Altüst: Yeni Teknolojiler ve Değişen Endüstriler Bülteni (2-16 Mart 2025)
Taiwan Semiconductor Manufacturing Company (TSMC), küresel çip sektörünün en büyük aktörlerinden biri olarak ABD ve Çin arasındaki jeopolitik mücadelede kritik bir konumda yer alıyor. Altüst’ün bu sayısında Donald Trump’ın yeniden göreve gelmesiyle, TSMC’nin ABD ile olan ilişkilerinin nasıl geliştiğini ve ABD’deki yatırımlarının gidişatını inceliyorum. Çünkü, Trump’ın Amerikan üretimini geri getirme vaadi ve Çin’e karşı yürüttüğü sert teknoloji politikaları, TSMC’nin gelecek stratejilerini ciddi şekilde etkileyecek gibi görünüyor.
TSMC ve Bir İş Modeli Olarak “Dökümhane”
Çip sektöründe o zamanların dev şirketi olan Texas Instruments’ta 30 yıla yakın bir süre çalışan elektrik mühendisi Morris Chang tarafından 1987 yılında kurulan TSMC, yarı iletken endüstrisinde devrim yaratarak, dünyanın ilk bağımsız dökümhanesi oldu.
Bu yenilikçi iş modeli, TSMC’nin yalnızca çip tasarımı yapan şirketler için üretim yapmasına olanak tanıyarak, tasarım ve üretim süreçlerini birbirinden ayırdı. TSMC, 2024 yılı itibarıyla küresel yarı iletken dökümhane pazarının %65’ini elinde bulundurarak sektörde lider konumunda yer alıyor. Tayvan’ın GDP’sinin %25’i çip ihracatından geliyor ve TSMC tek başına Tayvan’ın GDP’sinin %6’lık bir kısmını oluşturuyor.
Nvidia gibi ismini çok sık duyduğumuz şirketler aslında çipleri bizatihi üretmiyorlar, çiplerin tasarımını yapıyorlar. Nvidia tasarımlarını TSMC veya Samsung gibi dökümhane işi yapan şirketlere gönderiyorlar ve üretim konusunda uzmanlaşmış bu şirketler de çiplerin büyük çaplı üretimlerini yapıyorlar.
Tabii bu noktada Samsung’un ve Intel’in hem tasarım hem de üretim yaptığını hatırlatmak gerekir. İşin hem tasarım hem de üretim aşamasında yer almak ilk bakışta mantıklı bir strateji gibi gözükebilir. Fakat uzmanlaşmanın ve iş bölümünün bu derece önemli olduğu bir sektörde sadece üretim kısmına odaklanmak, TSMC örneğinde olduğu gibi çok yüksek verimliliğe ulaşmayı sağlayabiliyor.
Ayrıca TSMC’nin tasarım alanında yer almamasının, çip tasarımı işi yapan şirketlerin üretim anlaşması yapmak için Samsung veya Intel yerine TSMC’yi seçmelerinde önemli bir etken olduğu da söylenebilir. Çünkü Samsung ve Intel hem tasarım hem de üretim yaptıkları için kendilerine gelecek olan müşterinin tasarımlarından bilgi aktarımı yapma riski her zaman mevcut. TSMC ise tasarım işi yapan şirketlerle hiçbir şekilde rekabete girmeyen ve sadece üretime odaklanan bir sektör oyuncusu olarak kendisini konumlandırıyor.
Bir önceki ABD Başkanı Joe Biden, 2022’de yürürlüğe giren CHIPS and Science Act ile ABD’de çip üretimini teşvik eden 52.7 milyar dolarlık bir sübvansiyon paketi sunmuştu. Bu dönemde TSMC, ABD’de fabrika kurma kararını aldı ve Arizona’da devasa bir üretim tesisi inşasına başladı. Bu yasa kapsamında TSMC, Arizona’daki tesislerini genişletmek için 6.6 milyar dolarlık bir destek aldı ve 40 milyar dolarlık yeni yatırım planlarını duyurmuştu. Ayrıca Biden yönetimi, çip üreticilerini ABD’deki yatırımlarını artırmaya teşvik etmek için ek vergi indirimleri ve araştırma-geliştirme teşvikleri sunmuştu.
Biden’ın çip politikaları, Çin ile olan rekabeti göz önünde bulundurarak ABD’yi yarı iletken üretiminde daha bağımsız hale getirme amacını taşıyordu. Trump’ın 2024 seçimleri kazanmasıyla birlikte, bu politikaların devam edip etmeyeceği belirsiz hale geldi. Trump, CHIPS Act’in iptal edilmesi gerektiğini savunarak, devlet sübvansiyonlarının gereksiz olduğunu belirtti. Ancak ironik bir şekilde, TSMC’nin ABD’deki yatırımlarını artırmasını sağlamak için ekonomik ve politik baskıyı sürdürüyor.
Tayvan’ın ABD’ye ihracatı 2024 yılında 111.4 milyar dolara ulaşarak rekor seviyeye çıktı ve bu ihracatın büyük bir kısmını yarı iletken çipler oluşturdu. Tayvan’ın ABD ile ticaret fazlası bir önceki yıla göre %83 artarak, ABD yönetiminin bu alandaki bağımlılığını daha da belirgin hale getirdi. ABD’nin 2025 yılı itibarıyla yerel çip üretimini artırmaya yönelik agresif politikaları, Trump yönetimi ile daha da hızlanabilir.
TSMC’nin ABD’deki Yatırımları
Trump’ın ikinci başkanlığı döneminde çip üretimini tamamen Amerika’ya geri getirme yönündeki söylemleri, TSMC’nin ABD yatırımlarını daha da genişletmesine yol açtı. Son açıklamalara göre TSMC, ABD’de toplamda 100 milyar dolarlık yeni bir yatırım yaparak beş yeni fabrika daha kurmayı planlıyor.
Bu genişleme, bir yandan ABD’ye bağımlılığın artması anlamına gelirken, diğer yandan TSMC’nin ABD’deki müşterileri için büyük bir güvence sağlıyor. Çünkü Nvidia, Apple, AMD ve Qualcomm gibi dev şirketler için TSMC’nin ABD’de üretim yapması, tedarik zinciri güvenliğini ciddi derecede artırıyor. Fakat bu durum, Tayvan’ın stratejik yarı iletken üstünlüğünü tehlikeye atabilme potansiyeline de sahip.
Trump yönetimi, TSMC’nin ABD’de daha fazla üretim yapmasını teşvik etmek için çeşitli politikalar uyguluyor. Örneğin, Trump’ın baskıları sonucunda TSMC, yalnızca Arizona’daki tesisini genişletmekle kalmayıp, Texas’ta yeni üretim hatları kurmayı da değerlendiriyor. Bunun yanı sıra, Foxconn ve diğer Tayvan merkezli şirketlerin de ABD’deki yatırımlarını artırması bekleniyor. Trump’ın özellikle Çin karşıtı ticaret politikaları göz önüne alındığında, ABD’nin Tayvan merkezli teknoloji şirketlerini kendine çekmeye çalışması pek de şaşırtıcı değil.
Tayvan hükümeti için TSMC, bir ulusal güvenlik meselesi. Küresel çip üretiminin büyük bir kısmını yöneten şirket, Tayvan’ın jeopolitik gücünün ana dayanak noktalarından biri. Ancak Trump yönetimi ile giderek artan ABD yatırımları, Tayvan’ın endişelerini de beraberinde getiriyor. Tayvanlı yetkililer, en ileri teknolojilerin Tayvan’da kalması gerektiğini vurgularken, TSMC’nin ABD’de genişlemesi, bu teknolojik üstünlüğün adım adım Amerika’ya kaymasına neden olabilir.
Öte yandan, TSMC’nin Amerika’ya yatırım yapması sadece siyasi baskının bir sonucu değil. Çin’in artan askeri tehdidi karşısında şirketin üretim kapasitesinin büyük bir kısmını Tayvan dışına taşımak istemesi anlaşılabilir bir hamle olarak değerlendirilebilir. ABD’nin sunduğu teşvikler ve Trump’ın baskıları bir yana, TSMC kendi güvenliğini de garanti altına almak istiyor olabilir. Çin’in Tayvan üzerindeki baskısının artması, Tayvanlı teknoloji devlerinin alternatif üretim merkezleri arayışına girmesine neden oluyor.
Ayrıca Tayvan’ın ABD ile ekonomik bağlarının güçlenmesi, Çin’in Tayvan üzerindeki stratejik planlarını daha da karmaşık hale getiriyor. Çin’in Tayvan’a yönelik baskıları artarken, TSMC gibi şirketlerin Amerika’daki varlıklarını artırmaları, ABD’nin Tayvan’a verdiği güvenlik garantilerini daha kritik hale getiriyor. Çin, Tayvan’ın yarı iletken sektöründeki önemini zayıflatmak için kendi çip üretim kapasitesini geliştirmeye çalışsa da TSMC’nin bilgi birikimi ve ileri teknolojisiyle rekabet etmek şu an için oldukça zor görünüyor.
Trump, Çip Yasasını İptal Edebilir
Trump yönetimi, CHIPS Act gibi devlet destekli programları eleştirse de ABD’de üretimi artırmak için TSMC gibi şirketleri zorlayıcı bir strateji izlediğini söyleyebiliriz. Trump, geçtiğimiz haftalarda yaptığı bir açıklamada, CHIPS Act’in iptal edilmesi gerektiğini ve bu yasa kapsamında 50 milyar dolardan fazla bir miktara ulaşan devlet sübvansiyonlarının boşa harcandığını söyledi. Fakat ironik bir şekilde, TSMC’nin ABD’de yatırım yapmasını sağlamak için Trump yönetimi elinden gelen her türlü ekonomik ve politik baskıyı uyguluyor.
Trump’ın politikaları, ABD’deki çip sektörünü genişletmeyi amaçlarken, TSMC’nin geleceği açısından da hayli belirsiz bir ortam yaratıyor. Eğer Trump yönetimi, TSMC’yi daha fazla yatırım yapmaya zorlarsa, şirketin Tayvan’daki merkezini tamamen zayıflatma riski doğabilir. ABD’de üretim maliyetlerinin Tayvan’a kıyasla çok daha yüksek olduğu da bir gerçek. Trump yönetimi, bu maliyetleri sübvansiyonlarla dengelemeye çalışsa da uzun vadede TSMC için sürdürülebilir bir model olup olmayacağı belirsiz.
Öte yandan, Trump’ın çip üretiminde bağımsızlık hedefi, Intel gibi şirketlerle ortaklık arayışını da hızlandırdı. TSMC’nin Intel’in bazı üretim tesislerini devralabileceği yönündeki iddialar, ABD çip endüstrisinde büyük bir etki yarattı. Eğer bu ortaklık gerçekleşirse, ABD’nin çip sektöründeki bağımlılığını azaltma hedefinde önemli bir adım atılmış olacak. Ancak bu hamlenin başarılı olması için TSMC’nin kendi üretim kapasitesini dengelemesi ve Tayvan’daki merkezini koruması gerekecek.
Trump döneminde, TSMC ve ABD ilişkileri giderek daha karmaşık bir hal almaya başladı. ABD’nin yerel üretimi artırma baskısı, Tayvan’ın ulusal güvenlik endişeleri ve Çin’in tepkileri arasında sıkışan TSMC’nin sürdürülebilir bir strateji belirlemesi gerekiyor. Şirketin ABD yatırımları, çip sektöründe büyük bir dönüşümün işareti olabilir.
Ancak TSMC, Tayvan’dan kopmadan ve Çin ile bağlarını tamamen koparmadan ABD’ye entegre olmanın bir yolunu bulmak zorunda. Trump’ın baskıları, Tayvan hükümetinin stratejik öncelikleri ve küresel çip savaşları göz önüne alındığında, TSMC için en büyük zorluk bu dengeleri başarılı bir şekilde yönetmek olacak.