Hariçten Gazel Haftalık Dış Haberler Bülteni (26 Ağustos-1 Eylül 2025)
Şangay İşbirliği Örgütü (ŞİÖ) 25. toplantısını Çin’in Tianjin kentinde gerçekleştirdi. Toplantının anlam ve önemi ile sonuçlarına geçmeden önce ŞİÖ neydi madde madde bir hatırlayalım:
- Şanghay İşbirliği Örgütü (ŞİÖ), 1996 yılında Çin, Rusya, Kazakistan, Tacikistan ve Kırgızistan’ın sınır sorunlarını çözmek ve üyeler arası güveni arttırmak üzere bir araya gelmesiyle kurulan Şangay Beşlisi’nin devamı olarak 2001 yılında kuruldu. 2001 yılında Çin ayrıca, Dünya Ticaret Örgütü’ne de üye olmuştu.
- Orijinal beşliye 2001 yılında Özbekistan da katıldı. Ardından 2017’de Hindistan ve Pakistan, 2023’te İran ve 2024’te Belarus’un katılımıyla ŞİÖ, üye sayısını ona çıkardı. Afganistan ve Moğolistan gözlemci ülkeler; Türkiye, Mısır, Malezya ve Vietnam ise “diyalog partneri” olarak ŞİÖ’nün bir parçasıdır ki tüm bu ülkeler arasında yalnızca Türkiye NATO üyesidir.
- On üye devletten oluşan ve Avrasya’nın siyasi, ekonomik ve uluslararası güvenlik örgütü olma iddiasında olan ŞİÖ, coğrafi kapsam ve nüfus açısından dünyanın en büyük bölgesel örgütü olup dünya toplam alanının yaklaşık %24’ünü (Avrasya’nın %65’ini) ve dünya nüfusunun %42’sini kapsamaktadır. 2024 itibariyle ŞİÖ’nün toplam nominal GSYİH’si, dünya toplamının yaklaşık %23’ünü oluştururken, satın alma gücü paritesine göre GSYİH’si dünya toplamının yaklaşık %36’sını oluşturmaktadır.
Böylesine büyük bir potansiyele sahip ŞİÖ, üyelerine ciddi bir güvenlik şemsiyesi oluşturacak ya da üyeler arasında ekonomik bir birliğe gidecek yolları inşa edecek bir yapıya bürünemese de ABD önderliğindeki küresel siyasal sisteme bir meydan okuma platformu olarak öne çıkmayı başardı.
Bu yıl 26 ülkenin katılımıyla 25.’si düzenlenen ŞİÖ Zirvesi, Putin ve Şi Cinping’in bir araya gelmesi ve özellikle de ABD ile ciddi bir gümrük vergisi kavgasına girişmiş Hindistan’ın lideri Narendra Modi’nin katılımıyla bir gövde gösterisine dönüştü.
Alaska Zirvesi’nde Trump tarafından resmi törenle karşılanan Putin, bu görüşmeden sağladığı meşruiyet ve güçle, diğer bir küresel güç olan Çin’i de ziyaret etmiş oldu ki böylece Ukrayna Savaşı nedeniyle yaşamış olduğu köşeye sıkışmışlığı iyiden iyiye aştı.
Şi Cinping ve Putin, ayrıca, ABD’nin Rusya ve Çin’in arasını açma politikasına karşı da kararlı bir duruş sergilemiş oldular.
İki lider, ŞİÖ ruhuna uygun şekilde -her ŞİÖ zirvesinde olduğu gibi- çok kutupluluk ve Batı hegemonyasındaki küresel siyasal sisteme medyan okuma mesajları verdiler. Ancak bu yılki toplantı Trump’ın gümrük vergisi tehdidi ile tüm dünyayı köşeye sıkıştırdığı bir döneme denk gelmesi nedeniyle daha büyük bir sembolik öneme sahipti.
Zira Hindistan Başbakanı Modi, sınır çatışmaları yaşadıkları Çin’in lideri ile bir araya gelerek sorunlara çözüm bulma niyetini ortaya koydu ve müttefiki ABD’ye -özellikle de gümrük vergileri nedeniyle bu aralar Washington’a çok sinirli olduğu için- sert bir mesaj göndermiş oldu. Bu ziyaret bir Hindistan Başbakanı’nın Çin’e yedi yıl sonra yaptığı ilk ziyaret olma özelliğini de taşıyor.
ŞİÖ’nün tek NATO üyesi katılımcısı olan Türkiye’nin lideri Erdoğan da Tianjin zirvesine katıldı. Şi Cinping ve Putin’in yanı sıra Azerbaycan ve Ermenistan liderleri ile de görüşen Erdoğan, Batı blokunun bir üyesi olmasına rağmen Asya ile de özel ilişkilere sahip bir ülkenin lideri olma pozisyonunu bir kez daha dünyaya göstermiş oldu.
Tianjin zirvesi, 2001 yılında ŞİÖ kurulduğundan bu yana bloğun düzenlediği en büyük zirve olarak kayıtlara geçti. ŞİÖ, Pekin’in, NATO gibi Batı veya ABD liderliğindeki bloklara karşı, daha güçlü çok taraflı alternatifler oluşturma çabasının önemli bir parçasını oluşturuyor.
Ancak tüm bu diplomatik ilişkiler, pozlar, iyi niyet mesajları ve gövde gösterisinin ne kadar somut sonuçlar doğuracağı da merak konusu. Reuters’ın verdiği bilgilere göre Çin, örgüt üyelerine bu yıl için 2 milyar yuan (280 milyon dolar) hibe ve 10 milyar yuan (1,4 milyar dolar) kredi taahhüdünde bulundu. Ayrıca güvenlik ve ekonomik işbirliğini güçlendirmek için ŞİÖ Kalkınma Bankası’nın bir an önce kurulması mesajını verdi ki ülkeler arası ticaretin Batı’dan bağımsız olarak gelişmesi için bu tür bir bankanın kurulması şart.
Yine de bu çağrı ne kadar hayata geçecek göreceğiz. Zira üye ülkelere krediler verecek ve aralarındaki ticareti kolaylaştıracak bir ŞİÖ Kalkınma Bankası’nın kurulması konusu yıllardır konuşulmasına rağmen gerçekleştirilemiyor.
Putin ve diğer bazı katılımcıların, Çin’in Japon saldırganlığına karşı direniş savaşı olarak adlandırdığı İkinci Dünya Savaşı’nın 80. yıldönümü nedeniyle Çarşamba günü Pekin’de düzenlenecek büyük askeri geçit törenine de katılmaları bekleniyor. Kuzey Kore lideri Kim Jong-Un’un da bu törende yer alması bekleniyor ki Çin, Rusya ve Kuzey Kore liderlerinin bir arada bir görüntü vermesi sembolik açıdan çok önemli olacak.
Ukrayna Savaşı açısından Rusya’nın böylesine ilgi gördüğü bir toplantıya katılması, diplomatik anlamda bir başarı iken Ukraynalı ve Avrupalılar için moral bozucu bir görüntü. Pekin yönetimi, Ukrayna Savaşı’nda tarafsız bir tutum sergilediğini iddia etse de savaş dönemi boyunca Çin, Rusya için ekonomik bir can simidi haline geldi.
Ukrayna, Pekin yönetimini Moskova’nın kampanyasına doğrudan yardım sağlamakla suçlarken Moskova yönetimi ise müttefiki olarak gördüğü Çin’den Ukrayna konusunda daha fazla destek bekliyor. Ancak Pekin, Batı’nın yaptırımlarından kaçmak ve daha fazla cezai uygulamadan kurtulmak için Ukrayna konusunda açık bir şekilde Rusya’yı desteklemekten kaçınıyor.
ŞİÖ Zirvesi’nin ardından Tianjin Deklarasyonu adı koyulan sonuç bildirgesi kabul edildi. Deklarasyon her yıl düzenlenen ŞİÖ Zirveleri’nin sonuç bildirgelerinden çok farklı değildi.
Uluslararası sistemin bir dönüşümden geçtiğini vurgulayan deklarasyon, uluslararası sistemin daha adil ve eşit temsile dayalı çok kutuplu bir yöne evrildiğinin altını çiziyor. Öte yandan bu dönüşüm sürecinde yaşanan jeopolitik cepheleşmenin ŞİÖ bölgesinin ve tüm dünyanın güvenlik ve istikrarına tehdit oluşturduğu da yapılan tespitler arasında.
25. ŞİÖ Zirvesi, önceki zirvelere nazaran dünyada daha büyük bir yankı uyandırdı. Ancak üyelerinin kendi aralarındaki problemleri dahi çözemediği ŞİÖ, halen ABD önderliğindeki Batı bloğuna meydan okuyacak bir birlik görüntüsünden çok uzak. Yine de Çin önderliğinde Avrasya’da bir hareketlilik olduğu çok açık. Dolayısıyla ŞİÖ (ve BRICS) gibi Avrasya odaklı birliklerin geleceği, Çin’in göstereceği ekonomik ve diplomatik performansa bağlı şekilde gelişecek.