Hariçten Gazel Haftalık Dış Haberler Bülteni (8-14 Temmuz 2025)
Trump’ın Ukrayna Politikası Değişiyor
ABD Başkanı Donald Trump, Putin ile iyi ilişkiler kurup anlaşma yoluna giderek Ukrayna’da barışı sağlama düşüncesinden vazgeçmiş görünüyor.
Trump, hafta sonu Putin ile ilgili yaptığı açıklamada Putin’e dair hayal kırıklığının altını çizerken Putin’in kendisi hariç birçok lideri kandırdığını öne sürdü.
Aslında Putin, Trump’ı da kandırdı. Trump’ın da belirttiği gibi ikili arasında iyi geçen telefon görüşmeleri sonrası Putin’in Ukrayna’ya her geçen gün daha çok ve büyük şiddette saldırması, Trump’ın sabrını taşırdı.
Trump geçtiğimiz günlerde ABD’nin NATO ülkeleri aracılığıyla Ukrayna’ya “en gelişmiş silahları” göndereceğini açıklarken 50 gün içinde savaşı sona erdirecek bir anlaşma sağlanamazsa Rusya’ya ağır gümrük vergileri uygulayacağı tehdidinde de bulundu.
Trump, Washington’da NATO Genel Sekreteri Mark Rutte ile yaptığı görüşmenin ardından, “Ukrayna’nın istediğini yapabilmesini sağlamak istiyoruz” dedi. Bu açıklama, Trump döneminde de Biden’ın Ukrayna politikasına geri dönüleceği mesajını içeriyor.
Mark Rutte, ABD’nin “NATO aracılığıyla Ukrayna’ya gerekli olan her şeyi büyük miktarda tedarik etme” kararı aldığını ve masrafların Avrupalılar tarafından karşılanacağını doğruladı.
Trump’ın açıklamalarına göre Avrupa ülkeleri; Kiev’e, Rusya’nın ölümcül hava saldırılarını püskürtmek için kendi Patriot hava savunma sistemlerini gönderecekler ve Avrupalıların Ukrayna’ya verdiği Patriotların yerine ise yenileri ABD tarafından sağlanacak.
Ne Rutte ne de Trump, Kiev’e gönderilecek silahlar hakkında ayrıntılı bilgi verdi, ancak Rutte anlaşmanın “füzeler ve mühimmat” içerdiğini söyledi ki bu füzelerin Rusya içlerini vuracak menzillere sahip olması bekleniyor.
Ukrayna Cumhurbaşkanı Volodymyr Zelensky, X platformunda Rutte ile görüşmesinin ardından Trump ile konuştuğunu ve “Ukrayna’yı destekleme, cinayetleri durdurma ve kalıcı ve adil bir barış sağlamak için birlikte çalışmaya devam etme arzusu” nedeniyle kendisine teşekkür ettiğini söyledi.
Trump’ın silah vaadi Ukrayna için oldukça önemli bir adım. Zira Rusya son dönemde yaz taarruzunu sürdürüyor ve yavaş da olsa Ukrayna içlerine doğru ilerlemesini sürdürüyor.
Ancak bu tehditlerin Putin’i durdurmaya yetip yetmeyeceği oldukça şüpheli. Gümrük vergisi tehdidinin Rusya üzerinde çok fazla etkisi olması muhtemel değil. Çünkü Rusya ABD’ye çok az ihracat yapıyor.
Ancak Trump’ın, yaptırım uygulanan ülkelerle, ticaret yapan diğer ülkelere veya taraflara uygulanan ikincil yaptırımları da uygulayacağı tehdidi Rusya’ya zarar verebilir.
Ukrayna’ya verilecek hava savunma sistemi ve füze sayısı da savaşın gidişatı açısından oldukça önem taşıyor. Yine de bu haber, Trump yönetiminin tutarsızlığı konusunda endişeli olan Kiev’deki askeri analistler ve subaylar tarafından sadece ihtiyatlı bir iyimserlikle karşılandı.
Öte yandan, Trump’ın seçim kampanyasından bu yana Ukrayna Savaşı’na boş yere para harcandığını, bu harcamaların kesilmesi gerektiğini ve ABD’nin bu savaşla ilgilenmesinin gereksiz olduğunu iddia etmesi ile taban tabana zıt bu yeni silah gönderme kararı, Cumhuriyetçi Parti içerisindeki MAGA’cıları da oldukça mutsuz etmiş görünüyor.
Gazzelileri Yerinden Etme Planı Ateşkes Görüşmelerini Tehlikeye Atıyor
Geçtiğimiz haftanın önemli gündemlerinden biri İsrail Savunma Bakanı İsrail Katz’ın Gazze’nin geleceğine dair İsrail hükümeti planlarını ifşa eden açıklaması oldu.
İsrail savunma bakanı, ordusuna, Gazze’deki tüm Filistinlileri bölgenin güneyindeki bir kampa taşıma planı hazırlaması talimatını verdiğini söyledi.
İsrail Katz gazetecilere, Refah şehrinin yıkıntıları üzerine başlangıçta yaklaşık 600.000 Filistinliyi barındıracak ve sonunda 2,1 milyonluk nüfusun tamamını içine alacak bir “insani şehir” kurmak istediklerini söyledi.
Bu toplama kampını kurmanın amacının, güvenlik kontrolünden geçtikten sonra insanları içeriye almak ve Hamas militanı olmadıklarından emin olmak olduğunu, ayrıca içeri alınan bu kişilerin dışarı çıkmalarına da izin verilmeyeceğini belirtti.
Katz, koşullar elverirse, İsrail ve Hamas’ın müzakere etmeye çalıştığı 60 günlük ateşkes sırasında inşaatın başlayacağını da sözlerine ekledi. Katz’ın bu planı açıklaması birçok tartışmayı ve suçlamayı da beraberinde getirdi.
İsrailli insan hakları avukatı Michael Sfard, bu planı “insanlığa karşı suç için operasyonel plan” olarak nitelendirdi. Sfard, Guardian gazetesine verdiği demeçte, “Bu, Gazze Şeridi’nin güney ucuna nüfus transferi ve şeridin dışına sürgün hazırlığıdır” dedi.
Birleşmiş Milletler daha önce, işgal altındaki bir bölgenin sivil nüfusunun sınır dışı edilmesi veya zorla nakledilmesinin uluslararası insani hukukta kesinlikle yasak olduğunu ve bu girişimin “etnik temizlikle eşdeğer” olduğunu belirtmişti.
UNRWA Dış İlişkiler Direktörü Tamara Alrifai, Refah’ta kurulacak bu toplama kampına “insani şehir” adının verilmesinin “insanlık ilkesine bir hakaret” olduğunu belirterek bu planın “daha önce dünyanın en büyük açık hava hapishanesi olarak bilinen Gazze’yi, dünyanın en kalabalık ve en sıkı denetlenen açık hava hapishanesine dönüştüreceğini” vurguladı.
Aşağıdaki görselde de görüldüğü üzere Refah’ta, Mısır sınırında planlanan bölgenin üst tarafına İsrail ordusu tarafından bir askeri yol inşa ediliyor.

Netanyahu’nun İsrail ordusunun planlanan bu şehrin inşaatının bir yılı aşacağını rapor etmesi üzerine sinirlendiği konuşuluyor. İsrail basınındaki haberlere göre Netanyahu, 10-15 milyar dolar maliyete çıkması beklenen çadır kentin “daha çabuk, daha ucuz ve daha pratik olması gerektiğini” savunarak ordu yetkililerinden daha iyi bir plan talep etti.
İsrail’in Gazze nüfusunun büyük bir kısmını Mısır sınırına yakın bir kamp alanına zorla yerleştirme önerisi, son ateşkes çabalarını da tehlikeye atıyor. Hukuk uzmanları, bu planın uluslararası hukuku ihlal edeceği uyarısında bulunurken Hamas’ın üst düzey bir üyesi önerinin “kesinlikle kabul edilemez” olduğunu söyledi.
Hamas’ın üst düzey bir üyesi olan Husam Badran dün yaptığı açıklamada, “Bu, gettoya benzeyen izole bir şehir olacaktır” ve “hiçbir Filistinli bunu kabul etmeyecektir” dedi.
7 Ekim 2023’ten bu yana büyük bir fiziksel yıkım ve soykırım seviyesinde bir katliam ile karşı karşıya olan Gazze’nin geleceğinin ne olacağı konusu bir merak ve tartışma konusuydu. Zira Trump bu bölgeyi, Orta Doğu’nun Rivierası’na çevireceğini iddia etmiş ve Arap ülkelerini de yatırıma çağırmıştı.
İsrail’in ise bölgede Hamas’ın kendisine tekrar tehdit oluşturamayacağı bir kurgu üzerinde çalıştığı biliniyordu. Bu kurgunun Gazze halkını şehrin güneyine, Mısır ve çöl sınırına sıkıştırarak toplama kampı gibi bir uygulama ile göçe zorlamak olduğu, İsrail Katz’ın bu planından anlaşılıyor.
Anlaşılan o ki İsrail hükümeti ve ordusu, Gazze’de uluslararası hukuku ve insan haklarını tekrar ve tekrar paramparça eden yeni bir uygulamayı hayata geçirmeye başladı. Bakalım uluslararası toplumdan bu konuda dişe dokunur bir tepki gelecek mi.
Suriye’nin Güneyinde Çıkan Çatışmalarda En Az 99 Kişi Öldü
Aralık 2024’te Esad rejiminin devrilmesinden sonra HTŞ ve Ahmet el-Şara önderliğinde kurulan yeni hükümetin, Suriye’de istikrarlı bir yönetim kurup kuramayacağı merak ediliyordu.
Geçtiğimiz aylarda Suriye’nin Alevi bölgelerinden gelen katliam haberleri, Haziran sonunda Şam’da bir kiliseye saldırı düzenlenmesi gibi olaylar, Suriye’de yeni şiddet eylemlerinin olabileceğine dair işaretlerdi.
Son birkaç gündür gelen haberler maalesef Suriye’de şiddetin sonlandığı ve el-Şara hükümetinin kontrolü eline aldığı bir durumdan oldukça uzak olduğumuzu bir kez daha gözler önüne serdi.
Son birkaç günde Suriye’nin güneyinde, İsrail sınırına yakın Süveyda vilayetinde Bedeviler ile Dürziler arasında yaşanan şiddetli çatışmalarda şu ana kadar en az 99 kişi yaşamını yitirdi.
Suriye İnsan Hakları Gözlemevi’nin verdiği bilgilere göre çatışmalar Bedevi ve Dürzi topluluklar arasında yaşanan bir cinayet sonrası başladı. 17 yaşındaki bir Dürzi gencin öldürülmesiyle tırmanan gerilim, kısa sürede ağır silahların kullanıldığı yoğun çatışmalara yol açtı.
Suriye hükümeti itidal çağrısında bulunarak, askeri güçleri bölgeye gönderdi. Hükümet çatışmayı “hızlı ve kararlı” bir şekilde çözüme kavuşturacağına söz verdi, ancak Suriyeli bir savunma yetkilisine göre bölgeye gönderilen askerlerden 18’i de öldürüldü.
Sünni Bedeviler ile Dürziler arasında yaşanan bu şiddet olayları, Beşar Esad rejiminin Aralık ayında devrilmesinden bu yana hükümetin ülke çapında kontrolü sağlamakta yaşadığı zorlukların başka bir yansıması oldu.