[voiserPlayer]
Ekonomos Haftalık Ekonomi ve Finans Bülteni (7 – 13 Kasım 2022)
Borsada Yatırımcı Sayısındaki Artış
Hisse senedi piyasasında işlem yapmaya başlayan yatırımcı sayısı günden güne artarken son dönemde yatırımcı sayısındaki artış hız kazanmış gözüküyor. Merkezi Kayıt Kuruluşu (MKK) verilerine göre 2019 yılı Aralık ayı sonunda hisse senedi piyasasında 1 milyon 240 bin yatırımcı bulunmaktaydı. 2020 yılında özellikle pandeminin etkisiyle bu sayı hızla artmaya başladı ve Ekim ayında 1 milyon 883 bin kişiye ulaştı. Böylelikle yaklaşık olarak yüzde 50’lik bir yatırımcı sayısı artışı görüldü. Bu sayı 2021 yılı Nisan ayında 2 milyon 400 bin kişiye ulaştıktan sonra yatırımcı sayısındaki artış trendi durdu ve düşüşe geçti.
Bu noktada Merkez Bankası tarafında Naci Ağbal’ın görevden alınmasının piyasalar üzerindeki negatif etkisi borsanın cazibesi açısından önemli bir rol oynamış olsa gerek. Yatırımcı sayısı bir yıla yakın süre pek fazla değişkenlik göstermezken özellikle bu yılın Ağustos ayı ile birlikte tekrar bir artış eğilimi gösteriyor. Temmuz ayı sonunda 2 milyon 525 bin olan yatırımcı sayısı bu hafta itibariyle 2 milyon 940 bine ulaşmış durumda. Sadece Ekim ayında 164 bin kişi yatırım yapmak için borsada hesap açtırırken, Kasım ayı başından bugüne (13 gün) 108 bin yeni hesap açılmış durumda. Buradaki artış yerli kaynaklı olması nedeniyle vatandaşların son dönemde borsaya ilgisinin bir hayli arttığını gösteriyor. Bu ilgi bir açıdan iyi bir duruma işaret ederken, bir açıdan da bazı sıkıntıları beraberinde getiriyor olabilir.
Şirketlerin karlılığının düşük faiz ortamında arttığını ve enflasyona göre bazılarının korunaklı olduğunu varsaydığımızda borsa, tasarruflarını değerlendirmek isteyenler için görece korunaklı bir yatırım aracı. Hisse senetlerinin dikkatli seçildiği durumda alım gücünde hem kısa vadede hem de uzun vadede ciddi artışlara sebep olması muhtemel. Hatta bu yatırımcı sayısındaki artış tabana yayıldığında gelir eşitsizliğini de azaltan bir durum. O nedenle mevduat ya da döviz gibi alternatiflere göre borsanın oldukça cazip bir yer olduğunu söyleyebiliriz. Fakat borsanın da kendine özgü birtakım riskleri bulunmakta ve yeni gelen yatırımcının bu risklerden korunabileceği konusunda özellikle bu dönemde temkinli olmakta fayda var.
Borsaya yeni gelen yatırımcıların iki kanal üzerinden geldiği tahminleri var. Bunlardan birisi kripto piyasasından gelen yatırımcılar. Kripto piyasasındaki olumsuz gelişmeler sonrası oradan umudunu kesenlerin borsa tarafına geçtiği düşünülüyor. İkinci bir kaynak ise son dönemde Kur Korumalı Mevduat (KKM) getirilerindeki düşüş nedeniyle borsaya gelen yatırımcılar. Hatırlayacak olursak KKM son döneme kadar kurlardaki artış kaynaklı olarak hatırı sayılır bir getiri imkanı sunuyordu. KKM’ye para yatıranlar mevduat faizi kadar değil, kurdaki artış kadar faiz getirisi elde ediyordu. Fakat son birkaç haftadır yeni ödemelerini alanlar kur farkı oluşmaması nedeniyle kur artışlarından yararlanamayınca oldukça düşük olan mevduat faizi gelirini elde edebiliyorlar. Bu düşük mevduat faizi ise enflasyon karşısından oldukça yetersiz kaldığı için tatmin edici olmaktan oldukça uzak kaldı. İşte tam bu noktada borsanın özellikle Temmuz ayından beri çok kazandırıyor olması ilgiyi üzerine çekmiş durumda. Bu durum ister istemez yeni yatırımcının borsa tarafına gelmesine neden olmakta. Buraya kadar pek sıkıntılı bir durum olarak gözükmese de borsada hisse tercihi tarafında birtakım ciddi riskler var.
Gelen yatırımcıların bir kısmının belirli bazı hisse senetlerindeki yüksek artış nedeniyle gelmiş olması muhtemel. Şu anda BIST-30 içerisinde oldukça uygun fiyatlı birçok hisse senedi olmasına rağmen bunlar dışında kalan özellikle beş altı şirketin hisselerine büyük bir talep var. Bu yüksek taleple birlikte bu hisseler neredeyse hemen hemen her gün yükseliş kaydetmekte ve bu yükseliş de duyuldukça bu hisselere olan ilgi daha da çok artıyor. Ve devamında da bu durum yeni kişilerin de duymasını ve talebin daha da artarak kendini beslemesine yol açıyor. Mevcut yüksek talep ve artan fiyatlar ise bahse konu şirketlerin daha ne kadar süre artmaya devam edeceğini ve ederinin ne kadar olduğunu sorgulatıyor. Fiyat/kazanç oranı ve piyasa değeri/defter değeri gibi en temel rasyolara bakıldığında oldukça yüksek oranları görüyoruz. Geçmişteki örneklere bakıldığında bu tür durumların sürdürülemez olduğu ve bir noktada kötü bir deneyimle sonlandığı görülüyor. O nedenle buraya kolay kazanmak için gelenlerin oldukça riskli hale gelmiş hisse senetlerine yatırım yapıyor olma ihtimalleri ürkütücü.
ABD’de Enflasyon Verileri Olumlu
Enflasyon beklentilerinin yüzde 8 olduğu ABD’de enflasyonun yüzde 7,7 ile beklentilerin altında gelmesi piyasalarda oldukça olumlu karşılandı. Beklenenden düşük gelen enflasyon verisi ile piyasada risk iştahı arttı ve ABD borsalarında sert yükselişler görüldü. Bu yükseliş diğer piyasalara da yansıdı. Enflasyondaki bu düşüş faiz artırımlarının işe yaradığı ve zirveden düşüş başladığı algısını güçlendirirken Dallas Fed Başkanı Logan, “Faiz hızı artışlarının yavaşlaması yakında uygun olabilir. TÜFE verileri memnuniyet verici bir rahatlama getirdi ancak daha gidilecek çok yol var” ifadelerini kullandı. Bir sonraki FED toplantısı için faiz artırım beklentisi de 50 baz puana düşmüş durumda. Tabi bu durum doları zayıflattı ve Dolar Endeksi düşmeye başladı. Bu düşüş aynı zamanda euronun da dolara karşı değer kazanmasına yol açtı ve parite 1,03’ü gördü. Euro/TL kurunun 19’u geçerek 19,20’lere gelmesinin altında yatan neden de bu durumdan kaynaklı. Ayrıca Türkiye CDS’leri ABD enflasyon verileri sonrası global piyasalardaki rahatlamaya uyum sağlayarak 600 puanın altına gelmiş durumda.