Avrupa Gündemi Bülteni (9 Ağustos – 23 Ağustos 2024)
Katalonya’da 14 yıldan sonra ilk defa Katalan ayrılıkçıları hükümette oy çoğunluğuna sahip değiller. 10 Ağustos tarihinde Katalonya Özerk Bölgesinin Başkanı olarak başa Katalonya Sosyalist Partisi (PSC) lideri Salvador Illa geldi. Bu vesileyle Katalonya’yı 10 Ağustos’a götüren yolu biraz inceleyelim.
Katalonya’da Sosyalist Parti İktidara Geldi
Bütün dünya Amerikan siyasetine kilitlenmiş ve konuştuğumuz tek konu Trump-Harris rekabeti olmuşken, Avrupa Birliği ise yeni dönemine hazırlanıp sessizliğe bürünmüşken, Avrupa gündeminin bu sayısında gelin dümeni gündem yoğunluğundan şu ana kadar değinemediğim bir yere kıralım; Avrupa’nın güneyinde İspanya’nın Katalonya Özerk Bölgesi’ne!
12 Mayıs’ta yapılan bölgesel Katalonya seçimleri sonucunda CatalanNews’un paylaştığı verilere göre, Salvador Illa liderliğindeki Katalonya Sosyalist Partisi (PSC) mecliste 41 koltuk garantileyerek seçimin birinci partisi oldu, ancak mecliste çoğunluğu sağlayamadı. Aslında Katalonya seçimlerini medyada çok görmemiş olmamız bizi bu seçimle beraber çok fazla şeyin değişmediğini düşünmeye itse de Katalonya’da çok şey değişti. Ama gelin önce bir geçmişe bakalım.
Katalonya’da Neler Olmuştu?
Bu seçimin sonucunun aslında bu kadar önemli olmasının nedeni 2017’ye kadar dayanıyor. 1 Ekim 2017’de yapılan bağımsızlık referandumu çalkantılı geçmişti, İspanya anayasa mahkemesi referandumun anayasaya aykırı olduğu yönünde hüküm vermiş ve İspanya hükümeti, Katalonya bölgesine polis göndererek oy pusulalarına el koymuştu. Referanduma katılanların %92’si İspanya’dan ayrılmak için evet demişti, ancak burada altını çizmek gerekir ki katılım %50’nin altındaydı.
Referandumun akabinde İspanya Katalonya hükümetine büyük yaptırımlar uyguladı. Avrupa Katalan Demokrat Partisi (PDECat) lideri ve dönemin hükümet başkanı Carles Puigdemont da dahil olmak üzere bir dizi siyasi isme dava açıldı. Ancak burada ilginç bir şey var ki Puigdemont tutuklanmayı atlatmak için Belçika’ya giderek “sürgün” oldu (Puigdemont’un kendisi sürgün olarak adlandırıyor).
Ancak Puigdemont Belçika’da olsa da siyasete etki etmeye devam etti. 2019 yılında Avrupa Parlamentosu seçimlerinde aday olup parlamentoda İspanya’nın vekili oldu ve 2020 yılında da Katalonya için Beraber (Junts) partisini kurdu.
2023 yılı ise Puigdemont için bir dönüm noktası oldu. Bu dönüm noktasını açıklamak için ise öncelikle geçtiğimiz yıl yapılan İspanya genel seçimlerinin sonuçlarına bakmamız gerekir. Politico’nun verisine göre geçen yılki İspanya genel seçimlerinde sağ ideolojiye sahip Halk Partisi (PP) %33 ile birinci parti olsa da görevdeki İspanya Başbakanı Pedro Sanchez’in İspanyol Sosyalist İşçi Partisi (PSOE) %31.7 oy almış ve hükümeti kimin kuracağı konusu uzun süren tartışmalar yaratmıştı.
Hükümeti kurma yetkisi ilk önce İspanya Kralı tarafından seçimin birincisi olan Halk Partisi’ne verildi ama meclisteki güven oylamasında Halk Partisi hükümeti kurmak için güven oyu alamadı. Ardından Kral, seçimin ikincisi olan Sosyalist Parti’ye hükümet kurma yetkisi verdi.
İşte tam da bu noktada mecliste 14 sandalyesi olan Katalan ayrılıkçıları ve Puigdemont, Pedro Sanchez’e destek verdiler ve Sanchez bu destek sayesinde hükümeti kurabildi. Bu destek ilk bakışta garip gelebilir, ancak arkasında yapılan bir anlaşma yatıyor. Desteğin sebebi, 2017’deki bağımsızlık referandumu nedeniyle yargılanan Puigdemont’un da dahil olduğu Katalonya’nın sosyalist isimlerine af çıkarılması için anlaşmaya varılmasıydı.
Anlaşma sadece söz olarak da kalmadı, geçtiğimiz Mayıs ayında af yasası İspanya Meclisinde onaylandı. Ancak bu af Puigdemont’un pek de işine yaradı denilemez, zira af yasası onaylansa da Puigdemont ve iki bakan zimmete para geçirme iddiası ile de yargılandıkları için bu af yasasından yararlanamadılar.
Mayıs ayında bu siyasi gelişmeler yaşanırken de Katalonya’da bölgesel seçimler yapılıyordu. Bülteninin başında da değindiğim gibi Katalonya Sosyalist Partisi seçimde birinci oldu. CatalanNews’ün aktardığı verilere geri dönersek, Katalonya’nın önde gelen bağımsızlık yanlısı partilerinden Junts ve Katalonya Cumhuriyetçi Sol Partisi (ERC) sırasıyla 35 ve 20 sandalye kazanarak seçimin ikinci ve üçüncü partileri oldular. Aslında 2023’teki İspanya genel seçimlerinde olduğu gibi hiçbir parti çoğunluğu sağlayamamıştı ve seçim tarihinden itibaren hükümet kurma müzakereleri devam ediyordu.
Sanchez’in Katalan ayrılıkçıları ile yaptığı ittifakın bir benzeri bu sefer Katalonya seçimlerinde meydana geldi. Bağımsızlık yanlısı ERC partisi, Salvador Illa’ya azınlık hükümeti kurması konusunda destek verdi ve böylece 10 Ağustos’da Salvador Illa, Katalonya Özerk Bölgesi’nin başkanı olarak yemin etti.
Dediğim gibi yine benzer bir anlaşma meydana geldi. Katalan bağımsızlıkçıları, Katalonya Sosyalist Partisi hükümetini desteklemesi neticesinde başkent Madrid ile Katalonya arasındaki vergi ilişkilerinin de değişime uğraması söz konusu. Şimdiye kadar vergiler Madrid’deki merkezi hükümet tarafından toplanıyor (Bask ve Navarra bölgeleri hariç) ve bölgelerin bütçeleri de yine Madrid’deki merkezi hükümet tarafından veriliyordu. Son gelişmeler ile beraber, eğer anlaşma yürürlüğe konulursa, Katalonya bölgesi kendi vergisini kendisi toplayacak ve yönetecek; eğer İspanya hükümetinden bir hizmet alınırsa sadece alınan o hizmetin ücreti ödenecek.
Puigdemont ile Görevimiz Tehlike
Yazıda da değindiğim gibi Puigdemont tutuklanmamak için yurtdışında yaşıyordu, ancak yemin töreninin yapıldığı 10 Ağustos’tan önce gizli bir şekilde ülkeye giriş yaptı ve hatta bunu nasıl yaptığını Politico’ya yazdı. Puigdemont kendisine yapılan muamelenin hukuksuzca olduğunu vurgularken Barselona’da görülür görülmez tutuklanması emrinin verildiğini iddia ediyordu.
Buna rağmen Puigdemont, 8 Ağustos’ta Barselona’da izleyicilerin önünde konuşmasını yaptı ve tutuklanmamayı başararak olay yerini terk etti. Kendisi yine aynı yazısında, özel bir araca binerek Fransa’ya geçtiğini ve tutuklanmaktan bu şekilde kurtulduğunu söylüyor.
Puigdemont’un aslında böyle bir riske girmesinin nedeni ise yeni hükümet başa gelmeden önce Katalonya siyasetine kendisinin varlığını hatırlatmak istemesiydi ki nitekim herkesin çok konuşmasına neden olan casusluk filmlerini aratmayacak bir sahne ile gündemi doldurdu diyebiliriz. Katalonya bölgesini ve İspanya’yı nelerin beklediğini ise ancak zaman gösterecek, gelişmeler oldukça bu köşede sizlere aktarmaya devam edeceğim.