Hariçten Gazel Haftalık Dış Haberler Bülteni (23-29 Ocak 2024)
ABD’nin Ürdün’de Suriye ve Irak sınırlarına yakın bir bölgede yer alan ve stratejik olarak oldukça önemli bir askeri üs olan Kule 22, geçtiğimiz Pazar günü İran destekli milislerin gerçekleştirdiği SİHA saldırısı ile vuruldu. Saldırıda 3 ABD askeri hayatını kaybederken üste yer alan 25 kişi de yaralandı.
Dünya gündemi bu olayın yankıları ile çalkalanırken ABD intikam alacağını, İran ise saldırılarla ilgisi olmadığını belirtiyor. Bu yazıda, ABD’nin Kule 22 üssünün vurulmasına giden yoldaki arka plana bir göz atıp ardından saldırının detaylarına ve olası sonuçlarına değinelim.
Saldırının Arka Planı
Hamas’ın İsrail’e saldırdığı 7 Ekim 2023 tarihinden bu yana akıllarda hep o soru var: Gazze Savaşı Orta Doğu’ya yayılacak mı?
Bu soru en çok Lübnan’dan İsrail’e yapılacak Hizbullah saldırıları bağlamında soruluyordu. Ancak savaşın yayılması korkularını arttıran daha ciddi çatışma haberleri başka bir bölgeden geldi.
Yemen’de Husiler, Kızıldeniz girişinde İsrail’e mal götürdüklerini iddia ettikleri gemileri vurdular. ABD ve İngiltere bölgeye askeri gemilerini göndererek Yemen’deki Husi hedeflerini vurdu.
Tüm bunlar olurken İran destekli güçler Irak ve Suriye’de bazı ABD ve İsrail hedeflerine saldırılar düzenlemiş, ABD ise geçtiğimiz hafta Irak’ta, İran destekli milis güçlerine yönelik 3 noktayı vurarak cevap vermişti. 7 Ekim’den bu yana bölgedeki ABD askeri üslerine irili ufaklı 170 civarında saldırı düzenlendiği biliniyor.
Öte yandan, Hizbullah ile İsrail ordusu arasındaki düşük yoğunluklu füze saldırıları da İsrail’in kuzeyi ve Lübnan’ın güneyindeki bölgede sürüyor ve her an Hizbullah’ın daha yüksek yoğunlukta saldırılara başvurabileceği korkusu kendini gösteriyor.
Gazze’de ise İsrail’in, artık Uluslararası Adalet Divanı’nın ara kararıyla da soykırım eylemlerini içeren saldırıları son hızıyla sürüyor. 11 binden fazlası çocuk olmak üzere hayatını kaybedenlerin sayısı 26.751’e yükseldi.
Gazze’de İsrail saldırganlığının sürmesi ise her geçen gün tüm Orta Doğu’yu ateşe atabilecek çatışma risklerini canlı tutuyor. Ürdün’deki ABD üssüne saldırılması ise bu riski yeni bir seviyeye taşıdı.
ABD’nin Kule 22 Üssü’nün Vurulması Neden Önemli?
ABD Merkez Kuvvetler Komutanlığı (CENTCOM) Ürdün’deki Kule 22 Üssü’ne SİHA’lar ile saldırıldığını belirtti. SİHA’ların günümüzde Ukrayna Savaşı başta olmak üzere birçok çatışmada aktif kullanılması, müstakil bir yazı konusu olacak kadar geniş bir mevzu. Bu noktada, İran üretimi SİHA’ların İran destekli milis güçlere Orta Doğu’nun birçok bölgesinde ABD üslerine saldıracak kapasiteyi kazandırdığını belirtmiş olalım.
Kule 22 Üssü Ürdün’ün kuzeydoğusunda, Irak, Suriye ve Ürdün sınırlarının birbirleriyle buluştuğu bölgeye yakın bir yerde yer alıyor. Bu üssün asıl görevi, 22 kilometre uzaklıkta Suriye sınırları içerisinde yer alan Tenef Üssü’nü Ürdün toprakları içinden korumak olarak biliniyor.
Kule 22 üssünde ne kadar ABD askeri personeli bulunduğu tam olarak bilinmiyor. Bu üssün, ABD’nin bölgedeki İran destekli güçler ve IŞİD ile mücadelesinde lojistik destek sağlamak için kullanıldığı da söyleniyor.
Tenef Üssü ise ABD’nin Ürdün ile Fırat Nehri arasındaki bölgede istihbarat toplamasında ve İran destekli güçlerle mücadelesinde önemli bir rol oynuyor. Tenef’te 200 kadar ABD askeri, ağır silahlar ve helikopter pistleri bulunuyor. Kule 22’nin stratejik önemi de Tenef Üssü’nün korunması için kullanılmasından kaynaklanıyor.
Üç ABD askerinin bu saldırıda ölmesi, ABD’nin 7 Ekim’de başlayan Gazze Savaşı’nın başlamasından bu yana Orta Doğu’da ilk defa asker kaybetmesi anlamına geliyor. Başkan Biden ve Pentagon, bu saldırının İran destekli milis güçler tarafından yapıldığını açıklayarak İran’dan bunun hesabının sorulacağını belirttiler.
İran ise her zaman olduğu gibi bu milis güçlerin kendi yönetimi altında olmadığı gerekçesiyle saldırılarla bir ilişkisi olmadığını iddia ediyor. İran bu saldırıları, ABD güçleri ile bölgedeki direniş güçleri arasında bir çatışma olarak okuyor ve kendisi ile ilgisini tümden inkar ediyor.
ABD Nasıl Karşılık Verebilir?
Biden’ın İran’dan hesap sorulacağını ifade etmesi, ABD’nin İran’a yönelik bir saldırı gerçekleştirip gerçekleştirmeyeceği sorularını da beraberinde getirdi.
Biden yönetimi üzerinde bu saldırı nedeniyle kamuoyunda ciddi bir baskı oluşmuş durumda. Bu nedenle Biden yönetimi bu saldırıya cevap vermek istiyor. Ancak bu cevap çok hassas bir denge içerisinde olmalı.
Zira Gazze’nin korkunç bir İsrail zulmü altında yaşam savaşı veriyor olması, Orta Doğu’daki birçok İran destekli milis grubunu, Husileri, Hizbullah’ı ve Hamas güçlerini ABD hedeflerini vurma konusunda motive ediyor ve yazının başında da belirttiğim gibi İran destekli milis güçlerinin ABD hedeflerine saldırıları, savaşın başından bu yana 170’e ulaşmış durumda.
Dolayısıyla, ABD’nin Kule 22 Üssü saldırısına karşılık orantısız bir cevap vermesi ya da doğrudan İran topraklarına bir saldırıda bulunması, çok daha büyük ve fazla sayıda karşı saldırı ile yüz yüze gelmesi sonucunu doğurabilir. Zira, ABD’nin Gazze Savaşı’nın başından bu yana İran destekli milis güçleri caydırabildiğini söylemek mümkün değil.
ABD’nin cevabının caydırıcı olması ama öte yandan da gerginliğin tehlikeli boyutlara taşınacağı bir atmosfere yol açmaması gerekiyor. Bu nedenle ABD, İran Devrim Muhafızları’nın liderlerini hedef alacak ya da Irak ve Suriye’de İran destekli milis hedeflerinden birkaçını vuracak bir eylem planı üzerinde duruyor olabilir.
ABD’nin Gazze Savaşı’nın başından bu yana Orta Doğu’da çatışmaların bölgeye yayılmasından çok çekindiğini biliyoruz. İran destekli güçler belki biraz da bundan cesaret alarak bölgedeki ABD güçlerini vurmaya odaklanıyor.
Biden yönetimi ise bu hassas dengede hem bölgedeki caydırıcılığını kaybetmemek hem de artık soykırım boyutlarına ulaşmış İsrail’in Gazze işgalini sonlandırmak için çözüm yolları aramak gibi oldukça zor bir durumda kalmış görünüyor.