Hariçten Gazel Haftalık Dış Haberler Bülteni (20-26 Ağustos 2024)
ABD seçimlerine 70 gün gibi kısa bir süre kaldı. Böylesine büyük bir gücün iktidar koltuğunda kimin oturacağı elbette küresel siyaset açısından çok büyük önem taşıyor.
Bu haftaki bültende Rusya-Ukrayna ve Gazze Savaşı’nın aktörlerinin ABD seçimlerine dair beklentilerini ve olası seçim sonuçlarına göre nasıl pozisyon aldıklarını tartışacağım.
Orta Doğu Siyaseti ve ABD Seçimleri
Hizbullah’ın önde gelen liderlerinden Fuad Şükrü’nün Beyrut’ta, Hamas’ın siyasi lideri İsmail Haniyye’nin ise Tahran’da aynı gün (30 Temmuz 2024) öldürülmesi, 7 Ekim 2023’te Hamas’ın İsrail’e saldırması ile başlayan Gazze Savaşı’nın Orta Doğu siyasetinde yarattığı gerginliğe yeni bir boyut ekledi.
Bu olayların ardından geçen yaklaşık bir aylık sürede tüm dünya, İran ve Lübnan Hizbullahı’nın İsrail’e yapacağı misillemeye odaklanmıştı.
İran, Haniyye’nin kendi topraklarında öldürülmesinden İsrail’i sorumlu tuttuktan sonra İsrail’e bir misillemede bulunacağını birçok resmi ağızdan sıklıkla tekrar etti. Hizbullah da Fuad Şükrü’nün öldürülmesine karşılık İsrail’e cevap vereceğini söylüyordu.
İran henüz bir saldırıya başvurmazken Hizbullah’ın beklenen saldırısı Pazar günü geldi. Hizbullah, İsrail’i 320 Katyuşa roketi ve insansız hava araçları ile vurdu ve 11 askeri tesisi hedef aldığını açıkladı. İsrail ise 100 uçakla Lübnan’da birçok Hizbullah hedefini vurarak karşılık verdi.
Bu saldırılardan sonra iki taraf da kontrollü açıklamalar yaparak şimdilik hedeflerine ulaştıklarını açıkladılar. Ancak 7 Ekim’den bu yana olduğu gibi Hizbullah-İsrail çatışmasının daha büyük bir savaşa dönüşmesi korkusu Orta Doğu’da gerginliği yüksek seviyede tutmaya çalışıyor.
Hizbullah-İsrail geriliminde dikkat çekici olan iki tarafın da bölgede büyük bir savaş istemediğini belirtmesiydi. İsrail Dışişleri Bakanı Israel Katz, Hizbullah saldırısından sonra topyekün bir savaş istemediklerini açıklamasını yaparak bu durumun altını çizdi. İsrail’in bu tutumunun ABD’de seçime gidilirken Biden hükümetinin İsrail’e baskı yapmasıyla ilgili olduğunu düşünebiliriz.
Hizbullah da şimdilik hedeflerine ulaştıkları mesajını verirken yeni bir saldırı planı yaptıklarını da vurguladı. İran ve Hizbullah son bir aydır Netanyahu’nun oyununa gelerek İsrail ile ciddi bir çatışma riskine girmekten kaçınıyor, ancak misilleme tehdidini de canlı tutuyor. Anlaşılan o ki İran ve müttefikleri, İsrail ile şiddeti tırmandırarak ABD seçimlerinde Trump’a destek sağlamak istemiyor.
Nitekim Trump, İsrail’i savunma konusunda çok sert açıklamalar yapıyor ve bu konuda Demokratlardan net çizgilerle ayrılıyor. İran da Trump yerine Harris ve Demokratların iktidara gelmesini daha çok tercih ediyor. Bu nedenle de İsrail ile olan hesaplaşmasını, en azından ABD’de 5 Kasım’da yapılacak seçimlerin sonrasına bıraktığı görüntüsü veriyor.
Ayrıca İran ve Hizbullah, Gazze’de sağlanacak bir ateşkesin İsrail’e karşı saldırı yapmalarını engelleyecek bir koşul olarak öne sürüyor ki Biden hükümeti de ateşkesin sağlanması için -her ne kadar şu ana kadar bu konuda bir ilerleme sağlanamamış olsa da- bastırıyor.
Dolayısıyla Orta Doğu’daki gerilimin seyri ABD seçimlerinin olası sonuçlarına göre şekilleniyor ve aktörler bekle gör politikası takip ediyor.
Rusya-Ukrayna Savaşı ve ABD Seçimleri
Ukrayna da İran gibi Trump’ın seçilmesini istemiyor. Ukrayna lideri Zelensky, Trump ile işlerinin zor olacağına dair mesajlar vermişti. Mevcut durumda Ukrayna’nın Rusya topraklarına girerek Batı’dan aldığı yeni silahlarla savaşa yeni bir boyut kazandırması da Trump’ın seçilmesi durumunda Rusya ile masaya oturup makul bir barış anlaşması yapma arzusunu gösteriyor.
Rusya, Ukrayna’nın Kursk’te işgal girişiminden sonra 26 Ağustos Pazartesi günü işgalin başından bu yana Ukrayna içlerine yönelik en büyük füze saldırısını gerçekleştirdi.
Ukrayna yönetimi, Rusya’nın Pazartesi günü düzenlediği saldırılarda Ukrayna’daki bazı şehirleri füzeler ile vurduğunu, bu saldırılarda en az 38 kişinin hayatını kaybettiğini ve 140 kişinin yaralandığını duyurdu. Vurulan yerler arasında başkent Kiev’de bulunan bir çocuk hastanesi de var. Saldırının ardından Biden, Ukrayna’ya daha fazla hava savunma sistemi sağlayacaklarını duyurdu.
Trump’ın seçim kampanyasında Ukrayna Savaşı’nı bitireceğini ve Ukrayna’dan desteğini çekeceğini belirtmesi, elbette ki Putin yönetiminin de işine geliyor. Bu nedenle hem Ukrayna hem de Rusya, barış görüşmelerinden önce savaş sahasında güçlenerek masaya daha eli kuvvetli şekilde oturmak istiyor.
Sonuç olarak dünya gündeminin son dönemde bu iki değişmez savaş gündemi, ABD seçimlerine kilitlenmiş durumda. Ülkeler Trump’ın seçilmesine göre ayrı, Harris’in seçilmesine göre ayrı stratejiler ve planlar geliştirmek durumundalar. Bu nedenle de küresel siyaseti ABD seçimlerinden bağımsız düşünmek bu günlerde oldukça zor.