Hariçten Gazel Haftalık Dış Haberler Bülteni (27 Ağustos-2 Eylül 2024)
Gazze’de 31 Ağustos Cumartesi günü yaşanan bir gelişme İsrail halkını sokaklara döktü. İsrail ordusu Refah kentinde bir tünelde, Hamas’ın 7 Ekim saldırısında aldığı rehinelerin 6’sının cansız bedenine ulaştı.
Bu haber sonrası İsrail halkı sokaklara dökülürken İsrail’de birçok sendika da grev kararı aldı. Bu yazıda önce bu gelişmeye ve bu gelişmenin etkilediği Gazze Savaşı’na dair son olaylara bakacağız.
İsrail’de Rehine Protestoları
İsrail ordusunun Gazze Şeridi’nin altındaki bir tünelde altı İsrailli rehinenin ölü bulunduğunu açıklaması, İsrail toplumunda aylardır kaynayan kamuoyu öfkesinde bir patlamaya neden oldu.
Yaşları 23 ile 40 arasında değişen ve aralarında çifte İsrail-Amerikan vatandaşı Hersh Goldberg-Polin’in de bulunduğu rehinelerin cesetlerinin, Gazze’nin güneydeki Refah kentinin altındaki tünellerde bulunduğu açıklandı.
Açıklamada, rehinelerin bulunmalarından kısa bir süre önce “vahşice öldürüldükleri” de belirtildi. Hamas tarafı ise ölümlerin sorumluluğunun, ateşkes anlaşmasını kabul etmediği için İsrail’e ait olduğunu açıkladı ki protestocuların çoğunluğu da bu konuda benzer şekilde düşünüyor.
Öfkeli protestocular hafta sonu İsrail sokaklarını doldurarak yaklaşık 11 aydır süren savaşın en büyük gösterilerinden birini gerçekleştirdiler ve ülkenin başbakanı Benjamin Netanyahu’ya kalan rehinelerin eve getirilmesine olanak sağlayacak bir ateşkesi kabul etmesi çağrısında bulundular. Gösteriler sırasında Tel Aviv’de İsrail polisi, Pazartesi günü yedi göstericiyi kamu düzenini ihlal ettikleri ve trafiği aksattıkları gerekçesiyle gözaltına aldı.
İsrail hükümetindeki daha şahin bakanlar ise rehinelerin ölümüne misilleme olarak savaşın şiddetlendirilmesi çağrısında bulundu. Protestolar devam ederken İsrail ordusu, Gazze’de bombardımanını sürdürdü ve Hamas’ın “komuta ve kontrol kompleksi” olarak kullandığını iddia ettiği eski bir okulu vurdu.
Halkın öfke patlaması yaşaması İsrail hükümeti için daha büyük bir tehdidi de beraberinde getirdi. Histadrut olarak bilinen ülkenin en büyük işçi sendikası, “tüm” ekonomiyi durdurma tehdidinde bulundu ve genel grev kararı aldı. Histadrut Başkanı Arnon Bar-David yaptığı konuşmada, İsrail’in “aşağı doğru bir sarmalda olduğu ve ceset torbaları almayı durduramadığı” uyarısında bulundu.
Tel Aviv’deki Ben Gurion Uluslararası Havalimanı’nda iki saatten biraz fazla süreyle uçuşlar durduruldu, ancak daha sonra uçuşlar yeniden başladı.
Bu grev, Netanyahu’nun anayasa mahkemesinin yetkilerini kısıtlamaya çalıştığı Mart 2023’te ilan edilen grevden bu yana yaşanan en büyük grev oldu. Hükümetin, grevin siyasi olduğu gerekçesiyle mahkemeye başvurması sonucu Tel Aviv mahkemesi, grevin bitirilmesi kararı verdi.
Netanyahu Üzerindeki Baskılar Artıyor
Bu sokak protestoları ve grev, Netanyahu’ya yönelik artan öfkeyi yansıtıyor. İsrail Başbakanı; birçok İsrail vatandaşı, bazı rehine aileleri ve onların destekçileri tarafından anlaşma çabalarını baltalamakla suçlanıyor.
35’inin öldüğüne inanılan 100’den fazla rehine halen Gazze’de tutuluyor. Bu rehinelerin büyük çoğunluğu Hamas’ın 7 Ekim’de İsrail’e düzenlediği ve yaklaşık 1.200 kişinin öldüğü, 200’den fazlasının da esir alındığı saldırı sırasında Hamas tarafından alınmıştı.
Kudüs’te protestocular Netanyahu’yu istifaya çağırırken, Pazar günü yapılan kabine toplantısında İsrail Savunma Bakanı Yoav Gallant, İsrail hükümetini Philadelphia koridoru olarak bilinen kilit sınır bölgesinin kontrolüne, rehinelerin serbest bırakılması anlaşmasından daha fazla öncelik verdiği için eleştirdi ve bunu “ahlaki bir rezalet” olarak nitelendirdi.
Netanyahu ve Gallant, İsrail ile Hamas arasında Gazze’de ateşkes ve esir takası anlaşması için yapılan dolaylı müzakerelerin önündeki en büyük engellerden biri olarak görülen, İsrail işgalinin sürdüğü Mısır ile Gazze sınırındaki 14.5 kilometrelik Philadelphia Koridoru konusunda uzun süredir fikir ayrılığı yaşıyor. Philadelphia koridorunda İsrail işgalinin sürmesine Mısır da karşı çıkıyor.
Öte yandan İsrail kabinesi içinde savaşın yürütülmesine ilişkin bölünmeler son aylarda giderek daha aleni ve şiddetli hale geldi. Geçtiğimiz hafta İsrail’in aşırı sağcı Ulusal Güvenlik Bakanı Itamar Ben-Gvir, gücünü “pervasız bir anlaşmayı” önlemek ve “hiçbir müzakere olmayacağından” emin olmak için kullandığını söylemişti.
Ancak Amerikalı yetkililer, rehineler için ateşkes anlaşmasına varılmasında yeni bir aciliyet durumu olduğunu belirtiyor. ABD ulusal güvenlik danışmanı Jake Sullivan, rehin tutulan Amerikalıların aileleriyle görüşürken, Hamas’ın elinde bulunanların serbest bırakılması için “önümüzdeki birkaç günün kritik olacağını” söyledi.
Dolayısıyla Netanyahu ve hükümetinin üzerindeki ateşkesi sağlama ve rehine takasını gerçekleştirme baskısı iyiden iyiye artmış durumda. ABD seçimleri öncesi Biden hükümeti Netanyahu’yu ateşkese zorlarken, 6 rehinenin öldürülmesi ve İsrail halkının ayaklanması da Netanyahu’yu fazlasıyla köşeye sıkıştırdı.
Bu durumda Netanyahu ve ondan daha da sağda yer alan kabine üyelerinin Mısır ve Gazze arasındaki Philadelphia koridorunu işgalden vazgeçmesi gerekebilir. Aksi takdirde Hamas’ın elindeki rehinelerin öldürülmesi ile ilgili gelecek yeni haberler, İsrail halkını Netanyahu’ya karşı daha şiddetli bir muhalefete itebilir. Nitekim İsrail’in en büyük destekçilerinden olan Biden da Netanyahu’nun ateşkesi sağlamak için yeterince çabalamadığı eleştirisinde bulundu.
Öte yandan, İsrail’e silah satışı konusu da tartışılmaya devam ediyor. İsrail’in Gazze’deki askeri harekatının üzerinden yaklaşık 11 ay geçerken, Chicago Küresel İlişkiler Konseyi’nin CNN’e verdiği yeni bir ankete göre Amerikalıların %60’ı Hamas’ın elindeki rehineler serbest bırakılana kadar ABD’nin İsrail’e askeri desteğini sürdürmesini istiyor. 53’lük bir çoğunluk ise ABD’nin İsrail’e yaptığı askeri yardımın, Filistinlilere yönelik askeri operasyonlarda kullanılmamasını şart koşması gerektiğini belirtiyor.
Bu minvalde İngiltere’nin aldığı bir karardan da söz edelim. İsrail üzerinde baskılar zirve yapmışken İngiltere Dışişleri Bakanlığı, İsrail’e silah ihracatına kısıtlama getirileceğini duyurdu. Satışı durdurulması düşünülen ihraç kalemleri arasında askeri ekipman parçaları, yer hedeflemede kullanılan helikopterler ve insansız hava araçları da bulunuyor.
İngiltere Dışişleri Bakanı David Lammy, bu kararın “İsrail’in güvenliği üzerinde somut bir etkisi” olmayacağını açıkladı ve “yalnızca mevcut çatışmada” kullanılmış ekipmanları kapsadığını ifade etti. Lammy ayrıca, bu ihracat kısıtlamasının bir “silah ambargosu” olmadığının da altını çizdi.
Tüm bu gelişmeler çanların Netanyahu için çaldığını gösteriyor. İsrail, Gazze’de pozisyonunu gözden geçirmek ve maksimalist hedeflerinden vazgeçmek zorunda. Savaşın sürmesinin Netanyahu’nun iktidarını koruması ve İsrail aşırı sağının bu durumdan beslenmesi dışında kimseye bir faydası kalmadı. İsrail şu an bunu öngörmese de Gazze’de yaptığı katliamlar gelecekte her zaman önüne çıkarılacak. Netanyahu’nun ellerindeki Gazzeli sivillerin kanı, İsrail’in peşini bırakmayacak.