[voiserPlayer]
Ekonomos Haftalık Ekonomi ve Finans Bülteni (8-14 Ağustos 2022)
Cari Açık Artmaya Devam Ediyor
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) verilerine göre cari açık Haziran ayında 3 milyar 458 milyon dolara ulaştı. Geçen yılın aynı ayına göre cari açıktaki artış 2 milyar 269 milyon dolar oldu. Haziran sonuçlarına göre 12 aylık cari açık 32 milyar 667 milyon dolar olarak gerçekleşti. 2022’nin ilk 6 ayında ise cari açık geçen yılın aynı dönemine göre %142,7 artış gösterdi.
Cari açığın %142,7 artış gösterdiği Türkiye’de ilk altı ayda Türk Lirası %25,4 değer kaybetmişti. Dünya ekonomilerinin ihtiyaç duyduğu dövize ulaşmasının gittikçe zorlaştığı ve sermaye kaçışlarının engellenmesi için gelişmekte olan ülkelerce faiz artışlarının art arda geldiği bir dönemde cari açığın sürekli artıyor oluşu, Türkiye’nin ileriye yönelik ödemeler dengesi kriziyle karşı karşıya kalma ihtimalini artırıyor.
Cari açığın artmaya devam ettiği bu dönemde kredi risk primi CDS’ler ise düşme eğiliminde ve geçen hafta 700’ün altına gelerek 650 seviyelerindeki seyrini sürdürdü. Burada üç nedeni öne çıkarabiliriz. Son dönemde TCMB rezervlerindeki artış risklerdeki düşüşün bir nedeni. 5 Ağustos ile biten haftada brüt rezervler 7,3 milyar dolarlık bir artış gösterdi ve 108,6 milyar dolara ulaştı. Rezervlerdeki artışın Rusya’nın Akkuyu için gönderdiği dövizden kaynaklandığı tahmin ediliyor.
İkinci bir neden petrol fiyatlarındaki düşüş. OPEC ülkelerinin arzı artırmasının da etkisiyle petrol fiyatları düşüş eğiliminde. Petrol fiyatlarındaki düşüş enerji ithalatçısı olan Türkiye için daha az cari açık anlamına gelmektedir. Üçüncü bir diğer neden ise ABD enflasyonunun beklenenden düşük gelmesiyle FED’in enflasyonla mücadelede daha az agresif davranacağına dair beklentilerin yükselmesi. FED’in agresif davranmayacağı beklentisinin artması, küresel risk iştahını arttırıyor ve gelişmekte olan ülkeler, bu durumdan pozitif etkileniyor. Nitekim diğer gelişmekte olan ülkelerin CDS risk primleri de son günlerde düştü.
Her ne kadar CDS’ler düşme eğiliminde olsa da cari açık sorunu, kendini öne çıkaracak başka bir ekonomik performans göstergesi bulmuş durumda: Türkiye’nin kredi notu. Moody’s Cuma günü Türkiye’nin kredi notunu B2’den B3’e düşürdüğünü ve not görünümünü de negatiften durağana çevirdiğini açıkladı. Moody’s kredi notunu düşürme sebebi olarak cari açığın beklentilerin üzerinde artmaya devam etmesi, döviz rezervlerinin daha da düşük seviyeye gelmesi ve bu iki durumun ödemeler dengesi üzerinde sorun yaratma ihtimallerini gösterdi. Piyasalarda B3 notu spekülatif ve yüksek kredi riski olarak değerlendiriliyor.
Lisanssız GES Yönetmeliği ve Verilen Sözden Dönüş
EPDK’nın sanayicilerin yaptığı lisanssız Güneş Enerjisi Santrallerinde (GES) üretilen elektriğin bir kısmının ücretsiz olarak alınmasını sağlayacak yönetmelik, Resmi Gazetede yayımlandı. Hatırlayacak olursak firmalara kendi ihtiyacının üzerinde kapasitede GES kurma ve ihtiyacını karşıladıktan sonra fazlasını sisteme satma hakkı verilmişti. Bu hakla birlikte çok sayıda firma tüketim fazlası yatırım yaptı. Fakat yeni hazırlanan bir yönetmelik taslağında bu satma hakkı verilen fazla elektriğin ücretsiz olarak verilmesi hükmü getirildi ve onandı.
Sanayiciler bu yönetmeliğe ciddi şekilde karşı çıkıyor. Sanayiciler, fazla elektriği sisteme satma imkanı gözetilerek yatırım yapıldığını ve bu kararın yeni yatırımları önleyeceğini ileri sürerek düzenlemeye itiraz etmekte. EPDK ise düzenlemenin temel olarak, “tüketim kadar üretim” ilkesine göre ayarlandığını ve böylece tüketim olmadan üretim yapmaya çalışanların önlendiği, satışa konu edilebilecek üretimin disiplin altına alındığını vurguladı.
Bu vurguyu daha açık ifade edecek olursak bazı firmaların verilen hakkı kötüye kullandığını, o nedenle önlem alındığı söyleyebiliriz. EPDK’ya göre bazı firmalar hayvancılık ve sulama gibi faaliyet beyan etmelerine rağmen sadece elektrik satmak için bu işe girmiş durumda, o nedenle böyle bir karar alındı. Sonuç olarak bir devlet kurumu olarak EPDK’nın olabilecekleri yeterince düşünmeden karar aldığı ve bu karar sonrasında vadettiğini yerine getirmeyerek keyfi davranışıyla kurumlara olan inancı bir kez daha zayıflatmış olduğu anlaşılıyor.
Enflasyonla Mücadele: Başladığımız Noktadayız
Enflasyonla mücadele kapsamında sayısız politika deneyen ve bir türlü enflasyonu düşüremeyen iktidar, Tarım Kredi Kooperatif marketleri için 15 Ağustos Pazartesi tarihinden itibaren 40 temel tüketim ürününde indirimli fiyat uygulaması kararı aldı. Böylece tüketiciler bu ürünleri maliyeti üzerinden tüketebilecekler. Tarım Kredi Kooperatif ile yapılan bu uygulama, sınırlı bir uygulama olduğu için enflasyona etkisinin de sınırlı olmasını bekleyebiliriz.
Tarım Kredi Kooperatifleri tüketicilerin yoğun şekilde tüketim yaptıkları bir zincir değil. Mevcut durumda bu hizmeti verecek market sayısı sadece 1400 iken zincir mağazalardan BİM, Türkiye’de 9451 mağaza sayısına ulaşmış durumda. Bu nedenle enflasyonun düşüşüne direkt etkisi (en azından hesaplanış olarak) oldukça sınırlı olması gerekir. Fakat diğer zincir marketleri etkileyip fiyatları düşürürse enflasyona etkisi kısa süreliğine düşük seviyede mümkün olabilir. Daha önceki tanzim satışlarının bu şekilde tetikleyici bir düşüş etkisi olmamıştı.
Enflasyon hesaplamasında kuşku uyandıracak bir duruma imza atılmayacağını varsaydığımızda bu uygulamanın iki motivasyonu olabilir. Birinci ve asıl motivasyon seçim öncesi dönemde sosyal devlet anlayışıyla yoksul kesimin geçici süre alım gücünü artırmak. Böylece enflasyonun seçmen davranışı üzerindeki etkisini bir nebze de olsa kırmak. Daha önce İstanbul seçimleri öncesinde tanzim satışlarla bu sosyal devlet uygulaması denenmiş ve seçim sonrasında uygulamadan kaldırılmıştı. Bir diğer uygulama ise KDV’lerin düşürülmesiydi. Benzer şekilde alım gücü tarafında bir nebze halkı rahatlatmak için kullanılmıştı ama hızla artan fiyatlarla etkisi kısa sürede kaybolmuştu.
Buna benzer şekilde Macaristan’da Orban, ülke tarihinin en çekişmeli olması beklenen seçimleri öncesi enflasyondaki tırmanışın önüne geçmek için altı temel gıda maddesinde fiyatların sınırlandırılması talimatını vererek enflasyonun tüketici üzerindeki etkisini azaltılmaya çalışmıştı. Fark şu ki Macaristan’da tek haneli bir enflasyon vardı. İkinci bir neden ise birinci nedene ek olarak daha önce de yapıldığı üzere zincir marketleri hedef göstererek aslında bu kadar yüksek fiyat artışlarının zincir gıda marketlerinin yüksek fiyat artışıyla ilintili olduğuna ikna etmeye çalışmak. Nitekim Erdoğan bu indirim açıklamasını yaptıktan sonra “Bazı zincir marketler de kendilerini buna göre ayarlayacak” diyerek yine onları hedef gösterdi.