[voiserPlayer]
Hariçten Gazel Haftalık Dış Haberler Bülteni (30 Ağustos-5 Eylül)
“İnsanlar tarihilerini kendileri yaparlar, ama onu serbestçe kendi seçtikleri parçaları bir araya getirerek değil, dolaysızca önlerinde buldukları, geçmişten devreden verili koşullar altında yaparlar.”[1]
Karl Marks, ünlü eseri Louis Bonaparte’ın On Sekiz Brumaire’inde, bireyin tarihteki rolünü tarif ederken böyle demişti. Marks’ın bu satırları, tarih bilimi içerisinde süregiden bireyin rolü mü önemlidir yoksa toplumsal koşullar ve yapıların mı tartışmasına verilmiş en iyi cevaplardan biridir. Gorbaçov da tarihteki birçok önemli lider gibi yaşadığı dönemde iz bıraktı. Ancak tüm bunları elinde hazır bulduğu koşullar altında gerçekleştirdi. Sovyetler’i dağıtmak amacıyla yola çıkmasa da 80 yılı aşkın süredir ayakta olan bu devlet, kendinin sonunu getirecek koşulların bir araya geldiği dönemde Gorbaçov tarafından idare ediliyordu. 30 Ağustos 2022 tarihinde Gorbaçov’un yıktığı büyük Rusya’yı kurma hayalindeki Putin Ukrayna’da savaşırken, Sovyetler’in son lideri Mihail Gorbaçov da hayata gözlerini yumdu.
Göreve geldiği 1985 yılında 2. Dünya Savaşı’ndan bu yana süren ABD ve Batı bloku arasındaki geniş kapsamlı mücadele Sovyet ekonomisini oldukça yıpratmış durumdaydı. 1979’da başlayan Afganistan müdahalesi sürüyordu. Halk bunalmış, bürokrasi iyiden iyiye hantallaşmış ve Komünist Parti her şeyi kontrol etme çabasında oldukça yıpranmış, yaşlanmış ve sorunlara çözüm bulamaz hale gelmişti. Gorbaçov’un dolaysızca önünde bulduğu bu koşullar, sorunlara çözüm üretme girişimlerinin bir yenilenme, tazelenme olarak değil topyekûn bir yıkım olarak tezahür etmesine yol açtı.
Sovyetler’i yıkan adam Gorbi olarak bilinen ve Sovyetler’in Batı’da en çok sevilen son lideri olan Gorbaçov, Rusya’da ise güçlü Sovyetler Birliği’nin sonunu hazırlayan ve hatta komünist davaya ihanet eden biri olarak birçok kesimden eleştiri alıyordu. Bugün, yeniden güçlü Rusya’yı kurma vaadiyle Ukrayna’ya müdahale eden Putin ve destekçileri bu nedenle Gorbaçov’dan pek hoşlanmıyorlar. Belki de bu nedenle Putin, Gorbaçov’un resmi devlet töreniyle kaldırılan cenazesine katılmadı.
Perestroyka ve Glasnost
Elbette Gorbaçov’u anarken Perestroyka (yeniden inşa) ve Glasnost’tan (açıklık) bahsetmeden geçmek olmaz. Gorbaçov’un Sovyetleri her bakımdan canlandırmak için düşündüğü bu yeni iki politika, özgürlük vadediyordu. Ancak Gorbaçov’un gözden kaçırdığı ve onu eleştiren Sovyet politikacıların vurguladığı bir şey vardı ki, böylesine bir özgürleşme ve reform hareketi mevcut sistemin çökmesine yol açmaktan başka işe yaramazdı. Biraz da bu nedenle Gorbaçov’un bu gerçeği bilmesine rağmen Sovyet rejiminin altına bilerek dinamit döşediğini iddia eden ve halen Sovyet Rusya’yı savunan komünistler de var.
Glasnost politikası ile Gorbaçov, Sovyet halklarının fikir ve ifade özgürlüğüne kavuşmasıyla dinamik bir ekonominin yolunu açacağına ve Komünist partiye karşı halkı arkasına alarak elini güçlendirebileceğine inanmıştı. Ardından gelen Perestroyka ise devleti hantal yapısından kurtaracak, merkezi planlama yerine her kuruma özgürlük verecek ve siyasi düzeni değiştirerek Sovyet sosyalizmini yenileyecekti. Glasnost ve Perestroyka; otoriter yöntemlerle idare edilen toplumların; gözetleme, denetleme ve kontrol mekanizmalarıyla şekillenmiş bir devlet yapılanmasının ve planlama ile yürütülen bir ekonomik programın; bu ilkelerin ruhuna aykırı bir reform ve açıklık politikasıyla yenilenemeyeceğini göstermiş oldu.
Otoriterlik patikasına girmiş bir devlet yapılanmasını o patikanın dışından yürütmeye çalışmak, patika dışındaki sert arazi koşulları ve alışılmadık engeller nedeniyle, o yapının kan kaybederek can vermesine neden oldu. Gorbaçov’dan kalan miras belki de günümüzde Putin’e ders olmuştur. Zira, güçlü bir Rusya hayalini yaşayan ve Rus halkına bu hayali yaşatan Putin, otoriterlik patikasında son derece emin bir şekilde ileriye doğru yürümeye devam ediyor. Ancak Ukrayna Savaşı, Sovyetlerin Gorbaçov döneminde Afganistan’da yaşadıklarını Putin’e tattırabilir.
Ukrayna Güneyde Taarruza Geçti
Dinyeper nehrinin Karadeniz’e döküldüğü Ukrayna’nın güneyinde yer alan Herson şehri, stratejik önemi nedeniyle Rusya’nın işgalin hemen başında kontrolü altına aldığı bir bölgeydi. Geçtiğimiz hafta Ukrayna, başta Herson olmak üzere güney bölgesinde her yönden ilerleme sağlayacakları bir karşı atağa geçeceklerini duyurdu. Ancak Ukrayna yönetimi bu geniş çaplı taarruzun detaylarına dair ser verip sır vermiyor. Yalnızca yavaş ve derinden bir harekat olduğunu vurguluyorlar. Lojistik hatların kesiştiği noktada yer alan Herson, Ukrayna ordusunun bu büyük karşı saldırısı sırasında ilk büyük hedefi olarak belirlendi. Elbette Ruslar da burayı kaybetmemek için ciddi bir çaba içine girdiler. Nitekim bu karşı saldırı, savaşın gidişatına dair belirleyici bir harekat olacaktır.
Rusya, Donbas bölgesinde ve geçmişte Gürcistan’da yaptığı gibi Herson şehrinde de bir referandum yaparak bölgeyi kendine bağladığını ilan etmek istiyordu. Ancak Ukrayna’nın saldırıya geçmesiyle Rusya’nın Herson valisi olarak atadığı Kirill Stremousov Rusya’ya kaçtı. Ukrayna, saldırıların başlamasının ardından Rusya’nın ilk savunma hattını yardığını açıkladı. Rus kaynakları ise Ukrayna saldırısının başarısız olduğunu ve çok sayıda asker kaybettiğini belirtiyor. İki tarafın iddiaları da bağımsız kaynaklar tarafından teyit edilebilmiş değil.
Ukrayna’nın bu atağı Zelensky’nin geçtiğimiz dönemde yaptığı bir açıklamada belirttiği üzere Kırım’ı geri almak açısından da önemli. 2022 mart ayının başında Rus ordusu Herson’u işgal etmek için Kırım’dan yola çıkmıştı. Kırım ve Odesa limanı arasındaki bu bölge Ukrayna ordusunun özellikle Rus ikmal hatlarını kesebilmesi için hayati önemde. Ukrayna ordusu bu saldırılarda da ABD’den temin edilen, orta menzilli Yüksek Performanslı Topçu Roket Sistemleri Himars’ları kullanıyor. Geçtiğimiz sürede Ukrayna ordusunun bu roketleri kullanmayı öğrendiği anlaşılıyor. Ukrayna’nın Donbas bölgesinde de kullandığı Himars roketler, savaş alanında başarı sağladıkça ABD tarafından daha fazla sayıda Ukrayna’ya gönderilecektir.
Ukrayna’nın taarruzu şayet başarısız olursa bu Rusya için büyük bir zafere dönüşebilir. Tam aksi gerçekleşirse de Rus ordusu için büyük bir yıkımı beraberinde getirebilir. Şayet Ukrayna başarılı bir şekilde Herson’u alabilirse Rusya’nın elindeki diğer bölgelere de operasyonlar düzenleyecek ve Zelensky’nin hedef gösterdiği gibi Kırım’a dahi yönelebilecektir. Ukrayna kaynaklarına göre şu ana kadar Herson etrafındaki bazı yerleşim birimleri Ukrayna ordusunun kontrolüne geçti. Bu arada Zelensky bir çağrı yaparak, şayet ölmek istemiyorlarsa Rus askerlerinin Ukrayna topraklarını terk etmesi gerektiğini söyledi. Savaş sahasından detaylı bilgiler henüz gelmese de şiddetli çatışmaların yaşandığı biliniyor. Ukrayna yönetimi saldırı hakkında dışarı bilgi sızmamasına özen gösteriyor. Savaşın kaderini belirleyebilecek bu saldırı, anlaşılan o ki Rusların psikolojisini de olumsuz yönde oldukça etkilemiş durumda. Gorbaçov kendi döneminde Afganistan’dan çekilmeyi tercih etmişti. Bakalım Putin’in bu saldırı karşısındaki adımları ne olacak.
[1] Karl Marx, Louis Bonaparte’ın On Sekiz Brumaire’i, Çev. Tanıl Bora, İletişim Yay., s. 30.