[voiserPlayer]
Hariçten Gazel Haftalık Dış Haberler Bülteni (24-30 Ekim 2023)
Hamas’ın İsrail’e yaptığı ve 1400 kişinin ölümüyle sonuçlanan saldırılarının üzerinden 24 gün geçti. Bu 24 günün ilk günlerinde Hamas’ın saldırılarıyla şoke olmuş İsrail, hızlı bir şekilde askeri operasyonlara başlayarak Gazze’ye saldırmaya başladı ve aralarında kadın ve çocukların da olduğu Filistinli birçok sivilin hayatını kaybettiği bir insani krize yol açtı. Uluslararası toplum ise bu süreçte çatışmaların insani yardım gerekçesiyle bile durdurulmasını sağlayamadı.
İsrail’in Kendini Savunma Hakkının Sınırları
Hamas’ın saldırılarına karşılık İsrail’in Hamas’a yönelik bir operasyon yapması, uluslararası hukuk kapsamında meşru görülse de İsrail’in saldırılarının kısa bir süre içerisinde Hamas ile mücadelenin ötesine geçerek Gazze’nin işgaline ve Filistinlilerin yaşam hakkına yönelik bir saldırıya dönüşmesi, uluslararası hukuk ve savaş hukukunun sınırlarını çizdiği meşru alanın dışına taştı.
Özellikle Birleşmiş Milletler’e bağlı insani yardım kuruluşlarının ateşkes çağrıları İsrail, ABD ve Avrupalı müttefik ülkeler tarafından duymazdan geliniyor. Gazze’deki insani krizi en azından bir süreliğine rahatlatacak ve yardım kanallarının açılmasını sağlayacak bir ateşkes bile Netanyahu hükümeti tarafından Hamas’a verilmiş bir taviz gibi algılanıyor.
Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri António Guterres, BM Güvenlik Konseyi’nde yaptığı konuşmada İsrail ve Gazze’de insani ateşkes çağrısında bulundu. Hamas’ın 7 Ekim’de İsrail’de 1,400 kişinin ölümüne yol açan saldırılarının “dehşet verici” olduğunu, ancak İsrail ordusunun bombardımanını önemli ölçüde arttırdığı Gazze’deki sivillerin “toplu cezalandırılmasını” haklı çıkarmadığını söyledi.
Guterres’in de işaret ettiği gibi İsrail’in Hamas’a yönelik operasyonlarında kullandığı orantısız şiddet kitlesel bir cezalandırmaya dönüşerek savaş hukukunu ihlal ediyor. İsrail’in saldırıları sırasında Filistinli sivillerin yanı sıra 63 Birleşmiş Milletler yardım kuruluşu çalışanı ve 29 gazeteci de hayatını kaybetti. Çatışmada hayatını kaybedenlerin toplam sayısının 8000’i geçtiği belirtiliyor. UNICEF’ten Catherine Russel ise her gün Gazze’de 420 çocuğun öldüğü ya da yaralandığını açıkladı.
Böylesi bir ortamda Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi Gazze’nin durumu ile ilgili dört farklı karar tasarısını ABD vetosu ile reddetti. Birleşmiş Milletler Genel Kurulu ise geçtiğimiz hafta “acil, kalıcı ve sürekli bir insani ateşkes çağrısında bulunarak çatışmaların durdurulmasının” istendiği bir karar tasarısını, 14 ret, 45 çekimser ve 120 evet oyuyla genel kuruldan geçirdi. Bu karar Güvenlik Konseyi kararları gibi bağlayıcılık taşımıyor. Ancak uluslararası camiaya ciddi bir mesaj vererek Gazze’deki insani krizin çözülmesi için ülkeleri diplomatik olarak zorlaması da mümkün.
Netanyahu’nun Sert Mesajları
İsrail Başbakanı Netanyahu ise insani kriz ve bu konuda yapılan ateşkes çağrılarını tamamen göz ardı ederek ateşkesin Hamas’a teslim olmak anlamına geleceğini ifade etti. Eski Ahit’e referans da veren Netanyahu, “şimdi savaş zamanı” açıklamasıyla İsrail’in Gazze’deki insani duruma dair pozisyonunun değişmeyeceğini ortaya koydu.
İsrail son iki gün içinde Gazze’de 700’den fazla hedefi vurduğunu açıkladı. Hamas tarafından kontrol edilen Gazze Sağlık Bakanlığı, dün savaşın en yüksek günlük ölüm sayısının kaydedildiğini açıkladı. Açıklamaya göre evlere, bir mülteci kampına ve diğer yerlere yapılan düzinelerce saldırıda en az 704 hayatını kaybetti.
Öte yandan, Hamas ellerindeki rehinelerden 3 kişinin videolarını yayınladı. Netanyahu, Hamas’ın rehinelerin videolarını yayınlamasını “acımasız bir psikolojik propaganda” olarak nitelendirdi. Hamas’ın elindeki rehinelerin aileleri de korku içinde bekliyorlar. İsrail ordusu amaçlarının rehinelerin kurtarılması ve Hamas’ın askeri gücünün tamamen yok edilmesi olduğunu ifade ediyor. Ancak, İsrail’in saldırıların başlangıcından bu yana yapılacağını söylediği geniş çaplı bir kara operasyonunun ne zaman başlayacağına dair hâlen net bilgiler bulunmuyor.
ABD ve Fransa’nın Tutumu
ABD, Güvenlik Konseyi’nde bir ateşkes sağlanması için verilen teklifleri reddederek ve yaptığı açıklamalarla İsrail’i desteklemeyi sürdürüyor. Beyaz Saray sözcüsü John Kirby, Biden yönetiminin ateşkesi desteklemediğini çünkü bunun sadece Hamas’a yarayacağını söyledi ve İsrail Hamas’ı Gazze’den çıkarmaya çalışırken sivil kayıpların kaçınılmaz olduğunu kabul etti: “Bu çirkin ve karmaşık bir durum olacak ve masum siviller ileride zarar görecek.”
John Kirby ayrıca, ABD’nin bir ateşkes ilan edilmesi yerine Gazze’de şiddetten uzaklaşmak isteyen sivillerin tahliyesi ve insani yardımların bölgeye ulaştırılması konularında “geçici insani duraklamalara” sıcak baktığını kaydetti. Yakında Gazze’ye ulaşacak yardımların 100 tır kapasitesine ulaşacağını belirten Beyaz Saray Sözcüsü, bu yardımın yeterli olmadığını ancak yine de mevcut durum için ciddi bir ilerleme olacağını belirtti. Hamas’ın saldırılarından önce Gazze’ye günlük 500 tır yardımın gittiği biliniyor. Dolayısıyla, İsrail’in ağır bombardımanı altında özellikle kırılgan grupların yiyecek, su ve ilaç gibi acil yardım malzemelerine ihtiyaç olduğu bir ortamda günlük 100 tırlık bir yardım insani krize ciddi bir çözüm üretemeyecek.
Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’un geçtiğimiz hafta İsrail ziyareti sırasında yaptığı açıklamalar da dikkat çekiciydi. Macron İsrail’e desteklerini göstermek için bu ziyareti gerçekleştirdiklerini belirttikten sonra terörle mücadelenin kuralsız olmaması gerektiğini de sözlerine ekleyerek sivillerin hedef alınmaması konusunda uyarılarda bulundu.
Hamas ile, IŞİD’e karşı ABD liderliğinde kurulan bir uluslararası gücün mücadele etmesi gerektiğini belirten Macron, her zaman olduğu gibi temenniden öteye geçemeyen ve Avrupa’nın genel görüşünü yansıtan Filistinlilerle İsrailliler arasında barış görüşmelerinin kararlı bir şekilde yeniden başlatılması gerektiği konusunda da mesaj verdi. Macron ile düzenlenen ortak basın toplantısında Netanyahu ise Hamas’ın bu çatışmalardan güçlü çıkmasının Avrupa için de bir tehdit olduğunu belirtti ve bu savaşın yalnızca İsrail’in değil, ABD ve Avrupa’nın da savaşı olduğunu vurguladı.
ABD ve Avrupa ülkelerinin İsrail’e verdiği destek, Hamas’ı var gücüyle hedef alan açıklamalarla kendini gösterirken Gazze’deki acil insani durumun çözümüne dair şu ana kadar herhangi bir umut kapısı açılabilmiş değil. Gazze’ye yardım ve sivil ölümlerinin engellenmesi hususunda çağrıda bulunana Çin, Rusya, Türkiye ve Arap ülkelerinin açıklamaları ise bu karmaşada yitip gidiyor ve sonuç üretemiyor. Birleşmiş Milletlerin İsrail söz konusu olduğunda kendini gösteren müzmin çaresizliği ise savaşın başından bu yana BM yetkilileri tarafından yapılan çağrıların henüz dişe dokunur hiçbir işe yaramamış olmasıyla bir kez daha açığa çıktı.
Hamas’ın havadan ve karadan yaptığı saldırılar ve bu saldırılarda sivil İsraillileri öldürmesi ile başlayan süreç, İsrail’in verdiği orantısız tepki nedeniyle tüm dünyada gözleri Netanyahu’nun savaş hükümetinin aşırılıklarına çevirmiş durumda. Bu atmosferde ise barışa açılacak kapılar ve insani krizin çözümü şiddet sarmalında yok olup gidiyor. İsrail’in son hızıyla devam eden saldırılarının neden olduğu sivil ölümleri arttıkça yeni nefret tohumları ekiliyor. 24 günün bilançosu uluslararası kurumların da en ihtiyacımız olduğu dönemde verimli bir şekilde çalışamayacağını göstererek bu kurumların güven kaybına uğramasına sebep oluyor. İsrail, gerginliği arttırmak ve devlet ciddiyetinden uzak açıklamalar yapmak suretiyle Orta Doğu’da barışın temellerine dinamitler koymaya devam ediyor.