla iş birliği yapmamakla suçlanıyor. Pavel Durov da işbirliği sağlamak için Fransız makamlarının çağrılarına şimdiye kadar cevap vermediğinden dolayı bu suçlara ortaklık yapmakla suçlanıyor.
Durov’un göz altına alınmasının ardından eski adı Twitter olan X’in sahibi Elon Musk da tartışmaya dahil olarak Avrupa’da ifade özgürlüğünün saldırı altında olduğunu söyledi ve göz altını eleştirdi. 4 günlük göz altının ardından Pavel Durov, 5 milyon euroluk kefaret ödemesi ve Fransa’dan çıkış yasağı kararıyla tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakıldı. Durov, detaylarını tam olarak açıklamasa da bundan sonra Telegram yönetiminin, platformdaki içeriklerin kontrol edilmesi için daha dikkatli olacağını açıkladı.
Telegram, özellikle Rusya’nın Ukrayna’yı işgalinde direkt cepheden görüntülerin ve bilgilerin sansürsüz bir şekilde paylaşıldığı ana haberleşme platformlarından biri haline gelmişti. Durov ve Telegram hakkındaki soruşturma şimdilik devam ediyor. Telegram’ın içerik yönetimi açısından değişikliğe gidip gitmeyeceğini önümüzdeki Altüst bültenlerinde incelemeye devam edeceğim.
Brezilya’nın X ile Mücadelesi
Brezilya Yüksek Mahkemesi, ülkedeki en popüler sosyal medya platformlarından biri olan X’e Brezilya’dan erişimin engellenmesine yönelik bir karar aldı. Aslında Brezilya ve X arasında hukuki tartışma birkaç aydır devam ediyordu.
Yüksek Mahkeme, nefret söylemi ve yalan haber barındıran içeriklerin X platformundan kaldırılmasını talep ediyordu. Mahkemenin kapatılmasını talep ettiği hesapların büyük bir kısmı eski Başkan Jair Bolsonaro’nun döneminde yalan haberler paylaşan ve aslında Bolsonaro’nun 2022’de başkanlık seçimini Lula da Silva’ya karşı kaybetmediğini iddia eden hesaplar. Elon Musk ise mahkemenin bu talebine uymayacağını açıklamıştı ve geçtiğimiz Nisan ayından beri X’e yönelik soruşturma devam ediyordu.
Yüksek Mahkeme yargıcı Alexandre de Moraes, X eğer işbirliği yapmaz ise Brezilya’daki temsilcilerinin bundan sorumlu olacağını ve tutuklanabileceklerini açıklamıştı. Bunun sonucunda Ağustos ayında X, Brezilya’daki tüm ofislerini kapatma kararı almıştı.
Şimdiye kadar uygulanmayan mahkeme kararları nedeniyle X platformunun, Brezilya devletine ödemesi gereken toplamda 3 milyon dolardan fazla para cezası bulunuyor. Ayrıca, Ağustos ayında X’in Brezilya ofislerini kapatması nedeniyle Yüksek Mahkeme, resmi bir temsilci ataması için X’e Ağustos ayının son haftasına kadar müddet vermişti. Sürenin dolmasının ardından X’e Brezilya’dan erişim yasaklandı. Ayrıca, herhangi bir VPN servisiyle X’e erişen kişiler veya şirketler de günlük 9 bin dolarlık para cezasına çarptırılabilecekler.
Fakat, mahkemenin kararı sadece X ile sınırlı kalmadı. Elon Musk’ın diğer bir şirketi olan ve uydu üzerinden internet hizmeti veren Starlink‘in Brezilya’daki banka hesaplarını dondurma kararı alındı. Yapılan bir ankete göre Brezilyalıların %51’i X’in engellenmesi kararını onaylamıyor. Fakat yüksek yargıç ile Musk arasındaki hukuki mücadelede Brezilyalıların az bir farkla çoğunluğu yüksek yargıçı haklı buluyor ve Musk’ın Brezilya yasalarına uygun hareket etmesi fikrinde.
Ama asıl tartışma yaratan nokta VPN ve Starlink kararı. Çünkü nüfusun %65’i VPN ile erişimin engellenmesine karşıyken, %55’i de Starlink’in banka hesaplarının dondurulmasını aşırı bir hamle olarak görüyor.
Yüksek Mahkeme, X’e kesilen para cezalarını tahsil etmek amacıyla Starlink’in hesaplarını dondurduğunu ve “X ile Starlink’in aynı ahtapotun farklı kolları” olduklarını belirtiyor. Ancak barolar ve hukuk uzmanları iki şirketin yönetiminde Elon Musk olsa da bu şirketlerin farklı tüzel kişilikleri olması nedeniyle kararın problemli olduğunu belirtiyorlar.
Ayrıca, X’e erişimin engellenmesine yönelik kararını uygulamayacağını açıklayan tek internet şirketi Starlink’ti. Ama Ulusal Telekomünikasyon Ajansı, ülkede 200 binden fazla kullanıcı olan Starlink’in işletme lisansını iptal etmekle tehdit edince Starlink de X’e Brezilya’dan erişimi engelleme kararı aldı. Brezilya İşçi Partisi’nden başkan olan Lula da Silva, Yüksek Mahkemenin kararını desteklerken özellikle sağ muhalefet partileri karara karşı çıkıyorlar.
Volkswagen’de Alarm Zilleri Çalıyor
Alman otomotiv devi Volkswagen, tarihinde ilk defa Almanya’da fabrika kapatmaya hazırlanıyor. Hangi fabrikalar olacağı şu an için kesin olmasa da şirket, Almanya’daki bir büyük araç üretim fabrikasını ve bir tane de araç parçası üretim fabrikasını kapatmayı planladıklarını açıkladı.
Volkswagen ayrıca 1994’ten beri yürürlükte olan ve 2029 yılına kadar sürmesi planlanan iş güvencesi programını da iptal etmek istiyor. Tüm bu adımlarla beraber şirket yönetimi 10 milyar euroluk bir kesinti yaparak maliyetleri düşürmeyi amaçlıyor.
Avrupa’da düşen araç satışları, Almanya ekonomisinin rekabet gücünün zayıflaması, otomotiv sektöründe Avrupa’da artan rakip firmalar ve elektrikli araçlara geçiş döneminde özellikle Çinli BYD gibi firmaların rekabet avantajı gibi sorunlar nedeniyle Volkswagen bu kapatma önlemlerini almaya çalışıyor. Şirket yönetimine göre iki, üç yıllık bir süre zarfında gerekli önlemler alınmazsa Alman otomotiv sektörünün hayatta kalması çok zor.
Volkswagen’in neden bu önlemleri almaya çalıştığını anlamaya çalışırken ilk bakmamız gereken nokta, Volkswagen’in elektrikli araçlara geçiş için büyük bir bütçe ayırmış, ama işlerin planlara göre gelişmemiş olmaması. Dönüşüm için büyük çabalar harcansa da yüksek enerji maliyetleri gibi nedenlerle Volkswagen arabaları rakipleriyle rekabet etmekte zorlanıyor ve elektrikli araç satışları beklenen seviyenin altında seyrediyor.
Benzer şekilde İsveçli otomotiv markası Volvo da daha düşük fiyat sunabilen rakipleri karşısında 2030’a kadar tamamen elektrikli araçlara geçme planını iptal ettiğini, benzinli ve hibrit modeller ile devam edeceğini açıkladı.
Diğer bir neden ise Volkswagen’in en büyük pazarı olan Çin’de, Volkswagen hâlâ benzinli arabalarda en popüler marka olsa da, şirket burada da kaybetmesi. Çünkü, 2019 yılında 4,2 milyon araç satarken geçtiğimiz yıl bu sayı 3,2 milyona düşmüş. Ayrıca Çin’deki araba satışlarının neredeyse yarısını elektrikli araçlar oluşturuyor, ama bu alanda Volkswagen Çin’de 7. sırada. Çinli markaların rekabet avantajlarını tekrar hatırlarsak Volkswagen’in işi hiç de kolay gözükmüyor.
İşin diğer bir ilginç tarafı ise hatırlayacağınız üzere Mayıs ayında ABD, elektrikli araçlar başta olmak üzere Çin’den gelen ürünlere uygulanan gümrük vergilerini ciddi oranda artırmıştı. Henüz kesinleşmese de benzer bir hamlenin Avrupa Birliği’nden de gelmesi bekleniyor. Ama eğer AB, Çinli elektrikli araçlara yüksek gümrük vergileri getirirse BYD, Cherry, Leapmotor gibi büyük markalar en büyük ticari pazarlarından biri olan Avrupa’yı kaybetmek istemeyeceklerdir ve Avrupa’da zaten halihazırda yaptıkları yatırımlarını artırarak birlik içerisindeki üretim tesislerini genişletebilirler.
Dile getirdiğim üç Çinli markanın da Macaristan, İspanya ve Polonya’da üretim tesisleri bulunuyor ve 2025 yılında AB içerisindeki üretim kapasitelerini artırmayı planlıyorlar. Dolayısıyla Avrupalı markaları korumak için çıkartılabilecek olan gümrük vergisi kararı, ters etki yaratıp Çinli markaların yatırımlarını artırıp Avrupalı markaların yine de rekabet edememesine neden olabilir.
Öte yandan, şirket yönetiminin kapatma kararlarını kolayca uygulaması pek de mümkün değil. Çünkü Volkswagen, örgütlü işgücünün çok yaygın olduğu Almanya’ya göre bile sendikaların ve iş konseylerinin çok güçlü olduğu bir şirket. Volkswagen’in denetim kurulundaki toplam oyların yarısı işçi temsilcilerine ait.
Almanya’nın ve Avrupa’nın en büyük işçi sendikası IG Metall, şirketteki kriz halini çözmek için mesai ücretlerinin daha az ödeneceği dört günlük çalışma modelini önerdi. Bu makul bir yöntem olabilir, çünkü 1993 yılında Volkswagen’deki benzer bir krizde de sorun bu şekilde çözülmüştü ve yaklaşık iki yıl boyunca işçiler dört gün çalışmışlardı.
Ayrıca şirketin kurulunda %20’lik bir oy hakkı da Volkswagen fabrikalarının ana merkezi olan Aşağı Saksonya eyaletine ait ve eyalet hükümeti de fabrika kapatma yoluna gitmeden bir tasarruf yolu bulunabilmesi yönünde fikir belirtiyor. Volkswagen’de ne olacağına dair şirket yönetimi, hissedarlar, sendikalar ve iş konseyleri arasındaki görüşmeler önümüzdeki Ekim ayının son iki haftasında yapılacak.