Hariçten Gazel Haftalık Dış Haberler Bülteni (8-15 Ekim 2024)
İsrail 1982’de işgal edip 2000 yılında çekilmek zorunda kaldığı, 2006’ta da Hizbullah ile savaşmak için tekrar girip yenik ayrıldığı Lübnan’ın güneyini Ekim başında yeniden işgal etti.
Sınırlı ve hedefli olacağını açıkladıkları bu işgal girişimi, İsrail’in daha şimdiden başını fazlasıyla ağrıtmaya başladı. Son bir haftada yaşanan gelişmeler, Lübnan’ın işgalinin İsrail için birçok zorluğu beraberinde getireceği ve Hizbullah’ın Netanyahu’nun umduğu gibi kolayca yok edilemeyeceği iddialarını güçlendirir nitelikte.
Geçen haftaki yazımda vurguladığım gibi bir bölgeyi karadan işgal etmenin dinamikleri, hava operasyonları yapmaktan çok farklı. İsrail’in, Lübnan’ın güneyini işgal planlarını uzun süredir yapıyor olduğunu tahmin etmek de güç değil.
Ancak yine de bir kara operasyonunda sahada gerçekleşen beklenmedik durumlar, olayı çok daha karmaşık hale getirebilir, ki bu yazıda ele alacağım gelişmeler de bu duruma örnek teşkil ediyor.
Lübnan’da Son Gelişmeler
İsrail, Lübnan’ın güneyini işgal ederken diğer hedeflerini de Beyrut’un güneyi ve doğuda Beka Vadisi olarak ortaya koydu. Bu bölgelerde Hizbullah hedeflerini vurduğunu iddia eden İsrail ordusu, yaptığı hava saldırılarında, çoğunluğu Eylül ayından sonra olmakla birlikte, 7 Ekim 2023 Aksa Tufanı Operasyonu miladından sonra Lübnan’da toplam 2309 kişiyi öldürdü.
İsrail son olarak 15 Ekim Pazartesi günü, Lübnan’ın kuzeyinde yer alan ve Hristiyan nüfusa sahip Aitou köyünde bir apartmanı vurdu ve 21 kişinin ölmesine sebep oldu. Bir Hristiyan bölgesine son bir yıldır İsrail’in ilk saldırısı anlamına gelen bu operasyon, ayrıca İsrail’in hedeflerini Lübnan’ın kuzey bölgelerine kadar genişlettiğini de gösteriyor.
Öte yandan İsrail ordusu, geçtiğimiz hafta Lübnan’ın güneyinde bulunan Birleşmiş Milletler Lübnan Geçici Görev Gücü’nün (UNIFIL) yer aldığı hedefleri de vurdu. Perşembe günü, Endonezya’dan iki BM Barış Gücü görevlisi, bir İsrail tankının ateş açması üzerine Naqoura’daki bir gözlem kulesinden düşerek yaralandı.
İsrail ordusunun soruşturduğunu söylediği ayrı bir patlamada ise iki Barış Gücü görevlisi yaralandı. Geçtiğimiz hafta İsrail ordusu, sınır bölgesindeki UNIFIL’in geri çekilmesini Birleşmiş Milletler’den talep etmiş, UNIFIL ise bunu reddetmişti.
İsrail, Hizbullah hedeflerinin UNIFIL’in bulunduğu bölgelere yakın yerlerde olduğunu belirterek Birleşmiş Milletler’i uyarıyor. Birleşmiş Milletler ise UNIFIL’in barış görevi ile orada olduğunu belirterek İsrail’in UNIFIL’e yaptığı saldırıları şiddetle kınıyor.
1978’den beri Lübnan’da bulunan ve 50’den fazla ülkenin askerini bünyesinde barındıran UNIFIL’in İsrail ordusu tarafından vurulması, Netanyahu’nun hiçbir şeyi umursamadan askeri hedeflerini gerçekleştirme kararlılığını bir kez daha gösterdi. Birçok ülke de hiçbir işe yaramayan kınamalarını UNIFIL güçlerine düzenlenen saldırıdan sonra da yineledi.
Hizbullah, İsrail’e Saldırılarını Sürdürüyor
Lideri Nasrallah ve diğer birçok üst düzey isminin öldürülmesi ile sarsılan Hizbullah’ın, İsrail’e karşı halen saldırı düzenleme kapasitesine sahip olup olmadığı merak konusuydu. Ancak, Nasrallah’ın öldürülmesi ve İsrail’in Lübnan’ın güneyine girmesinden bu yana Hizbullah, İsrail’e cevap vermeyi sürdürüyor.
İsrail ordusu Pazar günü yaptığı açıklamada, Hizbullah’ın İsrail’in kuzeyindeki bir üsse insansız hava aracıyla düzenlediği saldırıda dört İsrail askerinin öldüğünü ve onlarca kişinin de yaralandığını belirtti.
İsrail’in Lübnan’daki Hizbullah hedeflerini uzun zamandır şiddetli şekilde vurmasına rağmen Hizbullah’ın halen İsrail hava savunma sistemlerini aşarak hedefleri vurabilmesi, İsrail’de hava savunma sistemlerinin yeterliliğini de sorgulatmaya başladı.
Gazze’deki Gelişmeler
İsrail ayrıca Gazze Şeridi’nde Hamas militanlarıyla savaşını da sürdürüyor. Son olarak İsrail, Gazze’nin kuzey bölgesini Gazze şehrinden ayırarak kuşatma altına aldı. 11 gündür süren Gazze’nin kuzeyindeki kuşatma, 400 bin kişinin yaşadığı bölgede sivillerin yardım malzemelerine ve gıdaya ulaşmasını da zorlaştırıyor.
İsrail bu bölgede özelikle Jabalia mülteci kampının bulunduğu yeri abluka altında tutuyor. Son olarak Pazartesi günü sabah saatlerinde İsrail ordusu, Hamas hedeflerinin bulunduğunu iddia ettiği ve El Aksa Şehitleri Hastanesi’nin bulunduğu yere saldırı düzenledi.
Hastane bahçesinin güvenli olduğunu düşünerek orada kamp kurup çadırlarda yaşayan sivillerin bir kısmı, bu saldırı nedeniyle çıkan yangında hayatını kaybetti. Gazze’de son birkaç günde yapılan saldırılarda 45 kişi ölürken Dünya Sağlık Örgütü yaşanan insani krize dair uyarılarda bulunuyor.
Öte yandan, 1 Ekim’de İran’ın 180 balistik füze ile İsrail’e saldırması, ABD’yi İsrail’e yeni hava savunma sistemleri vermeye sevk etti. Pentagon, Bölge Yüksek İrtifa Hava Savunma Sistemi (Terminal High Altitude Area Defense – THAAD) ile birlikte 100 askerini İsrail’e göndereceğini açıkladı.
Bu hava savunma sisteminin İran’dan gelecek özellikle balistik füzelere karşı bir önlem olduğu anlaşılıyor. Ancak bu hava savunma sistemini yönetecek olan 100 ABD askerinin bölgede konuşlanacak olması da Amerikan güçlerini Orta Doğu’daki savaşa daha da yakınlaştırıyor.
İsrail Lübnan’da Ne Yapmaya Çalışıyor?
İsrail’in daha önceki Lübnan işgallerinden de bilindiği üzere, kuzey sınırından Litani Nehri’ne kadar olan Lübnan’a ait bölgeyi bir tampon bölge olarak tutup, Litani Nehri’ni Lübnan ile arasındaki asıl sınır yapmak istiyor.
Bu istek doğrultusunda ise Lübnan’ın güneyini insansızlaştırmak istiyor. Bu nedenle yoğun hava saldırıları ve karadan operasyonlarla Güney Lübnan’ı da aynı Gazze gibi yerle bir etmeye çalışıyor.
Aynı bölgede bulunan Birleşmiş Milletler’in UNIFIL gücü ile karşı karşıya gelmesinin de sebebi bu. İsrail bu bölgeyi insansızlaştırıp, bölgede bulunan Hizbullah güçlerini ortadan kaldırabilmeyi başarabilse de Lübnan’ın diğer bölgelerindeki Hizbullah’a ait olduğunu iddia ettiği hedefleri vurmayı sürdürecektir.
Hizbullah yok olmayacak olsa da Lübnan’ın güneyinin Gazze ile aynı kaderi paylaşıp yerle bir olması ihtimal dahilinde. Ancak İsrail’in bu bölgeyi kontrol altına alması çok daha zor ve UNIFIL güçlerinin bölgede yer alması da İsrail ordusunun işini zorlaştırıyor.
Nasrallah’ın ölümünden sonra Hizbullah’ın havlu atmadığı ve halen İsrail’i vurabilecek kapasitede olduğu da anlaşılıyor. İsrail’in Güney Lübnan’da şu an sınırlı şekilde sürdürdüğü işgalin yoğunluğunu arttırması, Hizbullah güçlerinin uzman olduğu gerilla taktikleri ile İsrail askerilerini vurmasını da kolaylaştıracaktır.
Dolayısıyla İsrail’in Lübnan’a girmesi ve burada maksimalist hedeflerle işgalini sürdürmesi, önceki işgal girişimlerinde olduğu gibi, İsrail’i işin içinden çıkamayacağı bir bataklığa da sürükleyebilir. Bu durumda ise şu an güçlü görünen Netanyahu, güç kaybederek yeni ateşkesin önünü açmak zorunda kalabilir.
Bu ihtimalleri daha ciddi şekilde ele almadan önce ise İsrail’in İran’a yapmayı planladığı, ABD’nin ise özellikle petrol bölgeleri ve nükleer tesislerin vurulmasını istemediği saldırıyı bir görmek gerekiyor.